Diyarbakır saldırısına ilişkin çok çarpıcı tespitler...
PKK’nın Diyarbakır Bağlar’daki son saldırısındaki hedefi ve amacı bazı soru işaretlerine neden oldu.
PKK, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde, hareket halinde olan ve içinde polisler ile 7 PKK şüphelisinin bulunduğu aracı hedef alarak bombalı araçla saldırı düzenledi. Saldırı sonucunda 3 kişi öldü, 45 kişi de yaralandı. Saldırıda ölen 3 kişinin polis aracında bulunan 7 PKK şüphelisi olduğu belirtildi.
Saldırı nedeniyle çevrede bulunan çok sayıda vatandaş da yaralandı, yine çok sayıda ev ve işyerinin camları kırıldı.
Diyarbakır'da 31 Mart'ta, Şanlıurfa karayolu üzerindeki Otogar Mevkii'nde polis servis aracını hedef alan saldırıda 7 polis hayatını kaybetmişti.
Diyarbakır’da düzenlenen saldırıyı AjansHaber’e değerlendiren Terör Uzmanı Abdullah Ağar, çarpıcı açıklamalarda bulunarak, saldırıda 31 Mart saldırısının arkasındaki ekibin bulunabileceğini belirtti. Ağar, hedefin devletin terörle mücadelede önemli kaynaklarından olan itirafçılara yönelik olmasının da ihtimaller dahilinde bulunduğunun ancak bunun için ispatın gerektiğinin altını çizdi.
Terör Uzmanı Abdullah Ağar, AjansHaber’e şu değerlendirmelerde bulundu:
SALDIRININ HEDEFİNDE KİM VARDI?
Devletin en önemli haber kaynaklarından bir tanesi de itirafçı olan, konuşan teröristler. Taktik sahalarda, mücadele alanlarında sağ veya yaralı halde ele geçirilen teröristlerin konuşması neticesinde bize çok ciddi anlamda fayda üreten sonuçlarla karşı karşıya kalıyoruz. Bize yer gösteriyorlar, adam söylüyorlar, bunlar önemli. Burada bu açıdan baktığımızda saldırının hedefi konusunda böyle bir olasılık var. Kesin bir ispat cümlesi ise üretemeyiz. Eğer orada PKK’ya zarar verecek biri ya da birileri varsa örgüt onları hedef almış olabilir.
“SALDIRI 31 MART SALDIRISINA ÇOK BENZİYOR”
Bu saldırı 31 Mart’ta Diyarbakır’da Şanlıurfa Bulvarı’nda gerçekleştirilen saldırıya çok benziyor. Hatta muhtemelen saldırıyı aynı ekip organize etti. Çünkü bu uzmanlık isteyen bir eylem. Uzmanlığın doruk noktası da şu, hareket halindeki bir aracı tam zamanlama ile darbelemek uzmanlık isteniyor. Hem kullanılan teknik malzeme açısından hem de kullanılan adamlar açısından uzmanlık istiyor.
“AYNI EKİBİN YAPMIŞ OLMA İHTİMALİ ÇOK GÜÇLÜ”
Bu tür eylemlerin kararının verilmesi, planlanması, hazırlığının yapılması ve uygulanması bir zaman dilimi ister, derinlik ister. Mahkumları gördük, vuralım demek biraz fantastik kaçıyor. Net olarak baktığımızda polisimize karşı yapılan bir eylem var. Aynı ekibin yapmış olmak ihtimali de güçlü. PKK, kırsala dayalı terör konseptinin ardından meskun mahallerde ortaya koyduğu büyük başarısızlıktan sonra moral ve motivasyon desteği üretmeye çalışıyor.
“PKK, BU SALDIRI İLE BÖLGE HALKINA DA MESAJ VERİYOR”
Bölgede yaşayan insana da mesaj veriliyor. Bölge insanı PKK’ya arzu edilen desteği vermedi. Kendi yandaşlarına ve bölge halkına köy katliamlarını hatırlatmaya çalışıyor. Orada bana itaat etmezsen seni öldürürüm mesajı vardı. Bu saldırıda da o mesaj var. Halka ben seni yok ederim mesajını veriyor. Katiline aşık olunması diyoruz bu duruma. PKK, Güneydoğu’da halkı hep kullandı. Halk ile devlet arasında düşmanlık tohumunu ekmeye çalışıyor. Burada propaganda terörü de var.
“AVRUPA’NIN TERÖR DESTEĞİ ‘DOĞAL’ BİR DURUM, DOĞAL OLMAYAN…”
Türkiye’nin kendi içine dönmesi, terörle boğuşması ve milli güç unsurlarını kendi içinde üreyen teröre sarf etmesi Avrupa’nın işine gelir. Onlar için bu güçsüz bir Türkiye demektir. Avrupa’nın ya da diğer ülkelerin desteği zaten bilinen bir destek. Bu zaten işin doğası. Devletlerarasındaki güç ve rekabet ilişkisinde birbirlerini hep kullanırlar. Hassasiyetler üretilir ve kaşınır. Bu doğal bir durum. Burada doğal olmayan şey, buradaki insanımızın teröre bilerek ya da bilmeyerek verdiği destektir. Burada sadece Türkiye değil, Ortadoğu coğrafyası için de geçerli bir durum söz konusu.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.