Şansal Büyüka'dan Deniz Ateş Bitnel'e gönderme

Lig TV'de 'Maraton' programı yapımcısı ve sunucusu Şansal Büyüka, Galatasaray - Trabzonspor maçında düdük çalan hakem Deniz Ateş Bitnel'i topa tuttu.

Galatasaray ile Trabzonspor arasında öyle bir maç oynandı ki, akıllarda futbol adına bir şey kalmadı. Kırmızı kartlar havada uçuştu, Salih Dursun ise “direnişin sembolü” ilan edildi.

Duayenimiz Şansal Büyüka’ya ilk olarak Deniz Ateş Bitnel’in performansını sorsak... Daha doğrusu çok güvenilen Bitnel neden bu duruma düştü?

Deniz Ateş Bitnel, verdiği ya da vermediği penaltılarla veya son dakikalarda çıkardığı iki kırmızı kartla “iflas” etmedi. Bitnel, Özer’e gösterdiği sarı ve kırmızı kartlarla maçı bitirdi. Özer’in sarısı çok yanlıştı, ikinci sarısı skandal oldu. Oysa Özer’in ikinci sarıdaki pozisyonu, kulüplere kaset olarak gönderilip “rakipten top nasıl çalınır” diye ders olarak gösterilir. Hakemin verdiği ya da vermediği penaltılar yanlıştı, Özer’in iki sarısı da rezaletti. Aykut’un iki sarısından biri olmayabilirdi. En doğru kararını son iki kırmızı kartta Cavanda ve Salih’i atarak verdi. Orada da artık yanlış yapmak için başka alternatifi kalmadığından zorunlu olarak doğruyu buldu. Eş-dost-hatır, jet hızıyla FIFA kokartını takarsan, en ufak sarsıntıda temelsiz bina gibi böyle çökersin. Hakem Bitnel maçın enkazının altında kaldı.

Salih Dursun’un yaptığı hareket, -ne kadar haklı olursa olsun- mazur görülebilir mi? Böyle bir hareket sonrasında bir futbolcu kahraman ilan edilir mi?

Öfkenin, gerilimin, sinirin, tepkinin doruğa çıktığı bir ortamda Salih Dursun’u kahraman ilan edebilirsiniz. Ama unutulmasın ki, hangi ortam olursa olsun profesyonelliği koruyabilmek, iyi ve önemli bir futbolcu olabilmenin vazgeçilmez  özelliklerinden biridir. Bu anlamda Salih Dursun, Cavanda ve Aykut’un tavırlarını doğru bulmuyorum. Ama hafifletici sebepleri var. Hakem kendilerini adeta delirtti.

Trabzonspor Başkanı Muharrem Usta, maç gecesi nazik ancak bir o kadar da can yakıcı açıklamalar yaptı. Sözleri özenle seçilmişti! Usta’nın yorumuna katılıyor musunuz?

Muharrem Usta terbiyeli, görgülü ve efendi bir adam... O kadar öfkeye rağmen vur-kır-parçala yapmadan derdini anlatmaya çalıştı. “Trabzonspor’a verilen penaltı yanlıştı” demesi bile futbol adına, adil oyun adına çok önemli bir vicdanı ortaya koyuyor.  Sayın Başkan’ın vicdanını futbol ailesinin ortak vicdanı yapabilirsek, bunu kamu vicdanına çevirebilirsek, adil oyunu o zaman yakalar, futbolu o zaman kurtarırız.

Torpilin varsa...

Son olarak, MHK Başkanı Kuddusi Müftüoğlu’nun açıklamaları sizi tatmin etti mi?

Asla  etmedi... Alıştığımız ve kanıksadığımız  açıklamalar... Bak Bilal, ben sana bir şey söyleyeyim... Öyle bir süreçten geçiyoruz ki torpilin varsa “yolun açık olsun”, torpilin yoksa “canın sağolsun”... Bu MHK’nin nasıl kurulduğunu futbol ailesinde herkes biliyor. Ama kimse konuşmuyor. Tepeden tırnağa torpil... Eee torpil patladı... O da bir yere kadar... MHK’nin içinde kimler hangi isimleri getirdi, kuruldakiler kimin torpillileri ... Futbol ailesi bunları bilmiyor mu? Yusuf Namoğlu niye başkanlık görevini kabul etmedi? Getirdiler önüne bir torpil listesi koydular, O da “ben kendi ekibimi kendim seçerim“ deyip görevi reddetti. İkinci, üçüncü ligde zor maç idare edenler, şimdi komiteye girmiş Süper Lig hakemlerini idare etmeye çalışıyorlar. Kardeşim anladık, torpil olur da torpilin de gene de bir ölçüsü olur. Ama bizde birinin adamıysan  korkma yürü, kim tutar seni... Devir bu devir... Yetenek, donanım, tecrübe hikaye, torpil şahane...

