İsviçre Ligi sonuncusuna iki maçta da yenilmek!

Ulaş Kaya ukaya@ajanshaber.com.tr

Yazıma yine kitabın ortasından konuşarak başlamak istiyorum. İsviçre Ligi sonuncusuna pozisyon dahi üretemeden iki maçta da yenilen, Beşiktaş'tan Süper Kupa Finali'nde 5 gol yiyen, 10 kişilik Fenerbahçe'ye kendi evinde yenilen hoca, Galatasaray'ın hocası olmaz, olamaz.

Okan Buruk'un savunma arkasına uzun top atmaktan başka herhangi bir oyun planı olmayan köhne futbol anlayışı bu gece tam anlamıyla sınıfta kalmıştır.

Okan Buruk, daha maçın başındaki kadro tercihiyle aslında ilk maçtan en ufak bir ders çıkarmadığının sinyallerini vermişti. 

İlk maçın yıldızı, takımda ayakta kalan, takımı ayakta tutan tek futbolcusu Batshuayi'yi etkisiz hale getirebilecek bir dizilişi bulup çıkarmayı başardı!

Fakat buna inanın, Okan hocanın derdi tur felan değil. Galatasaray'ın berbat futbolunun sorumlusunun kendisi olmadığını göstermek için Köhn'ü taraftarın önüne atarak, ilk yarının sonunda oyundan aldı. Galatasaray'ın oyun kurmadaki sıkıntısının nedeni sol bek mi Allah aşkına!

Yedek kalecisiyle İstanbul'a gelen, bu sezon oynadığı her maçta en az iki gol yiyen Young Boys'a karşı elle tutulur tek pozisyon üretememenin nedeni sol bek yetersizliği ile izah edilebilir mi?

Galatasaray'ın cepheden tek şutu yok, merkez işlemiyor. Rakip seni, kanatlardan top şişirmeye mecbur bırakıyor. Okan hocam ise merkeze çare bulmak şöyle dursun, sorunu hala beklerde arıyor. 

Okan Buruk'un rasyoneliteye dayanan teknik direktörlük öyküsü giderek toksikleşen, sürekli oyuncu harcayarak, suçu kendi üzerinden atmaya çalışan, her maç farklı bir unsuru günah keçisi olarak işaret eden zehirli bir kişiliğe dönüşerek sona eriyor.

Okan Buruk'un Galatasaray serüveni bu gece fiilen son bulmuştur, işin resmiyete dökülmesi de öyle zannediyorum ki çok uzak değil.

Tüm yazılarını göster