Merkez Bankası'ndan piyasalara sıkı duruş mesajı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) faizi sabit tuttuğu Şubat ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı özetlerinde, sıkı para politikası duruşunun kararlılıkla uzun bir müddet sürdürüleceği mesajı verildi.
Merkez Bankası’nın PPK özetinde, ’’2021 yılsonu tahmin hedefi dikkate alınarak, enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar, sıkı para politikası duruşu kararlılıkla uzun bir müddet sürdürülecek’’ denildi.
ENFLASYON GELİŞMELERİ
Özette enflasyon gelişmeleriyle ilgili, ’’ Ocak ayında tüketici fiyatları yüzde 1,68 oranında artmış, yıllık enflasyon 0,37 puan yükselerek yüzde 14,97 olarak gerçekleşti. Temel mal ve enerji grupları bu artışın ana sürükleyicisi oldu. Yıllık enflasyon hizmetlerde sınırlı ölçüde gerilerken, gıda grubunda taze meyve ve sebze fiyatları öncülüğünde düştü. Bu görünüm altında, B ve C göstergelerinin yıllık enflasyonu ve eğilimleri yükseldi.
Gıda ve alkolsüz içecek fiyatları Ocak ayında yüzde 2,48 yükselmesine rağmen, grup yıllık enflasyonu 2,50 puan düşerek yüzde 18,11’e geriledi. İşlenmiş gıda enflasyonu 2,59 puan artışla yüzde 18,11’e ulaşırken, işlenmemiş gıda enflasyonu baz etkisine de bağlı olarak 8,26 puan azalışla yüzde 18,08’e düştü. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle sebze fiyatlarındaki belirgin gerileme işlenmemiş gıda fiyatlarını önemli ölçüde aşağı çekti. Taze meyve ve sebze fiyatlarındaki olumlu görünümün aksine, diğer işlenmemiş gıda fiyatları hızlı artış eğilimini sürdürdü. Çiğ süt referans fiyatındaki düzenlemeyi takiben süt fiyatları belirgin bir şekilde (yüzde 14,52) yükselmiş, et fiyatlarındaki artış öne çıkan bir diğer gelişme oldu. İşlenmiş gıda fiyatları aylık yüzde 3,75 ile yüksek bir oranda artarken, peynir ve diğer süt ürünleri ile katı-sıvı yağlar öne çıkan kalemler oldu. Çiğ süt referans fiyatındaki artış ilgili gıda ürünlerine geniş bir yayılımla yansırken, öncü veriler bu eğilimin yavaşlayarak da olsa Şubat ayında devam ettiğine işaret etti. Türk lirasındaki değer kazancına rağmen, uluslararası emtia fiyat gelişmeleri başta katı-sıvı yağlar olmak üzere işlenmiş gıda fiyatlarını olumsuz etkilemeye devam etti. Bu gelişmelerle, taze meyve ve sebze dışı gıda yıllık enflasyonu yüzde 19,89’a yükseldi.
Enerji fiyatları Ocak ayında yüzde 3,24 artmış ve grup yıllık enflasyonu yüzde 7,86’ya yükseldi. Bu gelişmede yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki ayarlamalar belirleyici oldu. Bu kapsamda elektrik (yüzde 6,18), şebeke suyu (yüzde 7,15) ve doğalgaz (yüzde 1,09) fiyat artışları öne çıkmıştır. Öte yandan, uluslararası petrol fiyatlarındaki yükselişe karşın, Türk lirasındaki değerlenme ve eşel mobil uygulaması neticesinde akaryakıt fiyatlarındaki artış (yüzde 0,65) sınırlı oldu. Kurul, eşel mobil uygulamasının sınırlayıcı etkisine rağmen, geçtiğimiz yılın Şubat-Nisan döneminde belirgin şekilde gerileyen enerji fiyatlarının oluşturduğu düşük baz nedeniyle grup yıllık enflasyonunun önümüzdeki aylarda yükselişini sürdüreceğini not etti.
