'İnsanlık onurunun ezildiği yerdir Afrika'

Afrika'daki su sorununun anlatıldığı "Bir Yudum Su" belgeselinin yönetmeni Suat Emuce, Güney Afrika'da siyah beyaz ayrımının hala devam ettiğini belirtti.

Suat Emuce'nin yönetmeliğini üstlendiği, Afrika'da yaşayan üç çocuğu mercek altına alan "Bir Yudum Su" belgeseli, yaşamın temel ihtiyacı olan su için verilen mücadeleyi tüm gerçekliğiyle izleyiciye sunuyor.

Belgeselde, berrak su ile tanışmamış küçük bedenlerin, çamurlu su için verdikleri zorlu hayat mücadelesi, 90 dakikalık belgesel boyunca ele alınıyor.

Yönetmen Suat Emuce, "Bir Yudum Su" belgeselini ve diğer projelerini anlattı.

Bundan sonraki hedefinin, sömürgecilik konusuna odaklanma olduğunu, gelecek belgesel projesinde, Afrika'nın nasıl sömürüldüğünü işleyeceklerini belirten Emuce, "Çünkü orada yaşanan bütün krizlerin temelinde yatan asıl sebebin sömürgecilik olduğunu düşünüyorum." dedi.

Su sorununa dikkat çeken belgeselinin büyük ilgi gördüğünü ifade eden Emuce, yeni projesine ilişkin şunları söyledi:

"Güney Afrika, Mali, Fildişi Sahili, Sierra Leone olmak üzere 4 ülke seçtik. Sierra Leone, hepimizin bildiği gibi elmas çıkan ve 'kanlı elmas' adının verildiği bir ülkedir. Sierra Leone'da 10 yıl süren savaşın ardından, sanki Batı medeniyeti bu savaştan hiç habersizmiş gibi barış ortamı sağlandıktan sonra, o ülkeden gelen elmaslara, Birleşmiş Milletler tarafından 'kanlı elmas' adı verildi. Halbuki zaten, piyasaya o elmaslar çoktan girmiş, satılmış, işlenmiş, kimisinin parmağında, kimisinin boynunda kullanılıyordu.

Güney Afrika'da siyah-beyaz ayrımının hala devam ettiğini, Fildişi Sahili'ne baktığımız zaman da devam eden bir iç savaş boyutunu görüyoruz. Mali'de de maden kaynakları sömürülmüş ve insanlar şu anki yaşamlarına mecbur bırakılmış durumdalar. İnsanlık onurunun ezildiği yerdir Afrika. Su belgeselimizden sonra bunları insanlığın önüne tüm çıplaklığıyla sermek istiyoruz."

"DÜNYADA BİRİLERİ HUZURLU YAŞASIN DİYE AFRİKA SÖMÜRÜLÜYOR"

Su krizinin, Afrika'da yaşanan sorunların çok küçük bir boyutu olduğuna dikkati çeken Emuce, "Afrika'da su krizi dışında, açlık krizleri de yaşanıyor. Bunların hepsinin temelinde birileri kendi hayatını çok rahat ve huzurlu bir şekilde yaşasın diye, hatta dünyanın başka yerinde, başka insanların ropdöşambırlarını giyip sabah çok huzurlu bir şekilde hayatlarını yaşamaları için Afrika'daki insanlar kendi topraklarının altında çıkan madenlere bile dokunamayacak durumdalar, yani sömürülüyorlar." diye konuştu.

Emuce, Afrika'da zorlu yaşam koşullarıyla tanıştıktan sonra insanlarla ilişkilerinin değiştiğini ifade ederek, "Ülkemizdeki nimetlerin ne kadar kıymetli olduğunu anladım. Bindiğimiz arabadan, kışın sobamızın, kaloriferimizin yanmasına kadar sıcacık bir hayatımız var. Yaz geliyor bunalıyoruz, çok soğuk ve aynı zamanda tertemiz bir suya rahatça ulaşabiliyoruz. Oradaki insanlar ise buldukları su her ne ise onunla geçinmek zorundalar." dedi.

Buradakilerin, suları içilemeyecek durumda bulunmasına rağmen mutlu olduğunu aktaran Emuce, "Afrika'da insanların buldukları suyun içerisinde toprak, çalı çırpı olabiliyor veya yağmur yağdığı zamanlarda oluşturdukları kuyular oluyor, 'köstebek kuyuları' dediğimiz, o kuyulardan suyu bir bez parçasıyla süzerek faydalanıyorlar. Bunları gördüğünüz zaman hayata baktığınız, yaşadığınız nimetler farklı bir şükre sebep oluyor." değerlendirmesinde bulundu.

"KENDİ HAYATINIZI SORGULAMAYA BAŞLIYORSUNUZ"

Yönetmen Emuce, Afrika'ya ilk seyahatini 13 sene önce yaptığını belirterek, "Daha önce Afrika'ya gidenlerin anlattığı hikayeler kadar biliyordum. Orada yaşanan olayları tam şekliyle tahayyül etmek, hissetmek çok zor oluyor ve hatta öyle zamanlar oluyor ki 'hadi canım, bu kadarı da olabilir mi?' diyebiliyorsunuz ama Afrika'ya gittiğinizde anlatılanların çok daha ötesinde farklı bir yaşamın olduğunu görüyorsunuz." diye konuştu.

Afrika'da yaşananların normal hayattan çok daha farklı olduğunu vurgulayan Emuce, bir şeker kabuğunu bile atmayıp güzelce katlayan çocuklarla karşılaştığını, suyu tanımayan halkın ve çocukların pet şişenin içindeki sudan korktuğunu anlattı.

Bu insanlarla tanıştıktan sonra hayata bakış açısının değiştiğini aktaran Emuce, şunları kaydetti:

"Afrikalı insanları tanıdığınız zaman kendi hayatınızı sorgulamaya başlıyorsunuz. Yaklaşık 10 seneye yakın dönemim Afrika'da geçti. Afrika'ya gitmeden önce ve gittikten sonra hayatıma baktığımda daha önce yemek seçen bir insandım, artık yemek seçmiyorum. İnsanlarla gülerek, tebessüm ederek konuşmanın kıymetini öğrendim çünkü Afrika'da ilginç bir şekilde herkesin yüzü gülüyor ve herkes birbirine selam veriyor. Çölün ortasında kilometrelerce uzaklıktaki suyu almak için yürüyen insanların bile yanına gittiğimde yüzünüze tebessüm ederek konuştuğunu, selamlaştığını ve birbirlerinden kopmadıklarını gördüm. Birbirlerine dayanarak hayatta kalan insanları gördüğünüz zaman sizin de insanlara olan bakışınız ve en ufak meselelerde bozulup tribe girmenin anlamsız olduğunu öğreniyorsunuz."