Dünya çevresel önlemlerle "rüzgar"a koşuyor
Dünya genelinde rüzgar enerjisine yönelik çevresel endişelere rağmen, lider ülkeler kuş göç güzergahlarının dikkate alınarak popülasyonlarının korunmasına yönelik önlemlerle yatırıma devam etmeyi planlıyor.
Dünyada rüzgar enerjisinde ilk beş arasında yer alan Çin, ABD, Almanya, Hindistan ve İspanya gibi ülkelerin kuş popülasyonları ve doğal göç yollarının korunmasına yönelik önlemlerle sektörde yatırıma devam edeceği ve toplam kurulu gücün 487 bin megavattan 2021 yılında 800 bin megavata ulaşacağı öngörülüyor.
Küresel Rüzgar Enerjisi Birliği istatistiklerinden derlenen bilgilere göre, dünyada rüzgar enerjisinde kurulu güç kapasitesine gelecek yıl 60 bin megavat daha eklenecek ve toplam kapasite 546 bin 790 megavatı aşacak.
Rüzgar enerjisine çevresel anlamda yapılan eleştirilere rağmen, küresel enerji piyasasında fosil yakıtlara göre daha temiz ve avantajlı olan rüzgar kapasitesinin toplam kurulu güç içindeki artış eğilimi sürecek. Özellikle rüzgar enerjisinde lider konumunda bulunan ülkeler kuş göç güzergahlarının dikkate alınarak popülasyonlarının korunmasına yönelik önlemlerle yatırıma devam etmeyi planlıyor.
Rüzgar kurulu gücünde ilk sıralarda yer alan Çin, ABD, Almanya, Hindistan, İspanya ve Danimarka gibi ülkeler, yeni yatırımlarda başta rüzgar projesi için uygun alanların belirlenmesi ile doğal yaşamı koruma önlemlerini öncelikleri arasına almaya başladı.
ÖNE ÇIKAN BAZI ÖNLEMLER
Bu çerçevede, rüzgar türbinlerinde radar kullanımı, konum belirleme teknolojisi ile kuşların takibi, ultrasonik ses verilerek kuşların santrallerden uzak tutulması, rüzgar gücü düşükken santralin durdurulması, türbinlerin farklı renklere boyanması, türbinlerin tehlike anında otomatik durma kabiliyeti ve kuşları zarar görmemesi için yeni türbinlerin tasarımı doğal yaşamı korumak için geliştirilen bazın ciddi önlemler arasında yer alıyor.
Dünyada rüzgar enerjisindeki gelişmeleri inceleyen Küresel Rüzgar Enerjisi Birliği, alınan önlemlerle yatırım süreci devam edecek sektörde global kurulu gücün şu andaki 487 bin megavat dikkate alındığında 2021'de yaklaşık yüzde 64 artışla 800 bin megavata ulaşacağı öngörüsünde bulunuyor.
"TÜRKİYE'DE GÖÇ YOLLARINA ZATEN SANTRAL KURULMUYOR"
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının, bin megavatlık Rüzgar Enerjisi Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ihalesinin ardından, kuş ölümlerinde eleştirilerin hedefi haline gelen Türkiye'deki rüzgar yatırımlarını değerlendiren uzmanlar, konuya açıklık getirdi.
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Çevre ve İmar Hukuku Danışmanı Murat Taşdemir, rüzgar projelerinde seçilen bölgelerin sadece rüzgar potansiyeli dikkate alınarak değil, kuş göç yollarının uzun dönemli gözlemleriyle belirlendiğine dikkati çekti.
Taşdemir, Türkiye üzerinden göçen kuşların tüm ülke coğrafyasını kullanmadığını ve belirli rotaları olduğunu belirterek, "Bu göç yolları biliniyor ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü bu göç yolları üzerinde veya yakınında zaten rüzgar santrallerinin kurulmasına izin vermiyor. Son 5 yılda kuş göç yollarında olduğu gerekçesiyle 22 rüzgar enerji santralinin kurulmasına Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından izin verilmedi. Avrupa ve ABD ile karşılaştırıldığında kuş göç yolları ile ilgili en fazla çalışma Türkiye'de gerçekleştiriliyor." diye konuştu.
Kurulan rüzgar santrallerinin kuş göç yollarında olmasa bile kurulduktan sonra iki yıl boyunca üniversitelerin ilgili bölümlerindeki uzmanları tarafından izlendiğini aktaran Taşdemir, bu verilerin ise Orman ve Su İşleri Bakanlığına düzenli olarak raporlandığını söyledi.
Türkiye’nin temmuz ayı itibarıyla rüzgar enerjisindeki kurulu gücünün 6 bin 484 megavata ulaştığını vurgulayan Taşdemir, "Rüzgar santralleri karbon emisyonu üretmiyor, çevre kirliliği yaratmıyor, su kaynaklarına zarar vermiyor ve toprak üzerinde olumsuz etkisi bulunmuyor. Bu konuda yapılan araştırmalarda santrallerin ekolojik dengeyi bozacak hiçbir yan etkisi bulunmuyor." ifadelerini kullandı.
"HALK VE DEVLET OTORİTESİ UYUMLU OLMALI"
Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) İklim ve Enerji Programı Danışmanı Mustafa Özgür Berke de rüzgar enerjisinde sürdürülebilirliğin tesisi için yatırımcılar, yerel halk ve devlet otoriteleri arasında uyum olması gerektiğini belirterek, santral için seçilen alanların öneminin yanı sıra enerji üretiminde kullanılacak teknolojilerin de kritik olduğunu söyledi.
Etkin stratejik ve çevresel etki değerlendirmesi süreçlerinin önemine değinen Berke, herhangi bir enerji yatırımında doğayı koruma açısından öncelikli alanların girilmez alanlar olarak tanımlanması aşamasında, karşılıklı bilgi alışverişinin sorunların çözümünde etkin rol oynayacağını kaydetti.
DÜNYADA RÜZGAR ENERJİSİ
Çevrecilerin eleştirilerine rağmen geliştirdikleri önlemlerle rüzgar enerjisine yatırımı sürdüren Çin, geçen yıl kurulu gücüne 23 bin 370 megavat ilaveyle 168 bin 732 megavatla lider konumunu korudu.
Çin’i 8 bin 200 megavat güç ilavesiyle 82 bin 184 megavat rüzgar kapasitesine ulaşan ABD izlerken, 5 bin 442 ilave kurulu güçle 50 bin 18 megavata ulaşan Almanya üçüncü oldu.
Geçen yıl, rüzgar enerjisinde kurulu gücüne 3 bin 612 megavat ekleyen Hindistan toplamda 28 bin 700 megavatla dördüncü sırada yer alırken, bunu toplamda 23 bin 74 megavatla beşinci olan İspanya izledi.
Türkiye ise toplamda yaklaşık 6 bin 500 megavatlık rüzgar enerjisi kapasitesiyle hatırı sayılır bir düzeye ulaşmaya çalışırken, 2030 yılında ülkenin elektrik enerjisi talebinin neredeyse yarısını yenilenebilir kaynaklardan yani güneş, rüzgar ve sudan sağlayabileceği tahmin ediliyor.