Kurtulmuş: “Hedefimiz güçlü ve büyük Türkiye”
TBMM Bakanı Numan Kurtulmuş, Türkiye’de son dönende en büyük kazanımın özgüven inşası olduğunu belirterek, “Siyasi düşüncelerimizde farklılıklar olacak ama hepimizin ortak hedefi güçlü ve büyük Türkiye'yi inşa etmek olmalıdır” dedi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Prof. Dr. Osman Turan Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen Karedeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) 2023-2024 Akademik Yılı Açılış Töreni Programı’nda “Türkiye’yi Yarınlara Taşımak” başlıklı açış dersini verdi.
Türkiye’nin ilk üniversitelerinden birisi olan KTÜ’de olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Kurtulmuş, öğretim üyeleri ve öğrencilere akademik yılın başarılı, verimli ve faydalı geçmesi temennisini dile getirdi. Türkiye’de 208 üniversite ve 7 milyon üniversite öğrencisinin bulunduğunu belirten Kurtulmuş, sayısal olarak elde edilen bu gelişmenin, Türkiye’yi her alanda olduğu gibi bilimsel alanda da öncü ülkelerden birisi yapmanın herkesin vazifesi olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin ve içinde bulunduğu coğrafyanın önemli bir dönemden geçtiğini belirten Kurtulmuş, 29 Ekim’de, Cumhuriyetin ikinci yüzyılının başlangıcının yapıldığını, Türkiye’nin önünde açılan yeni dönemin iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Cumhuriyetin ilk asrında nice büyük zorlukların, nice büyük savaşların, nice büyük gerilimlerin ve nice büyük yoksunlukların yaşandığını ifade eden Kurtulmuş, “Şimdi bu büyük zorluklarla geride bıraktığımız ilk yüzyılın ardından Türkiye için yeni bir dönemin başladığını görüyoruz. Önümüzdeki dönem her alanda güçlü ve büyük bir Türkiye'nin oluştuğu dönem olacaktır. Bunu, ‘sözü güçlü, gücü tesirli Türkiye'nin yüzyılı’ cümlesiyle ifade ediyoruz.” dedi.
Kurtulmuş, Cumhuriyetin ikinci asrının kapılarının açıldığı bu dönemde sadece muasır medeniyetler seviyesine ulaşmanın yeterli olmayacağını, muasır medeniyetler seviyesinin üstüne de çıkmak gerektiğini vurguladı.
Tam bağımsız Türkiye hedefini benimsemek ve bu istikamette yürümek mecburiyetinde olunduğunu ve dünyada “takip edilen bir Türkiye”yi kurmak gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, “İnşallah bu sorumluluklar içerisinde Cumhuriyetimizin ikinci asrını, çok daha güzel, çok daha müreffeh, çok daha güçlü ve büyük bir Türkiye'nin yüzyılı yapmak için gayretle mücadele edeceğiz. Bunun için, hangi işi yapıyor olursak olalım, işimizi en iyi şekilde yapacağız. Hepimiz işimize odaklanacağız ve herkes aynı hedefe doğru hareket edecek. Yani oklarımız aynı istikamete yönelecek. Herkesin bu büyük ve güçlü Türkiye idealine, ikinci asrımızı, sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye'nin yüzyılı yapma idealine doğru kenetlenerek yürümesi mecburiyeti vardır.” diye konuştu.
Ayaklarımızın üstümüzde sağlam basmalıyız
Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada yaşanan gelişmelere dikkati çeken Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin her bir tarafının büyük çatışmalar, büyük gerilimler ve son derece önemli olaylara gebe olduğu aşikardır. Ayrıca sadece bölge ülkelerinin arasındaki gelişme, çatışma ya da gerilimler değil, aynı zamanda dünyanın neredeyse bütün güçleri bu coğrafyadadır. Öyle mi? Karadeniz'i, Akdeniz’i görüyorsunuz. Kimin ne imkanı varsa herkes bütün savaş makinelerini bu bölgeye getirmiş vaziyettedir. Dolayısıyla Türkiye olarak bu coğrafyada ayakları üstümüzde sağlam bir şekilde basmaktan başka hiçbir şansımız yoktur. Elin oğlu, İsrail-Filistin çatışmasını bahane ederek uçak gemisini Akdeniz'e getirdi ve getirirken bir şey söyledi. ‘Biz Suriye ve Irak'ın kuzeyinde IŞİD'e karşı mücadele veren PYD/YPG'ye korumak için buradayız’ dedi. Yani bunun Türkçesi şu. ‘Biz Türkiye'ye karşı buradayız’ diyor. Dolayısıyla bizim bu coğrafyada güçlü bir şekilde yer almak ve her türlü imkanla ileriye doğru atılmak mecburiyetimiz vardır. Bu coğrafyada neyin olup bittiğini anlamazsak inanın ki ne bilim yapabiliriz ne siyaset yapabiliriz.”
