Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, ADF 2022'nin kapanış basın toplantısında konuştu
"17 devlet ve hükümet başkanı, 80 bakan, 39 uluslararası teşkilat temsilcisi forumumuza iştirak etti. 75 ülkeden katılımcıyı bir araya getirdik"
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya Diplomasi Forumu 2022'de (ADF) 17'si devlet ve hükümet başkanı, 80'i bakan olmak üzere 75 ülkeden katılımcıyı bir araya getirdiklerini belirterek, "Antalya Diplomasi Forumu'nda Cumhurbaşkanımız 11, ben ise 67 ikili görüşme gerçekleştirdik." dedi.
Çavuşoğlu, Antalya Belek Turizm Bölgesi'ndeki NEST Kongre Merkezi'nde düzenlenen ve Anadolu Ajansının (AA) "Global İletişim Ortağı" olduğu ADF kapanışında basın toplantısı düzenledi.
ADF'nin ikinci toplantısının sonuna geldiklerini belirten Çavuşoğlu, forumdan hemen önce 10 Mart'ta tarihi bir görüşmeye ev sahipliği yaptıklarını, Ukrayna'daki savaşın başlamasından bu yana Ukrayna ve Rusya Dışişleri Bakanlarını ilk kez Türkiye'de bir araya getirdiklerini söyledi.
Bütün dünyanın gözünün, kulağının Antalya'da olduğunu anlatan Çavuşoğlu, "Her iki tarafın da bu toplantıya bizim de özellikle katılmamızı istemesi, ülkemize duyulan güvenin bir göstergesidir. Biz en başından beri, ilkeli ve diplomasiyi önceleyen bir tutum sergiledik. Bu yöndeki samimi gayretlerimizi sürdüreceğiz." diye konuştu.
Çavuşoğlu, 11 Mart'ta ADF'nin açılışını yaptıklarını vurgulayarak, son üç günde birçok güncel konuda serbest bir ortamda samimi görüş alışverişinde bulunduklarını, farklı bakış açılarını dinlediklerini, yeni fikirler üzerinde çalıştıklarını aktardı.
- "3 liderler oturumu, 27 panel, 4 söyleşi, 3 yuvarlak masa toplantısı yapıldı"
Forumun artık uluslararası düzeyde tanınan ve bilinen bir etkinlik haline geldiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Bu yılki forumumuzu geniş bir katılımla gerçekleştirdik. 3 binden fazla kişiyi Antalya'da ağırladık. 17 devlet ve hükümet başkanı, 80 bakan, 39 uluslararası teşkilat temsilcisi forumumuza iştirak etti. 75 ülkeden katılımcıyı bir araya getirdik. Dünyadaki devletlerin üçte birinden fazlası yaklaşık yüzde 40'ı burada en üst düzeylerde temsil edildi. Gerek diplomatlar gerekse uluslararası örgütlerin temsilcilerinin de ülkesine baktığımızda dünyadaki ülkelerin üçte ikisinden fazlası forum için buradaydı. Antalya Diplomasi Forumu'na artan bu ilgi Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yürüttüğümüz 'Girişimci ve İnsani Dış Politikamızın' bir yansımasıdır. Forum vesilesiyle Sayın Cumhurbaşkanımız 11, ben ise 67 ikili görüşme gerçekleştirdik. Konuklarımız da birbirleriyle çok sayıda temasta bulundu. Böylece dört gün boyunca diplomasinin nabzı Antalya'da atmış oldu."
Forumu içerik bakımından da zenginleştirdiklerini ifade eden Çavuşoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanımızın açılış konuşmalarında işaret ettiği, 'dünyadaki adaletsizlikleri ortadan kaldırmak için diplomasiyi nasıl daha iyi kullanabiliriz' sorusuna odaklandık. Diplomasinin içinden geçtiği dönüşümü çok boyutlu bir şekilde ele almayı hedefledik. Bu anlayışla forumumuzun temasını 'Diplomasiyi Yeniden Kurgulamak' olarak belirledik." diye konuştu.
