Fransızlara kök söktüren hayalet gemi: Alemdar

Gazi Alemdar, Kurtuluş Savaşının tek deniz muharebesi, tek deniz zaferi ve tek deniz şehidi verdiğimiz bir kahramanlık hikâyesi.

Osmanlı döneminde de madenciliğinin en verimli alanlarından birisi Zonguldak taşkömürü ve Ereğli kömür madeni havzasıydı. Bu bölge artan üretim kapasitesiyle 18.yüzyıldan itibaren uluslararası enerji aktörlerinin dikkatini çekmeye başlamıştı. Osmanlı Devleti, 1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın henüz ilk yılında, kömür yataklarının işletme hakkını ittifak içinde olduğu Almanlara vermişti. Karara içerleyen Ruslar, Karadeniz Ereğli ve çevresini denizden ablukaya alıp iki yıl boyunca bombaladı. Büyük savaşın sona ermesiyle, yenik düşen taraftaki Osmanlı Anadolu toprakları 1918’den itibaren emperyal güçler tarafından işgal edilip paylaşılmaya başlanmıştı. Zengin kömür yataklarının peşini bırakmayan Fransızlar, Karadeniz’deki donanmalarını Ereğli havzasına yöneltmiş; bölgeyi denizden ablukaya alıp bombardımana tutmuştu. Fransızlar bu saldırılarda birkaç küçük maden işletmesini ele geçirseler de büyük bir direniş gösteren Ereğli’yi işgal edememişlerdi.

FRANSIZLAR EREĞLİ’DE 10 GÜN TUTUNABİLDİ

Fransızlar, Zonguldak-Ereğli havzasını sürekli taciz ateşine tutuyordu. Hatta bölgede istikrarı sağlamak için Ereğli Heraklia tepesindeki kaleye asker yerleştirmelerine izin verilmesi halinde bombardımanı kesmeyi vaadetmişlerdi. İlk önce Fransızların kaleye karakol kurmasına izin verildi; ancak Ereğli halkı bunun istikrarı sağlamak için değil, kömür madenlerinin idaresini ele geçirmek için yapılan bir manevra olduğunu anlayınca, kızılca kıyamet koptu. Kaymakam Tunalı Hilmi Bey liderliğindeki ahali ayaklanmış, Bolu Havalisi Kumandanlığının da desteğiyle 18 Haziran 1920’de Fransız birlikleri şehri terk etmek zorunda kalmıştı. Fransızların Ereğli günleri sadece 10 gün sürmüş; bu güzel Karadeniz kenti, İstiklal Savaşı’nda işgalden kurtulan ilk şehirlerden birisi olmuştu. Ancak Ereğli’yi yeni bir heyecan bekliyordu. Efsanevi Alemdar Gemisi…

DENMARK’TI ALEMDAR OLDU

Alemdar, 1898’de Denmark adı altında Danimarka’nın Kopenhag kentinde inşa edilmiş, yaklaşık 50 metre uzunluğunda, 8 metre genişliğinde bir kurtarma gemisiydi. Çok narin görünüşlü olmasına rağmen her türlü hava koşuluna dayanıklıydı. I. Dünya Savaşı başladığında karasularımız dışında kalan tüm gemilere müttefikler amborgo koyduğu için; kısasa kısas yöntemini uygulayan Osmanlı Devleti de Marmara ve Boğazlardaki tüm yabancı bayraklı gemilere ambargo koymuştu. Ambargo koyduğu gemilerden biri de Denmark’tı. Ya da 1915 Mayısından sonraki adıyla Alemdar. Bu tarihten sonra Alemdar’da artık Türk bayrağı dalgalanıyor ve Türk Seyri Sefa-in Şirketi adına Marmara ve Boğazlardaki görevini sürdürüyordu. Ancak I. Dünya Savaşı bitmiş, Osmanlı Devleti Sevr Antlaşmasını imzalamıştı. Anlaşma gereği, Osmanlı donanması Haliç’te demirletilmiş; tüm mürettabat terhis edilmiş, harp gemilerimiz ise çürümeye terk edilmişti. Sadece muharebe gücü olmayan gemiler, müttefik donanmasının izin verdiği kadar seyir ve sefer yapabiliyordu. Bu gemilerden biri de Alemdar’dı.

