Erdoğan'a çok sert Dİyarbakır tepkisi
MHP lideri Devlet Bahçeli, grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
İşte Bahçeli'nin konuşmasından satır başları:
Öğretmenlerimizin milli kimliğin oluşmasında, millet bilincinin anlaşılmasında önemi büyüktür. Atanamayan öğretmenlerin bitmek bilmeyen çığlıkları hükümet tarafından henüz duyulmamıştır. Öğretmeni rahat ve huzur bulmayan bir hükümetin itibarlı olması akıl ve mantık dışıdır.
Dershanalerdeki öğretmenlerle okuldaki öğretmenler aynı eğitim almıştır. O zaman okullardaki eğitimiz neden bu kadar geridir. Bizim için asıl olan dershaneye olan ihtiyacın ortadan kalkması gerekmektedir. AKP, 11 yıldır Milli Eğitim'i kontrol etmektedir. Erdoğan'ın 1 yıldır yürüttüğü dershane polemiğinin altında ne var? 11 yıldır herşey iyiydi de şimdi mi kötü oldu?
Desrhanelerin kapatılması bizim yıllar önce planladığımız birşeydir, ama öncelikle dershanelere olan ihtiyacın ortadan kalkmasıdır. Milli eğitime paralel bir yapının oluşması ve bunun her geçen gün büyümesi bizim de istediğimiz birşey değildir.
"ERDOĞAN VE KARDEŞİ BARZANİ BULUŞTU"
Ülkemiz bataklığa doğru hızla sürüklenmektedir. Türkiye'nin milli gurur ve iffeti olan kim varsa tedirgindir, infial halindedir. Erdoğan ve hükümeti milli bütünlüğü baltalamak ve milli huzuru bozmak için fitne ateşini körüklemiştir. Diyarbakır'da son yaşanan rezil sahneler, bize başka yorum yapma imkanı bırakmamıştır. Başbakan ile dostu Barzani sözde Kürdistan lafları altında Diyarbakır'da kucaklaşmıştır. Türkiye'nin 90 yıllık tarihinde bugünkü kadar ihanet emin olunuz ki görülmemiştir. Türkiye Başbakan ve hükümetinin yabancılardan aldığı vekalet göreviyle sanki işgal altındadır. Karşımızdaki ülke resminin aydınlık hiçbir yanı kalmamıştır.
AVRUPA'DAKİ TÜRKLERİN TÜRKÇE SORUNU
Bu konuda detaylı konuşmadan önce Almanya ziyaretimizle ilgili bilgi vermek istiyorum. Avrupa Türklüğünün sorunları için çıkış yolu aranmaktadır. Oradaki neslin ana dilimiz Türkçe'yi konuşabilme konusunda kaygı verici sıkıntıları vardır. Mutlaka ki yozlaşma ve yabancılaşmaya engel olmak lazımdır.
''ERDOĞAN BARZANİ'YE AŞIK GİBİ''
Türkiye'nin yaşadığı hazin manzaralar, 'ben Türküm ve bundan onur duyuyorum' diyen hiç kimsenin kabul edeceği şeyler değildir. Türkiye, 16 Kasım'da hiç olmadığı kadar küçük düşürülmüş ve ihanetin resmi geçidine şahitlik etmiştir. Cani ile Başbakan'ın fotoğrafı aynı pankarta iliştirilmiş, şehitlerin kemikleri sızlamıştır. Geçmişi karanlık yüzlerin meydan okumalarına şahit olduk. Millet millet olalı hiç bu kadar içeriden hançerlenmemiştir. Devlet devlet olalı hiç bu kadar zulüm görmemiş ve köşeye sıkışmamıştır. Cehaletin bu kadar mevki elde ettiği başka bir dönem olmamıştır. Milli şeref, milli haysiyet ve milli ruhtan mahrum olanların saltanatına hiç bu kadar süreyle katlanılmamıştır. Neredeyse Anzavur dirilmiş, Ali Kemal yattığı yerden kaçmış, Damat Ferit hortlamış, Haçlılar tekrar ayaklanmış, hükümetle ve başındaki şahsiyetle bütünleşmiştir. Erdoğan olmayan kalitesinin gereğini yapmış, kardeşi Barzani'yi Diyarbakıra davet etmiş ve aşığına maşuk vurgun gibi bağrına basmıştır.
"ERDOĞAN, YA KANDİL YETİŞTİRMESİDİR YA DA..."
Şivan Perwer isimli bölücü ve sözde şarkıcı ile tezahüratlar eşliğinde Diyarbakır'a gelmiştir. Erdoğan'ın dost diye methiyeler düzdüğü bu terör destekçisi 37 yıl sonra sanki babasının çiftliğine gelir gibi Türkiye'ye gelmiştir. 'Abdullah Öcalan barış savaşçısıdır, terörist değildir, terörist Türkiye Devleti'dir' diyen rezil bu kişidir. 'İmralı'daki kahramanı selamlıyorum' diyen delilli, ispatlı hain bu kişidir. 'Allah kahretsin, Türk dilini başımızdan defedelim' diyen ahlaksız bu kişidir. Başbakan, bu PKK'lıyı dost olarak görmüş ve gönlünü ardına kadar açmıştır. Sıfır sorun mucidi Dışişleri Bakanı da bu adamdan özür dilemiş, belki dizine kapanmıştır. Tescilli bir eşkıyaya bu denli muhabbetin anlaşılır bir tarafı bizce yoktur. Başbakan'ın PKK'lılara karşı gösterdiği coşkun sevginin kendi içinde tutarlı bir yanı vardır. Sayın Erdoğan, ya Kandil yetiştirmesidir ya Türk düşmanıdır ya da Türk milletinin kanını içmeye yeminli çevrelerin özel ve gönüllü ferdidir.
