Kurtulmuş, "Sen Amerika'ysan ben Türkiye'yim"

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş katıldığı canlı yayında, "Sen Amerika'ysan ben Türkiye'yim, benim de hakkım ve menfaatlerim var" ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş katıldığı canlı yayında açıklamalarda bulundu. 

Kurtulmuş'un açıklamalarından satırbaşları:

Batı medyası seçimlere müdahale mi ediyor?

Amerika tarafından yapılan telkinlerle değil de İsveç'i ve Finlandiya'yı ayrı değerlendiren ve bizim terörle mücadele konusunda kendi beklentilerimizi söylememiz, Azerbaycan'ın her anlamda arkasında durulması, Kıbrıs'taki Kapalı Maraş bölgesinin açılması.

Türkiye şunu söylüyor, sen Amerika'ysan ben Türkiye'yim, benim de hakkım ve menfaatlerim var, biz kimseye karşı bir şey yapmıyoruz. Kendi milli menfaatlerimiz neyi gerektiriyorsa onu yapıyoruz. 

 2023'ün en önemli seçimleri demişler ama bayrağın ortasında bir kırık var, çok ince çalışılmış, burada siyah zemin üzerinde 'oy verin' diyor. 'Erdoğan gitmeli' yazısını koyuyor ve en yukarıda da demokrasiyi kurtarın diyor.

HDP'nin ortak olduğunu açıkça görüyoruz ve zafer işaretiyle HDP'ye yarandıklarını görüyoruz ve liderlerinden de Kılıçdaroğlu'na destek verdiklerini görüyoruz ve onların bile yapmayacağı bir başlık. 2023'ün Türkiye için en önemli seçim olduğunu söylüyorlar. Bizim iç işlerimize karışmasınlar. Bu millet işlerine karışmaya kalkışan herkese dersini vermeyi bilir. 

Bir Fransız dergisi de var. Onun kapağı da tam bir hakaret. Erdoğan'ın görüntüsü çok korkunç bir hale getirmişler. Avrupa, göçmenler ve Orta Doğu ve Erdoğan, çok daha sinsi bir hikâye. Kendileri açısından iyi çalışılmış bir fitne kapağı. Abartısız söylüyorum, kampanyalarda az kelime ile çok şey anlatabilirsiniz. Bu insanlar da seçim kampanyasının ortağı, ittifak ortağı gibi kapak hazırlamışlar. 

Bölgedeki jeopolitik bu şekilde sürdürülürse bizim için risk diyorlar, büyük Türkiye'ye karşı duydukları husumet belki de sonuçlarını tahmin edemedikleri sözleri söylemesine neden oluyor. 

Milletimiz dışarıdan ayar verilmesine rıza göstermez.

Batılıların temel taktiklerinden birisi budur. Önce bilimsel makaleler yazılır, sonra, bunlar günlük gazetelere taşınır. Sözüm ona dünyanın ciddi dergileri bunları hazırlıyor ve kamuoyu oluşturuyorlar. Bu tipik bir şeydir, silsile halinde bu konuları işler ve kamuoyu oluştururlar.

Biz Türk olarak belki anlayamıyoruz ama Avrupa'nın neo-emperyal yapısı, Avrupalı vatandaşları tenzih ediyorum, Türkiye'den bekledikleri AB giriş sürecinde kapıda bekleyeceksin ve hangi konuyu açıp kapatacağımıza biz karar vereceğiz ve sen de terbiye ödevlerini yapacaksın, NATO bir iş yapacak ve sen de uyacaksın. S-400 alma diyecek, almayacaksın, İHA SİHA için seni 2 3 sene oyalayacak, böyle bir Türkiye bekliyorlar.

Kılıçdaroğlu'nun BBC röportajı

Yıllardır Türkiye'de bağımsız bir dış politika izlenmeye başladığı zaman hemen bazıları Türkiye'nin ekseni kayıyor diyorlar yani Batı'nın yörüngesinden çıkıyor. Onlara çıkılan yörünge içerisinde olmayı reddediyor.