Temel mal fiyatları Ocak ayında yüzde 0,47 oranında yükselmiş, grup yıllık enflasyonu 2,94 puan artarak yüzde 20,18 oldu. Döviz kurunun birikimli etkileri ve talep koşullarının yanı sıra asgari ücret, uluslararası emtia fiyatları ve arz kısıtları dayanıklı mal enflasyonu üzerindeki etkisini sürdürdü. Bu dönemde otomobil ile elektrikli ve elektriksiz aletlerde fiyat artışları yavaşlarken, mobilya fiyatları yüzde 6,31 ile yüksek bir oranda arttı. Döviz kuru gelişmelerinin gecikmeli etkilerinin gözlendiği diğer temel mal fiyatları yüzde 2,03 arttı. Tüketici enflasyonunu sınırlayan başlıca gruplardan giyim ve ayakkabıda sezon indirimi geçen seneye kıyasla daha sınırlı gerçekleşmiş ve grup yıllık enflasyonu arttı. Öncü veriler, temel mal enflasyon eğilimi üzerindeki birikimli döviz kuru etkilerinin kısmen hafiflemeye başladığına işaret ediyor. Bununla birlikte Kurul, salgına bağlı zayıf talep koşullarının sınırladığı giyim enflasyonu üzerindeki yukarı yönlü risklere dikkat çekti.
Hizmet fiyatları Ocak ayında yüzde 1,87 oranında artmış, grup yıllık enflasyonu 0,14 puan düşüşle yüzde 11,52 oldu. Yıllık enflasyon, ulaştırmada daha belirgin olmak üzere kira, lokanta-otel ve haberleşme gruplarında artmış, diğer hizmetlerde ise geriledi. Ulaştırma hizmetlerindeki yükselişte şehir içi ulaşım fiyatlarındaki düzenlemeler belirleyici oldu. Lokanta-otel yıllık enflasyonundaki artışta yemek hizmetleri öne çıkarken, gıda fiyatları ve asgari ücret artışının bu gelişmede etkili olduğu değerlendirildi. Haberleşme hariç tutulduğunda, hizmet enflasyonu eğilimi yüksek seviyesini korudu. Kurul, salgına bağlı dinamiklerin başta konaklama, paket tur, eğitim, ulaştırma, eğlence-kültür olmak üzere hizmet enflasyonunu sınırladığına dair değerlendirmesini yinelemiş, normalleşme sürecine bağlı yukarı yönlü risklerin altını çizdi. Ayrıca, öncü verilerle de teyit edildiği üzere, haberleşme hizmetlerinde özel iletişim vergisinin yüzde 7,5’ten yüzde 10’a çıkarılmasının hizmet enflasyonu üzerindeki yukarı yönlü etkisi not edildi.
Enflasyon beklentileri Ocak ayının ardından Şubat ayında da gerilemiş, ancak yüksek seviyelerini korudu. Beklenti Anketi gelecek on iki ay enflasyon beklentisi 0,17 puan azalışla yüzde 10,36’ya, gelecek yirmi dört ay beklentisi ise 0,11 puan düşüşle yüzde 9,03’e geriledi.
Kurul, tüketici fiyat endeksindeki ağırlık değişiminin Ocak Enflasyon Raporu tahmin patikasına etkilerini değerlendirdi.
Başta gıda ve temel mallar olmak üzere yıllık enflasyonun yüksek seyrettiği grupların ağırlığındaki artışın yıllık enflasyonu yıl ortasına kadar bir miktar yukarı yönde etkileyeceği not edildi. Yıllık enflasyon üzerindeki ağırlık etkisinin, Nisan ayı itibarıyla 0,5 puan civarına ulaştıktan sonra yılın kalan döneminde kademeli bir şekilde gerileyerek yıl sonuna doğru ortadan kalkacağı değerlendirmesinde bulunuldu’’ denildi.
