Erdoğan "Heves ettiğiniz vesayet günleri geride kaldı. Türkiye hukuk devletidir"
Afrika ziyareti öncesi basın açıklaması yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun bürokrat açıklamasıyla ilgili, "Heves ettiğiniz vesayet günleri geride kaldı. Türkiye hukuk devletidir" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ile Afrika'yı her alanda yakınlaştırmaya devam ettiklerini belirterek, "Kıtada gün geçtikçe genişleyen diplomatik ağımızla 2020 yılı sonu itibariyle 25 milyar doları geçen ticaret hacmimizle Türkiye, Afrika ülkeleri için stratejik bir ortak olarak öne çıkıyor." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çeşitli temaslarda bulunmak üzere gideceği Angola'nın başkenti Luanda'ya hareketinden önce Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde basın toplantısı düzenledi.
Mevkidaşlarının davetlerine icabetle Angola, Togo ve Nijerya'ya hareket edeceğini, Afrika ziyaretinin ilk durağının Luanda olacağını belirten Erdoğan, ziyaretinde kendisine bakanlar ve milletvekillerinin yanı sıra iş dünyasının temsilcilerinin de eşlik ettiğini söyledi.
Başbakanlığı dahil bugüne kadar 28 Afrika ülkesine 38 ziyaret gerçekleştirdiğini aktaran Erdoğan, aynı şekilde büyük çoğunluğu ilk kez olmak üzere Afrika ülkelerinin devlet ve hükümet başkanlarını Türkiye'de misafir ettiklerini belirtti.
Angola ve Togo'ya, Türkiye'den cumhurbaşkanı düzeyinde ilk resmi ziyaretler olması dolayısıyla bu seyahatin ayrıca önem taşıdığını vurgulayan Erdoğan, Angola Cumhurbaşkanı Joao Manuel Gonçalves Lourenço'nun Türkiye'yi ziyaretinden yaklaşık 3 ay sonra yaptıkları bu ziyaretin, ülkeler arasında yeni bir dönemin de başlangıcı olacağını kaydetti.
Görüşmelerde ikili ilişkilerin tüm yönlerini etraflıca ele alacaklarını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ziyaretim sırasında Angola Meclisi'ne de hitapta bulunacağım. Başkent Luanda'da gerçekleşecek iş forumu, iki ülke özel sektör temsilcilerini bir araya getirecektir. İkili ilişkilerimizin savunma ve güvenlik boyutlarında da önemli adımlar atacağız. Batı Afrika turumuzun ikinci durağında ise Togo'da olacağız. Değerli dostum Cumhurbaşkanım Faure Gnassingbe 2014 yılındaki göreve başlama törenime iştirak etmişti. Son dönemde Togo ile bakan düzeyinde gerçekleştirilen karşılıklı ziyaretler, ikili ilişkilerimizde önemli bir ivme yakalanmasına vesile oldu. Lome Büyükelçiliğimizi 1 Nisan itibariyle faaliyete geçirdik. Böylece Afrika'daki büyükelçiliklerimizin sayısı 43'e yükseldi. Togo'da yapacağımız görüşmelerde ülkelerimiz arasındaki ilişkileri nasıl daha ileri noktalara taşıyacağımızı da ele alacağız. Togo Cumhurbaşkanı'nın ev sahipliğinde Burkina Faso Cumhurbaşkanı Sayın Roch Marc Christian Kabore ve Liberya Cumhurbaşkanı George Weah ile bir çalışma yemeğinde bir araya geleceğim. Hem Burkina Faso hem de Liberya cumhurbaşkanları ile ikili görüşmeler de gerçekleştireceğim."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika turunun son durağının İslam İşbirliği Teşkilatı, Afrika Birliği Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı D8'in önemli üyelerinden Nijerya olacağını bildirdi.
Bu ziyaretinde Türkiye-Nijerya ilişkilerini, her boyutta nasıl daha ileri taşıyabileceklerine ilişkin kapsamlı görüş alışverişinde bulunacaklarını belirten Erdoğan, "Nijerya, geçtiğimiz yıl 2 milyar dolar büyüklüğündeki ticaret hacmi ile Sahra Altı Afrika'da en büyük ticaret ortağımız oldu. Bu rakamı 5 milyar dolar seviyesine taşımayı hedefliyoruz. Nijerya ile askeri, savunma sanayi ve terörle mücadele alanlarında gelişmiş ilişkilere sahip olduğumuzu da hatırlatmak isterim." dedi.