Vahşi kapitalizmin dünyayı sömürmesi yatmaktadır
Dünyanın karşı karşıya kaldığı krizlerin bazılarının çevre kirliliği, iklim değişikliği ve küresel göç konusunun geldiğini aktaran Kurtulmuş, bu sorunlar konuşulurken, “nasıl meydana geldiği”nin tartışılmadığını söyledi.
Kurtulmuş, “Dünyanın bugün karşılaştığı iklim değişiklikleri, küresel ısınma meselesinin ardında vahşi kapitalizmin on yıllar, yüzyıllar boyunca dünyayı sömürmesi yatmaktadır. Dünyanın bütün kaynaklarını, hem de şimdi bitirmek zorunda hisseden ve dünyanın bütün imkanlarının kendi emrinde olması gerektiğine inanan bir zihniyet ne yazık ki son birkaç asırdır dünyayı yönetmektedir. Hele hele sanayi devrimi ile birlikte bu kapitalist zihniyetin tam manasıyla bir vampir kapitalizme yeryüzünde insanların canı yandığı gibi yerküreye de çok ciddi şekilde zarar verilmiştir. Bu sorunun çözülebilmesi için sadece sonuçlarını ortadan kaldırmaya odaklanmak asla yetmez, mutlaka temelindeki zihniyet meselesinin çözülmesi şarttır.” şeklinde konuştu.
Yabancı düşmanlığı ve İslam düşmanlığının da yeni bir ur gibi Batı ülkeleri başta olmak üzere bütün dünyayı sardığını söyleyen Kurtulmuş, yine aynı şekilde bugün dünyada su krizleri, enerji krizleri ve gıda krizlerinin insanlığın önünde hiç olmadığı kadar vahim ve ağır problemler olarak durduğunu bildirdi.
Çözülebilmesi için üstün gayret sarf ediyoruz
Dünyanın birçok yerinde büyük gerilimler, çatışmalar ve savaşların söz konusu olduğunu dile getiren Kurtulmuş, “Uzunca bir zamandır dünyada esasında üçüncü küresel savaşın ön hazırlıkları anlamında olan bölgesel savaşlar devam etmektedir. Bir kez daha, buradan bir bilim yuvasından, Karadeniz Teknik Üniversitesi'nden bütün bilimsel gelişmeleriyle birlikte söylüyorum ki, ‘Eğer dünyada biz hakimiz ve istediğimizi yaparız’ zannedenler bu kara sevdalarından vazgeçmezlerse dünya süratle üçüncü bir büyük savaşa doğru sürüklenmektedir. Bunun önüne geçebilmek için görüyorsunuz başta Sayın Cumhurbaşkanımız, Türkiye olarak krizlerin tamamının çözülebilmesi için üstün gayret sarf ediyoruz. Çünkü bu krizlerin ağırlık merkezi bizim içinde bulunduğumuz, merkezinde bulunduğumuz coğrafyadır. Ama bunu çözebilmek için de mevcut zihniyetin ortadan kaldırılması gerekir.”
Birleşmiş Milletler’in (BM) yapısını da eleştiren Kurtulmuş, “İsrail’e karşı dünyanın her yerindeki insanlar birçok ses çıkarıyor, hakkaniyet ve adalet cephesi ‘Yeter artık, İsrail’in yaptığı bu barbarlıktır, katliamdır, soykırımdır’ diye sokaklara çıkıyor, BM’de 140 ülke ‘Yeter artık durun’ diyor ama durduramıyorsunuz. Çünkü BM Güvenlik Konseyi’nde dayısı var, ‘Hayır, ben İsrail’e kırmızı çizgi çekmiyorum. İstediğini yapabilir.’ diyor. “Kırmızı çizgi çekmiyorumun” Türkçesi, öldür öldürebildiğin kadar demektir. Böyle bir sistem yürümez. Bir taraftan savaşları durduracağınızı zannediyorsunuz bir taraftan da bu BM’de sonuç alacağınız saflığına sahipsiniz.” değerlendirmesinde bulundu.