Çavuşoğlu, üç gün boyunca 3 liderler oturumu, 27 panel, 4 söyleşi, 3 yuvarlak masa toplantısı, 3 yan etkinlik düzenlediklerini, her coğrafyadan katılımcıların vizyonlarından da istifade ettiklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayelerinde ve Çavuşoğlu'nun ev sahipliğinde Anadolu Ajansının (AA) "Global İletişim Ortağı" olduğu Antalya Diplomasi Forumu, Belek Turizm Bölgesi'ndeki NEST Kongre Merkezi'nde üçüncü gün etkinlikleriyle sona erdi.
Çavuşoğlu, düzenlediği basın toplantısında, siyasetçilerden uluslararası teşkilat temsilcilerine, düşünce insanlarından iş dünyasına kadar herkesi dinlediklerini söyledi.
Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da forumda gençlerin sesine kulak verdiklerini dile getiren Çavuşoğlu, foruma 97 üniversiteden 400 öğrenci katıldığını ve yarısından fazlasının kız olduğunu bildirdi. Gençlerin üst düzey yetkililer ve düşünce insanlarıyla serbest bir ortamda iletişime geçtiklerini ifade eden Çavuşoğlu, bugünün liderleriyle geleceğin liderlerinin aynı çatı altında buluştuğunu belirtti.
Bu yılki Diplomasi Tüneli'nde "diplomasinin tarihi kökeni", "modern diplomasi" ve "diplomasiyi yeniden kurgulamak" başlıkları altında yaklaşık 400 görsele yer verdiklerini anlatan Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"İki dijital sergi düzenledik. Diplomasi artık geniş kesimlere hitap etmek ve çok farklı paydaşların katkılarını gözetmek zorunda. Bu aktörlerden birisinin de medya olduğunu düşünüyoruz. Bu sene forumu 27 ülkeden yaklaşık 600 basın mensubu izledi. Antalya Diplomasi forumunun tüm dünyada görünür hale gelmesiyle emeğiniz var. Antalya Diplomasi Forumu, formatıyla, davetlileriyle ve içeriğiyle uluslararası ilişkiler alanındaki tartışmalara yön veren önemli platformlar arasındaki ikinci senesinde yerini aldı."
Çavuşoğlu, forumun uluslararası toplantılar takvimindeki yerini daha da pekiştireceklerini belirterek, diplomasiye her zamandan daha fazla ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.
ADF'de ortaya konulan görüşler ve gerçekleştirilen temasların diplomasi ve diyaloğa katkıda bulunduğunu dile getiren Çavuşoğlu, "Forumun organizasyonunda 2 bin 500'den fazla kişi görev aldı. Uzun bir hazırlık süreci geçirdik. Dünyanın en kaliteli diplomatlarıyla çalışmanın gururunu, onurunu yaşıyorum. Dünyanın iyi diplomatlarıyla çalışıyorum, bunun da faydasını her alanda görüyorum." diye konuştu.
Foruma destek veren sponsorlara da teşekkür eden Çavuşoğlu, özel sektörün de forumu sahiplendiğini söyledi. Çavuşoğlu, çok verimli paneller gerçekleştirildiğini bildirdi.
Çavuşoğlu, Belek Turizm Bölgesi'ndeki NEST Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen Anadolu Ajansının (AA) "Global İletişim Ortağı" olduğu Antalya Diplomasi Forumu kapsamında düzenlediği basın toplantısında, Azerbaycan'ın işgal edilmiş topraklarını geri almasından sonra gerek Azerbaycan'ın gerekse Türkiye'nin bölgenin istikrarına vurgu yaptığını belirtti.
