Kurtulmuş'tan FETÖ elebaşı Gülen'in iadesine ilişkin önemli açıklama
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "ABD'nin FETÖ elebaşı Gülen'i asla iade edeceğini düşünmüyorum. Çünkü iade ederlerse bir daha yerkürede kendisi için kullanışlı hiçbir piyon bulamaz." dedi.
AK Parti Genel başkan vekili Numan Kurtulmuş, Habertürk TV'de Hülya Hökenek ve Mehmet Akif Ersoy'un sorularını yanıtladı.
Kurtulmuş'un açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
"15 Temmuz başarılı olsaydı bugün konuşanlar farklı şeyler konuşacak olacaktı"
Demokraside hakem de hakim de sadece millettir. Milletin, devletin nasıl yönetileceğine karar veren milli iradedir. Millet kendisini yönetecek olanları reyleriyle seçiyor. Burada şeksiz şüphesiz uzlaşmamız lazım. Bir başka mesele de devlet ele geçirilecek bir yer değildir. Türkiye'de on milyonlarca insan oy veriyor. FETÖ dediğiniz unsur sağdan toplayın birkaç bin kişi, soldan toplayın birkaç bin kişi. Geçmişte 27 Mayıs rejimini yöneten kaç yüz kişiydi? 28 Şubat'ın arkasında kaç adam var? Demokrasinin kurum ve kurallarının açık bir şekilde yönetilmesi önemlidir. Parlamentoya gönderilen milletvekillerinin milletin reyleriyle, milletin hakemleriyle değiştirilebilmesidir. 72 senede Türkiye çok darbeler gördü, başbakanlar asıldı, seçilmiş hükümetler indirildi. Türkiye 15 Temmuz'a hemen gelmedi. Gezi parkı eylemleri, yargı darbeleriyle geldi. Buna benzer çok sayıda başarısız girişimler var. Başarılı olunca darbe oluyor, başarısız olunca da FETÖ terör örgütü oluyor. Bütün darbe teşebbüsleri kim adına ve niçin yapılırsa yapılsın hepsi antidemokratiktir. Bugün 15 Temmuz başarılı olsaydı bugün konuşanlar farklı şeyler konuşacak olacaktı. Herkesin samimi olması lazım. Biz darbe teşebbüslerini başarılı ya da başarısız diye ayıramayız. Hepsi millet düşmanı hareketlerdir. Uzun yıllar çalışılmış, organize olmuş, devletin içine giren gizli unsurlarla ön hazırlığı yapılmış bir harekettir 15 Temmuz'dur.
"7 Ağustos ruhu devam etseydi bugün bambaşka şeyleri konuşuyor olacaktık"
Hemen o akşam 2,5 saatlik süre içerisinde işler tersine gitmiş olsaydı ertesi sabah İstanbul Valisi, İstanbul Başsavcısı oturan adam başka olacaktı. Bütün listeler çalışılmıştı. Milletimizden Allah razı olsun. Esas kahraman milletimizdir. Kadın, çocuk, genç, ihtiyar hepsi mücadele etti. Sayın Cumhurbaşkanımız en karanlık anda kendi yüzünü göstererek 'Cumhurbaşkanınız olarak buradayım mesajı' darbeyi engellemiştir. Türkiye'de 7 Ağustos'ta bir Yenikapı ruhu oldu. Sayın Kılıçdaroğlu da o mitinge geldi. Keşke 15 Temmuz'dan sora bütün siyasi partiler darbeye karşı durumunu devam ettirselerdi. 'Yenikapı ruhu iflas etmiştir' dendi. Daha sonra bu darbenin örtülü darbe; hatta senaryo, gösteri olduğunu söyleyecek kesimler oldu. Böyle görenlerle neyin mücadelesini müşterek vereceksiniz. 7 Ağustos ruhu devam etseydi bugün bambaşka şeyleri konuşuyor olacaktı. Ben o zaman Başbakan yardımcısıydım. ABD, İngiltere ziyaretini hatırlıyorum. Çok sayıda sivil toplum kuruluşlarına bu darbenin ne anlama geldiğini anlatmaya çalıştık. Muhalefet yan çizmemiş olsaydı, keşte hep birlikte dünyaya anlatabilseydik. O zaman FETÖ diasporası ayağa kalkamayacaktı. Bir taraftan 15 Temmuz gecesi iktidar muhalefet tartışması içine girmek istemem. Askeri okullarda dareye katıldıkları için yargılanan, FETÖ üyeliğinden beraat etmeyen, istinaftan geri dönmüş kişilerle nereden çıkıyor bu sarmaş dolaş görüntüler? Terör örgütü ve arkasındaki güçleri cesaretlendiren, can suyu manasına gelecek tavırlar olduğunu görüyoruz.