"PKK'LI AHMET KAYA'NIN YASINI TUTTULAR"
Erdoğan Diyarbakır'daki açılış törenini 28 Ekim'de Cumhurbaşkanlığı Ödülü alan bir başka PKK'lının ölüm yıl dönümüne denk getirmiştir. Türkiye'nin PKK'lılar tarafından yönetilmesi Türk milleti için kıyamet alameti değil midir? Bu nasıl bir iştir ki birisi ödül verecek kadar şuur kaybına uğrar, birisi anma günü düzenleyecek kadar gözü ve vicdanı kararır. Hangi devletin yöneticileri böyle bir kokuşmuşluğun içinde olmuştur.
Başbakan hısım ve akrabası olduğunu düşünmeye başladığımız Barzani'nin önünde Ahmet Kaya'nın şiirini okurken bazıları ağlamıştır. Protokol kısmında gözyaşları sel olup birbirine karışmıştır. Hayatı boyunca şehitlere bir damla gözyaşı dökmeyen hiçbir milli davada yaşarmayan izansızlar, insafsızlar ve hep nefsine tapan kibir ukalaları koro oluşturup PKK'lı Ahmet Kaya'nın ağıdını ölümünden 13 yıl sonra yapmıştır.Erdoğan madem bu kadar Ahmet Kaya hastasıdır, madem bu kadar matemlidir o zaman en kısa sürede bu terörist havarisinin adına bir anıt yaptırmalı, orayı kendisine mesken tutmalı yakınlarında da bir ev tutarak sürekli anıtı seyretmelidir. Başbakan'a göre bu PKK'lının suçu saz çalmakmış. Erdoğan öldürmek için ille de tüfek top ve hançer mi kullanımalı, saz kalaşnikof ve sen ve dostun gibi zihniyetler de canlı bomba olamazlar mı? Barzani'nin gelişi tarihi olarak gösterilmiş ve böyle servis edilmiştir. Çok acımasız bir psikolojik hareket yandaş medyada çığırtkanlar ve STk'lar arasındaki rol dağılımı ile icra edilmiştir. Bütün bu kepazelikler Türk milletinin gözleri önünde gerçekleşirken Erdoğan'ın hala tarih yazdığını söylemesi bizatihi tarihsel akışın şahit olduğu en büyük yüzsüzlüktür.
"4 VARİL İÇİN KÜRDİSTAN'A ONAY VERDİ"
Erdoğan ihanetin tarihine süt kardeşleriyle ilaveler yapabilir. Gerekirse yeniden tarih yazmak için iştahlı ve istekli bir nesil tıpkı bu salonda olduğu gibi filiz filiz başak başak boy boy yetişmiştir. Kimse sabrımıza aldanıp da gevşeklik yapmasın. Kuduz gibi oraya buraya sataşmasın. Yeri ve zamanı gelince Malazgirt destanı da tekrarlanır Söğüt ruhu da canlanır. İstanbul'un fethi de yenilenir, İzmir'de denize dökülenlerin torunları da yenidek sökülüp atılır. Yularını kandil teröristlerine kaptıranlar yazsa yazsa ancak kalleşliğin ve kahbeliğin tarihini yazacaklardır. İmralı canisine teslim olanlar eli kanlı teröristlere yüz sürenler Türk milletini sırtından vurmanın ve kardeşliği kundaklamanın kara kaplı kitabına not düşeceklerdir.
Erdoğan Kürdistan için umut mu verecek vade mi biçecek sorusu kısa sürede cevabını bulmuştur. Erdoğan siyasi menfaat ve 4 varil mazot için Kürdistan'a onay vermiştir. Başbakan peşmergenin Pan Kürdist politikaları için Türk milletinin verdiği yetkiye alenen ihanet etmiştir. Türkmen kardeşlerimizi peşpeşe katleden, Türkmenlerin demografik yapısıyla oynayan, Türkmen şehirlerinin isimlerini değiştiren, Kerkük'ün statüsünü oldu bittiye getirmeye çalışan bir alçak Başbakan'da hayallerini bulmuştur. İnşallah Allah'ınızdan bulacağınız günler de yakındır. Erdoğan ve peşmerge çetesi aynı yöntem aynı hedef ve vasıtalarla Türklüğe her tarafta zehir saçmaktadır. Diyarbakır'ın şeytani belediye başkanı da Barzani'ye de Kuzey Kürdistan'a ve şehrinize hoşgeldiniz demiştir. Başbakan, elinden tuttuğun bu belediye başkanının sözlerine katılıyor musun? Kuzey Kürdistan neresidir? Türkiye bir hukuk devletiyse bu savcılar bu hakimler nerededir? Yasalara göre en ağır suçlar işlenirken hukuk insanları nerededir? Peşmerge yönetiminden bir temsilci Nato'nun Brüksel'deki toplantısına katılmıştır. Buna AKP'nin müsadesi tartışmasızdır. Bu mesafenin alınması ABD'nin tutumu hakkında da fikir vermektedir. Başbakan aldığı buyrukları uygulamaktadır. Erdoğan ve Barzani memur edilmiştir. Hesap para servet ve koltuk üzerinedir. Bunun için de Türkiye'nin bölünmesi, özerklik, federasyon ve konfederasyondan geçerek Kürdistan'ın direkleri çatılmaktadır