Devlet Bahçeli: 1 Mayıs Taksim günü değildir!

MHP Lideri Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu.

İşte Bahçeli'nin konuşmasından satır başları



Konuşmamın başında sizleri sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Can sıkıcı bir haftayı geride bıraktık. 1 mayıs kutlamaları bu hafta yapılacak. Ve 1 mayıs'ın nerede kutlanacağı hararetli bir şekilde tartışılmaktadır. 124 yıllık bir mazisi olan 1 mayıs ülkemizde de kutlanmaktadır. Dayanışmanın öneminden başka her şey öne çıkmaktadır. 

"1 MAYIS TAKSİM GÜNÜ DEĞİLDİR"

Çalışma hayatının bu kadar çok açmazı varken, kutlamaların nerede yapılacağını bu kadar gündeme getirmek emeğin ruhu ile bağdaşmayacaktır. 1 Mayıs Taksim günü değildir. 1 Mayıs olayları toplumsal hafızada hala kanayan bir yaradır. Biz 1 Mayıs deyince birliği ve beraberliği görüyoruz. 1 Mayıs teröristelrin meydan okuduğu bir ortam değilidr. Maskeli canilerin sözde geçit töreni değildir. Kavga gürültü eşkiyalıkla anılan bir gün olarak da değerlendirilmemelidir. Hem işçi örgütleri hem de hükümet sorumlu davranmalıdır. Sendikalar provokasyon yapmamalı, polis de töleranslı ve yumuşak davranmalıdır. Başbakan ve hükümeti ateşe benzinle gitmemelidir. Başbakan söz ve mesajlarıyla tahrik etmemelidir. Tüm işçilerimizi şimdiden tebrik ediyor, hepsine aileleriyle birlikte başarı diliyorum.



"PKK'NIN MİLİTAN AÇIĞININ KAPATILMASI SAĞLANDI"

Türkiye'nin kardeşlik ortamı sürekli zarar görmektedir. Bazı çevreler meydanı boş bulmuş eylemlerine hzı vermişlerdir. tabut gelmiyor, analar ağlamıyor,barış kazanıyor propagandalarıyla PKK'nın mlitan açığını kapatması sağlanmıştır.PKK'lı militanlar tarafından yollar kesilmekte, haraç toplanmakta, insalar kaçırılmaktadır. Gelin görün ki Başbakan Erdoğan'a göre szöce çözüm süreci umut vaad etmektedir. Çoktandır ülke güvenliği için zorunlu olan kalekol inşaatları abluka altına alınmıştır.

"2 UZMAN ÇAVUŞUMUZ KAÇIRILDI"

Teröristler Türkiye cumhuriyetinin egemenlik haklarına bile kafa tutmaya yeltenmişlerdir. Karakol ve kalekol inşaatları ablukaya alınmaktadır. Bunun son örneği Tunceli Kırmızıdağ mevkiinde yapımı süren kalekola karşı yapılmıştır. Şiddet ile devletin en doğal bir tasarrufuna karşı çıkılmış insanlar yaralanmıştır. Diyarbakır'da Jandarma karakoluna ek bina yapılmasını protesto etmek suretiyle çıkan olaylar devam etmektedir. Burada 9 mehmetçik yaralandı. Diyarbakır'da 2 uzman çavuşumuz namertçe kaçırıldı. PKK'lı militanlar karakol inşaatı durmazsa kaçırdıkları uzman çavuşlarımızı serbest bırakmayacaklarını duyurmuşlardır. 
"BAŞBAKAN PKK'YI ÖDÜLLENDİRİYOR"
  PKK'lılar her çirkefliği yapmaktadır. Fakat buna karşı duracak dengeleyecek hükümet iradesinden ortalıkta iz dahi yoktur. Erdoğan nerededir? Niçin sus pus olmuştur. Ona buna laf yetiştiren siyasi silahşörlüğe soyunan iç işleri bakanı ve diğer hükümet üyeleri ne ile meşguldür? Daha bir kaç gün önce ulusal güvenliği tehdit eden babamız olsa dahi acımayız demiştir. Peki Doğu'da milli güvenliğimiz en vahşice tehdit edilirken Başbakan ne tepki göstermitir. Milli güvenlik deyince aklına sadece dini cemaatler mi gelmektedir? Başbakan gerçek bölücüleri gündemine ne zaman alacaktır. Bölücü mihraklar zevk içindedir. Çünkü Başbakan'a ne isterlerse yaptıracak bir kıvama getirmişlerdir. Bölücü kalkışmalar terör faaliyetleri hükümet eliyle saklanmak istenmektedir. Erdoğan meydanlarda hamasi sözleriyle terör sorununu ötelemeye çalışmaktadır. Müzakereler sonunda PKK'ya verilen bir sözü var gibi görünmektedir. Terörle mücadelenin durması için sunduğu teminatlar nedir? Başbakan'ın gündeminde Türk devletinin hak ve hukukunu savunmak yoktur. PKK'yı ödüllendirmektedir. Bu siyasi patolojik vakada maksat İmralı canisini sevince boğmak ve özgürlüğüne kılıf uydurmaktır. Dört parçalı Kürdistan'ın kaşla göz arasında kurulmasıdır. 

