Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun açıklamaları!

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde gerçekleştirdiği askeri operasyonlarla güvenli geri dönüşlerin önünü açtığını belirtti.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde gerçekleştirdiği askeri operasyonlarla güvenli geri dönüşlerin önünü açtığını belirterek, "Ancak, PKK/YPG/PYD terör örgütü ve uzantılarının bu istikrar ortamını bozmak ve ayrılıkçı gündemini ilerletmek için ülkemize ve Suriyeli sivillere yönelik saldırıları sürüyor. Milyonlarca Suriyelinin güvenliğine katkı sağlayan ülkemizin, bu saldırılar karşısında hareketsiz kalması beklenemez." diye konuştu.

Çavuşoğlu, Ankara'da düzenlenen 13. Büyükelçiler Konferansı'nın açılışında konuştu.

Türkiye'nin işgal altındaki Azerbaycan topraklarının kurtarılmasını desteklediğini vurgulayan Çavuşoğlu, "Karabağ’da barışın önündeki işgal engeli yıkılırken Türkiye doğrunun, haklının ve adaletin yanında durdu. Donmuş ihtilaf tabirini sorguladık. Buzun erimesinin her an çatışma demek olduğunu hatırlattık. Çatışma başladığında kahraman Azerbaycan ordusunun işgal altındaki topraklarını kurtarmasını destekledik." ifadelerini kullandı.

Savaşın sona ermesiyle Türkiye'nin bölgesel barış için çabalara yöneldiğini kaydeden Çavuşoğlu, "Bu sayede bugün işgal altındaki toprakları, yerlerinden edilmiş kişileri, Azerbaycan'ın tabiriyle kaçkın-göçkünleri ve her an patlayacak çatışmayı değil, bölgesel barışı ve iş birliğini konuşuyoruz. Buradan Ermenistan’ı da yeni provokasyonlara girmemesi konusunda tekrar uyarıyoruz." diye konuştu.

Milyonlarca Suriyelinin güvenliğine katkı sağlayan ülkemizin, PKK/PYD saldırıları karşısında hareketsiz kalması beklenemez

Çavuşoğlu, Türkiye'nin Suriye'deki krizin Suriye'nin toprak bütünlüğü ve birliği temelinde bir siyasi süreçle sona erdirilmesi için Astana Süreci dahil tüm çabalara öncülük ettiğini söyledi.

Türk Silahlı Kuvvetleri ve Suriye Milli Ordusu'nun Suriye'nin kuzeyinde düzenlediği harekatların sivillerin güvenliğini temin ederek BM standartlarında güvenli ve gönüllü geri dönüşlerin önünü açtığını kaydeden Çavuşoğlu, "Ancak, PKK/YPG/PYD terör örgütü ve uzantılarının bu istikrar ortamını bozmak ve ayrılıkçı gündemini ilerletmek için ülkemize ve Suriyeli sivillere yönelik saldırıları sürüyor. Milyonlarca Suriyelinin güvenliğine katkı sağlayan ülkemizin, bu saldırılar karşısında hareketsiz kalması beklenemez." değerlendirmesini yaptı.

Çavuşoğlu, Irak'ta yaşanan gelişmelerin de yakından takip edildiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"İstikrarlı, huzurlu, müreffeh ve toprağının her bir karışında tam anlamıyla egemen bir Irak görmek istiyoruz. PKK’nın bu ülkedeki mevcudiyeti de Irak’la ilişkilerimizin önemli bir boyutu. Irak’tan öncelikle malumun ilamını, yani PKK’nın terör örgütü olduğunu açıklamasını ve bu örgüte karşı somut adımlar atmasını bekliyoruz. Bu beklentimiz gerçekleşene kadar ulusal güvenliğimizin zorunlu kıldığı tedbirleri almayı sürdüreceğiz."

Çavuşoğlu, küresel salgın döneminde dünyanın her köşesindeki Türk vatandaşlarının yanında durduklarını, bunun gururunu ve deneyimini taşıdıklarını ifade etti.

Kovid-19 salgını döneminde Cumhuriyet tarihinin en büyük tahliye operasyonuyla yurt dışındaki Türk vatandaşlarını Türkiye'ye getirdiklerini anlatan Çavuşoğlu, ihtiyacı olan diğer milletlere de yardım elini uzattıklarını kaydetti.

