İstanbul'da 3 bin 500 metruk bina tehlike arz ediyor

İstanbul'da genellikle Eminönü, Karaköy, Beşiktaş, Kadıköy ve Üsküdar gibi yaşamın daha canlı olduğu yerlerde bulunan metruk binalar, deprem bölgesi olan kent açısından tehlike oluşturuyor.

Beyoğlu'nda dün 5 katlı tarihi metruk binanın çökmesi, kentteki yaklaşık 3 bin 500 metruk binanın durumunu gündeme getirdi.

Sanat tarihçisi Süleyman Faruk Göncüoğlu, AA muhabirine, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın en önemli şehirlerinden biri olan İstanbul'da metruk binaların tarihi yapıysa restore edilmesi, değilse de yıkılıp yeniden yapılması gerektiğini söyledi.

Metruk binaların bu haliyle tehdit oluşturduğunu vurgulayan Göncüoğlu, "İstanbul'daki metruk binalar genelde Eminönü, Karaköy, Beşiktaş, Kadıköy ve Üsküdar gibi yaşamın daha canlı olduğu yerlerde bulunuyor. Buralarda herhangi bir metruk binanın çökmesi veya yanması, hasarın yanı sıra can kaybına da sebebiyet verebilir." dedi.

Hukuki düzenleme yapılması ihtiyacı

Göncüoğlu, metruk binaların dayanıklı olmadığına dikkati çekerek "İstanbul bir deprem bölgesidir. Buradaki artçı sarsıntılarda bile ilk zarar görecek yapılar metruk binalardır. Bu yüzden bir an önce metruk binalarla ilgili hukuki düzenleme yapılması, yönetmelik çıkarılması gerekiyor." ifadesini kullandı.

Metruk binaların dönüştürülmesinde yaşanan sıkıntılara da değinen Göncüoğlu, mirasçıların çoğalmasından dolayı gayrimenkullerin paylaşılmasının zor olduğunu ve bu yüzden pek çok yapının bu şekilde bakımsızlığa terk edildiğini belirtti.

"Sahibinin işlem yapmadığı tescilli metruk yapılarda problem çıkıyor"

Mimar Serkan Akın da kentlerdeki metruk yapıların bazılarının sahiplerine ulaşılabildiğini, kimilerinin sahiplerine ise ulaşılamadığını söyledi.

İçişleri Bakanlığının metruk yapılarla ilgili genelgesinin bulunduğunu dile getiren Akın, "Metruk yapılar, genelde kültür varlığı olarak tescil edildiği ve mal sahipleri tarafından ranta dayalı başka bir inşaat yapma talepleri resmi olarak kabul görmediği için terk edilen yapılardır. Metruk yapı olup kültür varlığı olarak tescili bulunmayan yapıların kamu tarafından tedbir amaçlı yıkılmasında bir problem yok ancak kültür varlığı olarak tescilli metruk yapıların mevzuata ve restorasyon kuramlarına göre belgelenmeden önce yıkılmaları mümkün değil. Dolayısıyla metruk yapıların kültür varlığı olarak tescil edilmiş ve mal sahibi tarafından hiçbir işlem yapılmayanlarında problem çıkıyor." diye konuştu.

Kamunun ve özelde koruma bölge kurullarının, bu yapıların belgelenmesi ve ilgililerin can ve mal güvenliği açısından tedbir alınması kararı verdiğini anlatan Akın şunları kaydetti:

"Mevcut mevzuata göre bundan başka yapılabilecek bir şey yoktur. Ancak kamu, başka bir irade göstererek bu yapıların kamulaştırılması, proje ve restorasyon bedellerinin karşılanarak tapuya şerh konulması, bu yapıların satışlarının bedeller ödenmeden mümkün olamayacağına dair önleyici tedbirlerle bir şeyler yapabilir, cezai müeyyideler artırılabilir ya da kamu fonları bu tür yapıların restorasyonu için kullanılabilir."

Akın, Beyoğlu'nda çöken metruk binayla ilgili olarak da "Bu yapı özelinde Koruma Kurulundan beklenen karar da molozların kaldırılması olacaktır. Herkes bir şekilde Koruma Kuruluna suçu atmış ama Koruma Kurulu zaten projeleri onaylamış, belediyesinden mal sahibi ruhsat da almış. Koruma Kurulu daha ne yapacak? Yapacağı tek şey, molozların kaldırılmasını ve yapının korunabilen parçalarının da saklanmasını söylemesidir. Başka bir şey demeyecektir." değerlendirmesinde bulundu.