"İMRALI PAZARLIKLARI YASAL GÜVENCEYE KAVUŞTU"   MİT Yasası'nı Gül'ün onaylamasıyla İhanet pazarlıkları yasal güvenceye kavuşmuştur. Bu Türkiye'nin milli güvenliğine en açık darbe yasa makyajlı operasyondur. İmralı canisi PKK'nın meclis uzantıları kanalıyla derinlikli çözüm olmazsa çatışma ihtimali var diyerek Başbakan'a ayar vermiş ve elini çabuk tut mesajı göndermiştir. Bebek katili yerel yönetim özerklik yasası ve demokratik toplum yasası çıkarılmasını istemiştir. Görünüşe göre İmralı, Başbakan'ın danışmanı olmuştur. Akıl ve tavsiye vermeyi kendisinde hak görecek kadar şımarmış ve şımartılmıştır. Bu şeref yoksunluğu payesi ise kesinlikle Recep Tayyip Erdoğan'ın üzerindedir. AKP milletin aleyhine olacak ne varsa özgürleşme demokratikleşme bahanesiyle benimsemekte ve kutsamaktadır. Türk milleti aşama aşama parçalanmaya götürülmektedir. 

"KÜRDİSTAN PARTİSİ İÇİN RESMİ DİLEKÇE VERİLDİ"

BDP deri değiştirmiş ve HDP'ye katılmıştır. İsimleri ise Demokratik Bölgeler Partisi'ne döndürülecektir. Başbakan-İmralı canisi-Kandil-Barzani ve küresel güç merkezleri bütün planlarını bölünmüş bir Türkiye üzerine yapmaktadır. Karanlık güçler Kürdistan'ın kurulmasına hizmet etmektedir. Bölgemizde dört parçalı Kürdistan dayatılmaktadır. Erdoğan da bu uğurda herşeyi göze almış ve ihaneti olağan göstermek için canını dişine takmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk defa Kürdistan ismini kullanan bölücü bir parti kurulmuştur. Kürdistan Demokrat Partisi kurulması için resmi dilekçe verilmiştir.    "BEDELİNİ AĞIR ÖDEYECEKLER"