Türkiye ekseni, dediğimiz, kendi milli eksenini Türkiye tahkim etmeye çalışıyor, önümüzdeki dönem de böyle olacak. Bunların böyle bir derdi yok, kendilerini bir yerlere hizalamaya çalışıyorlar. 

Biz birilerinin söylediği eksende olmaya mecbur ve mahkum bir ülke değiliz. Batı, taraf olmamızı istiyor, biz de ikimiz de komşumuz, bunu bitirin, diyoruz. Bölgesel bir aktör olarak iki komşusu arasında devam eden savaşın uzun dönemli bir savaşı ateşleyeceğini biliyor.

Rusya, Kırım'ı ihlal ettiğinde bizim gösterdiğimiz ilkeli tutumu, kaç tanesi gösterebildi. Ukrayna topraklarının Rusya tarafından ilhakını asla kabul etmeyeceğiz ama bunu yaparken de savaş çığırtkanlığı yapamayız.

Elimizde ne varsa yangına su dökmeye çalışıyoruz, bazıları da benzinle gidiyor. Rusya taraftarı olduğumuz yok. Burada ateşin söndürülmesi bizim milli menfaatimizedir. Macron demişti, aramızda sadece Erdoğan iki tarafla da konuşabiliyor diye.

İki taraf da geldi ve son bir imza kalmıştı, Batı'nın baskısı nedeniyle masadan kalkmışlar. Türkiye, geldiği noktada kendi eksenini inşa edebilecek güçlü bir aktördür. Türkiye, asla bu istikamete geri dönmeyecektir.

Dark web üzerinden seçime müdahale iddiası

Kılıçdaroğlu, emin olsun, onlar tarafından bazı çevrelerce üretilen dark web gibi şeyler, aklımızın ucundan dahi asla geçemez, bizim için tek önemli yer milletin gönlüdür. Bunlarla seçim öncesindeki iddialar doğru değildir. Bunlar, mağlubiyetinin mazeretinin hazırlıkları. AK Parti camiasına karşı yapılmış bu tip şeyleri elimine ederek gittik ve demokrasi ve milletle olan irtibatımızı hiç zayıflatmadık. Bu kendisi ya da bir başkasıyla ilgili reddettiğimiz bir konudur. Bizim siyasal terbiyemizde asla yeri yok. Biz fikirler üzerinden mücadele etmeyi tercih ederiz. 

Soylu'nun 'ses kaydı' iddiası

Ben iddianın içeriğini bilmiyorum, ben de sizler gibi takip ediyorum. Ünal Çeviköz bir suçtur dedikten sonra meseleyi kapattı. İçeriğini bilmediğim bir konu hakkında da konuşmak istemem. Herkesin bilgisi dahilinde olan meselelerde konuşmak istemem. 

HDP'nin Kılıçdaroğlu'na desteği

Altılı masa ile ilişkiler artık aleni hale geldi. Gizli bir ittifak ama açık bir iş birliği. HDP'nin bir parçası olduğunu söyleyemeyen, onun için kapalı kapılar arkasında ne konuştuğumuzu biliyorlar dedi.

İYİ Parti sıralarına dönüp dediler ki, bizim verdiğimiz oylarla oturuyorsunuz. HDP'nin oyları olmadan Altılı Masa'nın kimi aday çıkarırsa çıkarsın Cumhurbaşkanlığı seçimine ortak olması bile mümkün değildir. Kılıçdaroğlu'nun ilan edilmesinden sonra diğer bileşenlerin bir kısmı HDP ile ortaklığı daha açık dile getirmeye başladı. 

HDP ve Kandil tarafından artık açıkça Kılıçdaroğlu için oy istenmeye başladı. HDP'nin iş birliği zaruriydi. Siyasetin doğal akışı içerisinde yedili oldular, dışarıdan 10'lu 11'li oluyor.

Sahada gördüğümüz, Van'da CHP mitingi oldu. Kimse saf değil, şimdiye kadar CHP Van'da böyle bir mitingi neden yapamadı, ittifakın somut göstergesi bu mitingdir. Bunun yıpratma için söylenmediği de açıktır. Öcalan ile söyledikleri açıktır. 

