'FETÖ, İslami bir yapı değil'
Uzmanlar, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) din dışı eylem ve söylemlerini yorumladı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) din dışı eylem ve söylemlerini yorumlayan uzmanlar, FETÖ ele başı Fetullah Gülen'in "kutsanmış bir lider" olarak görüldüğüne, bu nedenle insanların aldıkları emirleri sorgulamadığına, ancak Hazreti Muhammed dışında hiçbir beşere mutlak itaatin olamayacağına dikkati çekerek, bu yapının İslami bir yapı olmadığını vurguladı.
Konuya ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulunan Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Demirel, FETÖ'nün diğer İslami hareketlerle temelde üç farklılığı bulunduğunu söyledi. Bunlardan ilkinin İslamın kabul etmeyeceği yöntemler, ikincisinin mutlak itaatı esas görme, üçüncüsünün de takiyye olduğunu belirten Demirel, insanların Fetullah Gülen'i "kutsanmış bir lider" olarak gördüklerini ifade etti.
"Mutlak itaat, sadece Allah Resulünedir"
Demirel, insanların aldıkları emirleri bu nedenle "Kur'an'a ya da sünnete aykırı mıdır?" diye sorgulamadan yerine getirdiklerine dikkati çekerek, "İslamda mutlak itaat, sadece Allah Resulüne aittir. Onun haricinde hiçbir beşere, bunlar mezhep imamları dahil, hiçbirisine mutlak itaat diye bir şey yoktur. İtaatin ölçüsü, Kur'an ve sünnete, İslamın temel prensiplerine uyduğu müddetçe itaattir." diye konuştu.
Hazreti Muhammed'in vefatından sonra ilk halife olan Hazreti Ebubekir'in dahi "Kur'an'a ve sünnete uyduğum müddetçe bana uyun. Kur'an ve sünnete muhalif bir söz işittiğinizde, bir amel gördüğünüzde bana itaat etmeyin" dediğini aktaran Demirel, FETÖ'nün bu anlamda ana akım İslamdan ayrıldığını dile getirdi.
Demirel, bu yapının elemanları tarafından takiyyenin bir karaktere dönüştürüldüğüne, çift kimlikli davranabildiklerine dikkati çekti.
Fetullah Gülen ve örgütün üst yönetimindeki isimlerin tevile açık cümleler kurduğunu belirten Demirel, dinler arası diyalog kapsamında diğer din mensuplarına ayrı, Müslümanlara ayrı konuşmaların buna örnek olduğunu söyledi.
Gülen'in "başörtüsü füruattır" açıklamasını da bu kapsamda değerlendiren Demirel, "Alimlerden, kanaat önderlerinden itirazlar yükseldiği zaman, 'Hocanın dediği sonuna kadar doğrudur. Çünkü İslamda hükümler ikiye ayrılır. Bir asli hükümler, bir de asli olmayan hükümler. Asli hükümler itikattendir. Füruat ise helal, haram gibi, namaz, oruç gibi ibadet kısımlarını kapsar. Başörtüsü de bunlardan bir tanesidir' diyorlardı. Böyle tevil ettiğinde, siz buna itiraz etmezsiniz artık."
"Bunlar, rüya üzerinden mistik bir tasavvur oluşturmuş"
Gülen'in neredeyse her yaptığını, gördüğü bir rüyaya dayandırdığına dikkati çeken Demirel, şu değerlendirmede bulundu:
"Oradan bir yorum yaparak hareketin stratejik hamleleri için meşru bir gerekçe olarak öne sürülüyor. Bu anlamda tamamen mistik bir yapı diyebiliriz. Sınırsız bir rüya kullanımı söz konusu. Rüyasında İslama aykırı bir şey gören 'Ben rüyamda böyle gördüm' diye amel edemez. Kendisini İslamın hükümleri ile sınırlamak zorundadır. Rüyanın İslamda bir yeri vardır. Ama bunlar, bu sınırları aşmış, rüya üzerinden mistik bir tasavvur oluşturmuş. Kitleleri bu tasavvurla harekete geçirmiş, motive etmişlerdir."