Türkiye hem içte hem de dışta bağımsız Kürdistan amacı güden bölücü partilerle kuşatılmıştır. AKP ise bunlara karşı son derece uysal ve dostane davranmaktadır. Erdoğan peşmerge reisi Barzani'yi Diyarbakır'da ağırlamış ve Kürdistan lafını ilk kez orada patavatsızca zikretmiştir. Türkiye'yi önce özerkliğe sonra federasyona sonra da kanlı bir dağılma girdabına sürüklemektedir. Kürdistan adını kullanan Barzani temsilciliğine onay verilmesi tek kelimeyle kepazelik ve ihanettir. Sayın Erdoğan bu gelişmeler milli güvenliğe tehdit değil midir? Kürdistan ile ilgili emellerin bedelini çok ağır ödeyeceğini hiç mi aklına getirmiyorsun. Üniter bir devletten devlet çıkarma teşebbüsünün kolay olacağını mı zannediyorsun. Bin yıllık kardeşlik hukukunun kutlu bir eseri olan Türkiye'nin sömürgecilerin kanlı hedeflerine sunabileceğinizi mi zannediyorsunuz. 
MHP HEPİNİZİ BOZGUNA UĞRATACAK"
  İtalya'nın 21, İspoanya'nın 17, İngiltere'nin 4 özerk bölgesi varmış. ABD'nin 51, Rusya'nın da 81 özerk eyaleti varmış. Varsa var bize ne. Türkiye'nin milli birliğini bozmak için gerekçe üretenlerin alayı bilsin ki biz bu ülkeyi pazardan almadık sokakta da bulmadık!Kürdistan rüyası gören gafiller, sevimsizler unutmayın ki MHP hepinizi bozguna uğratacaktır. Türk milleti içinden yeni bir millet çıkmaz.

"MISIR BU ZALİMLİĞİ HAKETMEDİ"
  Mısır'da hukuku katleden adaleti hiçe sayan idam kararları insanım diyen herkesi hayal kırıklığına uğratmıştır. Dün 683 hakkında yeni idam cezası verilmitşir. Mısır ve mısır halkı b öylesi bir zalimliği haketmemektedir. Hukuk ve vicdan tanımaz bu kararın Mısır'a zarar vereceği açıktır. Kahire'nin yattığı kabustan bir an önce uyanarak insan hak ve hürriyetlerine sadakat göstermesini umuyoruz. Uluslararası toplum suya sabuna dokunmayan açıklamalarla geçiştirilmemelidir.    "BAŞBAKAN TÜRKİYE'Yİ YANLIZLIĞA İTTİ"

Eğer Erdoğan ve hükümeti ilişkilerini kopartmasa ve içişlerine karışmasaydı Kahire yönetimine etkide bulunabilirdi. Şimdi sadece eleştirmekle yetinen AKP hükümeti yaptırım ve caydırıcıılığını kaybettiği için hiçbir konuda etkili olmamaktadır. Başbakan'ın sivri dili ve kontrolsüz üslubu Türkiye'yi etkisizleştirmiş yalnızlığa ama değersiz bir yalnızlığa itmiştir. Şu anda hiçbir ülke sözümüzü dinlememektedir. Irak'ta seçimler vardır. Başbakan'ın Irak Türkmenlerine nasıl bir yardımda bulunduğu muammadır. Bu hem ülkemiz hem de milletimiz adına çok mühimdir. Erdoğan'ın kulağı kardeşi kader ortağı Barzani'den alacağı haberlere kilitlenmiştir. Türklükmüş, Türkmenmiş, Kerkükmüş, Musulmuş Başbakan'ın umrunda değildir. İmralı derseniz yüzü gülecek, Kandil derseniz ağzı kulaklarına varacak, BOP derseniz sevinç taklalar atacak, Türk düşmanları derseniz müstehzi ifadelerle sırıtacak, 17-25 derseniz arkasına bakmadan kaçacaktır. Bunların denemesi bedavadır.    "TARİH EĞİLİP BÜKÜLECEK BİRŞEY DEĞİLDİR"

Tarihi yaşanmış hadiseler olarak görmek eksiktir. Tarih sonuçları itibariyle her zaman etkisini hissettirmektedir. Dünden ders almamış sonuç çıkarmamış geçmişine yabancı kalmış milletlerin tarih merdivenini tırmanmaları kimlikleri canlı tutmaları mümkün değildir. Tarih eğip bükülecek bir şey değildir. Objektif tarihçilik namuslu olmayı gerektirir. Adı üzerinde bizim bir milli tarihimiz vardır. Sahip olduğumuz tarih şuuru bizi köklerimize bağlamaktadır. Tarihe şaşı bakmak katliam izi sürmek, soykırım çetelesi tutmak, artniyetli arşivlerin tozlu raflarını incelemek hakikati değiştirmez. Tarihin asırlara uzayan vicdanında bu çabalar tutmaz. Tarih hükmünü vermiş fermanını yazmıştır. İster beğenelim ister beğenmeyelim tarihi silmek normal şartlarda bir toplumun yok oluşu demektir. 
"BAŞBAKAN TARİH CAHİLİ"