"Önemli olan millete ve devlete sadakattir."
Dini gruplar olabilir, seküler olabilir, filanca hocanın arkalarından giden olur, filanca locadan olur hiç farketmez. Önemli olan millete ve devlete sadakattir. 1973'de ilk harp okullarına giriş sınavlarında soruların çalınması tarihi. O zaman ne AK Parti var ne bu iktidar var. Harp okuluna girmiş, TSK'ya girmiş. Belli dönemde kurmay subay olanların neredeyse tamamı FETÖ'cü. 28 Şubat'ta maalesef özellikle TSK ve yüksek bürokrasinin içerisinde manevi duyguları, muhafazakar hayatı olan kişilere karşı birtakım uygulamalar yapıldı. Evinde seccade bulunan, hanımı başörtülü olan ordudan uzaklaştırılmış, FETÖ'cülere gün doğmuş. Bir de 28 Şubat'la mücadele ediyor görüntüsü altında çok geniş muhafazak kitleyle irtibat içinde olmuşlar. Soruyu çalmış, atamayı yapacak adamlar, atananlar kendisinden. Mahkemeler hukuk bürolarında hazırlanmış. Cemaatin imamı gelmiş 'şunu alacaksın, operasyon yapacaksın, şu adam tutuklanacak'. Bunlar hayal, hikaye değil. Sayın Cumhurbaşkanı ve bizlerin can pahasına mücadele verildiği ortadadır.
KHK gündemi
KHK o günkü şartlar içinde belki on binlerce insan çok etkili yerlerde, yargının içlerinde. Mecburen KHK ile işlem yapmak zorundasınız. Mahkeme uzun süre alacaktır. KHK zorunluluk olarak ortaya çıktı. Önemli miktarda sonuç alındı. Bu kadar yıldır devletin içerisine giren, siyaset, yargı, emniyet ve birçok kurumu etkilemiş olan terör grubundan, hele hele takiyeyi çok iyi kullanan bir terör örgütünden sağda solda birileri kaldıysa bununla mücadele etmek devletin kurumlarının, başta istihbarat olmak üzere vazifesidir. Operasyonlar hala devam ediyor, mesela ardışık telefonlar ortaya çıktı. FETÖ devlete sızmada olağanüstü bir terör örgütü olarak ibret alınması gereken bir husustur.
"Devlet ele geçirilecek bir yer değil; hizmet edilecek bir yerdir"
Karşılaştığımız örgütün üzerinde hassasiyetle durulması gereken nokta tırnak içinde görünürde dini bir cemaat olması. Yüzde 95'i müslüman olan milletten bahsediyoruz. Çok rahatlıkla bunun üzerinden insanları kanalize edebilmiş, kandırabilmiş yapıdan bahsediyoruz. İcraatlarını yaparken tamamiyle seküler davranabiliyor, herşey mübah, bütün tehlike burada. Herkes samimiyetle şapkasını önüne koyarak düşünmesi lazım. Devlet ele geçirilecek bir yer değil; hizmet edilecek bir yerdir. Diyanet'e çok iş düşüyor. Biz yeni müslüman olmuş değiliz. Yalan söyleyerek kendisini gizleyebilmeyi, kendisinden olanlarla, olmayanlara göre başka bir hukuk geliştirmeyi hangi kitaptan alıyorlar? FETÖ geçmişte "Cebrail gelse falanca yere oy verin' dese 'kovarım' onu" derken neredeydi bizim ilahiyat camiamız? Karşı çıkanlar da oldu ama topyekün olmadı...