Azerbaycan ve Ermenistan'a kapsamlı bir barış anlaşması teklif ettiklerini aktaran Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Şimdi Ermenistan'ın buna cevap vermesi gerekiyor. Sonuçta barış anlaşmasından bahsediyoruz. Çatışmadan, bir ihtilaftan, bir arabuluculuktan bahsetmiyoruz. Elbette bölgenin istikrarı için herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Yine Aliyev'in 3 artı 3 formatında Güney Kafkasya ülkeleri artı İran, Türkiye ve Rusya formatında bir toplantı teklifinde bulununca ilk desteği Cumhurbaşkanımız Erdoğan verdi. Biliyorsunuz ilk toplantı Moskova'da yapıldı. Sonuçta bizim kendi aramızda üçlü, dörtlü formatta Güney Kafkasya'nın istikrarı için mekanizmalarımız var. İlişkiler normalleşirse, barış anlaşması da olursa neden Ermenistan'ı da buna dahil etmeyelim? Çünkü barıştan, istikrardan bahsediyoruz. Ama bunun için Ermenistan'ın da aynı anlayış içerisinde olması gerekiyor. Bana göre bir barış anlaşmasının müzakeresinde üçüncü bir tarafa ihtiyaç olmamalı. Savaş oldu, işgaller oldu, bunlar bitti, Azerbaycan ile Ermenistan'ın oturup, birlikte müzakere etmesi. Üçüncü tarafları, bizleri ilgilendiren bir şey varsa, biz zaten bunu destekleriz."
Ermenistan ile Azerbaycan arasında atılacak her adımı desteklediklerini vurgulayan Çavuşoğlu, hayata geçirilmesi için anlaştıkları projelerin de bir an önce gerçekleşmesi için destek verdiklerini bildirdi. Ermenistan ile de bir süreç yürütüldüğünü ifade eden Çavuşoğlu, "Her konuda Azerbaycan ile istişare ederiz, Azerbaycan ile atacağımız adımları koordine ederiz. Kimse bunu yadırgamasın. İki devletiz ama bir milletiz. Bu son derece doğaldır. Bundan sonraki süreçte de böyle olacak. Bir kere daha vurgulamak istedim." dedi.
Bakan Çavuşoğlu, Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan ile dün ikili görüştüklerini de hatırlatarak, son derece verimli bir görüşme olduğunu kaydetti.
İlişkilerin tam normalleşmesi için olması gerekenleri konuştuklarını anlatan Çavuşoğlu, "Özellikle Azerbaycan'ın barış anlaşması teklifine de Ermenistan'ın da olumlu cevap vermesini beklediğimizi bunun herkes için yararlı olacağını söyledik." ifadesini kullandı.
Ermenistan ile Azerbaycan'ın da barış anlaşması müzakerelerini başlatmak istediklerini beyan ettiklerini belirten Çavuşoğlu, "Umarım bu bir an önce gerçekleşir. Çünkü müzakerelerin kendisi zaman alabilir, çünkü her iki tarafın da teklifleri, önerileri olacak, bunlar değerlendirilecek. Ama bir an önce başlamasında fayda var. Müzakerelere başlamak bile önemli bir adım olur." diye konuştu.
- Taliban'ın ADF'ye davet edilmesi
Bakan Çavuşoğlu, Taliban'ın da foruma davet edilmesine ilişkin ise Antalya Diplomasi Forumu'nun kapsayıcı olmasını istedikleri için Yunanistan'ı, Rum kesimini hiç ayrıt etmeden herkesi davet ettiklerini belirtti.
Herkesin sesinin buradan duyulmasını istediklerini aktaran Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burası resmi bir toplantı değil, bugüne ve geleceğe yönelik önemli fikirlerin ortaya çıkması için herkesi dikkatlice dinlememiz gerekiyor. Sonuç itibarıyla Afganistan paneli de vardı, Afganistan'ın bugünkü geçici yönetimini davet etmemiz de son derece doğaldır. Çünkü herkes Afganistan ile ilgili bir şey söylüyor, söylerken Afganistan'ın orada olmasında fayda var. Bir de Afganistan'ı da dinlemek lazım. Şu anki geçici yönetimi dinlemek lazım. Bizim daha önce temaslarımız, görüşmelerimiz oldu. Bu temaslarımızda, görüşmelerimizde uluslararası tanınma için hangi adımları atmaları gerektiğini dostane bir şekilde kendilerine söyledik. Bazıları ön koşul olarak söylüyor, biz bunu Afganistan ve halkı için önemini vurgulayarak anlatıyoruz. Tanınma olmadan Afganistan'daki birçok sorun çözülmez. Çünkü herkes insani yardım yapıyor ama insani yardım şu anda en acil ihtiyaç doğru ama ülkenin özellikle gerek güvenliği, gerek istikrarı ekonomisi için atılması gereken başka adımlar da var. O yüzden tanınma için Afganistan yönetiminin de kapsayıcılık dahil bazı adımları atması lazım. Bazı olumlu mesajları görüyoruz, sonra uygulamada görmüyoruz. Mesaj değil, adım görmek istiyoruz, tüm dünya ve biz de."