ENFLASYONU ETKİLEYEN UNSURLAR VE RİSKLER
Özette enflasyonu etkileyen unsurlara ve risklere ilişkin, ’’Küresel ekonomiye dair veriler üçüncü çeyrekte başlayan kısmi toparlanmanın bir miktar ivme kaybederek devam ettiğine işaret etti. Ancak, devam eden aşılama çalışmalarına karşın, aşılama süreci ve salgın hastalığın seyrine ilişkin belirsizliklerin sürmesi küresel ekonomiye ilişkin riskleri canlı tuttuyor. Avrupa ülkelerindeki salgına bağlı kısıtlamaların, daha çok hizmetler sektörü üzerinde kısıtlayıcı etkisi belirginleşirken, imalat sanayi gücünü koruyor.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler genişleyici parasal ve mali duruşlarını sürdürüyor. Gelişmiş ülkelerde uzun vadeli faiz oranları son dönemdeki yükselişe rağmen tarihsel düşük seviyelerini korudu. Merkez bankalarının açıklamalarında, salgın sonrası normalleşme ile birlikte enflasyonun geçici olarak yükselebileceği yer almakla birlikte, sözlü yönlendirmeler ve piyasa beklentileri gelişmiş ülkelerde düşük faiz ortamının uzun bir süre devam edeceğine işaret etdiyor. Uygulanan politikaların finansal piyasalar, büyüme ve istihdam üzerindeki etkinliği, ülkeler itibarıyla salgının seyri ile politika alanlarının büyüklüğüne göre farklılaşabilecek.
Gelişmekte olan ülkelerin portföy piyasalarında, iyileşen risk algısına bağlı olarak, bir önceki PPK döneminde olduğu gibi yüksek miktarlı girişler görüldü. Bu dönemde, gelişmekte olan ülkeler genelinde borçlanma senedi piyasalarına girişler bir önceki PPK dönemindeki eğilimini korurken, hisse senedi piyasalarına girişler artarak devam etti.
Ham petrol fiyatları, bir önceki PPK toplantısını takiben hızlı bir şekilde artmaya devam etti. Buna ek olarak, başta tarımsal ürünler ve endüstriyel metaller olmak üzere enerji dışı emtia fiyatlarında süregelen yükseliş eğilimi üretici ve tüketici enflasyonunu olumsuz etkilemekte. İmalât sanayiinde temel girdi sağlayıcıları olan kâğıt ve ana metal sektörlerinde enflasyon oldukça yüksek seyretmekte. Bu ve bağlantılı sektörlerde tedarik sürelerinin uzamasıyla arz kısıtları daha belirgin hale geldi. Üretici enflasyonunun yüksek seyrinde öne çıkan diğer kalemler bitkisel yağlar, hayvan yemleri, işlenmiş çelik ürünleri, taşıt ve elektronik ürünler. Bu kalemler, gıda ve dayanıklı mallar kanalıyla tüketici enflasyonu üzerinde etkili olmakta. Kurul, önümüzdeki aylarda ithalat fiyatlarındaki baz etkisi nedeniyle, büyük ölçüde enerji grubu kaynaklı olmak üzere, tüketici enflasyonunun geçmiş öngörülerle uyumlu bir şekilde artış kaydedeceği değerlendirmesinde bulundu. Ayrıca, Türk lirasındaki değerlenmeye rağmen enflasyonist baskıların sürmesinde emtia fiyatlarının önemli rol oynadığına işaret etmiş ve önümüzdeki aylara ilişkin yukarı yönlü riskleri yinelendi.
İktisadi faaliyet güçlü bir seyir izlemektedir. Aralık ayında sanayi üretim endeksi aylık bazda yüzde 1,3, yıllık bazda ise yüzde 12,1 oranında artmıştır. Böylelikle, üretim dördüncü çeyrekte üçüncü çeyreğe göre yüzde 4,8 oranında artarak güç kazandı. Ciro ve perakende satış hacmi endeksleri de üçüncü çeyreğe göre kuvvetlenirken, iktisadi faaliyet turizm bağlantılı kollar haricindeki hizmetler ve ticaret sektöründe oldukça canlı seyretti. Böylelikle, sanayi ve hizmet sektörlerinde salgından olumsuz etkilenen gruplar haricinde geniş bir yayılımla salgın öncesi düzeyler aşılmıştır.