Türkiye'yi 12 yıldır yöneten Başbakan'ın en büyük problemi tarih cahili olmaları ve önyargılarıdır. 1915'e ilişkin mesaj buna dair en son misaldir. Erdoğan mesajını yayınlarken aynı anda tepkimizi gösterdik. Erdoğan baştan sona gayri milli bakışla yazılan mesajında adil ve vicdani duruştan, o dönemde yaşanmış acıları anlamaktan bahsetmektedir. Sayın Başbakan biz kendi acılarımızın yasını hala tutarken, oluk oluk akan Müslüman Türk kanına hangi yetkiyle tavizler veriyorsun. Erdoğan acılar hiyerarşisi kurulmasının acının öznesi için bir anlam ifade etmeyeceğine atıf yapmıştır. Acıları yarıştırmak bir aşamaya kadar insani ve İslami değildir. Ermeni çetelerinin katlettiği 518 bin 105 Müslüman Türkü ne yapacağız nereye koyacağız. Oldu bir kere ne yapalım ölenle ölünmez diyerek şehadetlere sırt mı çevireceğiz. Erdoğan Ermenilerin o dönemde yaşadıkları acıların hatırlarını anlamanın ve paylaşmanın insanlık vazifesi olduğunu ileri sürmektedir. Haksız yere ölen kim olursa olsun üzülmek insanlık gereğidir. Soykırım tezlerini silah gibi kullanan, aleyhimize lobi çalışması yapan hangi Ermeni'nin Müslüman Türk milletinin yaşadığı acıları paylaştıkları görülmüş müdür? İstanbul'da hepimiz Ermeniyiz demek haktır da Erivan'da hepimiz Türküz demek niçin imkansız ve hayal ötesidir. 
"HOŞGÖRÜYÜ SADECE TÜRKİYE Mİ GÖSTERMEK ZORUNDA?"
  Sözde soykırım savunucusu Ermeni diasporası ve çağdaş PKK'ya gelince. Özgürlük sevdalısı Kıbrıs davasına ihanet edenlere gelince anlayışlı olan Erdoğan konu Türk milletinin hakları olunca niçin araziye uymaktadır. Başbakan'a bakarsak kırgınlıkları dostluğa dönüştürmek mümkünse, bütün taraflardan benzer bir anlayışı beklemek tabidir. Fakat empatiyi sadece Türk milleti mi yapacak. Hoşgörüyü sadece Türkiye mi göstermek zorundadır. Erdoğan 1. Dünya Savaşı esnasında yaşanan hadiselerin hepimizin ortak acısı olduğuna değinmiştir. Allah için söyleyiniz. Anadoluyu işgal etme hedefiyle Çanakkale kıyılarına kadar gelip de yüzbinlerce vatan evladını şehit edenlerin torunlarına yıllarca düzenledikleri şafak ayinlerine gelenlere ses ediyor muyuz? Sizin dedeleriniz buraya pikniğe mi geldi? Türk milleti daha nasıl acılara ortak olsun. Başbakan ve allameleri açıklasın. Düşmanla işbirliği yapıp arkamızdan hançerleyen çetelere, katillere, bebekleri süngüleyen canavarlara, Akdamar'da kızlarımıza tecavüz edenlere 99 yıl sonra ne iyi yaptınız dememiz bekleniyorsa Başbakan ve yandaşları daha çok bekleyecektir.    Milleti sadıka ünvanının alınmasından tehcire kadar uzanan olayları Türk milletine yüklemek en hafif deyimiyle kansızlık olup yok hükmündedir. 

