Her şey Fenerbahçe yenilgisiyle başladı!

22 Mayıs’ta Trabzon, kupayı F.Bahçe’ye kaybederek Avrupa Ligi’ne 4 değil, 2’nci ön elemeden girmeye mecbur kaldı. Ama Derry, Minsk ve Kukesi ile oynanan o 6 “resmi hazırlık maçı”, camiaya özgüven ve kazanma alışkanlığı getirdi. Akçay’ı cesaretlendirdi; üstüne Henrique, Malouda ve Yusuf’u armağan ett

Trabzon’da bu yarıyıl karnesini doğru notlayabilmek için muhakkak geçmiş iki sezon karnelerini incelemek gerek. Yeni hoca Akçay’ın eline Haziran’da neredeyse yarısı küskün, bedenen şehirde yaşayan ama ruhen çoktan Trabzon’u terk etmiş, yarısı da özgüvenini yitirmiş bir takım teslim edilmişti. 

Colman ihanet etmeye 1 yıl önce başlamış, Alanzinho sezonda tek bir aşırtma golle kontrat yenilemeye alışmış, Zokora yaz döneminde kente gelmeye bile tenezzül etmemişti. Volkan, Janko ya da Batuhan gibi “ne adamlar sevdim zaten yoktular” ları saymıyorum bile! İdealist hoca Mustafa Akçay’sa sahaya yüzde yüzünü koymayı bu denli unutmuş bir oyuncu grubuyla yola çok çok erken, daha Temmuz ortasında çıkacak olmanın endişesini yaşıyordu muhtemelen...

Muhtemelen Trabzon’da herkes, 22 Mayıs’ta Ankara’da Fenerbahçe’ye kaybedilen kupa finali nedeniyle çok üzgündü; ama o kayıp uzun vadede Trabzon’a çok şey kazandırdı. Trabzon o finali kaybederek Avrupa Ligi’nde iki ekstra tur oynadı ama o ön elemedeki 6 maç, kente ilaç tedavisi gibi geldi. 

Doğrusu Avrupa Ligi kuralarında Trabzon biraz da şanslıydı; çünkü ikinci ön elemede 80 takım içinde 80’inci Derry’yi çekmişlerdi, dördüncü elemede de 62 ekip içinde 62’nci Kukesi’yi buldular. Şanslı kuralar, seri galibiyetleri getirdi. 

Peş peşe sevinçler, kazanmayı unutmuş birçok oyuncuyu hayata döndürdü. Gol atmayı unutmuşlar skor yapmayı hatırladı; asist yapmayı unutmuşlar gol sevincine katılmayı anımsadı. Akçay kazandıkça cesaret kazandı, oynar gibi yapıp oynamayan adamları yüzde yüzünü verenlerin arasından ayıkladı. 

Sahaya yüzde yüzünü koyma konusunda hep çekinceli olan Volkan’ın, Batuhan’ın, Alanzinho’nun hak etmediği dakikaların Kadir’e, Yusuf’a, Abdülkadir’e verilmesi takımdaki adalet duygusunu da geri getirdi. Trabzon uzun süreli bir hastalığın ardından, hızlı bir nekahet sürecine girdi Ağustos’ta...

Ligde neden olmadı?

Akçay, Trabzon’un temel oyun planını Kukesi-Derry-Minsk maçlarını baz alarak kuramayacağını biliyordu; çünkü bu takımların seviyesi PTT 1. Lig düzeyiydi. Güçlü Süper Lig’de kontra atak futbolunu benimsedi; 17 maçın tam 13’ünde rakiplerinden daha az topla oynadı. Hatta 17 hafta boyunca yüzde 55’i sadece 1 kez (Bursa önünde) geçti. 

Bu anlayış Avni Aker’deki güçlü taraftar desteğinin önünde 23 puan getirdiyse de, deplasmanda hüsranla sonuçlandı. Trabzonspor, dışarıdaki 8 maçta tek bir galibiyette kaldı ve bu alanda sadece Konya’yı geçebildi. Doğrusu Akçay’ın elindeki imkanların da topla yüzde 60 oynayıp oyuna hükmetmeye yetmeyeceğine inananlardanım. 

Yani bu kontr atak futbolunun bir tercihten ziyade bir mecburiyet olduğunu kabul edip, Avrupa’da Şubat’ı görmüş, ligde de ciddi bir Devler Ligi umudu taşıyan takımı başarılı addetmek gerektiğini düşünüyorum. 

