İran'da hat ve tezhip sergisi

İran'daki Tahran Yunus Emre Enstitüsü, Mirasi Mektup Araştırma Merkezi, Lacivert Galerisi ve İran Kitap Süsleme Enstitüsünün iş birliğiyle başkentteki Lacivert Galerisi'nde Klasik Türk İslam Haftası münasebetiyle hat ve tezhip sergisi açıldı.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Hattat Yrd. Doç. Dr. Ali Rıza Özcan, hat sanatının bir mesajı bulunduğunu ve amacının sadece yazı yazmak değil manayı en güzel şekliyle yazmak olduğunu söyledi.

İRAN'DA HAT VE TEZHİP SERGİSİ

İran'daki Tahran Yunus Emre Enstitüsü, Mirasi Mektup Araştırma Merkezi, Lacivert Galerisi ve İran Kitap Süsleme Enstitüsünün iş birliğiyle başkentteki Lacivert Galerisi'nde Klasik Türk İslam Haftası münasebetiyle hat ve tezhip sergisi açıldı.

Sergide eserleri sergilenen Özcan ile eşi Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Tezhip sanatçısı Yrd. Doç. Dr. Şehnaz Biçer Özcan, konuyla ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Ali Rıza Özcan, "15'inci asırdan sonra özellikle Şeyh Hamdullah'tan sonra Sülüs ve Nesih yazılarda hat bayrağı Türklerin eline geçti. Yazı başkenti İstanbul oldu." dedi.

Divani ve Celi Divani'nin Türklere ait bir hat türü olduğunu dile getiren Özcan, İranlı hattatların özellikle İran'a has yazı tarzı olan Nestalik ve Şikeste Nestalik yazıyla ön plana çıktıklarını söyledi.

Türklerin, Nestalik yazıda önceleri İranlı hattatları takip ettiğini, daha sonra bunu Talik olarak yeni bir forma soktuklarını belirten Özcan, şöyle konuştu:

"18. yüzyıl sonları ve 19. yüzyılın başlarında Mehmed Esad Yesari adındaki anadan doğma sağ tarafı felçli ve sol tarafı çolak bir hattat bu yazıya heves etti. Devrin Şeyhu'l İslam'ı Veliyyuddin efendiye babasıyla gittiler. Ama Veliyyuddin efendi, sağlık durumunun hat yazmaya elverişli olmayacağı kanısıyla onu kabul etmedi. Baba-oğul başka bir hattatın yolunu tuttular. Yesari, Dedezade Mehmed Said Efendi adında hattattan Nestalik yazısını öğrendi. Hem kendisi hem oğlu Yesarizade Mustafa İzzet'in elinde Nestalik bambaşka bir forma dönüştü ve Osmanlı Nestaliki oldu. Osmanlı Coğrafyasında bu yeni yazıya Talik denildi."

DİVANİ HATTIN ÖZELLİKLERİ

Osmanlı Devleti'nde padişahların beratı ve fermanları gibi resmi yazışmalarda kullanılan Divani hattının en önemli özelliğinin üzerinde oynama yapılamaz olduğunu anlatan Özcan, şöyle devam etti:

"Hattatlar genel olarak hatlarını ham beyaz kağıda yazmazlar. Kağıt, doğal boya ve yumurta akı gibi malzemeler kullanarak aherlenir. Bir çeşit terbiye edilir. Aherli kağıtlar metnin yanlış yazılması durumunda hattata düzeltme imkanı verir. Fakat ahersiz ham kağıtlar, üzerinde düzeltme yapılmasına imkan vermez. Belli olur. Resmi yazışmaların yapıldığı Divani hattın kağıdı da ahersizdi. Böylece üzerinde oynama yapılamazdı. Bu yazının bir başka özelliği kelimelerin iç içe, grift olmasıdır. Böylece bir kelime çıkarılıp başka bir kelime konulamazdı."

"HAT MANA İÇİN YAZILIR"

Hattatların öncelikle Allah'ın kelamını baş tacı ederek Kur'an-ı Kerim ayetleri ve hadisi şerifleri yazdıklarını dile getiren sanatçı, "Bir de kelamı kibar dediğimiz büyüklerin özlü sözleri yazılır. Hat sanatının bir mesajı vardır. Sadece yazı yazmak için değildir. Amaç, manayı en güzel şekliyle yazmaktır." diye konuştu.

Sergilediği 20 tablo arasından örnek veren Özcan, şunları kaydetti:

"Buraya 19. yüzyılda yaşamış Erzurumlu Alvarlı Efe adıyla bilinen Muhammed Lütfi hazretlerinin bir dörtlüğünü getirdik. "Aşık der inci tenden. İncinme incitenden. Kemâlde noksan imiş. İncinen incitenden" yani alıngan olmayın. İncitenden şikayet etme. Kemale uygun değil anlamındadır. Yine Yunus Emre'den "İki cihan bedbahtı kim gönül yıkar ise" ve "Gelin tanış olalım işi kolay kılalım" tabloları bulunuyor."

Şehnaz Biçer Özcan ise tezhip sanatının Türkler tarafından ilk kez 8 ve 9'uncu yüzyıllarda Uygur Türkleri tarafından yapıldığını söyledi.

İnsanın doğuşu, yaşarken iyi veya kötüyü seçişi, hayatı ve ahiretini cennet veya cehenneme dönüştürdüğünü ifade ettiği Nar ve Nur tablosunun anlam özelliklerini anlatan sanatçı sergiye 16 eseriyle katılıyor.

HATTAT ALİ RIZA ÖZCAN VE EŞİ ŞEHNAZ BİÇER ÖZCAN KİMDİR?

Zonguldak'ta 1968'te doğan Ali Rıza Özcan, 1983'te hat sanatına başladı. Hattat Prof. Dr. Ali Alparslan'dan Rika, Divani, Celi Divani ve Nestalik dersleri alan Özcan, Hattat Hüseyin Kutlu'dan icazet aldı. Yüksek lisansını tezhip alanında yapan Özcan, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü öğretim üyeliği yapmaktadır.

Şehnaz Biçer Özcan, 1969 yılında İstanbul'da doğdu. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El sanatları Tezhip bölümü mezunu Özcan, Tahsin Aykutalp'ten ilk tezhip derslerini alan sanatçı, Marmara Üniversitesi'nde yüksek lisansını yaparak Prof. Dr. Çiçek Derman'dan icazetini aldı. Tezhip sanatçısı Özcan, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü Öğretim Üyesidir.