Erdoğan, "Türkiye ile Afrika'yı her alanda yakınlaştırmaya devam ediyoruz. Kıtada gün geçtikçe genişleyen diplomatik ağımızla 2020 yılı sonu itibariyle 25 milyar doları geçen ticaret hacmimizle Türkiye, Afrika ülkeleri için stratejik bir ortak olarak öne çıkıyor. Maarif Vakfı Okulları, Yunus Emre Kültür Merkezleri, Türk Kızılay'ı, TİKA gibi kurumlarımızın çalışmaları da Afrikalı kardeşlerimizle gönül köprülerimizi sağlamlaştırıyor." diye konuştu.
3. Türkiye-Afrika İş Forumu'nu seyahatinin hemen ardından 21-22 Ekim tarihlerinde İstanbul'da gerçekleştireceklerini belirten Erdoğan, 17-18 Aralık'ta da Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi'ne İstanbul'da ev sahipliği yapacaklarını ifade etti.
Böylece ilkini 2008 yılında İstanbul'da, ikincisini 2014 yılında Malabo'da düzenledikleri ortaklık zirvelerini kurumsallaştırmış olacaklarını dile getiren Erdoğan, "21. yüzyılda, Afrika kıtasının rolünün belirleyici olacağı inancıyla kıta ile ilişkilerimizi kazan-kazan ve eşit ortaklık temelinde ilerletmek istiyoruz. Biz Afrika ülkeleriyle iş birliğimize asla kısa vadeli ve çıkar odaklı bakmıyoruz. Başkaları gibi eski sömürge düzenlerini yeni yol ve yöntemlerle devam ettirmeye çalışanlardan da değiliz. Afrikalı kardeşlerimizle birlikte başarmak, birlikte yürümek arzusundayız." değerlendirmesini yaptı.
Bir gazetecinin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sosyal medyada memur ve bürokratlara yönelik paylaştığı videoyu nasıl değerlendirdiğini sorması üzerine Erdoğan, "Bu açıklama tabii CHP zihniyetinin vesayet zihniyeti olduğunun açık bir itirafıdır. Bürokrasiyi özellikle seçilmiş hükümete karşı çıkmaya davet etmek vesayet çağrısından başka bir şey değildir. Tabii bu CHP zihniyetinin ilk böyle bir çılgınlığı da değildir. Bu hukuk dışı çağrı kamu düzenine ciddi bir tehdittir. Bunlar ne devlet yönetiminin ne milli iradenin ne de demokrasinin ne olduğunu biliyorlar. Bunlardan tamamıyla uzak bir yapının maalesef tezahürü." diye konuştu.
- "Türkiye bir hukuk devletidir. Bunu Bay Kemal'e hatırlatıyorum"
Milletin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için iradesini ortaya koyduğunu, bu tercihin bir sebebinin de vesayet düzenini kalıcı olarak ortadan kaldırmak olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hatırlayın, parlamenter sistemde bürokrasiyle seçilmiş irade arasında hep çatışmalar olurdu. CHP zihniyeti her zaman bürokrasiyi, seçilmiş iradeyi sınırlandıracak bir enstrüman olarak kullandı ve bundan artık milletçe de tabii ki bıktık. Milletimiz de bütün bunlardan bıktığı içindir ki başkanlık sistemini tercih etti. Yeni sistem ise bürokrasinin siyaset yapmasının millet hilafına adım atmasının önüne geçti. Yeni sistem bürokrasisinin siyasi olma özelliğini ortadan kaldırdı ve bürokrasiyi gerçek anlamda idari bürokrasi haline getirdi. Biz CHP'nin özlemini çektiği vesayet düzeninin defterini çoktan dürdük. Bay Kemal'in heves ettiği vesayet günleri artık geride kaldı. Boş heves. Diğer taraftan, Türkiye bir hukuk devletidir. Bunu Bay Kemal'e hatırlatıyorum. Burası bir hukuk devletidir. Bir kabile devleti değildir. Bay Kemal'in adeta oyun oynadığı bir alan da değildir. Ve şunu bilmesi lazım, heves ettiğiniz günler -ki vesayet günleridir- onlar da geride kaldı."
Cumhurbaşkanından en alt düzeydeki memuruna kadar herkesin görevini hukuka uygun yapmak mecburiyetinde olduğunun altını çizen Erdoğan, aynı mecburiyetin tüm siyasetçiler ve elbette muhalefet mensupları için de geçerli olduğunu ifade etti.
