Devlet Bahçeli: "Türkiye'yi TOKİ ile dolaşan başbakan, ileride Cumhurbaşkanı olacak başbakan..."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Tekirdağ'da halka hitap etti.
Bahçeli'nin konuşmasından satır başları:
MHP, değerli bir şahsiyeti, çok kişilerle ilgili, insanlarımızla temasları bulunan Sayın Nail Yılmaz beyefendiyi, büyükşehir belediye başkanı adayı ilan etti.
Türkiye gerçekleri üzerinde, MHP olarak tespitlerimizi ortaya koyarken kimseyi kötülemek gibi bir niyetin içinde olmadığımızı belirtmek isterim.
"MİLLETİMİZ AKP'DEN ÇOK UMUTLANMIŞTIR"
Bu ülke ekonomik krizi yaşamıştır. Krizden çıkışla ilgili tedbirleri düşündüğümüz sırada, sıkıntılar duyulmaya başlamıştır. İnsanlarımız hayat pahalılığı altında ezilmekten şikayet edip yeni bir arayışın içine girmiş ve milli görüş çizgisinden ayrılmış olan AKP'ye yönelmiş ve onu tek başına TBMM'de sayısal çoğunluğu elde eden iktidar olmayı sağlayan bir başarı kazanmasına sebep olmuştur. Milletimiz, AKP'den çok umutlanmıştır. Sorunların çözüleceğini, huzurlu bir hayatın yaşanacağını beklemiştir. AKP'nin tek başına güce sahip olması, her türlü sorunun çözülmesi için, vaatler için uygun ortama rağmen AKP'de, gecikme ve beceriksizlik görülmeye başlamıştır. Buna rağmen, bu millet umudunu bitirmemiştir. Temsili yüzde 51'e kadar tırmanmış.
"GERÇEK NİYETLER ÖRTÜLEREK UYGULAMALAR YAPILMIŞTIR"
Bu iktidarın, Türk insanının, toplumunun bütün sorunlarını çözmeye muktedir bir gücü vardır. Hep beraber düşünelim. Bir siyasi iktidar, demokratik toplum içinde, kuvvetler ayrılığında, yasamada varsa, yürütmede de var kabul edilmelidir. Yargı üzerinde etkinliğini sağlamak açısından, 2010 yılı 28 maddelik bir anayasa değişikliği düşünülmüş ve desteği bulamadığı için referanduma gidilmiş ve anayasa değişikliği gerçekleştirilmiştir.
Bir an düşünüyoruz, demek ki bazı olaylar vardır ki bunların altyapısı kimsenin haberi olmadan, bazı maddeleri sıkıştırmak suretiyle, gerçek niyetlerin ortaya çıkması ve anlaşılması örtülerek uygulamaya başlamıştır. Hangi partiden olursak olalım. Demokrasi, insan hakları, insanlığın evrensel değerleridir.
"BAŞBAKAN İLK KEZ 'KUZEY KÜRDİSTAN' İFADESİNİ KULLANMIŞTIR"
Yargının elinin kolunun bağlanması, PKK'yı cesaretlendirmiş ve yeni demokratikleştirme paketleri ile pekiştirilmiştir. Suriye'de iç savaş var. İnsanlar kamplara konulmuş, büyükşehirlere geliyor. PKK'nın uzantısı olan PYD, özerkliği 3 kanton halinde kuruyorlar. Başbakan, en son Diyarbakır'da Barzani ile bir araya gelerek, Türkiye'de Kuzey Kürdistan ifadesini ilk defa kullanılmıştır.
Kuzey Kürdistan Özerk Yönetimi'nin, 30 Mart'tan sonra gelişeceğini söylüyorlar ve 'bu gerçekleşmezse hesabını sorarız' diye tehdit ediyorlar. Türkiye'nin iç tehdidi bölünmedir. Gelecekte bunları söyleyenler, bu gafletten uyanamazlarsa ne diyeceklerini şaşırırlar, çünkü Türkiye karmakarışık olur.
