Darbe girişimi sanıklarından Eyyüp Gürler'in çelişkili ifadeleri
İstanbul'daki ana darbe davasında yargılanan sanıklardan eski 1. Ordu Harekat Yarbaşkanı Tuğgeneral Eyyüp Gürler'in mahkemedeki savunmaları ile iddianamedeki veriler arasındaki çelişkiler dikkati çekti.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin İstanbul'daki ana darbe davasında yargılanan tutuklu sanık eski Tuğgeneral Eyyüp Gürler, 15 Temmuz'da kurdukları "Yurtta Sulh" isimli WhatsApp grubundan 4 subaya, o dönem 1. ordu Komutanı olan Ümit Dündar’ı "enterne edin" talimatı verdiğini reddederek, kullandığı telefon üzerinden gönderildiği belirlenen mesajların da başkaları tarafından yazılmış olabileceğini savundu.
FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin açılan davalarda yargılanan sanıkların birçoğunda olduğu gibi İstanbul'daki ana darbe davasında da bazı sanıklar, hakkındaki suçlamaların çoğunu inkar etme yolunu seçti.
Bu kapsamda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmanın ardından açılan İstanbul'daki ana darbe davasının ikinci gününde savunma yapan eski 1. Ordu Harekat Yarbaşkanı Tuğgeneral Eyyüp Gürler'in de iddianamedeki ifadeleri ile mahkemedeki savunmaları arasındaki çelişkiler dikkati çekti.
ÇELİŞKİYİ "TÜKENMİŞLİK SENDROMUNA" BAĞLADI
Sanık Gürler, 13 Ağustos 2016 tarihinde alınan ifadesinde, "Tekirdağ ili Malkara ilçesinde görev yaptığı dönemde tanıştığı ve kendisinin hükümet politikalarına küskün olduğunu bilen Kara Kuvvetleri Komutanlığı Genel Harekat Daire Başkanı olarak görev yapan Tuğgeneral Adem Boduroğlu'nun darbe girişiminden birkaç gün kadar önce kriptolu kurum telefonundan kendisini aradığını ve üstü kapalı olarak darbe planlamasının yapıldığını söylediğini" belirterek, "Boduroğlu ile görüştükten 1-2 gün sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığında görevli Albay Muzaffer Düzenli'nin kendisini aradıktan sonra Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında görüştüklerini, burada Tugay Komutanı Özkan Aydoğdu'nun da bulunduğu ortamda Muzaffer Düzenli'nin kendisine darbe faaliyetinin olacağını söylediğini" anlatmıştı.
Eyyüp Gürler, duruşmada bu ifadesi kendisine hatırlatınca da "Tükenmişlik sendromu içindeydim. O aşağılanma durumu içinde şoka girdim ve bu psikolojiyle söz konusu ifadeyi verdim." dedi.
"ÜMİT PAŞA'YA 4 AKADEMİ ÖĞRENCİSİ GÖNDERDİM"
Davanın iddianamesinde darbe gecesi söz konusu Whatsapp grubunda sanık Gürler'in o dönem 1. Ordu Komutanı olan Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ümit Dündar'ın gözaltına alınmasıyla ilgili yazdığı "1.nci or. k. hemen alınmalı işi", "Lütfen ordu komutanını alın. Ne oluyor diye", "Ümit pasaya 4 akademi öğrencisi gönderdim ancak yardim almalılar, enterne", "ordu komutanı alındı mı", "Ordu komutanı köprü civarında" şeklindeki yazışmaları dikkati çekiyor.
Gürler, mahkemedeki savunmasında, kimsenin gözaltına alınması talimatını vermediğini ancak Dündar'la ilgili yazılan mesajların kendi iş telefonundan yazıldığını kabul ederek, söz konusu bu mesajların da başkaları tarafından yazılmış olabileceğini iddia etti.
Gürler savunmasında "Yurtta Sulh" ismini ilk kez cezaevinde medyadan öğrendiğini ifade ederken, iddianamede yer alan Whatsapp mesajları dökümünde kendi kullandığı telefon numarasından grubun ismini "Yurtta Sulh Biziz" şeklinde değiştirdiği ayrıntısı dikkati çekiyor.
"SIKIYÖNETİM EMRİNİ YÖNETİME EL KOYMAK OLARAK DÜŞÜNMEDİM"
Darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sıkıyönetim direktifi ekindeki atama kararlarına göre İstanbul Sıkıyönetim Komutan Yardımcılığının yanı sıra mevcut görevinin devamına karar verilen Gürler, darbe girişimi öncesi katıldığı ve iddianamede İstanbul'daki darbe hazırlıklarının yapıldığı toplantı olarak belirtilen toplantılara Muzaffer Düzenli'nin çağırması üzerine katıldığını kabul etti.