Olan Fenerbahçe’ye oluyor

Fernandao kalitesi olmadığı için gücünü kullanamıyor, Van Persie gücü olmadığı için kalitesini kullanamıyor. Bu iş kimin ilk on birde başladığı ile değil, kalite ve gücün birleşemeyişiyle ilgili...

Fenerbahçe, Bursaspor’u şutlarıyla adeta dövdü ama işin altından kalkamadı. Bu beraberlik ve kaybedilen iki puan, belki de sarı-lacivertlilere şampiyonluğu kaybettirecek.

Burada en çok eleştirilen Pereira... Hesabı tabii ki o verecek ama kazanç da kayıp da Fenerbahçe’nin olacak. Portekizli teknik adam hakkında bir değerlendirmenizi alsak...

Pereira’nın son maçlarda Fenerbahçe’yi iyi oynattığını düşünüyorum. Çabuk oynuyorlar, rakibe göz açtırmıyorlar, pozisyon buluyorlar. Pereira’nın şanssızlığı bu kadroya uygun bir golcüsünün olmayışı... Fernandao’nun gücü var, kalitesi yok. Van Persie’nin kalitesi var, gücü yok. Fernandao kalitesi olmadığı için gücünü kullanamıyor, Van Persie gücü olmadığı için kalitesini kullanamıyor. Olan Fenerbahçe’ye oluyor. Bu iş kimin ilk on birde başladığı ile ilgili değil, kalite ve gücün birleşemeyişiyle ilgili...

Artık gözümüz Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinde olacak. Bu maçın sonuçları, Fenerbahçe’ye yansıması ne olur?
Fenerbahçe için daha riskli bir maç... Beşiktaş’ın kredisi var, Fenerbahçe’nin yok. Olası bir Beşiktaş galibiyeti puan farkını açar ve Beşiktaş’ı ciddi anlamda rahatlatır. Fenerbahçe’nin bu bakımdan mutlaka kazanması gerekiyor. Beşiktaş’a beraberlik bile yeter, en azından iyi bir sonuç olur.

Bir de Fenerbahçe’de kriz gibi görülen Sportif Direktör Terraneo olayı var. Söylenene göre tesislere bile giremiyormuş! Böyle bir durum gerçek olabilir mi?

Terrano olayındaki ayrıntıyı bilemiyorum. Onun için yanlış söylemek istemem. Ama Başkan Aziz Yıldırım futbol takımına el attıysa ki, öyle görünüyor, Samandıra’da Terraneo’nun falan işi kalmaz.

Her maç aynı olmaz

Beşiktaş’ın son iki maçta o coşkulu futbola biraz fren koyduğu kesin... Ancak öyle maçlar oynadı ki, her maç aynı oyunu, aynı skoru beklemek çok da adil olmaz.

Beşiktaş, Gençlerbirliği karşısında aynı Fenerbahçe’nin yaptığı gibi rakip kaleyi dövdü ama sadece bir gol gördü.

Bir tarafta, Robin Van Persie üzerinden güç gösterisinde bulunan Portekizli, diğer tarafta Mario Gomez’in el-kol hareketine aldırış etmeden Mario Gomez’i oynatan Karadenizli... Vitor Pereira ile Şenol Güneş arasında fark bu galiba!
Aslında Pereira da, Van Persie’nin tavırlarını çok takmadı. Ancak Gomez, her maç dışarı alınmadığı ya da çoğu maçta yedek kulübesinde oturmadığı için sanırım Van Persie kadar bu işten etkilenmez ve tepki göstermez. Zaten takımın büyük gol umudu  olarak oynuyor. Kaldı ki Şenol Güneş çalıştığı her takımda futbolcularını  daha ileriye taşıyabiliyor. Trabzonspor’da son döneminde öyle oldu, geçen yıl Bursa’da öyle oldu. Bu yıl da aynı şeyi Beşiktaş’ta yaşıyor. Artık etiket gibi hocanın üstüne yapıştı: Şenol Güneş parlatır.

