Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi kabul edilmiştir
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, halk oylamasının sonuçlarını değerlendirdi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, halk oylamasıyla hukuken cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kabul edildiğini belirterek, "Herkesin bu sistem değişikliğine razı olması icap eder. Herhangi bir şekilde verilen bir kararı sorgulamak veya bunun üzerinde tereddütler doğuracak tavırlar sergilemek bize yakışmaz." dedi.
Karamollaoğlu, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, halk oylamasının sonuçlarını değerlendirdi. Karamollaoğlu, Türkiye'nin gündemini uzun zamandır meşgul eden halk oylamasının yapıldığını, henüz kesinleşmemiş olsa da bu değişiklik teklifinin kabul edildiğinin anlaşıldığını söyledi.
Toplumun yarıdan fazlasının "evet" dediğinin belirten Karamollaoğlu, "Yarısına yakın bir kısmı da bu metni tasvip etmediğini ifade etti. Hukuken bu sistem değişikliği kabul edilmiştir. Herkesin bu sistem değişikliğine razı olması icap eder. Herhangi bir şekilde verilen bir kararı sorgulamak veya bunun üzerinde tereddütler doğuracak tavırlar sergilemek bize yakışmaz kanaatindeyiz." diye konuştu.
Anayasa değişikliklerinin toplumsal mutabakat metinleri olması gerektiğini vurgulayan Karamollaoğlu, şöyle konuştu:
"Bu konuda tam olarak bir mutabakat tesis edilmemiş olması bundan sonra yürütmeyi düşünmeye sevk etmeli. Toplumun geri kalan kısmını kucaklamak için çok daha büyük gayret sarf etmelidir diye düşünüyorum. Biz referandum oylaması sürecinde mümkün olduğu kadar kamplaşmayı, kutuplaşmayı önleyebilmek, hangi karar çıkarsa çıksın, bunu ülkemizin, milletimizin verdiği bir karar olarak kabul etmek ve memleketimizin huzurunu barışını bozmamak gerektiğine inandık. Bundan dolayıda söylemlerimizi hep itinalı bir şekilde ifade ettik. Bundan sonra da böyle olmaya devam edeceğiz. Bizi esas ilgilendiren husus, ülkemizin ve bölgemizin içinde bulunduğu durumdur. Bundan dolayı biz, bütün çalışmalarımızda 'Evet' mi, 'Hayır' mı meselesinin üzerinde durmaktan çok ülkemizin karşı karşıya olduğu problemler üzerinde durduk. Biz, şimdi hükümetten, Sayın Cumhurbaşkanından bu problemin süratle çözülebilmesi için gerekli adımların atılmasını bekliyoruz."
Avrupa Birliği'nin (AB) karşısında olduklarını hep ifade ettiklerini dile getiren Karamollaoğlu, hükümetin AB ile kavga etmeden bu süreçten nasıl çıkılacağını planlaması ve zarar verecek tavırlardan kaçınılması gerektiğini kaydetti.
Karamollaoğlu, "Türkiye'nin bu bölgede etkili olabilmesi esas itibariyle ekonomik yönden, sanayi yönünden güçlü olmasını gerektirir. Israrla bunun üzerinde durduk ama bu, bugünden yarına bizi güçlendirmez. Bu sahada yapılacak yatırımlar bir süreç gerektirir. Ona başlanması icap eder." ifadelerini kullandı.
Karamollaoğlu, bu süreçte Türkiye'nin her şeyden çok birlik ve beraberliğe ihtiyacı olduğunu belirtti.
"HİÇ KİMSE KANUNLARIN ÜSTÜNDE DEĞİLDİR"
Açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Karamollaoğlu, Saadet Partisi'nin halk oylaması sürecindeki etkisine ilişkin, "Biz milletimizi kendi tercihini yapmadan önce düşünmeye davet ettik ve milletimizin düşünmeye başlamış olmasından çok büyük memnuniyet duyuyorum. Elbette hisleriyle hareket edenler oldu. Bizim bu yaklaşımımızı tenkit edenler, tasvip etmeyenler oldu ama düşünmekten zarar gelmez. Ülkemizdeki seçmenin daha da şuurlu davrandığını görmekten memnuniyet duyuyorum." dedi.
Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) oy pusulası açıklamasına yönelik bir soru üzerine ise Karamollaoğlu, şunları söyledi:
"YSK kanunlarla bağlı bir kuruldur. Hiç kimse kanunların üstünde değildir. Burada önemli olan husus şu; hiç bilmiyorum ne kadar mühürsüz pusula, zarf vardı. Eğer onların adedi bugün 'Evet' ile 'Hayır'ın tehlikeyi düşeceği kadar yüksekse bunun ciddiye alınması gerekebilir, hemen acele bir kararın verilmemesi icap eder. Ancak YSK'da bu konuda ellerinde bir belge olmadığını ifade ediyorlar. Bu da haklılık veriyor. Çünkü normalde seçimlerin meşruiyetiyle ilgili tavır önce sandık kurullarınca belirlenir. Eğer bir sandık kurulunda bulunan partili üyeler, itiraz etmemişlerse YSK'nın yapacağı bir şey yoktur. Sonradan bunun gündeme gelmesi, orada bir tereddüt doğar, neredeyse bütün sandıkların bir daha elden geçirilip, hangisinde mühür var, hangisinde mühür yok bakmak gerekir mi? Onu da şu anda müzakere etmeyi uygun bulmuyorum. YSK, kanunların üzerinde değildir, kanunların üzerinde bir karar alamaz. Belge yoksa o konuda da kimseyi zorlamak gibi bir konu gündeme gelemez diye düşünüyorum."