"İdam kararları mümin yürekleri incitti"

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Suriye, adalete ve hukuka uygunluğu her zaman tartışılacak olan Mısır'daki idam kararlarının mümin yürekleri incittiğini söyledi.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, üç ayların başlaması ve Regaip Kandili dolayısıyla bir mesaj yayımladı.   Perşembeyi cumaya bağlayan gece, üç ayların habercisi olan mübarek Regaip Kandili'ni bir kez daha idrak etmenin huzur ve mutluluğunun yaşanacağını belirten Görmez, aslında müminler için tüm zamanların Allah'a kulluk şuuruyla ve O'nun rızasına ermek amacıyla yaşandığını bildirdi.   Regaip'i üç aylar olarak bilinen ve manevi coşkunun daha yoğun yaşandığı müstesna zaman dilimlerinin başladığını haber veren gece olarak nitelendiren Görmez, "Her yıl gelen Regaip gecesi, geleceğe ve istikbale yönelik arzu ve isteklerimizi, emel ve tutkularımızı gözden geçirme imkanı verir, rağbetlerimizin yalnızca Rabbimize yönelik olması gerektiğini hatırlatır" ifadelerini kullandı. Diyanet İşleri Başkanı Görmez, şunları kaydetti:   "Üzülerek ifade edelim ki üç ayların başlangıcını ve Regaip Kandili'ni idrak ettiğimiz şu günlerde bir tarafta Suriye, Mynmar, Irak ve Orta Afrika'da akan kanlar, diğer tarafta adalete ve hukuka uygunluğu her zaman tartışılacak olan Mısır'da alınan idam kararları mümin yürekleri incitmiş, İslam dünyasının manevi mevsime yine acı ve ıstırapla girmesine neden olmuştur. Diğer taraftan son günlerde işlenen masum çocuk ve kadın cinayetleri ise İslam'ın da ötesinde insanlığın vicdanını kaybettiğinin bir emaresidir. Hiç şüphesiz bu yaşananlar bütün dünyada insanlığın, İslam'ın barış ve rahmet mesajlarına ne kadar da çok muhtaç olduğunu göstermektedir. Bunun için öncelikle mümin gönüllerin merhamet eğitiminden geçmesi, sevgi, şefkat, hilm ve kardeşlikle buluşması, kalb-i selim sahibi olması gerekmektedir. Mümin gönüllere rahmet ve merhamet yerleşmeden, İslam dünyasının birçok bölgesinde var olan açlık ve sefalet, şiddet, çatışma ve gerginlik ortamları ortadan kaldırılamaz."   "Müslümanlar olarak fert fert ve topluca bir muhasebe içine girelim"   "Ne yazık ki müminler topluluğu olarak bizler bugün bilgiye, imana, Kur-an'a, üsve-i hasene bir peygambere, köklü bir medeniyete, engin tecrübeye, zengin birikime sahip olmamıza rağmen bir türlü sulh ve sükunu, birlik ve beraberliği, muhabbet ve meveddeti, kardeşlik ve dayanışmayı gerçekleştiremiyoruz" ifadelerini paylaşan Görmez, şöyle devam etti:   "Müslümanlar olarak her birimiz arzu ve isteklerimizi, emel ve tutkularımızı, rağbetlerimizi daima iyiye, doğruya, güzele, faydalı olana, hakka ve hakikate, regaibimizi Rabbimize yöneltmemiz gerekirken bir de bakıyoruz ki dil, ırk, mezhep, meşrep ve grup ayrılığına düşmüş, kamplara bölünmüş, ihtilaf, tefrika ve fitne bataklığına saplanmışız. İslam'ın barış ve esenlik mesajlarını tüm insanlığa takdim ederek yeryüzünde hakkı, hakikati, hukuku, adaleti, ahlakı, fazilet ve erdemi gerçekleştireceğimiz yerde, enerjimizi sürekli boşa harcıyoruz. Bir türlü kin, nefret ve intikam duygularından nefislerimizi arındırarak İslam diyarlarını barış ve esenlik diyarlarına dönüştüremiyoruz. Bir türlü iç sorunlarımızı halledip de insanlığı kuşatan sorunlara yönelemiyoruz. İslam'ın barış ve esenlik mesajlarını asrın idrakine sunamıyoruz. Gelin, üç aylar ve Regaip Kandili'ni fırsat bilerek İslam dünyasını, İslam'ın dünyası yapmak için çaba gösterelim. İslam coğrafyasını çocuklarımıza ve gelecek nesillere yeniden umut veren bir coğrafyaya dönüştürelim. Bunun için Müslümanlar olarak fert fert ve topluca bir muhasebe içine girelim. Bütün yapıp ettiklerimizi bir kez daha gözden geçirelim. Kalb-i selim dışında hiçbir şeyin fayda vermediği o gün gelmeden önce nefislerimizi hesaba çekelim."   "Gönüllerimizi mümin duyarlılığıyla imar edelim"   Müminleri, elinden ve dilinden diğer müminlerin güven duyduğu, emin olduğu kimseler olarak nitelendiren Görmez, mesajında şunlara yer verdi:   "Müslüman Müslümana zulmetmez. Müslüman, Müslüman kardeşinin hakkına ve hukukuna el uzatmaz. Müminler kardeştirler. Hiçbir çıkar, menfaat ve maslahat, müminlerin kardeşlik hukukunu ihlal etmesine neden olmaz. Hiçbir mümin, bir başka müminin hak ihlali üzerine varlık tesis edemez. Yine bilelim ki bugün Müslümanların yapması gereken, kardeşliğin edebiyatını yapmak yerine kardeşlik ahlakını ve hukukunu var etmek, yaşamak ve yaşatmaktır. Herkesin büyük kalabalıklar içerisinde yalnızlığı yaşadığı bu dünyada adımlarımızı, sevgiye, muhabbete, dostluğa ve kardeşliğe doğru atalım. 'Hiç kimse kimsesiz kalmasın' diyelim. Yalnızlıktan sıyrılarak başta ailelerimiz olmak üzere, mahallelerimizde, semtlerimizde, beldelerimizde ve ülkemizin her köşesinde sevginin ve muhabbetin coşkusuyla birliğimizi ve dirliğimizi pekiştirelim. Böylelikle bu coşku, heyecan ve imanın atmosferinde hiçbir fert yoksulluğu ve kimsesizliği hissetmesin. Unutmayalım ki yoksulluk varlığın kaybolması ve yok olması demek değildir. Yoksulluk içimizdeki merhametin yok olması, karşımızdakini merhametin zenginliğinden yoksun bırakmaktır."   Yetim, öksüz ve kimsesiz kalmanın sadece maddi olarak anneden ve babadan mahrum kalmak değil, sevgi, şefkat ve merhametten de uzak kalmak anlamına geldiğini belirten Görmez, şunları kaydetti:   "Mümin, fıtrı olarak öz çocuğuna duyduğu sevgi ve şefkati bir ahlak olarak hayatına yansıtan, diğer bütün çocukları, garipleri, kimsesizleri kendi çocuğu gibi görebilen kimsedir. Kısacası Kur-an'ın ve Hazreti Peygamberin mesajlarıyla gönüllerimizi mümin duyarlılığıyla imar edelim ki, ihsana, hüsne ve güzel olana varalım. Her türlü riyadan, gösterişten, yalandan, iftiradan, gıybetten, kinden, öfkeden, nefretten, kibirden, ihanetten, vefasızlıktan, ikiyüzlülükten, bencillikten, güç tutkusundan ve tahakkümden nefislerimizi arındıralım ki, fazilet ve kemale erelim."