ALEMDAR KUVAYİ MİLLİYE SAFLARINDA

Böylesine günlerde Karadeniz’in Kızılırmak ağzında Tirimüjgan adlı vapurun karaya oturduğu haberi ulaşmıştı İstanbul’a. Karaya oturan vapuru kurtarmakla görevlendirilen ise Alemdar’dı. Tirimüjgan vapurunun kurtarmak için Karadeniz’e hareket eden Alemdar, barınma ve ikmal ihtiyaçları için sık sık Samsun’a geliyordu. Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919’da bağımsızlık ateşini yaktığı şehre. Samsunlu Kuvvayi Milliyeci Ömer Karataş ve arkadaşları, Alemdar’ın kaptanı emekli gedikli zabit İsmail Hakkı ve çarkçıbaşı Beykozlu Adil Bey ile buluşurlar. Amaçları Alemdar gemisinin mürettabatını Kuvayi Milliye safına çekmek ve gemiyi kaçırmaktır. Çünkü Trabzon ve Samsun’a Novarosiyk’den gelen harp malzemelerini küçük takalar ve teknelerle taşımaktadırlar. Oysa Alemdar gibi bir gemi işlerini çok kolaylaştıracaktır. Bu düşüncelerini açarlar. Vatanperver olan Alemdar’ın 7 mürettabatı da bu teklifi kabul eder ve Milli Mücadele’ye katılır. Alemdar artık Kuvayi Milliye adına çalışan bir gemisidir.

EREĞLİ HALKI ALEMDAR’I KIZAKLARLA KARAYA ÇEKİYORDU

Alemdar görevine hızlı başlamıştı. Karadeniz’deki Fransız gemilerini saldırıyor, saldırı sonrası Ereğli’ye sığınıyordu. Kısa sürede efsane olan Alemdar, Ereğli’deki direnişe yeni bir boyut ve heyecan katmıştı. Alemdar Ereğliler, efsane Alemdar gemisi limanlarına sığındığında, ilk iş olarak kızakların yardımıyla elbirliğiyle gemiyi karaya çekmişlerdi. Amaçları Alemdar için metruk bir gemi süsü verip, onu korumaktı. Ama aynı zamanda gemi, yerel imkânların elverdiği ölçüde ilave top ve tüfek aksamı ile güçlendiriliyordu. Fransızlar elleri boş limandan uzaklaştığında, gemi tekrar denize indiriliyor; Karadeniz devriyesine devam eden Fransız donanmasına beklenmeyen ani baskınlarla büyük zayiat veriyordu. Ereğli ahalisi, ufukta Alemdar her göründüğünde, tepedeki kale içlerinden denize bağlanan, halen izleri mevcut olan dehlizlerden kıyıya inerek, hep birlikte gemiyi tekrar karaya, eski yerine çekiyordu. Fransızlar, kendilerine saldıran meçhul gemiyi arıyor ama bulamayınca bu sefer hınçlarını Ereğli’den çıkartıyor, kenti bombalıyordu. Fransızlar için Alemdar, hayalet bir gemiydi. Ve bu Hayalet geminin sırrını çözemeyen Fransız donanması, hiç ummadıkları zamanlarda Alemdar’ı karşılarında görüp, büyük zayiatlar veriyordu.

HORON TEPEREK FRANSIZ ASKERLERİ ESİR ALDILAR

Milli Mücadele’nin direniş noktalarına kıyı kıyı silah ve cephane taşımaya başlayan Alemdar’ı yakalamak Fransızlar için şart olmuştu. Ve bu görev, Fransız Karadeniz Komutanlığına bağlı C-27 gambotuna verilmişti. Sinsi sinsi Karadeniz’i dolaşan C-27 gambotu Ölüce Feneri arkasında ışıklarını söndürüp beklemeye başlamıştı. Alemdar, Ölüce Fenerini dönmüş, Amasra rotasına girmişti. C-27 gambotunun beklediği an gelmişti. Gambot, tüm ışıklarını yakmış ve Alemdar’ın önünü kesmişti. Fransız askerleri vakit geçirmeden Alemdar’a çıkmış ve kumandayı ele geçirmişti. Önce Zonguldak limanı dışına demirleyen Alemdar’ın rotası belirlenmişti: İstanbul. Fransız Yüzbaşı Tilli ve 4 asker Alemdar’da kalmış, İstanbul’a hareket eden Alemdar’ı da arkadan C-27 gambotu takip etmeye başlamıştı. Bir şeyler yapmalıydı, ama ne?

KURTULUŞ SAVAŞI’NIN İLK VE TEK DENİZ ŞEHİDİ RECEP KAHYA

Türk denizcilerin aklına bir fikir gelir. Aralarında kavgaya tutaşacaklar, Fransızlar ayırmaya geldiğinde de onları etkisiz hale getireceklerdir. Alemdar, Ereğli’nin 10 mil kadar açıklarından geçerken Türk denizciler dediklerini yapar ve kavgaya tutuşurlar. Ama ne gelen vardır ne de giden. Fransızlar kıllarını bile kıpırdatmaz. Bu kez bir başka planı devreye sokarlar. Horon tepeceklerdir. Kemençe çalmaya, Türk denizciler horon tepmeye başlar. Fransız askerler şaşkındır. Biraz önce kavga edenler, şimdi dans ediyordur. Kemençenin kıvrak nağmelerine onlar da kapılır ve Türk denizcilerle birlikte horon tepmeye başlarlar. Plan bu sefer tutmuştur. O anda, Fransız askerler etkisiz hale getirilir; Alemdar dümen kırar ve rotasını değiştirir. Alemdar’ı takip eden C-27 gambotundan yoğun ateş açılır. Açılan ateş sonrası kalbinden vurulan geminin serdümeni Recep Kahya oracıkta şehit düşer. Kurtuluş Savaşının ilk ve tek deniz şehidi olmuştur. Çatışmanın sesleri Ereğli’den de duyulur. Alemdar Baraburnu’na girdiğinde, bu kez Fransız gemisine Ereğli halkı karadan ateş açar. Fransızların açtığı ateş sonrası Ketenciler köyünden Tahir göğsünden, İstanbullu Ömer omzundan, Ortaköy’den Şaban da başından ağır bir biçimde yaralanır. Ereğli halkının açtığı ateş sonrası C-27 gambotu kayıplara karışırken, esir alınan biri subay, 5 Fransız askeri Ereğli’den 30 kilometre uzaklıktaki Çaylıoğlu Jandarma Karakoluna getirilir.