İktisadi faaliyetteki güçlü seyir işgücü piyasasına da olumlu yansıdı. Kasım döneminde mevsimsellikten arındırılmış tarım dışı istihdam bir önceki döneme göre yüzde 0,2 oranında artış kaydetmiş, toplam ve tarım dışı işsizlik oranları sırasıyla yüzde 12,9 ve 14,9 olarak gerçekleşti. Bu dönemde, ihracattaki artış eğiliminin desteklediği sanayi sektöründe istihdam artarken, inşaat ve hizmet sektörlerinde istihdam sınırlı oranda geriledi. Hizmet istihdamındaki düşüş, salgından en olumsuz etkilenen sektörler kaynaklı oldu.
Salgına bağlı kısıtlamaların ekonomi üzerindeki aşağı yönlü etkileri sınırlı kalırken, hizmetler ve bağlantılı sektörlerdeki yavaşlama ve bu sektörlerin kısa vadeli görünümüne dair belirsizlikler sürmekte. Şubat ayına ilişkin anket göstergeleri, imalat sanayi faaliyetinin ara malı ve dayanıklı mal sektörleri öncülüğünde gücünü koruduğuna işaret etti. İç talepte ilave bir yavaşlama görülmezken, dış talepte temelde Avrupa bölgesinde salgına bağlı kısıtlamalar nedeniyle bir miktar zayıflama gözlendi. İç talep üzerinde salgına bağlı kısıtlamaların kaldırılmasının zamanlamasına bağlı yukarı yönlü riskler bulundu. Kurul, salgın dinamikleri ve makro politika bileşimi çerçevesinde ortaya çıkan sektörel ayrışmaların enflasyon üzerindeki etkilerinin ve gelecek döneme dair içerdiği risklerin takip edilmesi gerektiğini değerlendirildi.
Ekonominin döngüsel durumuna ilişkin çıktı açığı göstergelerini değerlendiren Kurul, ilk çeyrekteki yavaşlamayla birlikte iktisadi faaliyetin eğilimine yakınsamaya başladığı, ancak çeyrek genelinde talep yönlü enflasyonist etkilerin varlığını sürdürdüğü değerlendirmesinde bulundu. Firma ve hanehalkı anketleri dayanıklı mallara yönelik talebin halen güçlü olduğuna işaret etti. Bazı Kurul üyeleri, enflasyon beklentilerindeki yüksek düzeylere bağlı olarak bireysel kredi talebinin halen güçlü seyrettiğinin altını çizerek para politikasındaki sıkılaşmanın etkilerinin henüz yeterince hissedilmediği değerlendirmesini yineledi. Bu kapsamda kredi büyümesi ve kompozisyonuna ilişkin gelişmeler yakından takip edilecektir.
Salgın döneminde sağlanan yüksek kredi büyümesinin birikimli etkileriyle güç kazanan iç talebin cari işlemler dengesi üzerindeki olumsuz etkisi devam ediyor. Buna ilaveten uluslararası petrol ve diğer emtia fiyatlarında son dönemde gözlenen artışlar da dış denge üzerinde etkili oluyor. Altın ithalatı Ocak ayı ortasından itibaren tarihsel ortalamalarına geriledi. Kurul, bu eğilimin kalıcı bir iyileşmeye işaret etmesi durumunda cari denge üzerindeki dış ticaret hadleri kaynaklı risklerin sınırlanabileceği değerlendirmesinde bulundu.
Finansal koşullardaki sıkılaşmayla birlikte son dönemde kredi büyümesi yavaşlamaya başladı.
Kredilerdeki yavaşlamanın iç talep ve ithalatı sınırlayıcı etkisinin önümüzdeki dönemde daha belirgin hale gelmesi bekleniyor. Kurul, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın sürekliliği ve finansal istikrar açısından cari işlemler dengesindeki seyrin önemine bir kez daha dikkat çekti’’ açıklamalara yer verildi.