Demokrasinin olduğu yerde bomba olmaz, silah olmaz, terör olmaz deselerdi kendilerine oy verenlerin de beklentilerini karşılamış olsalardı. 

Uydu tipi bir Türkiye, Avrupa Avrupa'ysa biz de Türkiye'yiz diyemeyen bir anlayış. Pek çok yerde HDP, başka bir parti adıyla girecek, 3'üncü bölgede her yerde çadırlar var. Ağırlıklı olarak birçok yerde onlar var, CHP bu anlamda sahada değil. Kürt seçmenlerin yoğun olduğu yerde YSP var.

Cumhur İttifakı çok sahada değil, bu da aleni bir iş birliğinin göstergesidir. Daha da vahimi, seçime bir hafta kalmış, biz Suriye'deki Kobani'deki kazanımlara benzer kazanımlar elde edeceğiz. Bırakın, Türkiye sevginizi bu insanlara bir sevginiz yok mu, 12 milyonu Suriye'den uzaklaşmış 1,5 milyon insan ölmüş, 6 milyonu evinden uzakta. Bunun neresi kazanım? Bu bile başlı başına sakıncalı bir bakış açısı. 

Adaylarımız diyor ki, çarşıya pazara gidiyoruz, YSP'liler halay çekiyor ve millet o kadar rahatsız oluyorlar ki, biz gelince Türk bayraklarıyla kalabalık oluyor. AK Parti heyetini görünce sahipleniyorlar. Birden esnaf bizim etrafımızda, bizi alkışlıyorlar, sadece bizi tuttukları için de değil, YSP'deki görüntülere bir tepki olarak da bunu yapıyor.

Açık oy gizli tasnif geleneğinden gelen CHP'dir, sandıklarda tahakküm oluşturan CHP'dir. Yeri gelmiş yüzde 3'lerde ve milletten başka hiçbir güce yaslanmamış, bütün anketler ve manşetler karşınızda olduğu günlerden geçmiş, siyaseten Cumhurbaşkanımızın yenildiği dönemlerde olmuştur. Seçildiği halde milletvekilliği elinden alınmıştır. Sırf şiir okudu diye siyasetin dışına itilmeye çalışmıştır ama demokrasi geleneğinden sapmamıştır.

CHP anlayışı gibi ordu göreve pankartları, e-muhtıra dönemleri gibi ve topyekûn savaş manşetleri attırırsınız. Bizim kafamızda demokrasinin hakimi millet. 14 Mayıs Erdoğan, sandıklardan ara birinci partisi olacak. Millet başka şekilde karar verse de kötü telakki etmeyiz, saygı duyarız ve herkesin de buna saygı duyması gerekir. 

Demokrasiyi benimsemiş bir siyasi hareket olduğu için 21 yıldır AK Parti, girdiği her seçimde iktidara taşındı. Biz demokrasi kuralı içerisinde söz sahibinin sadece millet olduğunu söylüyor ve uygulamalı olarak gösteriyoruz. 

Gezi Olaylarından bu yana Erdoğan'ı göndermek isteyenler çok heveslendi ama halk karşılığını verdi. Acaba seçimle verebilir miyiz diye düşündüler, bize sadece karşıtlık anlatıyorlar, yeter ki Erdoğan gitsin. Mazeretler üretmeye başladılar, kaybettiklerinde hazımsızlıklar yaşayacaklar. Ufak tefek de olsa bazı olaylar çıkacak. Ortaya koydukları tavır nedeniyle muhalefetin böyle bir potansiyeli olduğu da anlaşılıyor. 

Vatandaş sandığa gidecek ve her ne oy kullanırsa başımız gözümüz üstüne. 

Yurt dışı oylarının artması, vatandaş demokrasiye sahip çıkıyor, keşke daha da artsa. 

Her bir oyu korumak AK Parti müşahitlerinin de görevidir, kime oy verilirse verilsin, vatandaşımızın tercihidir. Milletin çoğunluğunun istediği yönde yürüyeceğiz.

