Beşiktaş’ı Bekleyen Tehlike
2 yıldır gerek Türkiye Süper Liginde gerekse Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Liginde aldığı puanlar ve elde ettikleriyle, çok ciddi bir gelir üretti Beşiktaş.
Şampiyonlar Liginde; elde ettiği puanlar, reklam gelirleri, katılım payı ve hatta 2.yıldır gerek Türkiye Süper Liginde gerekse Şampiyonlar Ligi ve Avupa Liginde aldığı puanlar ve elde ettikleriyle, çok ciddi bir gelir üretti Beşiktaş. Şanpiyonlar liginde 2. bir Türk takımının gelememesi, Türkiye Süper Liginde şampiyonluklar, ayrıca oyuncu satışından elde edilen gelirler, yapılan uzun vadeli ve bol sıfırlı sponsorluklar da bu gelirin artmasını sağlayan ana etkenler arasındaydı. Buna rağmen, yani gelir tablosundaki düzelme ivmesine rağmen, bilanço hala kötü durumda. Çünkü geçmişin izleri, öyle bir, iki yılda silinebilecek gibi durmuyor.
Beşiktaş, aynı başarıyı 10 sene içinde 5 kez daha tekrar edebilirse, başında Demokles’in kılıcı gibi sallanmaya hazır duran UEFA şartlarından sıyrılıp, ancak kurtulabilir. Diğer taraftan, “Ayağını yorganına göre uzat” demenin UEFA’cası olan Finansal Fair Play şartları, zorla da olsa Beşiktaş’ı ve de diğer tüm takımları hizaya getirmeye başladı. Bu sayede Beşiktaş, gelir-gider dengesini oturttu ve hatta cari yıl içinde artıya dahi geçmeyi başardı. Uzun vadede bilançonun düzeltilmesini sağlayacak en büyük unsur, tartışmasız sürdürülebilir başarıyı yakalamak. Bu sayede, sponsorlukların devamlılığı, başarı neticesinde elde edilen gelirin sürekliliği, başarılı takımın oyuncularının artan değeri ve bu değeri yeniden satışla nakde çevirme gücü birbirini takip eden bir süreç olur. Özetle; takım sahada, teknik kadro taktikte ve hazırlıkta, yönetim idari konularda, taraftar ise aidiyetiyle bu başarı sürekli kılınabilir. Peki, Beşiktaş’ı bekleyen tehlike nedir? 2 yıldır bilançosunu düzeltme adına büyük adımlar atmış, rakiplerine göre daha başarılı kabul edebileceğimiz
Beşiktaş’ı bekleyen tehlike nedir?
Elbette, 29,4 olan takım yaş ortalaması. Transfermarkt verilerine göre, kilit oyuncularının yaşları sırasıyla; Pepe 35, Adriano 33, Gökhan 33, Atiba 35, Queresma 34, Babel 31, Negredo 32, Love 33. Üstelik seneye 1’er yaş daha eklenecek. Bir oyuncu, her ne kadar kendine çok iyi baksa da, nadir örnekleri hariç olmak üzere pek çoğunda, beyin-ayak koordinasyonsuzluğu baş göstermeye başlıyor. Bu oyuncuların bir kısmı için Beşiktaş ne yazık ki son durak olacak. Yine bu oyuncular içinde bonservis ödemeden alınanlar da dahil -ki onlarda hatırı sayılır imza paraları ödeniyor- tamamı bilançoda değer anlamında bir kayıp olarak yer alacak ve bu oyuncuları yenilemenin 2 riski de Beşiktaş’ı bekliyor olacak;
İlki, bu kadar oyuncuyu, oyuncu satamadan yenilemek, UEFA anlaşması bitecek olmasına rağmen harcanacak yeni imza paraları ve bonservis bedelleri nedeniyle mali açıdan yönetilebilirliği zor bir durum olacak.
İkincisi ise, neredeyse tamamı ilk on birde direkt oynayan bu oyuncuların değişimi için, takımın yarıdan fazlasına müdahale edilecek ve yeniden bir takım kimyası oluşturmanın kendi zorluklarıyla karşılaşılacak.
Başarı; sadece ucuza kullanım hakkı alınan Talisca’yı, Abubakar’ı vitrine çıkarmak değil, bu oyuncuları daha 1’er milyon dolar maliyetlere ulaşmadan keşfedebilmektir. Bu nedenle, scout ekibinin ne kadar işe yaradığı ve yarayacağı, transfer haklarının serbest bırakıldığı, UEFA anlaşmasının bittiği 2018-2019 sezonundan itibaren net olarak ortaya çıkacak. Altyapı bir kere daha hatırlanacak ama kısa vadeli yapılanmaların getirisi olmayacağından yine transfere odaklanılacak. Aslında bu sadece Beşiktaş’ı bekleyen bir tehlike olmasa da -süper ligin Avrupa’nın en yaşlı ligi olduğu düşünüldüğünde ve hatta en genç 100 takım arasında herhangi bir Türk takımı olmadığı bilindiğinde-, hangi açıdan bakılırsa bakılsın, aldıkları, alamadıkları ve kaybetmek zorunda kalacakları ile Beşiktaş’ı zor bir transfer dönemi bekliyor olacaktır.