FETÖ'nün 'Bergama altın madeni' oyunu

FETÖ çatı davasının firari sanığı Akın İpek'e ait Koza-İpek Holding'e ilişkin iddianamede, holdingin Bergama altın madenlerini devraldıktan sonra yaşananlara dair dikkat çekici bulgulara yer verildi.

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) "çatı davası"nın firari sanığı Hamdi Akın İpek'e ait Koza-İpek Holding'e ilişkin iddianamede, holdingin Bergama altın madenlerini devraldıktan sonra üretime karşı çıkan çevre halkının direnişinin bir anda ortadan kalktığına işaret edilerek, madenin el değiştirme sürecinin dikkat çekici olduğu belirtildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Hamdi Akın İpek ve yakın aile bireylerinin ortağı olduğu Koza-İpek Holding'e ilişkin hazırladığı iddianamede, Bergama altın madeninin Koza-İpek Holding bünyesine geçişine ilişkin bulgulara da yer verildi.

İddianamede, Normandy Madencilik AŞ tarafından yapılan altın üretiminde siyanür kullanımının Fransa değerinin altında olduğu, çevreye zarar verecek bir durumunun bulunmadığı, buna karşın çevre halkının Bergama madenindeki üretime karşı ciddi bir direnişte bulunduğu anlatıldı.

ÜRETİMİN DURDURULMASININ ÖNÜNDEKİ ENGELLER BİRER BİRER KALKMIŞ

Ölmüş kimseler adına atılmış veya sahte imzaların da olduğu bazı şahıslardan alınan vekaletle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurulduğu ve mahkemenin başvuran kişilere bir tazminat hükmederek karar verdiği ifade edilen iddianamede, üretim faaliyetinin durdurulmasının önündeki engellerin birer birer kaldırıldığı kaydedildi.

İddianamede, satış öncesi şirket yönetiminde bulunan bir kişinin, herkes yavaş yavaş şirketten çıkarılmasına karşın hala şirkette yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı belirtildi.

Ayrıca, daha önce kullanılan siyanürün az olmasına karşın çevre halkı tarafından ciddi bir direnişle karşılaşıldığı ancak maden Koza İpek Holding'e geçtikten sonra ortalığın sakinleştiği ve halkın direnişinin bir anda ortadan kalktığı vurgulandı.

Madenin Koza İpek Holding'e geçmesinden sonra 20 Mayıs 2005'te üretime başladığına yer verilen iddianamede, 8 ay gibi bir sürede 26 milyon lira net dönem karı elde edildiği belirtildi. İddianamede, bu rakamın maden satın alınırken peşin ödenen 20 milyon dolara denk olduğunun altı çizildi.

Madenin satın alınması öncesi ve sonrası yaşananların anlatıldığı iddianamede, şu değerlendirmelere yer verildi:

"Halkın madene karşı yaptıkları direniş satın alınma sonrası kesilmiş, AİHM'e yapılan başvurular kişilere az bir tazminat hükmedilerek sonuçlanmıştır. Faaliyetin durdurulmasının önündeki engeller bir bir ortadan kalkmasına karşın satış yapılmış, şirket yönetiminde bulunan bir kişi, herkes yavaş yavaş şirketten çıkarılmasına karşın şirkette yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmaya devam etmiştir.

Ayrıca, 100 milyon dolar yatırım yapılan bir firma ile iştiraki diğer firmanın birlikte 44,5 milyon dolara satılması, altın madeninin el değiştirdikten birkaç ay sonra üretime başlaması ve 2005 yılında 8 ay gibi bir sürede yaklaşık 26 milyon lira net dönem karı elde etmesi ve bu tutarın maden satın alınırken peşin ödenen 20 milyon dolara denk bir değer olması, yani sadece 8 ayda madene ödenen paranın neredeyse yarısının madenin işletilmesinden karşılanması çok dikkat çekicidir."