Brexit sürecinde kilometre taşları

Birleşik Krallık, 44 yıldır üyesi olduğu AB'den ayrılma sürecini resmen başlattı. Müzakereler, belirlenecek ilkelere dayanan bir metin çerçevesinde gerçekleşecek.

Birleşik Krallık, 44 yıldır üyesi olduğu Avrupa Birliğinden (AB) ayrılma (Brexit) sürecini bugün resmi olarak başlattı.

Birleşik Krallık Başbakanı Theresa May, ülkesinin AB’den ayrılma sürecini, Lizbon Anlaşmasının üye ülkelerin birlikten ayrılmasını düzenleyen 50. maddesi çerçevesinde başlatılması talebini içeren mektubu bugün Brüksel’e iletti. Bildirimle birlikte 2 yıl sürmesi öngörülen Brexit süreci resmen başladı.

AB liderlerinin 29 Nisan'daki zirvesinde sürecin dayanacağı ana ilkelerin görüşülmesi ve onaylanmasının ardından birliğin Brexit müzakerecisi Michel Barnier ile ekibinin ayrıntılı bir müzakere metni hazırlaması planlanıyor.

AB’nin müzakere metninin tamamlanmasını takiben Birleşik Krallık ile birlik arasında müzakerelerin mayıs veya haziran ayı içinde başlaması bekleniyor.

Birleşik Krallık’ın yarın "Büyük İptal Tasarısı" diye adlandırılan yeni bir düzenlemeyi yayımlayarak mevcut AB mevzuatını ülkenin iç hukuku haline getirmesi öngörülüyor. Brexit sürecinin sonunda, AB yasalarının geçerliliğini yitirecek olması dolayısıyla Birleşik Krallık, yasalarında boşluk oluşmaması için bu yolu seçiyor.

BAŞLICA SORUNLAR

Müzakerelerde öne çıkması beklenen başlıca konular, Birleşik Krallık'ta yaşayan 3 milyon AB vatandaşı ile AB ülkelerinde yerleşik bir milyon Britanyalının hakları, AB'den ayrılmak için Birleşik Krallık’ın ödemesi gereken para ve AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti ile Birleşik Krallık arasındaki kara sınırının durumu olacak. Birleşik Krallık'ın parçası olan Kuzey İrlanda ile İrlanda Cumhuriyeti arasında sınır kontrollerinin geri getirilme ihtimali, Kuzey İrlanda'da bir kriz yaratmaya gebe olarak görülüyor.

Müzakerelerin, ayrılığı düzenleyen ilk kısmının Ocak 2018’e kadar tamamlanması hedefleniyor. Bunun başarılması halinde taraflar, aralarında bundan sonraki ilişkilerin nasıl şekilleneceğini ele almaya başlayacak. Ancak gelecekteki ilişkileri düzenleyen anlaşmasının Birleşik Krallık’ın birlikten ayrılma süreci resmen tamamlandıktan sonra imzalanması bekleniyor.

Tarafların gelecekteki ilişkileriyle ilgili anlaşmanın sadece ticaret alanıyla sınırlı kalmaması bekleniyor. Buna göre Birleşik Krallık ile AB'nin dış işleri, güvenlik güçlerinin iş birliği, Londra'nın finans merkezi olarak konumu gibi konuların da aralarında olduğu bir dizi konuda iş birliği formülleri geliştirmesi hedefleniyor.

MÜZAKERELERİN UZATILMA İHTİMALİ

Varılacak anlaşmanın 2018 sonbaharında İngiliz parlamentosunun onayına sunulması ardından da hem Avrupa Parlamentosunda hem de üye ülkelerin parlamentolarında onaylanması gerekiyor.

Sürecin aksamaması halinde Birleşik Krallık'ın 2019’un Mart ayında AB’den resmen ayrılmış olması bekleniyor. Ancak AB üyesi 27 ülkenin onay vermesi durumunda, müzakere sürecinin uzatılması da ihtimal dahilinde. Ancak AB üyelerinin genel görüşünün Brexit’in, Mayıs veya Haziran 2019'da beklenen Avrupa Parlamentosu seçimlerinden önce sona ermiş olması gerektiği yönünde olduğu belirtiliyor.

Müzakerelerin sonunda tarafların bir anlaşmaya varamaması da ihtimal dahilinde. Böyle bir durumda Birleşik Krallık yine de AB'den ayrılmış olacak ancak bunun 44 yıldır girift ilişkiler geliştiren taraflar açısından bir kaos yaratmasına kesin gözüyle bakılıyor.

İSKOÇYA KOMPLİKASYONU

İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda'dan oluşan Birleşik Krallık için Brexit'i karmaşıklaştıran etkenlerden biri de İskoçya’nın dün başlattığı ikinci bağımsızlık referandumu süreci olacak.

İskoçya bölgesel hükümeti, 2018 sonbaharı ile 2019 ilkbaharı arasında bir noktada bölgenin Birleşik Krallık'tan ayrılmasını halk oyuna sunmayı hedefliyor. Bu tarihler, Birleşik Krallık'ın AB ile müzakerelerindeki kritik aşamayla çakışıyor.

İskoçya'nın referanduma gidebilmesi için Theresa May başbakanlığındaki merkezi hükümetten izin alması gerekiyor. May, İskoçya’da yeni bir referanduma karşı olduğunu geçtiğimiz günlerde açıklamış olsa da, İskoç bölgesel parlamentosu dün yaptığı oturumda referandum sürecinin başlatılmasını onayladı.

Siyasi gözlemciler, May’in İskoçya’daki bağımsızlık referandumunu belki birkaç yıl erteleyebileceğini ancak özellikle de başarısız olacak bir Brexit anlaşmasının ardında, referandumun kaçınılmaz hale geleceği değerlendirmesini yapıyor.

Birleşik Krallık'tan ayrılmayı 2014'te referanduma götüren ancak bağımsızlık için yeterli çoğunluğu sağlayamayan İskoçya'da hükümet, Brexit oylamasının ardından ikinci bir bağımsızlık referandumunu gündeme almış ve yeni bir halk oylaması tasarısını tartışmaya açmıştı.


Ülkedeki ilk bağımsızlık referandumunda merkezi hükümetin, "Birleşik Krallık'tan ayrılmak Avrupa Birliğinden (AB) de ayrılmak anlamına gelir." şeklindeki ifadesinin de etkisiyle halkın yüzde 55'i Birleşik Krallık'ta kalmaktan yana oy vermişti.

İskoçya, Birleşik Krallık’ın başta ortak pazar olmak üzere AB ile bazı ilişkilerini muhafaza etmesini, bu amaca yönelik olarak da Brexit müzakerelerinde kendisine daha fazla söz hakkı verilmesini istiyor.