Türkiye'nin de insani yardım noktasında gerekenleri yaptığını, iş insanlarının yatırımlar yaptığını ifade eden Çavuşoğlu, "Tanıma konusunda çok aceleci davranmıyoruz. Çünkü atılması gereken adımları biz de tüm dünya gibi görmek istiyoruz." dedi.
- Kabil Havaalanı'nın işletilmesi
Kabil Havaalanı'nın işletilmesi konusunda ise Çavuşoğlu, Katar ile bir mutabakatlarının olduğunu, ortak bir şirket kurulduğunu Taliban ile de müzakereler yürütüldüğünü söyledi.
Bu konuda Taliban'da farklı görüşler bulunduğunu dile getiren Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Yaptığımız görüşmelerde ilettiğimiz teklifler var. Biz doğrusu bu projeyi böyle kar getirici bir proje olarak görmüyoruz. Biraz da kalkınma desteği olarak görüyoruz. Özellikle havaalanının açık tutulması stratejik bakımdan önemli ama Afganistan'a yapabileceğimiz bir destek olarak görüyoruz, Katar ile birlikte. Ama sahadaki şartların da veya taleplerin de karşılanması gerekiyor. Şu anda tam anlamıyla bunu gördüğümüzü söyleyemeyiz işin doğrusu. Arada bazı farklılıklar var. Yani Türkiye Katar şirketi ile Afganistan'ın geçici yönetimi arasında henüz daha tam bir mutabakat sağlanmadı. O mutabakatın sağlanması konusunda düşüncelerimizi de yaptığımız görüşmede net bir şekilde söyledik. Bizim onlara yaptığımız bir yardım olarak bakmaları gerektiğini, sanki büyük kar elde edecekleri gibi proje gibi görmemelerini söyledik."
Çavuşoğlu, Kabil Havaalanı dışında 3 havalimanının da 6'şar ay arayla işletilmesi konusunda da görüşmelerin yapıldığını ancak bazı detaylarda görüş ayrılığı olduğunu bildirdi.
Bir gazetecinin, "Dün öğleden sonra Ukrayna'da bir camide bazı Türk vatandaşların mahsur kaldığı, oraya sığındığı, caminin veya çok yakın bölgesinin bombalandığı şeklinde haberler var. Gelen bilgiler nedir? Dün Lavrov ile görüşme yaptığınız duyuruldu. Bu görüşme, bu duruma ilişkin miydi?" yönündeki soru üzerine Çavuşoğlu, savaş başlamadan önce hatta Rusya'nın tanıma kararından önce 12 Şubat'ta vatandaşları özellikle Ukrayna'nın doğusundan ayrılmaları konusunda bizzat arayarak, mesaj atarak uyardıklarını söyledi.
Bu süreçte 5 bin civarında Türk vatandaşının döndüğünü anlatan Çavuşoğlu, "Savaşın başladığı günden bugüne kadar da 14 bin 480 vatandaşımızı tahliye ettik. Bunlardan 4 binden fazlası kendi imkanlarıyla sınıra geldi. Oradan geçişlerini sağladık. Bizden habersiz sınırı geçenler de oldu. Dün akşam da 489 vatandaşımızı çatışmaların olduğu bazı yerlerden Harkiv dahil tahliye ettik." diye konuştu.
Salgın başladıktan sonra koordinasyon ve destek merkezi kurduklarını anlatan Çavuşoğlu, salgın döneminde 165'e yakın ülkeden 100 bin vatandaşı tahliye ettiklerini hatırlattı.
