Katar krizi Tunus'u ikiye böldü
Tunus'ta siyasi partilerin bir kısmı sükunet çağrısı yaparken, diğer kısmı da Katar'ın yanında yer alınması gerektiğini belirtti.
Tunus'ta, Katar'la bazı Arap ülkeleri arasındaki krize ilişkin farklı görüşler ortaya koyan siyasi partilerin kısmı sükunet çağrısı yaparken, diğer kısmı Katar'ın yanında yer alınması gerektiğini belirtti.
Ülkede koalisyonun başı Nida Tunus Partisi Parlamento grubunu temsil eden Milletvekili Hasan el-İmari, olaya müdahale konusunda acele davranılmaması ve durumun netleşmesi gerektiğini söyledi.
İmari, Katar'a karşı uygulanan ambargonun uzun sürme ihtimalinin söz konusu olduğunu dile getirdi.
Nahda Hareketi Parlamento Grup Başkanı Nureddin Bahiri de teşkilatının körfezdeki gelişmeleri takiple meşgul olduğunu belirterek, bölünme ve çekişmelerden uzak durma ve diyalogla çözüm yolu arama çağrısında bulundu.
Katar'ın terörle mücadelede uluslararası tercihin yanında yer aldığını dile getiren Bahiri, bölünmenin, terörle mücadele gücünü zayıflatacağını söyledi.
Öte yandan, Parlamento'da solun adresi Halk Cephesi milletvekillerinden Jilani Hemmami, "Olanlar bölgede Vahhabilik ve İhvan olarak bilinen iki hat arasındaki çekişmenin patlaması anlamına geliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Gelişmelerin, Trump'ın Suudi Arabistan gezisinin ardından ortaya çıkmasına dikkati çeken Hemmami, "Bunun temelinde İhvan'a ve destekçilerine karşı alınan kesin tavır" olduğunu vurguladı.
Hemmami, "Katarlılar, Tunus'a zamanında yardımda bulunmuşlardı ancak siyasi baskıların Suudi blokunun yanında yer alınması yönünde olacağını bekliyorum." dedi.
Eski Tunus Cumhurbaşkanı ve Tunus İrade Hareketi Partisi Başkanı Muhammed Munsif Merzuki de sosyal medyadan yaptığı açıklamada, "Stratejik ve tarihi bir çerçeveye oturtulmazsa anlaşılmayacak bir diz çöktürme hareketidir." değerlendirmesinde bulundu.
Merzuki, "Katar, Tunus'a dost bir ülkedir. Halkı temsil ettiği kabul edilen hükümetimizin Katar'ı boğmaya dönük bu uygulamayı protesto etmesi gerekir." ifadelerini kullandı.
"Özgür Kütle" adıyla bilinen Parlamento grubu ise yayımladığı açıklamada, Suudi Arabistan'ın tarafında yer alınmasının ülke çıkarları için daha uygun olacağı, aksi takdirde bu ülkelerde çalışan Tunusluların zor durumda kalacağı uyarısında bulundu.
KATAR İLE ARAP ÜLKELERİ ARASINDAKİ KRİZ NASIL BAŞLADI?
Katar Resmi Haber Ajansı (QNA), 23 Mayıs gecesi Katar Emiri Şeyh Temim Al Sani'ye atfen, "ABD'ye karşı ve İran'ı destekleyici" açıklamalar yayımladı ancak açıklamadan hemen sonra Katar, resmi olarak QNA sitesinin siber saldırıya uğradığını duyurarak, söz konusu açıklamaların dikkate alınmamasını talep etti.
Ancak Birleşik Arap Emirliklerinden yayın yapan Al Arabiya ve SKY News Arabia televizyon kanalları, resmi açıklamalara rağmen yayınlarına devam ederken, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır gibi ülkeler de Katar menşeli yayın yapan tüm yayın kuruluşlarına erişimi ülke içinde yasakladı.
3 Haziran’da BAE Washington Büyükelçisi Yusuf el-Uteybe'ye ait olduğu iddia edilen ve bazı hacker gruplar tarafından ele geçirilen e-postalar yayımlandı. E-postalarda Büyükelçi'nin, İsrail yanlısı Demokrasiyi Savunma Vakfı (FDD) ile yakın ilişki içinde olduğu ve Türkiye ile Katar'a karşı ortak politikalar geliştirmeye çalıştıkları iddia edildi.
Suudi Arabistan, BAE, Yemen, Mısır ve Bahreyn, yaptıkları açıklamayla Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kestiklerini duyurdu. Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn, ülkelerinin hava sahasını Katar'a kapatarak, Katarlı diplomatların 48 saat içinde ülkelerinden ayrılmasını istedi. Katar'a karşı yapılan diplomatik ablukaya Maldiv Adaları ve uluslararası toplumca meşruiyeti olmayan darbeci general Halife Hafter destekçisi Libya Tobruk hükümeti de katıldı.