ALEMDAR ANTLAŞMASI İMZALANIYOR

Ereğli halkı karışık duygular içinde sevinç ve yası bir arada yaşar. Şehit Recep’in naaşı tüm şehrin katıldığı bir törenle toprağa verilirken, Fransız askerlerin teslim alınması sevinç gösterilerine sebep olmuştu. Fransızlar, esir alınan askerlerinin, silahlarının ve Alemdar gemisinin tayfaları ile birlikte iadesini talep ediyordu. Bolu kumandanlığının da devrede olduğu görüşmeler sonucunda 2 Şubat 1921 tarihinde Alemdar Antlaşması imzalandı. Antlaşma, Kurtuluş Savaşı sürerken, henüz Türkiye Cumhuriyeti kurulmamışken, Ankara Milli Hükümetinin siyaseten tanınması anlamına gelen ilk uluslararası sözleşme olarak tarihe geçti. Bu antlaşmayla Fransız denizcilerin serbest bırakılmasına karşılık, Fransızların Karadeniz’de seyreden Türk bayraklı gemilere müdahale etmemesi taahhüt altına alınmıştı. Antlaşmada,  Alemdar’ın Ereğli Limanında demirli kalması hükmü de yer alıyordu. Ancak istiklal mücadelesine katılma heyecanı içindeki Alemdar, bir gece gizlice denize açılıp Amasra’ya ulaşır, yine aynı gece siyahtan griye boyanıp, sahte bir baca ilavesiyle görüntüsü değiştirilir, Amasralı asker ailelerinin giysilerinden dikilen Fransız bayraklarıyla donatılarak, yakalanmadan Trabzon’a ulaşır. Alemdar, Kurtuluş Savaşı için kıyı kıyı dolaşarak Türk askeri için silah ve cephane taşımaya devam eder.

ALEMDAR’IN HADİYE ABLASI

Kahraman Alemdar Gemisinin mürettebatı arasında kadın denizcilerimizden Hadiye Ercivelek de vardı. Alemdar’ın Hadiye Ablası, eşi Kıdemli Süvari Yüzbaşı Mustafa Nail Ercivelek’i yalnız bırakmamış, Kurtuluş Savaşına birlikte katılmıştı. Hadiye Ercivelek’in hatıra olarak yıllarca sakladığı Türk bayrağı ise Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra sergilenmesi için Gazi Alemdar Gemi Müzesine hediye edildi.

ŞARKICI TARKAN’IN DEDESİ ALEMDAR’IN İKİNCİ KAPTANIYDI

*Alemdar’ın İkinci Kaptanı Gazi Üsteğmen Ali Dursun Tevetoğlu, ünlü sanatçı Tarkan’ın büyük dedesiydi.

*Geminin makine subayı Gazi Osman Muhtar Soysal, ünlü Anayasa profesörü ve siyaset adamı Mümtaz Soysal’ın babasıydı.

*Ereğli direnişini örgütleyen dönemin Ereğli kaymakamı Tunalı Hilmi Bey,Jön Türk hareketinin önde gelen isimlerindendi. Milletvekilliği sırasında Cumhuriyet değerlerini yücelterek öz Türkçe, kadın, köylü ve işçi haklarının savunuculuğunu yapmıştı. Hatırası, Ankara ve Karadeniz Ereğli’de ismi verilen park, cadde ve anıtlarda yaşatılıyor.

1982 YILINDA HURDAYA ÇIKARILDI

Kurtuluş Savaşından sonra zaman zaman kızağa çekilen Alemdar 1959 yılında hizmet dışı kaldı. Bir süre tanker dubası olarak kullanılan gemi, büyük bir vefasızlık örneği olarak 1982 yılında söküldü ve diğer hurda gemilerle aynı akibeti yaşadı. Günümüze sadece birkaç deniz feneri, Hadiye Ablasının sakladığı bayrak ve birkaç fotoğrafı günümüze intikal eden geminin kuşaktan kuşağa aktarılan efsanevi hatırası, Karadeniz Ereğli sahilinde aslına uygun olarak yeniden yapılan Alemdar Müze gemisinde yaşatılıyor.