"FETÖ, mehdilik hareketi"
Demirel, örgüt mensuplarının, Fetullah Gülen'i "beklenen kutsal kişi" olarak gördüklerini ifade ederek, "Ona mutlak itaati, dine itaat olarak görüyorlar. Hiçbir alimin Fetullah Gülen'in seviyesinde olmadığı, onun kadar İslamı bilmediği kanaati var. İslam'ı öğrenmek için bir kişi yetiyor onlara." dedi.
Bir süre önce Hindistan'a gittiğini ve ulema isimler ile görüştüğünü anlatan Demirel, orada örgütün "mehdilik hareketi" olduğu yönünde bir kanaatin oluştuğunu söyledi. Hindistan'ın bu tür hareketlerin çok yoğun olduğu bir ülke olduğuna dikkati çeken Demirel, "Çok farklı mistik hareketler var. Dinler arası sentez yapan, Müslümanlar arasından çıkan mehdilik veya mesihlik iddiasında bulunan kimseler de var. Bu hareketi daha çok, bu tarz insanlarla mukayese ediyorlar." diye konuştu.
"Bu yapı İslami değil"
Yalova Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ebubekir Sifil de peygamberler dışında sözü bağlayıcı kimse olmadığını belirterek, "Peygamber Efendimizden sonra bizi bağlayan insanlar değil delillerdir. Dolayısıyla bir insan, ne kadar muhterem olursa olsun, ne kadar hizmet ehli olursa olsun onun sözünün bizi bağlayabilmesi için, bir delile dayanması gerekir. Peygamber Efendimiz dışında biri bir şey dediğinde, ona 'Delinin nedir?' diye sorarız. Bu sorulmadığı için arıza yaşıyoruz." sözlerine yer verdi.
Sifil, İslam inancına göre hatasız insan olmayacağını vurgulayarak, bu anlamda da FETÖ'nün İslami bir yapı olduğunu söylemenin doğru olmayacağını belirtti.
Örgütte rüyaların belirleyici rol oynadığını ifade eden Sifil, şunları kaydetti:
"Rüya bir delil, şeri, fıkhi bir delil değildir. Kişi ne kadar ilim sahibi olursa olsun rüyası sadece kendisini bağlar. Onun gördüğü rüya, dini diğer delillere aykırı olmamak şartıyla ancak kendisinin ameline konu olabilir. Üçüncü şahısları hiçbir şekilde bağlamaz. Deliller konusunda bir bilgi boşluğu olduğu görülüyor ve bu boşluğun istismar edildiği görülüyor. Bu hareketin söylemlerinin dini meşruiyeti olduğunu iddia etmek mümkün değil."
"Kur'an'da tahrifatı başkaları da yapıyor"
Örgütün dinler arası diyalog çalışmalarından itibaren mercek altına alınması ve dini meşruiyetinin sorgulanması gerektiğini dile getiren Sifil, maalesef bu noktada da ihmalkar davranıldığını söyledi.
Kur'an-ı Kerim'in herkesin kendi kafasına göre yorumlayacağı bir kitap olmadığını vurgulayan Sifil, "Kur'an-ı yorumlamanın, ayetlere anlam vermenin ölçüsü, kanunu, kuralı, metodolojisi vardır. Biz maalesef dini ilimleri insanların şahsi tasarruflarına terk ettiğimiz için usulsüz, metotsuz, yorumlar, çıkarımlar oluyor. Bu sadece bu yapıda değil, başka yapılarda da oluyor. Bu cemaatin tahrifatı, başka yanlışları gözümüze battığı için gündemimizde. Yoksa bu tahribatı başkaları da yapıyor. Bunlar da bir gün, bir siyasi veya istiklali tehdit teşkil etmediği sürece biz bu yanlışları önemsiz göreceğiz üstüne gitmeyeceğiz." sözlerine yer verdi.