Erhan Seven'den Trabzonspor ve G.Saray başkanlarına çağrı!

Trabzon ve Galatasaray Yöneticilerine çağrımdır: “Fenerbahçe Müzesi'ne gel, kupanın sapından tut”

Erhan SEVEN / ANKARA

Türkiye, büyük bir kaotik ortamdan geçiyor. 45 yıllık hayatımda, 25 yıllık meslek dönemimde duyduğum bir söz kulaklarımdan hiç silinmedi. ‘Hukukun üstünlüğü’ sözü her şeyin üstündeydi. Hukuk o kadar üstündü ki, ülkeyi yönetenler de, ülkeyi düşmanlardan koruyan askerler de, bakan, vekil, sıradan vatandaş kim aklınıza gelirse gelsin, yaptığı işleri hukuka uygun olarak yapmak zorundaydı.

Hukuk, her şeye rağmen insanların güvendiği, güvenmek istediği, ‘eğer hukuk da bitmişse her şey bitmiştir’ dediği bir kavramdı. Ama hukuk, son dönemde o kadar ayaklar altına alındı ki, adalet duygusu paspas edildi. Hukukun ayaklar altına alındığı süreç ise, son 5-6 yıllık süreyi kapsıyor.

Hukuk, o kadar alana olumsuz yönde sirayet etti ki, çürük elmaların ayıklanmasını istediğimiz TSK’nın içi boşaltıldı, bürokrasi allak bullak edildi. Hukuk devleti kavramı yanlış anlaşılmış olacak ki, devlet hukukun üzerine kurulmadı, hukuk devletin üzerine çöreklendi.

HUKUKUN ÖLOMSUZ SÜRECİNDEN TÜRK FUTBOLU DA NASİBİNİ ALDI

Bu süreçten nasibini Türk futbolu da aldı. Büyük bir mücadelenin verilmesinin ardından 22 Mayıs 2011’de şampiyonluğunu ilan eden Fenerbahçe’nin bu sevinci 42 gün sürdü. Türk futbolunu kaos içine sokan ve bence önümüzdeki yaklaşık 10 yıla büyük bir darbe vuran 3 Temmuz 2011’de haksız bir süreç başlatıldı.

Adına temiz futbol denen süreç, tamamen Türk futbolunu girdabın içine soktu. Önce bir iddiayla Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım’ı silahlı bir örgütün üyesi yaptı. Silahlı örgüt denen uydurulmuş oluşumda, Giresunsporlu bir yöneticide sadece ruhsatlı bir silah çıktı. Nasıl bir silahlı örgütse…Örgüt üyeliği suçu en büyük suçlardan biri olduğu için böyle bir tezgahın kurulduğu gün gibi aşikardı.

Sonra izinsiz olarak yapılan dinlemelerde telefon konuşma kayıtlarında tam olarak ne olduğu belli olmayan ifadeler, kesin delil kaynağı gibi gösterildi. Fenerbahçeli başkan ve yöneticilerin birtakım kişilerle yaptığı görüşmeler, eklenerek, toplanarak, birtakım anlamlar yüklenerek suç unsuru haline getirildi.
Aynı telefon dinlemelerine takılan Trabzonsporlu yöneticiler ve onlarla bağlantılı kişilerin benzer konuşmaları ise yok sayıldı.

YEŞİLLENEN TARLALAR, KASA KASA BALIKLAR

Hukuk alanında yapılan reformlar çerçevesinde Devlet Güvenlik Mahkemeleri kaldırıldı ama ondan daha beter yetkilere sahip olan Özel Yetkili Mahkemeler şike davasına bakmaya başladı. 6222 diye sahalardaki terörü bitirmek için hazırlanan yasa da olayın tuzu biberi oldu ve bir ara Aziz Yıldırım için 600 yıla yakın dava açılması gündeme geldi. El insaf  ya Hu.

Mahkemeler önlerine gelen tapelerde, Fenerbahçeli yöneticilerin yaptığı konuşmalarda ‘tarlalar yeşillendi mi?’ sorusuna ‘şike parası gönderildi mi?’ diye anlam yüklerken, Trabzonsporlu yönetici ve onlarla bağlantılı olan kişilerin ‘Sivas’a kasa kasa balıklar gitti mi?’ sözünü hiç dikkate almadı ve balıkçılık ticari faaliyeti olarak algıladı.
Mahkemenin ön yargısı, hatta taraflılığı orada bile kendini belli etti. Trabzonsporlu yöneticiler, kısa süreli tutukluluk ve göstermelik sorgulardan sonra serbest kaldılar. Ancak Fenerbahçe Başkanı ve yöneticileri hapiste mahkum edildi ve sonrasında hükümleri verildi.

TFF’DEKİ GALATASARAYLILAR ‘ŞIRACI- BOZACI’ MİSALİ

Bu arada durumdan vazife çıkartan TFF’deki Galatasaraylı yöneticiler, (ki bence onların da yatacak yeri yok) Fransız kültüründen ortaklaşa çalıştıkları Platini ve ekibini doldurdukça doldurdular. Onlarla birlikte oldular ve Fenerbahçe’nin önlenemez yükselişini önlemek için, uluslar arası güçlerle birlikte hareket ettiler. Yani ‘şıracının şahidi bozacı’ misaliyle olaylara çanak tutan Galatasaray’ın hem federasyondaki, hem de kulüpteki yöneticileri de faka bastılar şu anda. Zaten kulüp yönetimi diye bir şey yapmadıkları son basketbol kararı nedeniyle bir kez daha ortaya çıktı.
Hatırlatırım, Fenerbahçe kulübü, 2010-2011 sezonunda 5 kupa birden kazanmış, futbol takımı şahlanmış tutulamıyordu. Önüne geçilmesi gerekiyordu. Normal yollarla yapılamayan olay, hukuk adı verilen ulvi bir maskeyle yerine getirilmeliydi ve getirildi de maalesef.

FENERBAHÇE MÜZESİNE GELİP KUPANIN SAPINDAN TUTABİLİRLER

Eee, şimdi ne olacak?

Olaylardan beraat edilmedi ama yeniden yargılama yapılacak. Fenerbahçe’nin 2 Avrupa macerası başlamadan bitirildi. Üçüncüsü de belki bu sezon yaşatılmayacak. Ne olacak Fenerbahçe’nin haklılığı? Kupalara katılmamak, itibarsızlaştırma süreci yaşatmak aslında Fenerbahçe’yi daha da bütünleştirdi. Taraftar kemik haline geldi. Başkan ve yöneticilerine sahip çıkıldı. Daha başarılı sezonlar yaşandı son üç yılda.

Şimdi ne olacak peki?

‘Kupamı isterim’ diye tutturan Trabzonspor’un eski ve yeni tüm başkan ve yöneticilerine, olaya çanak tutarak kaos boyutuna getiren Galatasaraylı başkan, yönetici ve taraftarına bir tavsiyem var. Hatta bu tavsiyem eski TFF yönetimine ve Platini’ye olsun. Hem çağrı, hem tavsiye olsun. O da şudur:
Kardeşim gelin, 2011 yılında Fenerbahçeli futbolcuların analarının ak sütü gibi kazandıkları, 82 puanla şampiyon olarak müzeye konan kupanın sapından tutun. Kupa kupa diyordunuz ya, gelin müzeye sapından tutun biraz. Belki mutlu olursunuz o zaman.