Ligin ilk yarısında çuvalla gol atan Beşiktaş, son iki hafta tek gole mahkum oldu. Sıkıntı nerede acaba?

Beşiktaş’ın son iki maçta o coşkulu futbola biraz fren koyduğu kesin... Ancak öyle maçlar oynadı ki, her maç aynı oyunu, aynı skoru beklemek çok da adil olmaz. Üstelik tek golle kazandığı son iki maçta da çok net 4-5 pozisyon buldu.

Atiba’nın kötü maçını pek hatırlamıyoruz ama Gençlerbirliği karşısında da mükemmel bir iş çıkardı. Kanadalı oyuncu için düşünceniz...

Çok önceden de yazdım. Bir futbolcu için istikrar çok önemli... Bir hafta çok iyi, bir hafta çok kötü olursan, o takıma yararın kadar zararın da dokunur. Atiba geldiği günden beri bir çizgi tutturdu, altına hiç inmedi. Beşiktaş forması ile bu kadar maç oynadı, bir Avrupa maçı dışında eleştirildiğini, kötü oynadığını daha görmedim. Futbol adına adeta bir namus abidesi...

Ne yapsa kabahat!

Mustafa Denizli ne yapsa kabahat! Umut’u oynatıyor “Niye oynatıyorsun” diyorlar, Umut’u oynatmıyor, “Niye oynatmıyorsun” itirazları yükseliyor. Galatasaray’ın ve Denizli’nin birkaç iyi sonuca ihtiyacı var.

Olaylar arasında Galatasaray’ın galibiyeti konuşulmadı bile...

Galatasaray’ın Trabzonspor karşısındaki futbolu, Lazio maçına dönük neler hissettirdi?

Galatasaray’a yazık oldu... Belki de sezonun en iştahlı futbolunu oynadı ama ortaya koyduğu mücadele hakemin gölgesinde kaldı. Lazio karşısında aynı direnişi, belki de daha fazlasını göstermesi gerekiyor. Ama ben ikinci maçtan çok da umutlu değilim... Dilerim yanılırım.

Mustafa Denizli’nin, Sneijder’a verdiği “düğün izni” tartışıldı. Bunun sonrasında Hollandalının kızağa çekildiği yorumları bile yapıldı.

Bir hoca futbolcusuna insani izin de verebilir, gerekiyorsa kesebilir de... Ama Galatasaray’da ve kamuoyunda şöyle bir algı oluşturuldu: Mustafa Denizli ne yapsa kabahat! Umut’u oynatıyor “Niye oynatıyorsun?“ diyorlar, Umut’u oynatmıyor, “Niye oynatmıyorsun?” itirazları yükseliyor. Galatasaray’ın ve Denizli’nin birkaç iyi sonuca ihtiyacı var.

Lazio karşılaşmasından alınacak bir sonuç, Mustafa Hoca’nın geleceği konusunda bir belirleyici olur mu?

Maçtan maça hoca kaderi belirlemek çok eskilerde kalmalıydı. Ama görüyorum ki tüm hızıyla sürüyor. Maraton programında pazar akşamı Ersun Yanal, “Bu sözlerim çok eleştirilecek biliyorum ama ben Mustafa Denizli’nin Lazio ve Trabzon maçında sahaya sürdüğü kadroları doğru buluyorum “ dedi... Bu işi Denizli bilmiyor, bu işi Ersun Yanal bilmiyor, kırk yıldır ayağına top sürmeyenler onlardan iyi biliyor... Ülkede 70-80 milyon hoca olunca , hocaların işi de zor oluyor...

Haftanın takımı: Gaziantepspor, Osmanlıspor
Haftanın futbolcusu: Harun Tekin (Bursaspor), Raheem Lawal (Osmanlıspor)
Haftanın teknik direktörü: Mutlu Topçu (Gaziantepspor), Abdullah Avcı (Medipol Başakşehir)
Haftanın hakemi: Mete Kalkavan (Bursaspor-Fenerbahçe)