Çavuşoğlu, zor şartlar karşısında kenetlendiklerini, dış temsilcilik ve merkez birimlerle tek bir akıl ve yürek halinde özveriyle çalıştıklarını söyledi.

Dışişleri ailesi olarak aile yakınları ve arkadaşlarının da aralarında bulunduğu birçok sevdiklerini küresel salgına kurban verdiklerini ifade eden Çavuşoğlu, Türkiye'nin St. Petersburg Başkonsolosu Mehmet Ferhan Yorulmaz ve AB Daimi Temsilciliği personeli Ahmet Eğri’yi, kısa süre önce de Podgoritsa Büyükelçisi Songül Ozan’ın eşi Murat Sencer Ozan’ı bu süreçte kaybettiklerini anımsattı ve hayatını kaybedenler için Allah'tan rahmet, ailelerine ve sevdiklerine sabır diledi.

Çavuşoğlu, 2022'nin birçok açıdan Türk dış politikasında bir "Doğrulanma Yılı" olarak kayda geçtiğini söyleyerek şöyle devam etti:

"Kritik dönemeçlerde yaptığımız tespitlerin ve bunun üzerine inşa ettiğimiz politikaların doğruluğu giderek daha açık şekilde görülüyor. Büyükelçiler Konferansı’ndaki konuşmalarımızda, son yıllarda dünyanın ve çevremizin bir gül bahçesi olmadığını anlatıyorduk. Buna karşı stratejimizin, önce olumsuz yönelimleri durdurmak, bu şekilde ortaya çıkan fırsatları da değerlendirmek olduğunu söylemiştik. Bunu yaparken farklı güç unsurlarını birlikte kullanmak gerektiğinin altını çizmiştik. Sayın Cumhurbaşkanımızın (Recep Tayyip Erdoğan) ve arkasındaki milli iradenin getirdiği güçlü liderliğin önemini en öne koymuştuk. Türkiye’nin tek bir bölgesi olmadığının, farklı havzalardan oluşan, farklı dinamiklere sahip bir kavşakta olduğumuzun bilincindeydik. Çevremizde farklı sınamaların, menfaatlerin, ittifakların, mücadelelerin eş zamanlı yaşandığını; Türk diplomasisinin de belirli refleksleri devlet tecrübesi olarak geliştirdiğini belirtiyorduk."

Sefirlik yapmış olan şair Yahya Kemal’in “kökü mazide olan ati” olmanın Türk diplomasisinin temel vasfı olduğunu bildiklerini dile getiren Çavuşoğlu, "Buna göre, yenilikçiliği, geleneklerimizle çatışan değil, köklü Türk diplomasisinin geleceğe taşınmasında anahtar bir temel özellik olarak konumlandırmıştık. Kökü bizde olup da günümüzde geliştirilmesi gereken temel yetenekler arasında arabuluculuk, dijitalleşme ve stratejik öngörünün altını çizmiştik. Bu sayede, diplomasimizin araçlarını çeşitlendirmemiz gerektiğini belirtmiş ve yeni unsurları dağarcığımıza eklemiştik. Türkiye Cumhuriyeti, dünyanın krizlerle uğraştığı bir dönemde, girişimci ve insani dış politikamız sayesinde, yıllar boyu konuşulacak başarılara ve diplomasimizi evrensel kılan araçlara kavuştu." diye konuştu.

Çavuşoğlu, Antalya Diplomasi Forumu’yla düşünceleri uzaktan izleyen değil, zihinleri buluşturan, küresel ölçekte aktif bir “katılımcı diplomasi” modelini başarıyla oluşturduklarını, arabuluculuk konusunda bir marka değeri oluşturmak üzere, mevcut girişimleri çeşitlendirdiklerini ve yeniden yaşam kazandırdıklarını kaydetti.

Türkiye'nin Avrupa Birliği stratejik hedefine paralel olarak Yeniden Asya ile programlı bir dış politikayı bu kilit kıtada somut eylem planlarıyla uygulamaya soktuklarını belirten Çavuşoğlu, Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Mekanizmalar sayısını en son Kolombiya ile 28’e çıkardıklarını aktardı.