Bir polemik başlatmak için söylemem ama İnce'nin CHP sandıklarına sahip çıkamadı demesi de ortada. Her aşamada bütün partilerin onayıyla bir süreç yürütülüyor. Her seçimde çok sayılıyor, o da demokratik hak. Her seçim çevresiyle ilgili her bir oy, gerekirse tekrar sayılıyor. Siyasi partiler, bu demokratik yarışın ortağı olması ve vatandaşların da gönüllü olarak sahip çıkması gerekiyor.

65 milyon kişi aynı gün içinde oy kullanacak. Bir heyetin bir grubun ve organın bunu yönetmesi lazım.

Kılıçdaroğlu şunu bekliyorsa, bu seçimi CHP yönetir diye bir şey koyamazlar. Türkiye'nin kurullarının itiraz merci yoktur, bu kurulları yıpratmanın da bir anlamı yoktur. Bunların hepsi seçim öncesinde mazeret oluşturmaktır. 

Seçimin başa baş geçeceği en başında beri bellidir. AK Parti'nin sonuçları bizi yanıltmayacaklar. Oy oranı ve vekil sayısının seçimlerden önce söylemem ama arada büyük bir farkın olduğu aşikardır. Cumhur İttifakı da Meclis'in önde olan ittifakı olarak seçimi tamamlayacaktır. Sizin bu seçimde ittifaka HÜDA-PAR'ı eklediniz ve muhalefet de Hizbullah bağlantılı oldukları eleştirisi geldi. 

Cumhur İttifakı'nda bir ana çerçevesi belli bir ittifak yaptık. Teröre karşı mücadelede müşterek bir çizgi içerisinde olmak gibi. Ama bu partilerin hepsinin kendine ait bazı öncelikleri var ama bir al-ver pazarlığı değil bir genel etrafında birleşmiş bir ittifak görüyoruz. 

Hiçbir HDP'li şunu söylemedi, biz Kandil'e, PKK, YPG/PYD'ye karşıyız diye ama HÜDAPAR kendisinin hiçbir terör örgütüyle iş birliği olmadığını söyledi. Burada bir haksızlık var. 

Bazıları HDP'yi Kürt seçmenlerin tek partisi haline getirmeye çalışıyorlar. Kürtleri tek temsil eden parti HDP değildir dedikleri için hazmedemediler. Özellikle de muhafazakâr Kürt kardeşlerimiz ki siyasi görüşleri ne olursa olsun Kürt kardeşlerimiz öyledir. Onlar üzerinden bu nedenle bir dedikodu yayılıyor. Biz terörden uzağız diyen bir partinin, kendi istikametinde yürüyeceğini görüyoruz. 

Afet ve Risk Kalkanı Projesi var. Şehirlerimizin deprem riskine karşı korunması, sadece deprem de değil, her türlü risklere karşı korunması. Burada bir taşkın kanunu anlatıyoruz, ikinci bölümde sağlam toplumsal yapıdan bahsediyoruz, bunun içinde aileden gençliğe kadar adımları anlatıyoruz, bir kısmı kamuoyu ile paylaşıldı, en önemli gördüğümüz Gençlik ve Aile Bankasının kurulmadır. Bunun kaynağını da Karadeniz gazından elde ettiğimiz gelirden ayırıyoruz.

Döviz kurlarında hareketlilik ve fiyat dalgalanmaları oldu ama spekülasyonlara gerek yok, Türkiye, bunların önemli bir kısmını geride bıraktı. Gabar'daki petrolle de daha çok para, Türkiye'nin cebinde kalacak ve önemli kaynaklar oluşturulacak.

Bunların hepsi psikolojik harekat ürünü olan şeyler, hezeyandır, akıl dışıdır. Türk halkı sizin halkınızdan daha demokrattır, Türkiye demokrasisi, bedeli ödenmiş demokrasidir. 73 yıllık sürede başbakan asılmış, muhtıralar verilmiş, darbe olmuş, be Almanlar, İngilizler, Fransızlar, bu halk demokrasisinin bedelini canlarıyla ödemiştir. Oralarda 15 Temmuz benzeri bir olay olsun bakalım dışarı çıkabiliyorlar mı?