"DEAŞ, FETÖ'nün ruh ikizidir"
Uluslararası Rabia Platformu Koordinatörü Cihangir İşbilir, terör örgütleri FETÖ ile DEAŞ arasında hiçbir fark olmadığını söyledi.
Cihangir İşbilir, terör örgütleri FETÖ ile DEAŞ arasında hiçbir fark olmadığını belirterek, "DEAŞ, FETÖ’nün sakallı versiyonu gibidir, farkı yok. FETÖ, DEAŞ’ın ruh ikizidir. O oraya göre bir operasyon yapar, FETÖ buraya göre operasyon yaptı." dedi.
İşbilir, Atatürk Üniversitesi'nde (AÜ) Mavi Salon'da düzenlenen "15 Temmuz Sonrası Yeni Türkiye'nin İnşası" konulu söyleşide, son dönemde hemen her gün şehit haberi alındığına işaret ederek, bunun yanında her gün asker, polis, bürokrat ve diplomatların, Türkiye aleyhine kurulan bir oyunu bozduklarını söyledi.
Ülkenin bir algı operasyonu içinde olduğunu aktaran İşbilir, şöyle konuştu:
"Şehitlerimizi rahmetle anarken başımızın dik olduğunun, dik olması gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Elimizi iki yana indirmek, başımızı öne eğdirmek, moral ve motivasyonumuzu bozmak, ümidimizi kırmak, hayallerimizi yıkmak için bir algı operasyonu da içerisindeyiz. Sadece silahlı kuvvetler savaşmıyor. Küresel medya da aynı anda üzerimize geliyor. Terör örgütlerinin kullanmış olduğu aparatlarla üzerimize geliyorlar. Sadece bildiğimiz konvansiyonel medya ile değil, her türlü medya aracıyla Türkiye'nin, Türkiye'nin ittifak içerisinde olduğu, hami olduğu toplumlar ve ülkeler aleyhine yayınlar yapıyorlar. Dolayısıyla bugünlerde ne kadar çok dik durursak, olayı, gelişmeleri, içinde bulunduğumuz konjonktürü anlamaya, anlamlandırmaya çalışırsak o kadar az zarar görebileceğiz, diyebiliriz."
- "HASAMET VE ROMANTİZMLE BU COĞRAFYA YÖNETİLMEZ"
İşbilir, millet olarak, belki 100 yıl sonra en zor, en çetrefilli, en karmaşık denklemlerin olduğu ve zor imtihanların yaşandığı bir dönemden geçildiğine dikkati çekerek, tarihten alınacak dersler ile bu dönemin de rahatlık, kolaylık ve suhuletle atlatılacağına inancını vurguladı.
Eskilerin "Tarih okuyanın aklı çoğalır" sözüne değinen İşbilir, "Tarih okursak, benzer oyunların tarihte de kurulduğunu, benzer tuzakların tarihte de ayağımızın önüne serildiğini görürüz. Anılardan ders alırsak, sadece yakın tarihimizden, 15 Temmuz’dan değil, tüm geçtiğimiz yüzyıldan, hatta ecdadımızın tarihinden dersler çıkarırsak, sanıyorum bu imtihanları daha kolay atlatırız. Karşı karşıya olduğumuz jeopolitik, üzerinde olduğumuz coğrafya bizim tarihi de çok iyi bilmemizi, tarihi bilirken de daima muhasebe içerisinde bir teyakkuz halinde olmamızı gerektiriyor. Bu olmadığı vakit, uyanık olalım, ayakta olalım, böyle yürüyerek hamasetle, romantizmle bu coğrafya yönetilmez. Karşı karşıya olduğumuz jeopolitik, daha uyanık olmayı, güç unsurlarının tamamını artırmayı, kapasite unsurlarının tamamını genişletmeyi gerektiriyor." dedi.
- "SURİYE, MISIR, KEŞMİR, PAKİSTAN VE HİNDİSTAN'DAN BANA NE DİYEMEYİZ"
İşbilir, 1900-1950 yıllarının bu coğrafyanın en karanlık dönemi olduğunu dile getirerek, Türkiye'den yardım bekleyen Keşmir, Pakistan, Hindistan halkının kadınlarının, İstiklal Harbi sırasında altın ve bileziklerini satıp Türkiye'ye gönderdiğini anımsattı.