İsrail’i durdurmak için yüzün üzerinde BM kararının bulunduğunu dile getiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Ne dersen de. Adamın yüzüne tükürüyorsun dünya milletleri olarak, ‘Elhamdülillah’ diyor. Hedefi var çünkü. Arz-ı Mevud’u kuracağım diyor. Tam da orta çağın gerisinde bir zihniyet. 2023 yılında dünyanın gözü önünde devam eden bir savaşta, hem de bir devletin başbakanı sıfatını taşıyan bir katil, kalkıyor diyor ki, Yeşaya kehanetlerine göre bu böyle olacak diyor. Yani kendisinin kutsal kitabından aldığı birtakım talimatları askeri stratejisinin merkezine koyuyor. Kendi inancından olmayan kişilere karşı da bütün bölgeyi bir açık hapishane haline getirmek için kararlılıkla yürüyor. Bu böyle yürümez. Bu dünya bu şekilde devam etmez.”
Yeni bir hayrın kapılarını da sonuna kadar açıyor
Yeni bir dünyanın kurulması için zihniyet değişikliğine ve yeni şeyler teklif etmeye ihtiyaç olduğunu belirten Kurtulmuş, yeryüzünde adaletin ve hakkaniyetin hakim olduğu bir sistemin kurulması için öncelikle her insanın “Hazreti İnsan” olarak görülmesi gerektiğini vurguladı.
Kurtulmuş, Auschwitz, Srebrenitsa ve Gazze üzerinden modern çağlarda yaşanan katliamların iyi anlaşılabileceğine işaret ederek, şöyle devam etti:
“Auschwitz, Srebrenitsa ve Gazze birbirine benzer şehirlerdir. Hepsinde de senaryo aynıdır. Katiller, zalimler, o katliamları yapanlar. Auschwitz’te Yahudileri, Çingeneleri toplama kamplarına gönderenler, Srebrenitsa’da Boşnakları ölüm kampı olarak bir akü fabrikasında bir araya getirenler ve bugün Gazze’de, bütün dünyanın gözü önünde Gazze’yi açık bir hapishane haline getirenler aynı zihniyetin sahipleridir. İki sene evvel Srebrenitsa Katliamı’nın yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen programa katıldım. Benden evvel oranın sorumlusu olan ülkelerin Savunma Bakanı Hanımefendi konuşuyordu. Gözyaşları döküyor, timsahın gözyaşları. Ben de dayanamadım, ‘Ya şimdi timsahın gözyaşlarını döküyordunuz da marifet o gün, o işi önleyebilmekti. Orayı siz yönetiyordunuz ve orayı Sırp kasaplara terk ettiniz, 9 bin Müslümanın katledilmesine vesile oldunuz. Tarih önünde bunun hesabını vereceksiniz.’ dedim. Aynı şey bugün Gazze’dedir. Bu Batılılar ya katliamcı olurlar ya katliama sessiz kalırlar ya katliama uğrayan mazlumları kötü göstermek için mazeret üretirler, “Ama onlar da” derler, dün Yahudilere söyledikleri gibi, Srebrenitsa’da Boşnaklara söyledikleri gibi, bugün de Filistin'de Gazzelilere “Ama onlar da…” diye başlarlar. Aynı kafa, aynı zihniyet, hiç değişmedi.”
Gazze yürüyüşleri ve Filistin’e özgürlük mitingleri
Dünyanın farklı noktalarındaki Gazze yürüyüşleri ve Filistin’e özgürlük mitinglerine dikkati çeken Kurtulmuş, şu ifadelere yer verdi:
“Gazze meselesi yeryüzünde yeni bir hayrın kapılarını da sonuna kadar açıyor. Bu hafta sonu Avrupa'nın hemen bütün başkentlerinde, Berlin ve Paris’te yüz binlerce insaf sahibi ortalığa çıktı ve “Biz insanlık yanındayız. Biz Gazzelilerin yanındayız” diye yürüyüş yaptı. Birileri bunu bir savaş oyunu oynar gibi televizyonların başında izleyebilir ama Allah'a binlerce şükür, dünyanın her yerinde dini, dili ne olursa olsun kalbinde insanlıktan zerre miktar yer olan herkes her türlü imkanını kullanarak bu katliam karşısında sessiz kalmayacağını söylüyor. Amerika'nın en meşhur üniversitelerinden birisinde Rektör Beyefendi diyor ki ‘Filistin lehine gösteriye katılanları üniversiteden atacağız.’ 2 bin öğrenci gösteri yürüyüşü yapıyor. Hadi at bakalım da görelim. Washington’da önce Senato Binası’nın içerisinde gösteriler oldu, hem de savaş karşıtı Yahudiler gösteriler yaptı. Bu hafta sonu da yine Washington’da on binlerce insan bir araya gelerek bu durumu kınadılar.”