Çavuşoğlu, üçlü ve dörtlü iş birliği süreçlerini çeşitlendirmeye devam ettiklerini, son olarak haziranda Türkiye-Azerbaycan-Kazakistan sürecini ilk defa "Üçlü Dışişleri ve Ulaştırma Bakanları" formatında topladıklarını, geçen hafta ise, Azerbaycan ve Özbekistan ile bu kez Ticaret ve Ulaştırma Bakanlarının da katılımıyla yeni bir formatta buluştuklarını dile getirdi.

Daha adil bir dünya düzeninin bayraktarlığını yapıyoruz

Türkiye'nin çok taraflılık konusundaki araçlarını etkin olarak kullandığını ifade eden Çavuşoğlu, Birleşmiş Milletler (BM), İslam İşbirliği Teşkilat, NATO, AGİT, G20, MIKTA ve Türk Devletleri Teşkilatı gibi tüm çok taraflı platformlarda girişimleriyle fark yarattığına vurgu yaparak şöyle devam etti:

"Sayın Cumhurbaşkanımızın “Dünya 5’ten Büyüktür” düsturuyla daha adil bir dünya düzeninin bayraktarlığını yapıyoruz. Hepsini, dogmatik değil girişimci, ilkesiz değil insani dış politika olarak kurguladık. Yani biz bu vatanın bağrından çıkan, sahada ve masada güçlü, yerli ve milli bir dış politikayla “akil, adil ve müşfik” olduk. Sonuç öngördüğümüz gibi oldu. Türk dış politikası bu temeller üzerinde yükseldi. Türk diplomasisi, dünya televizyonlarından naklen yayımlanan başarılarını, yine bunlar üzerinden sağladı. Antalya ve İstanbul’da kolaylaştırıcı-arabulucu olarak Ukrayna-Rusya görüşmelerine ev sahipliği yapmamız bunun sonucu. Küresel gıda krizinin çözümü için Ukrayna tahılının ihracı konusunda İstanbul mutabakatı ve böylesine önemli bir mutabakatın uygulamaya geçirilmesi bunun sonucu. Bu gelişmeler diplomasimizin küresel vitrini oldu."

Çavuşoğlu, Türkiye'nin Ege ve Doğu Akdeniz politikasına da değindiği konuşmasında "Ege’de ve Doğu Akdeniz’de, 'ne yaparsam yanıma kar kalır' anlayışıyla yapılan hesapları bozduk. Haklarımızın gasbedilmesine seyirci kalsak, on yıllarca sürecek yeni çekişme ve hatta çatışma ortamı doğacaktı. Etkili tedbir aldık. Bölgede bize rağmen iş yapılamayacağını göstermiş olduk. Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) enerji denklemlerinden dışlanmasına set çektik. Bize karşı kurulan oyunları sismik araştırma ve sondaj faaliyetlerimizle ve 2019 Libya anlaşmamızla bozduk. Kıta sahanlığımızın sınırlarını belirledik. Şimdi bizi de içerecek alternatifler aranmaya başlandı. Ortaya koyduğumuz önerilerle bu dinamiği somutlaştırmak için KKTC’yle birlikte harekete geçtik." ifadelerini kullandı.

Sınırlarımızın ötesinde 4 bin kilometrekareyi teröristlerden temizledik

Türkiye'nin sınır ötesine yürüttüğü terörle mücadele harekatlarına etkin diplomasi desteği verdiklerini kaydeden Çavuşoğlu, "Suriye’nin ve Irak’ın toprak bütünlüğü bakımından bu harekatların büyük önemi vardı. Sınırlarımızın ötesinde 4 bin kilometrekareyi teröristlerden temizledik, 515 bin 713 kişinin buralara geri dönmesi mümkün oldu. Biz bunu yapmasak ne DEAŞ temizlenirdi ne PKK/PYD/ YPG. İki ülkenin (Irak-Suriye) toprak bütünlüğü ne olurdu, düşünmek bile istemiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Eleştirilere rağmen Libya’da BM tarafından tanınan meşru yönetimi desteklediklerini söyleyen Çavuşoğlu, "Halbuki yapmasak bugün Libya’nın çok ötesine taşacak jeopolitik etki ve hatta insani yıkım yaşanacaktı. Tespitimiz doğruydu, politikamız doğruydu." şeklinde konuştu.