Bayezid-i Bistami Türbesi depremde zarar gördü
Hatay'ın Kırıkhan ilçesindeki Darb-ı Sak Kalesi ve içerisinde bulunan Bayezid-i Bistami Türbesi afette zarar gördü.
Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerindeki 10 ili etkileyen depremler, Kırıkhan ilçesi Alaybeyli köyünde, Antakya Haçlı Prensliği'nin önemli kalelerinden Darb-ı Sak Kalesi ile buradaki Bayezid-i Bistami Türbesi'ni de vurdu.
Batıda kayaların tıraşlanması ile oluşturulan, kuzeyde de sur duvarı ile sınırlanmış alanda birbirine kapı ile bağlanan, dikdörtgen planlı, beşik tonozlu dört mekandan oluşan türbenin yolları, kaleden düşen taşlarla kapandı.
Yakın zamanda restore edilen türbenin giriş kapısı ve kitabesi de taşların altında kaldı. Türbenin içerisinde yer alan çilehane ve sandukalar ise zarar görmedi. Darb-ı Sak Kalesi'nin etrafında bulanan tarihi kemerlerin ise bir kısmının yıkıldığı görüldü.
"Türbenin zarar görmesinden dolayı üzgünüz"
Alaybeyli köyü muhtarı Hamza Kadıoğlu, türbenin yakın zamanda restore edildiğini aktararak, "Bayezid-i Bistami Türbesi depremde büyük zarar gördü. Türbenin etrafı da büyük zarar görmüş durumda, üzgünüz." dedi.
Kadıoğlu, "Burası ayrıca bir kale. Burası Kırıkhan için çok değerli. Devletimiz burayı yeniden yapacaktır. Devletimiz buraya da bakacak, Cumhurbaşkanımızın burayı ayağa kaldıracağına inanıyoruz." ifadelerini kullandı.
Bayezid-i Bestami kimdir?
İran'ın Horasan eyaletinde bulunan Bistâm kasabasında doğmuştur. Tasavvufun doğuş devrinde yaşayan Bâyezîd-i Bistâmî'nin, çağdaşı mutasavvıfların birçoğu ile ilgili menkıbeleri vardır. Bâyezîd tasavvuf tarihinde sekr, fena, melâmet, tevhid, mârifet, muhabbet, miraç ve îsâr gibi konulardaki sözleri ve şathiyeleriyle tanınır. O salikin kendinden geçip benliğini yok ederek Hakk'a ermesi gerektiği düşüncesindedir.
Sahip olduğu mertebeye aç karın ve çıplak bedenle, nefsini on iki yıl çekiçle döverek ulaştığını söyleyen Bâyezîd bu mertebede âşıkla mâşukun bir ve aynı, her şeyin "bir"den ibaret olduğunu görmüş, "Ey sen ki bensin!" şeklinde kendisine yine kendisinden nida edildiğini söylemiş, fenadan da fâni olmayı gösteren bu hali ifade etmek üzere her şey O'dur sözünü kullanmıştı