Batı yeni sisteme ihtiyaç var diyor
Türkiye’nin “Dünya 5’ten büyüktür” görüşünü yıllardır savunduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM’de bu görüşü ilk söylediğinde herkesin “Bu adam ne diyor?” tavrıyla konuya yaklaştığını aktaran Kurtulmuş, “Şimdi artık Batı ülkelerindeki siyasetçiler bile ‘Evet yeni bir sisteme ihtiyaç var, yeni bir dünya kurulmalıdır’ diyor.” dedi.
Kurtulmuş, herkesin yaradılıştan eşit, yeryüzünün bütün insanlığın ortak evi ve bütün milletlerin eşit egemenliği fikri üzerinde yeni bir küresel mimariye ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, “Bunu gerçekleştirecek olan millet de bizim milletimizdir, bizim okullarımızdır, bizim üniversitelerimizdir, bizim gençlerimizdir Allah'ın izniyle.” İfadesini kullandı.
Türkiye’de son yıllarda vesayet düzeninin tamamıyla sona ermesinin önemli kazanımlardan biri olduğunu anlatan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Türkiye’de vesayet düzeni tamamıyla sona ermiş, Türkiye'nin, milletin iradesinin önüne çıkanlar, üniversitelerde, başka yerlerde de önüne çıkanlar artık kenara çekilmiştir. Milletin iradesinden başka hiçbir irade makbul ve geçerli değildir. Efendim felanca rütbeli, general ne dedi? Felanca iş adamları derneği nasıl buyurdu? Felanca locadan hangi talimat geldi? Artık bunların hiçbir önemi yoktur. Millet ne dedi? Millet ne karar verdi? Millet nasıl tercih etti? Aslolan budur ve milli iradenin varlığıdır.”
Özgüven duygusu yüksek bir gençliğe sahibiz
Kurtulmuş, Türkiye’de son yıllardaki ikinci büyük kazanımın özgüven inşası olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim çocukluğumuzda, gençliğimizde büyüklerimizden hep ‘Yapamayız, yaptırmazlar’ mazeretini duyardık. Hakikaten de öyle olmuştu, yaptırmadılar ve yapamadık. Şimdi gençlere sorsak Türkiye uzay istasyonu kurar mı? ‘Evet, kurar’ der. Türkiye, dünyanın en önemli alanlarında en güçlü teknolojileri gerçekleştirebilir mi? ‘Evet gerçekleştirebilir’ derler. Çok şükür özgüven duygusu yüksek bir gençliğe sahibi olduğumuzu iftihar ederek ifade etmek istiyorum. Allah’a çok şükür geldiğimiz nokta hiç küçümsenecek bir nokta değildir. Karşı karşıya kaldığımız tehditlerin hiçbirisi hafife alınacak tehditler değildir. Elimizdeki imkanların, var olan ve henüz kullanmadığınız imkanların hiçbirisi de hafife alınacak imkanlar değil. Akıl odur ki karşı taraftakinin aklını yenerek daha ileri gitmek. İnanın ki dünyanın hiçbir milleti bizim milletimizden daha akıllı, daha zeki değildir. İmkanlarımız, fırsatlarımız var. Bunların bir kısmını henüz kullanabilmiş değiliz. Bunları değerlendireceğiz ve hep daha ileriye doğru birlikte gideceğiz. Bunun ilk şartı bir olmak, beraber olmak ortak hedeflere kenetlenmektedir. Aramızda fikir farklılıkları, hayat tarzlarımızda farklılıklar olacak, siyasi düşüncelerimizde farklılıklar olacak ama hepimizin ortak hedefi güçlü ve büyük Türkiye'yi inşa etmek olmalıdır. Biz asla ve asla millet olarak kenetlenmediğimiz sürece başkalarının bize göstereceği birtakım imkanlarla yol almamız mümkün değildir. Tarihimiz, hem de yakın tarihimiz Cumhuriyetimizin ilk asrında karşılaştığımız sayısız örnekler bunun en açık şahididir. Bir olacağız, beraber olacağız, güçlü olacağız ve her alanda takip eden değil, takip edilen Türkiye'yi kurabilecek bir zenginliğe, gelişmişliğe sahip olacağız.”