- "İnsani koridorun açılması gerekiyor"
Çatışma bölgelerinde kalan vatandaşların da olduğunu belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Bunlardan bir tanesi de Mariupol. Mariupol'da özellikle o gün Lavrov ve Kuleba ile yaptığımız üçlü görüşmede de burada insanı koridorun açılmasını özellikle gündemde tuttuk. Sadece bizim vatandaşlarımız değil, farklı ülkelerin de vatandaşları var. Burada artık sokak çatışmasına döndüğü için savaş, sokakta çatışmalar devam ettiği için, vatandaşları çıkarmak riskli oluyor. O yüzden insani ateşkesin ve koridorun açılması gerekiyor. Bu konuyu iki tarafla da sürekli görüşüyoruz. Maalesef koridorların ne tarafa doğru açılacağına dair anlaşabilmiş değiller."
Ukrayna'da şehrin altyapısının tamamen gittiğini, cep telefonlarının çalışmadığını dile getiren Çavuşoğlu, bazı uydu telefonlarının olduğunu aktardı.
Uydu telefonuyla bile görüşmenin çok zor olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Oradaki camide (Kanuni Sultan Süleyman Camisi) bizim vatandaşlarımız var. Biz onlarla telefon hatları kesildikten sonra yine sahadaki kontaklarımızla uluslararası kuruluşların tesis uydu telefonlarıyla da teması salıyoruz. Dün caminin bombalandığına dair bir haber çıktı. Daha sonra caminin imamı bunu doğrulamadı. Camiye çok uzak olmayan çok da yakın olmayan bir bombanın ya da füzenin düştüğünü söyledi, fakat camide şu anda bir hasar yok. Ruslar burada kaç vatandaşımızın olduğunu sormuşlardı. Bu bilgileri de biz Ruslarla paylaştık. Biz bir yandan Ukrayna'nın toprak ve sınır bütünlüğünü çok güçlü şekilde destekliyoruz. Ama diğer taraftan insani amaçlı her iki tarafta da çalışmamız gerektiğini düşünüyoruz."
Bakan Çavuşoğlu, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba'yı görüşmeden sonra üçlü toplantı için teşekkür etmek için aradığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Lavrov'a hem teşekkür ettim hem de o gün görüştüğümüz gibi Mariupol'dan vatandaşlarımızın tahliyesi için destek istedim. Çünkü çatışmalar devam ediyor. Biz birkaç gündür oraya otobüslerimizi gönderiyoruz. Fakat şehir içinde çatışmalar devam ettiği için otobüsler giremiyor. Dün akşam üstü de arkadaşlarımız epey çaba sarf etti, mümkün olmadı. Bugün vatandaşlarımızı oradan tahliye etmek için gerekli çalışmalarımızı devam ettirdik. Dünden beri otobüslerimiz bekliyor. Cep telefonu kullanılamadığı, bir de çatışmalar devam ettiği için biz orada beklesek bile vatandaşlarımızı oradan nasıl getireceğiz? Ama bugün bu konuda bir mesafe kat etmeyi düşünüyoruz. Bu tahliyeyi de yaptıktan sonra, tek tük şehirlerde kalmak isteyenler de var hala. Vatandaşlarımızın yüzde 90'ından fazlasını tahliye etmiş olacağız. Rakamlar bazen değişiyor dönmek istemeyenler sonra dönmek isteyebiliyor. Bizim görevimiz vatandaşlarımız sağ salim ülkemize getirmek."
- Ukrayna'ya yönelik yaptırımlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ukrayna'ya yönelik yaptırımları eleştirdiği hatırlatılarak, Türkiye'nin bu konudaki tutumu sorulduğunda ise Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Türkiye'nin tutumu başından beri açık, net. Yapabileceklerimizi de yapamayacaklarımızı da söylüyoruz. Bazı açıklamalarımız ve attığımız adımlar Rusya'yı rahatsız edebiliyor. Bazı atmadığımız adımlar da bakıyoruz Batılılar çok bir şey söylemiyor ama beklenti içinde oluyorlar. Biz de güzel şekilde anlatıyoruz, gerek önceliklerimiz gerek yükümlülüklerimiz bakımından. Örneğin hava sahasının kapatılması. Biz Montrö anlaşmasını uygulayacağımızı söyledik. Montrö anlaşmasına baktığınızda hava sahasını kapatamayız. Bu hukuki bir yükümlülük. Diğer taraftan biz, yaptırımların sorunu çözmeyeceğine inanıyoruz. Özellikle de masum insanlara yönelik atılan adımları Cumhurbaşkanımız daha önce grup konuşmasında söylediği gibi açılış konuşmasında da söyledi. Türkiye'nin bu konudaki tutumunda bir değişiklik yok."