PARA POLİTİKASI
Özette metinde para politikasına ilişkin de şu ifadelere yer verildi: ’’Kurul, para politikası kararlarının, enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde, fiyat istikrarı önceliğiyle alınacağını tekrar vurguladı. Para politikası duruşu, enflasyon görünümüne yönelik yukarı yönlü riskler dikkate alınarak, temkinli bir yaklaşımla enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi ve fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirlenecek.
İç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam ediyor. Gerçekleştirilen güçlü parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkilerinin daha belirgin hale gelmesi beklenmekte, böylelikle enflasyon üzerinde etkili olan talep ve maliyet unsurlarının kademeli olarak zayıflayacağı öngörüldü.
Öte yandan, uluslararası emtia fiyatlarında süregelen artış eğilimi ve bazı sektörlerde belirginleşen arz kısıtları ile gerçekleştirilen ücret ve yönetilen fiyat ayarlamaları, orta vadeli enflasyon görünümü üzerindeki önemini koruyor. Sıkı parasal duruş; enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve finansal piyasa gelişmeleri bağlamında dışsal ve geçici oynaklıklara karşı önemli bir tampon işlevi görecek.
Bu doğrultuda, 2021 yılsonu tahmin hedefi dikkate alınarak, enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar, sıkı para politikası duruşu kararlılıkla uzun bir müddet sürdürülecek. Enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler kapsamında enflasyonun ana eğilimi ve fiyatlama davranışlarına ilişkin göstergeler, yayılım endeksleri, talep ve maliyet unsurları ve enflasyon beklentilerinin tahmin ufku içerisinde hedeflerle uyumu yakından izleniyor. Son dönemde emtia fiyatlarında gözlenen belirgin yükselişin enflasyon görünümü üzerinde oluşturduğu risklerin fiyatlama davranışları ve enflasyon beklentileriyle etkileşimi yakından takip edilecek. Buna ek olarak, bireysel kredilerde yakın dönemde yukarı yönlü bir ivme gözlenmektedir. Gerekmesi durumunda ilave parasal sıkılaşma yapılacak.
Kalıcı fiyat istikrarı ve yüzde 5 hedefine varıncaya kadar, para politikası faizi ile gerçekleşen/beklenen enflasyon arasındaki denge, güçlü dezenflasyonist etkiyi koruyacak şekilde kararlılıkla sürdürülecek. Sıkı para politikası duruşunun bu şekilde sürdürülmesinin, fiyat istikrarını kalıcı olarak tesis etmesinin yanında, ülke risk primlerinin düşmesi, ters para ikamesinin başlaması, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik ve finansal istikrarı olumlu etkileyeceği değerlendirildi.
Para politikası duruşunun para piyasalarına yansımaları mercek altına alındı. Yakın dönemde kredi ve mevduat faizlerinde bir miktar düşüş gözlendi. Kurul, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini artırmak için Türk lirası zorunlu karşılıklarda artış yapılması ihtiyacı olduğunu belirtti. Yine aynı amaçla, zorunlu karşılıkların döviz ve altın cinsinden tesis edilmesine imkân veren Rezerv Opsiyonu Mekanizması dâhilindeki oranların aşağı çekilmesi hususu tartışıldı. Kurul, parasal duruşun belirlenmesinde kullanılan yegâne aracın politika faiz oranı olduğunu, zorunlu karşılık oranlarının ise politika faiziyle belirlenen parasal duruşun mevduat, kredi ve diğer para piyasalarına aktarımını etkileyen bir araç olduğunu vurguladı.
Kurul, fiyat istikrarının sağlanması için, güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimine ihtiyaç bulunduğu değerlendirmesini yineledi.
TCMB karar alma süreçlerinde orta vadeli bir perspektifle, enflasyonu etkileyen tüm unsurları ve bu unsurların etkileşimini temel alan bir analiz çerçevesi benimsiyor.
Açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin Kurul’un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulandı’’.