Sanık Gürler, savunmasında söz konusu toplantıda İstanbul’da olası terör tehdidi karşısında alınacak önlemlerin konuşulduğunu öne sürerek, şüpheli Muzaffer Düzenli’nin kendisine bu toplantıda konuşulanların gizli kalması gerektiğini söylediğini aktardı.
Darbe gecesi yayınlanan sıkıyönetim emrinin terör tehdidi kapsamında alındığını ve bunun yönetime el koymak anlamında düşünemediğini savunan Gürler, "TRT'de yayınlanan sıkıyönetim ilanının sonunda 'yönetime el konulmuştur' deniliyordu. Ben hala terör tehdidiyle yapılan bir faaliyet olarak algılıyordum 'yönetime el koymaya gerek var mıydı?' diye söylendim ve şüphelerim başlamıştı. O andan sonra TSK'da hata yapılmış olabilir diye düşündüm." ifadelerini kullandı.
ÖZTÜRK, TELEFON GÖRÜŞME İÇERİĞİNİ DURUŞMADA YALANLADI
Gürler, darbe gecesi 3. Kolordu Komutanı şüpheli Erdal Öztürk’ü telefonla aradığını ve "Karargaha ne zaman geleceksiniz?" diye sorduğunu belirterek, Öztürk'ün kendisini tersleyerek telefonu kapattığını anlattı.
Duruşmada bunun üzerine söz alan tutuklu sanık eski korgeneral Öztürk, söz konusu telefon görüşmesine ilişkin şunları aktardı:
"Saat 01.06'da TGRT'de açıklama yaptıktan ve resmi birliklere dönülmesini içeren yazılı mesajın ardından Gürler beni arayıp kendisini tanıttı ve 'Komutanım emirlere aykırı davranıyorsunuz' dedi. 'Ne emri?' dedim. O da 'Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Genelkurmay'dan gelen sıkıyönetim emri' dedi. Ben de 'Böyle bir emir yoktur bu emri tanımıyorum, çıkan birliklerin geri dönmesi için elimden geleni yapmaya devam edeceğim' dedim. 'Konuta geri dönmeyecek misiniz?' diye sordu, ben de 'git başımdan' dedim ve telefonu kapattım."
GÜRLER HAKKINDAKİ SUÇLAMALAR
İddianamede, sanık Gürler’le ilgili suçlamalara da şöyle yer verildi: :
"Şüphelinin darbe girişimi öncesinde İstanbul ilinde askeri birliklerde yapılan toplantılara iştirak ederek planlamasında bizzat ve etkin şekilde rol aldığı, toplantılar öncesinde darbe girişiminden haberdar olup komuta ettiği birliklerin planlamasını ayrıca gerçekleştirdiği, girişim günü de bulunduğu birliğinde faaliyetleri diğer şüpheli Ahmet Zeki Gerehan ile birlikte ve ayrıca Yurtta Sulh Biziz isimli grup üzerinden bizzat denetlediği, grupta bizzat yazışarak faaliyet raporu sunduğu ve genel olarak eylemler konusunda talimatlar verdiği, İstanbul ilindeki darbe girişimi faaliyetlerinin başlamasını müteakip darbecilerin ele geçirdiği Genelkurmay Başkanlığından gönderilen sıkıyönetim direktifi ve eklerinin dağıtımını bağlı birliklere göndererek sıkıyönetim direktifine uyulması konusunda ayrıca bir mesaj emri yayınladığı, yine konseyin aldığı karar doğrultusunda Trakya bölgesinden zırhlı unsurların İstanbul ilindeki faaliyetlere, şehrin her iki yakasında bulunan ve darbe girişimine katılan askeri birliklere takviye olarak intikal etmesini teminen bu bölgede konuşlu 54'üncü Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı, 3'üncü Zırhlı Tugay Komutanlığı, 18'inci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı ve 65'inci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'na darbeci askeri birliklerle koordine kurulması ve takviye olarak İstanbul iline intikal edilmesi konulu mesaj emirleri gönderdiği, darbe girişiminin başarısız olması akabinde bulunduğu yerde yakalandığı anlaşılmıştır.”
İddianamede ayrıca, İstanbul ilindeki darbe girişimi faaliyetlerinin önceden planlanması toplantılarına katılıp organizasyonunda ve olay günü icrasında etkin rol üstlenen Konsey üyesi şüpheli Eyyüp Gürler'in İstanbul ilinde darbe girişimi faaliyetleri kapsamında darbeci askeri kanadın hakimiyetinin sağlanması amacıyla işlenen öldürme, öldürmeye teşebbüs, yaralama, hürriyeti tahdit, yağma, özel şahıslara ve kamuya ait mallara zarar verme suçlarının eylemleri üzerinde ortak hakimiyet sağlayan ve azmettiren konumunda sorumlu olduğu belirtildi.