İlk yarının yıldızı

Onur kıvrak

FSTATS’ın verilerine göre ligin en çok önemli kurtarış yapan kalecisi. Bence ilk yarının yıldızı, ligin en etkili oyuncusu. Şu anda Türkiye’nin Barcelona-Real-Dortmund gibi devlere ihraç ihtimali olan tek adamı. Fenerbahçe’ye karşı 1 isabetli şut ve 0 pozisyonla 1 puan aldı Trabzon... Eskişehir’i ve Kayseri’yi 5, Erciyes’i ve Karabük’ü 4 pozisyonla mağlup etti. Skor tablolarında Henrique’nin, Olcan’ın, Malouda’nın isimleri yazıyordu ama gerçek farklıydı: Eğer o maç günlerinde Onur insan üstü değil sadece normal bir performans sergilese bugün Trabzon’un ligdeki yeri bambaşka olabilirdi.

EN İYİ ÇIKIŞ

Paolo Henrique

İki buçuk yıl önce Benfica ve Bilbao maçlarındaki kuvvetini hatırlayanlar, ideal fizik seviyesini yakaladığında daha fazlasını yapabileceğini biliyorlardı. Zayıf Derry-Minsk-Kukesi maçları en çok ona yaradı, özgüvenini ve fizik kalitesini geri kazanınca golleri sıralamaya başladı.

EN İYİ TRANSFER

Yusuf Erdoğan

Sadece oynadığı iyi futboldan dolayı değil, sahaya yüzde yüzünü koymayan yıldızlara “alternatifsiz değilsiniz”  mesajı verdiği için de iyi bir transfer. Tek handikapı, büyürken küçülmeyi bileceğine dair
hissettirdiği kuşkular.

EN KÖTÜ TRANSFER

Batuhan Karadeniz

Trabzon’un kendisi için son şans olduğu yazıldığında “her transferimde öyle söyleniyor”  diyip alay etmişti. Ama galiba söylenenler bu kez gerçekti.

EN BÜYÜK DÜŞÜŞ

Colman

Bence birisinin bu adama, marketten elma çalmakla, bankaya maaşını yatıran firması için yüzde yüzünü vermeme arasında teknik olarak bir fark olmadığını anlatması gerekiyor.

TEHLİKE ÇANI

Jose Bosingwa

Türkiye performansı harika başlamıştı ama sanırım zamanla rehavete kapıldı. Sorumluluk duygusu her geçen gün düştü, maç içinde uyuduğu anların sayısı arttı. Bence hocası Mustafa Akçay’la birlikte oturup, Bursasporlu Sestak’tan yedikleri golü defalarca izlemeleri gerek. Daha doğrusu, Bosingwa o golü zaten sahanın içinden izlemişti, ama bir de hocasıyla birlikte videodan izleyip utanması gerek.

Transferde oyun kurucu ya da Olcan

Trabzon uzun zamandır transferde rotayı santrrforlara çeviriyor ama bu takımın esas ihtiyacının topa biraz daha fazla sahip olma, biraz daha kaliteli oyun kurma olduğunu düşünüyorum. Alanzinho gidici, Colman buçuk yıl önce gitmiş, Adrian hiç gelmemiş! Trabzon orta sahasında bariz bir kalite sorunu var ve bunun devre arası transferinde hallolup hallolamayacağını hiçkimse bilmiyor.
Eğer böyle bir transfer ihtimali yoksa, Trabzon kadrosundaki en kaliteli adam Olcan’ın pekala on numara pozisyonuna kayabileceğini, her geçen gün artan şut becerisiyle de yeni rolünde çok daha fazla skor yapacağını düşünüyorum. Malouda zaten sol açık alışkanlığı olan bir oyuncu. Saha içinde bu ikilinin ufak bir rol değişiminin denenmesinin harika olacağı kanaatindeyim. Dört büyük takım içinde 17 maçın tamamında 90 dakika sahada kalan tek futbolcu olan Olcan, daha fazla sorumluluğu da, daha fazla yetkiyi de hak ediyor bence.

14 ANAHTAR SAYI

5 ayda 30 resmi müsabakaya çıkan Trabzonspor’un kalesini gole kapadığı maç sayısı. Sadece Süper Lig baz alındığında da Onur, Boffin’den sonra da ligde kalesini en fazla doksan dakikada (7 kez) kilitleyen adam.