"Falanca şahsa sadakat değil, ehliyet, liyakat ve sadakat asıl olandır"
Kesinlikle bu işin iki tarafa var. Bir 'sağa sola adamlarımızı yerleştirelim'. Devlete millete sadakatli insanları yerleştirmesi gerekir. İşin dini tarafıyla ilgili olan kısmı, bizim bütün kurumlarımız açıktır. Camilerimiz, okullarımız, dergahlar, tekkeler, medreseler gelene gidene açıktır. İçeridekiler ayrı, dışarıdakiler ayrı kitle değildir. Hele hele inançlarını gizleyerek, inanmadığı şeyleri inanıyormuş gibi göstererek bizim Anadolu topraklarında nezih İslami anlayışa uymaz. Ders çıkarmak lazım, görüşlerimizi milletimize açık bir şekilde söyleyen bir inançla yola devam edilmesi lazım. Falanca şahsa sadakat değil, ehliyet, liyakat ve sadakat asıl olandır. Travmalar büyük oranda atlatılmıştır, 'tamamıyla kimse kalmamıştır' denemez. Ben hala çocuklarımın sandalye üstünde sınavlara hazırlanırken sabahlara kadar çalıştıklarını hatırlıyorum. Yazıktır, günahtır, kimin ne hakkı var?
"Siyasi ayak" tartışması
Siyasi ayak eleştirisi dendiği zaman hodri meydan! FETÖ ile en güçlü mücadeleyi veren kadro bu kadrodur. Sayın Cumhurbaşkanımız paralel yapı diye herkesi uyarıyordu. Yurt dışında dost ve kardeş ülkelere gittiğinde 'Bunlara dikkat edin' diyordu. Bu kadar yıl dal budak sarmış olan örgütten bahsediyoruz. Bütün kurumların içinde olabileceği gibi tabii ki siyasetin içinde de olabilir. Türkiye'de bu kadar parti var. Hemen hemen her başbakanla yakın ilişki içerisinde oldukları, temas kurdukları, iktidara gelen bütün bakanların faaliyetlerinde yer almak gibi aşırı gayret içinde oldukları bulunuyor. Böyle bir yapının siyasette hala gölgesi var mı? Olabilir, bunun da üzerine gidip, çıkarılabilir. Somut olaylardan konuşuyorsak bu iş yargının işidir.
FETÖ elebaşı Gülen'in iadesi!
ABD ve Türkiye uzun yıllar müttefik ilişkisi içinde. Ama sonuçta Türkiye-ABD ilişkileri hep gerilimli olmuş. Bazen iyi olmuş, bazen gerilmiş. İnişli çıkışlı seyir izlemiş. Bu konunun Türk-ABD ilişkilerinde önemli bir problem olduğunu ifade etmek lazımdır. Darbe teşebbüsünün 1 numaralı faili ABD'de el üstünde tutulmakta, balla kaymakla beslenmektedir. Bu müttefiklik ilişkisine sığmaz. Adalet Bakanlığı oraya kaç kez dosya gönderdi. İlişki dostluksa bunun yerine getirilmesi şarttır. Şahsi kanaatimi söylüyorum, ben de ABD'nin FETÖ'yü asla iade etmeyeceğini düşünüyorum. Eğer ederse, yeryüzünde kendisi için kullanılacak hiçbir piyon bulamaz.
"15 Temmuz başarılı olsaydı arkasında gelecek olan şey bir iç savaştı."
15 Temmuz başarılı olsaydı arkasında gelecek olan şey bir iç savaştı. Sınır ötesi operasyonları yapmak mümkün olmayacaktı. İstihbarat büyük oranda FETÖ'nün elindeydi. O yapı bir iç çatışmanın, dışarıdan Türkiye içerisine girip eli silahlı terör örgütlerinin önü açılacaktı. Çok kanlı bir darbe yapacaklardı. 27 Mayıs'ın çok üstünde bir darbe yapacakları anlaşılıyor. Eğer öyle olmasa niye halkın üstüne ateş açıyorlardı? Bir taraftan iç savaş tehdidi, kanlı bir darbeyle uzun yıllar sürecek gerilimler. Türkiye küçük ülke olsun, kendisine hangi görev veriliyorsa ev ödevini yapsın, mavi vatan, Akdeniz gibi hakkını aramasın. Böyle bir Türkiye istemiyorlardı. Dolayısıyla Türkiye'nin istiklali ve istikbali için büyük kazanımdır. Eğer bu adamların istedikleri olsaydı NATO üyeliği iki ülkeye verilirdi. PKK ile PYD'ye sınır ötesi operasyon yapamazdık. İHA, SİHA'da dünya markası olan bir ülke haline gelmezdi. Allah'a çok şükür milletin inancı, direnci, ferasetiyle büyük belayı bertaraf etmiş oldu.