Bunun baş mimarı Beşir Atalay'a sorun bakalım, bu ülke nereye gidiyor?
"ANDIMIZI KALDIRMANIN GEREKÇESİ NE OLABİLİR?"
Türkiye'nin önemli sorunları varken andımızı kaldırmanın gerekçesi ne olabilir? Ziraat Bankası'nın önündeki T.C neden kaldırılır? Ziraat Bankası yöneticileri, T.C'yi kaldırdınız sonucunu düşündünüz mü?
Parklarda, gezinti yerlerinde bulunan "Ne Mutlu Türküm Diyene" sözünü kazımanın ne anlamı var. Bu ülke sinsi sinsi faaliyetlerle karşı karşıyadır. Recep Tayyip Erdoğan kulağın çınlasın. İktidar olduğunda evinin karşısına "Ne Mutlu Türküm Diyene" yazdırmazsam namerdim. O T.C'yi kaldıran bankanın müdürü kimse, oraya tekrar kendi ellerinizle yazdırmazsam namerdim.
"ŞİMDİ O ÇOCUKLAR HIRSIZIM YOLSUZLUK YAPTIM MI DESİN?"
17 Aralık'ta bir olay oldu. Türk siyasi hayatında bu bir kara gündür. AKP açısından bu, bir yüz karasıdır. Bu kara günün, tekrar aydınlık günlere dönüşebilmesi için yoğun bir mücadelenin yapılması elzemdir.
Bu uygulamalar, böyle devam ederken 4.5 milyon dolar bir ayakkabı kutusunda yakalanmış. Bakan çocuklarının evinde 7 kasa ve para sayma makinesi koyulmuş. Bunun yanında, bazı konular yine devam ediyor. AKP'nin genel başkanı, yolsuzluk ve rüşvetleri inkar edeceği yerde bilgi, belge ne varsa gönderin kökünü kazıyalım, yargının önüne çıkartalım deseydi.
"BAŞBAKAN YOLSUZLUKLA MÜCADELEYİ BAŞLATAMIYOR"
Yolsuzluk ve rüşvetin üzerine gitmemek için, başka yönlü bir algıya çevirmek için Türkiye'yi TOKİ ile dolaşan başbakan, ilerde Cumhurbaşkanı olacak başbakan, 'bu bana komplodur' diyor ama bunu böyle devam ettirirken bu seferde 'bu bize montajdır' diyor ama yolsuzlukla mücadeleyi başlatmıyor.
"AYAKKABI KUTUSU PARTİSİ"
Öyle bir gençliğe sahibiz ki, zekasıyla önceden görüyor. AKP'nin vaat ettiklerinin yerine gelmediğini görüyor ve 'bu Adalet ve Kalkınma Partisi değil, ayakkabı kutusu partisidir' diyor. Baba-oğlun muhabbetini takip edince, bu adalet ve kalkınma partisi değil, aileyi kalkındırma partisidir diyor. Vatandaşımız öyle esprili davranıyor ki.
"ÇANKAYA YOKUŞUNU HARAM PARALARLA ÇIKAMAZ"
Bu konumlara düşmüş bir siyasi iktidarın geleceği olmaz. Bunun, cumhurbaşkanı olması artık mümkün değildir. Ya aklanacak, paklanacak ya da Yüce Divan'a gidecektir. Çankaya yokuşunu, bu haram paralarla çıkamaz.
30 Mart'ta Recep Tayyip Erdoğan'ı uyarmak lazımdır. Oylarını kaybettirmek lazımdır. O zaman Recep Tayyip Erdoğan anlayacak. Yoksa daha da kabalaşacak, 'benim dediğim olur' diyecek. Tek adamlık diktatörlüğe götürür, sonu yoktur.
Senin gittiğin yol, karanlık, çamurlu tek yönü işaret ediyor. O yön de Yüce Divan'ı gösteriyor.