- Nükleer silahlar konusu
Bir gazetecinin "Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, dün 'ABD ile İran nükleer silahlar konusunda anlaştı, yakında açıklayacaklar' dedi. Bu konuyu teyit eder misiniz? Rusya-Ukrayna arasında barış umudu görüyor musunuz?" yönündeki soruya ilişkin Çavuşoğlu, savaştan dolayı herkesi ilgilendiren konularda bile tıkanıklıklar yaşanabildiğini belirterek, yaptırımlara karşı bazı gelişmeleri diğer tarafın engelleyebildiğini aktardı.
Nükleer anlaşmada da bunu gördüklerini anlatan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Bundan bir ay önce nükleer anlaşma konusunda bize gelen bilgilere göre yüzde 95 anlaşmışlardı. Forum başlarken yüzde 99,9'a çıktı. Yani tamamen anlaştıklarını söyleyebiliriz. Tabi Rusya'nın burada olumsuz bir tavır takındığını da söylüyorlar. Umarım böyle bir tavır olmaz. Çünkü burada yapılacak bir anlaşmanın olumlu etkisi sadece iki taraf için değil, herkes tarafından hissedilecek. Yani Rusya da buna dahil. Ama sıkıntılı bir konunun bu kadar sıkıntı yaşarken aşılması, pozitif bir atmosfer de doğuracak. Dolayısıyla bu konuda inşallah en kısa zamanda tam mutabakat, herkesin desteklediği bir mutabakat sağlanır."
- "Önemli konular üzerinde tarihi kararlar da verilmesi gerekiyor"
Çavuşoğlu, hem Lavrov hem de Kuleba'nın basın toplantılarında ayrı ayrı söyledikleri gibi liderlerin bir araya gelmesi konusunda başından beri Türkiye olarak çaba sarf ettiklerini vurguladı.
Savaş başlamadan önce de bu çalışmayı yaptıklarını hatırlatan Çavuşoğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Prensip olarak Putin bu görüşmeye karşı olmadığını telefonda Cumhurbaşkanı'mıza söylemişti. Lavrov da basın toplantısında bunu tekrar etti. Ukrayna tarafı hazır, diğer taraftan kendi aralarında teknik konuda ve bazı konularda ciddi bir müzakere devam ediyor. Diğer taraftan tabii başka kanallardan da girişimler var. Yani bizim de desteklediğimiz ve yardım ettiğimiz dolayısıyla tüm bu kararların açıklanması lazım. Biz tabii burada tarafsız bir ülke olarak doğrunun tarafından olan bir ülke olarak ilkeli tutum sergileyen bir ülke olarak farklılıklarımız olsa da her iki tarafın güvendiği bir ülkeyiz. Sürecin içinde onlar da olmamızı zaten istiyorlar. Görüşmelerin tutumların yaklaştığını, anlaşmaya yakın olduğunu biz de takip ediyoruz, görüyoruz. Ama bir an önce ateşkesi sağlamak lazım. Bazı konular silah altında değil, savaşırken değil, silahların sustuğu bir ortamda sağlıklı bir şekilde müzakere edilmesi lazım. Önemli konular üzerinde tarihi kararlar da verilmesi gerekiyor. Bir daha bu savaşın yaşanmamasını istiyoruz. Biz bu sürecin başlamasına da özellikle katkı sağladık, teşvik ettik. Bunun da barışla ateşkesle ve bir anlaşmayla sonuçlanmasını arzu ediyoruz."