"TÜRK BAYRAĞINI YAKAN ŞEREFSİZLER..."
Şaşırmayınız bu sözler sayın Başbkaan'a ait. Sen bu sözleri tatbik ediyormusun ki bize ahkam kesiyorsun. Recep Tayyip Erdoğan konuşmaktan karşıdakini dinleyerek anlamaktan bahsetmektedir. Erdoğan sen git önce önüne konulan metni oku anlamaya çalış. Hatta yetmezse yanında gezdir tekrar tekrar oku. Türk milletinin üzerinden taziye kurbanı keserek kendini aklamak istemektedir. Sözde soykırım özrüdür. Erivan'da Türk bayrağını yakan şerefsizler Erdoğan'ı selamlamıştır. AKP'nin hazır kıta bekleyen ve paralel mıntıkayı temizlemekle uğraşan birliği ses bile çıkarmamıştır. Yanan nasılsa bir bez parçasıdır ve önemsizdir diye düşünmektedirler. 
"24 NİSANA FİTNE YATIRIMI YAPILDI"
  Türk milleti haklı olduğu bir konuda 99 yıldır suçlanmaktadır. 1973ten 85'e kadar Asala tarafından 16 ülkede şehit edilen 42 diplomatımızdan bahseden kimse kalmamıştır. Başbakan sözde soykırım şebekesine zeytin dalı uzatmıştır. Bir insanın cahil olması anlaşılır fakat hain olması anlaşılır bir konu değildir. Başbakan tarihle yüzleşeceğine yolsuzluk siciliyle yüzleşsin. Ezber bozarak caka satacağına bozduğu hukuk düzenini tamir etsin. Resmi görüşü iptal etti tarihi belge insani davranış cesur çıkış anlamlı mesaj kutluyorum alkışlıyorum demokratikleşme refleksi yazıları yazdırdığı tetikçilerine adap öğretsin. Dışişleri bakanı ise tarihin normalleştiğini Türkiye'nin mesafe aldığını mesajın konjonktürel olmadığını hiç utanmadan söylemiştir. Bu bakan kesinlikle klinik ve akademik bir vaka olarak tarihe geçmiştir. Petrosyan, Koçaryan ve Sarkisyan üçlüsünü saygıyla yad et. Van'da şimdiki Ermenistan devlet başkanı kucakla. Sonra Taşnak Pınçak ve Asala militanlarına protokolünle birlikte iki göz iki çeşme ağla. Benzerini Diyarbakırda yapmıştın. Bu konuda ustasın. ABD Başkanı'nın büyük felaket olarak nitelediği mesajla İmralı canisinin mektubunu yan yana koyunuz. Arada ufak tefek ayrıntılar dışında farklılık göremezsiniz. Öcalan 1915'le yüzleşmeyi istemiştir. Gerek Başbakan gerekse de Obama aynı eğilimdedir. İmralı Anadolunun kadim halkı diyor Başbakan Anadolu insanları diyor. Başbakan tıpkı terörist başı gibi ifadeler kullanıyor. iki kafadar iki kafa dengi iki kadim dost aynı elden çıkan mesajı farklı farklı tarihlerde yayınlayarak ABD başkanının kahrından kurtulmuşlar 24 Nisan'a fitne yatırımı yapmıştır. 

"ARŞİVLER AÇIK"   1915'de zorunluluktan dolayı alınan tehcir kararı soykırım olmayıp meşru bir karardır. Arşivler açıktır. Bugüne kadar yapılan sayısız çalışmanın ispat ettiği en yalın gerçek soykırımın yalan iftira ve aldatmadan ibaret olduğudur. Saygı duyulması gereken milli duruşu soykırım diye yaftalayanlar Balkanlardan göçe zorlanan 5 milyon evladı fatihanı hatırlasın. Dünyanın değişik yerlerinde yaşanan kitlesel kıyımlarla ilgili birşey söylenmelidir. Tehcir'de ölenlerin vebalini milletimize yıkmaya çalışanlar, Dağlık Karabağ'daki vahşi cinayetlerin hesabını vermelidir. Türk milletinin vereceği yoktur ama alacağı çok fazladır. Tehcire konu olanların torunlarına vatandaşlık verilmesi yıllardır dillendirilir. Buna Türk milleti müsade etmeyecektir.