Erdoğan, "Kılıçdaroğlu'nun kamu görevlilerine yönelik bu tehdidi, siyasi garabetini bir kenara bıraktım aynı zamanda açıkça bir suçtur." diyerek, şöyle devam etti:
"Sen nasıl olur da bu ülkenin memurlarını tehdit edersin? Bir taraftan kalkıyorsun öğretmenleri tehdit ediyorsun. Bir taraftan memurları tehdit ediyorsun. Yeri geliyor polisi, yeri geliyor yargıyı tehdit ediyorsun. Sen kimsin ya? Böyle bir şeyi nasıl yaparsın? Bugüne kadar AK Parti zihniyetinden şu 19-20 yıl içerisinde böyle bir şey duydun mu? Yerel seçimlerde iş başına geldiniz. Belediyeleri boşaltıyorsunuz. Ve bütün bunlar olurken AK Parti iktidarı elindeki gücü size karşı bu şekilde düşündü, böyle bir adım attı mı? Hayır. Gerçi Kılıçdaroğlu'nun kamu görevlilerini hatta genel olarak milletimizi ilk tehdidi de bu değildir. Daha önce, yine söylüyorum, hakimlerden başladı, polislere, öğretmenlere kadar pek çok kamu görevlisine kendi aklınca tehditler savurdu. Şimdi bir de tarih veriyor. Ve yarın pazartesi. Pazartesiden itibaren bu ülkede memurların vay haline. Hadi bakalım. Göreceğiz. Ne yapacağını göreceğiz. Bay Kemal, bu alan boş değil. Ve bu ülkede memurunun, hakiminin, polisinin, öğretmeninin, bütün bunların haklarını savunan bir iktidar vardır."
- "(Merkez Bankası) Bağımsız olduğu içindir ki sana randevuyu istediğin gün verdi"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Merkez Bankası'nın bağımsızlığını tartışıyorsun. Merkez Bankası Başkanı sana randevu verdi mi? Randevu istediğin gün sana randevu verdi mi? Randevu verdi. Eğer bağımsız olmamış olsaydı sana bu randevuyu vermeyebilirdi. İşte bağımsız olduğu içindir ki sana randevuyu istediğin gün verdi. Ve yalan yanlış açıklamalarına da ziyaretten çıktıktan sonra hala medyayı kandırmaya kalkıyorsun, halkı kandırmaya kalkıyorsun. Verdiğiniz rakamlar baştan aşağı yalan-yanlış ve utanmadan, sıkılmadan böyle bir ziyareti gerçekleştirdiğini de ifade ediyorsun." şeklinde konuştu.
"Tabii Bay Kemal yeri geldi çiftçiyi tehdit etti. Yeri geldi esnafı tehdit etti. Yeri geldi toplumun hemen her kesimini tehdit etti. Her şeyden önce bu dil, vesayet ve darbe dönemlerinin dilidir. Biz CHP'nin bu diline alışığız." diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Her şeyden önce Türkiye vesayeti de darbe zihniyetini de gömeli çok oldu. Tabii Bay Kemal o zamanlar siyaseti hiç de bilmiyordu. Yeni yeni güya bu işe alışacak ama buna alışabilmesi de çok zaman alacak ve ondan sonra da herhalde 'Elveda siyaset.' diyecektir. Ve sanıyorum bu zat Türkiye'nin hala tek parti CHP'si faşizminde veya kendisinin kamu görevlisi olarak bulunduğu 28 Şubat döneminde olduğunu sanıyor. Bu zatın FETÖ'cülerin, PKK'lıların ve kendilerini desteklediklerini açıkça beyan eden kimi ülkelerin gazıyla kendini bu şekilde ortaya atarak rezil etmesinden Türk siyaseti adına doğrusu ben de üzüntü duyuyorum. Koronavirüse bile çare bulma aşamasına gelen tıp ilminin bu zatın acınası haline de bir çözüm geliştireceğine inanıyorum. Türkiye'nin üstelik de dünyanın içinden geçtiği şu kritik dönemde bu tarz yıkım siyasetine değil, eser ve hizmet siyasetine ihtiyacı vardır. CHP'ye gönül veren vatandaşlarımı da partilerini bu acıklı durumdan kurtarmak üzere harekete geçmeye davet ediyorum. Diğer taraftan bu hukuksuz çağrının zillet ittifakında kol kola yürüdükleri terör örgütü güdümündeki partinin sivil itaatsizlik çağrısıyla benzerlik göstermesi de manidardır. Kamu düzenini bozmak için dostlarıyla söylem birliği ve rol paylaşımı yapmışlar. Merkez Bankası ziyareti ise gerçekleri görmesi bakımından umarım yine de kendisi için faydalı olmuştur. Tabii ancak ziyaret sonrası yaptığı açıklamalarda görülüyor ki kim hangi doğru ve gerçek bilgiyi verirse versin, CHP yöneticilerinin bunları anlamadığı aşikardır."