Türkiye halkının o yüzden bu ülkelerle ilişkisi olduğunu aktaran İşbilir, "Keşmir, Pakistan, Hindistan’dan bana ne demek bize, vefamıza yakışmaz. 1912’de Balkan Harbi'nde bize insani yardım gönderen ülke kim biliyor musunuz? Mısır. Bana ne Mısır’dan diyemeyiz yani. Suriye insani yardım gönderiyor o zaman. 2. Dünya Harbi'nde kaçan Yunanlıların dahi sığındığı yer Halep. Şimdi tarih tersine dönmüşse, Suriyeliler mecburen yola çıkıp hicret etmek zorunda kalmışlarsa ona kucak açmak tüm insanlığın görevi." diye konuştu.
Gelinen noktaya dönüp bakıldığında, Türkiye'den başka ülkelerin sadece retorik ve vitrin peşinde koştuğunu gördüklerini anlatan İşbilir, "Usulen seçmece bazı mültecileri alıyorlar, çoğunun ölümüne ses çıkartmıyorlar ama Türkiye kapılarını her şeye, bütün sıkıntılara rağmen açıyor. Elhamdülillah milletimiz o kadar necip ki bugün milyonlarca mülteciye kucak açmışız, barındırıyoruz, onlarla iş yapıyoruz. Onlara ev sahipliği yapmakla dünyaya da insanlığın nasıl yapıldığını gösteriyoruz." ifadelerini kullandı.
- "TERÖR ÖRGÜTLERİ BU COĞRAFYAYI KONTROL ALTINA ALMAK İÇİN OLUŞTURULDU"
FETÖ ve DEAŞ benzeri terör örgütlerinin, bu coğrafyayı kontrol altına almak adına oluşturulduğuna dikkati çeken İşbilir, Türkiye'nin gidişatının durdurulmak ve önünün kesilmek istendiğini söyledi.
İşbilir, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine değinerek, isteklerini bilinen bir silahlı örgütü çıkararak yapamayacağını anlayan odakların, FETÖ gibi bir aparatı kullandığını kaydetti.
"Biz bu tuzağa nasıl düştük, bunun hakkından nasıl geliriz, bundan sonra nasıl yolumuza devam ederiz, benzeri terör örgütlerine karşı bağışıklık sistemimizi nasıl güçlendiririz?" konularının gündeme geldiğine dikkati çeken İşbilir, "Bunlar konuşuluyor şimdi, soruluyor. Bazen bunlar konuşulurken sağlıklı düşünmeyelim diye FETÖ’nün ikizleri, ruh ikizleri, yeni terör eylemleri yaparak bizim sağlıklı düşünmemizi engelliyorlar. Zihnimiz tam sağlıklı çalışıyor derken, ayağımıza bir diken batıyor. Dişimiz, midemiz ağrıyor. Canımız yanıyor. Böyle olunca zihnimiz sağlıklı fikir üretemiyor. FETÖ'yü bile doğru okuyamıyoruz. 15 Temmuz'u bile doğru okuyamayabiliyoruz." şeklinde konuştu.
İşbilir, terör olaylarını daha soğuk kanlı değerlendirmek gerektiğini vurguladı.
- "FETÖ, DEAŞ'IN RUH İKİZİ"
Bu coğrafyayı yeniden esir almak için DEAŞ’ın oluşturulduğunu belirten İşbilir, şunları kaydetti:
"Arap baharı çokça yazılıp çizildiği gibi bir komplo değildir. Bu bölge insanının onurlu şekilde yaşama arzusunun göstergesidir ama onun kışa çevrilmesi bizim 15 Temmuz’da yaşadığımızın benzeridir. DEAŞ, FETÖ’nün sakallı versiyonu gibidir, farkı yok. FETÖ, DEAŞ’ın ruh ikizidir. O oraya göre bir operasyon yapar, FETÖ buraya göre operasyon yaptı fakat FETÖ'ye, bir taşla birçok kuş vurmak üzere operasyon yaptırtıldı çünkü yeni nesil terör örgütü. İslam dünyasının nüfusu kabaca 1,6 milyar, bu nüfusun yüzde 55’i de 24 yaşın altında. FETÖ buna yönelik bir operasyondu. DEAŞ da buna yönelik bir operasyon, zihniyet operasyonu. Onun için bizim bu zihniyetle mücadele etmemiz gerekiyor."
Programa, AÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nihat Yatkın, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Naci İspir, öğrenciler ve çok sayıda davetli katıldı.