Batı, Türk-Fars-Arap çatışması istiyor

İran Araştırmalar Merkezi (İRAM) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal, "Batı, bölgede Türk ile Farsı, Farsla Arabı, Şiayla Sünniyi çatıştırmak istiyor. Plan bu." dedi.

Prof. Dr. Ahmet Uysal, İran'ın başkenti Tahran'da verdiği mülakatta, bölgedeki gelişmeler, Türkiye-İran ilişkileri ve İRAM hakkında değerlendirmelerde bulundu. İRAM'ın İran'ı doğru anlamak, Türkiye-İran ilişkilerinin gelişmesine katkı sağlamak amacıyla kurulmuş, bağımsız bir düşünce kuruluşu olduğunu ifade eden Uysal, çalışma yöntemlerini duygusal hayranlık ve husumetten uzak, makul, birbirine ihtiyacı olan iki ülkenin objektif bir bakışla birbirlerini tanımalarına katkı vermek olarak tanımladı.

Uysal, "Türkler ve İranlılar, Türk, Fars, Kürt uzun süre birlikte yaşamışlar. Bunların beraber yaşamasını veya birbirini daha iyi anlamasını ve kendilerinin doğrudan diyalog kurmasını önemsiyoruz." ifadelerini kullandı.

15 Temmuz'daki darbe girişiminin başarıya ulaşması halinde Türkiye ile İran arasında muhtemel bir savaştan söz edildiğine ilişkin soruya Uysal, sadece Türkiye ile İran arasında değil bölgede çatışma çıkartılmak istendiği şeklinde yanıt verdi. Uysal şöyle devam etti:

"Sadece Türkiye-İran değil, bölgede çatışma çıkartılmak isteniyor. Batı'ya veya Doğu'daki güçlere rakip olacak güçlü İslam medeniyeti unsurlarını, kendi içinde çarpıştırıp, İslam'ın kendilerine rakip olma şansını yok etmek istiyorlar. Genel plan budur. Yaratıcı kaos teorisi uygulanmak isteniyor. Yani birbirine düşürme ve sürekli karışıklık teorisi. Batı, bölgede Türk ile Farsı, Farsla Arabı, Şiayla Sünniyi çatıştırmak istiyor. Plan bu. Irak ve Yemen'de Araplarla İran'ı çatıştırarak bunu başardılar. Suriye'de de İran'la Türkiye arasında bunu yapmak istiyorlardı. Ama çok şükür iki ülke basiret göstererek böyle bir hataya düşmedi. Eğer Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişimi başarıya ulaşsaydı, onlar açısından bu plan çok daha kolay uygulanabilecekti."

Bu konuda iki ülke aydınlarının yapması gerekenlere ilişkin Uysal, "Kamuoylarını birbirlerine karşı kışkırtmamak gerekiyor. İran'da, 'Türkiye Sünnilik yapıyor', Türkiye'de de 'İran mezhepçilik yapıyor' şeklinde propaganda çok yapılıyor. Bunu uzun süre İran kamuoyunda görüyorduk, Türkiye de buna cevap verdi. Tansiyonu düşürmekte fayda var. Hükümetlerin de uygulamaları söylemlerine uygun olmalı. İran'daki olumsuz haberler Türkiye'dekinden çok daha fazla." dedi.

SURİYE KRİZİNİN ÇÖZÜMÜ

Suriye'deki krizin çözümü konusunda bundan böyle daha hızlı adımlar atılması gerektiğini kaydeden Uysal, "İran tarafı, Suriye'de hiçbir şey olmamış gibi davranarak bu sorunu çözemez. Bugün masa üstünde çözse bile bu geçici olur. Yaptığınız anlaşma barışı kalıcı kılmalıdır. Yoksa tutmaz. Tüm tarafları razı edecek bir çözüm ortaya konulmalı." değerlendirmesinde bulundu.

Astana ve Cenevre sürecinin işletilmesi konusunda Türkiye ve İran tarafının çaba harcaması gerektiğini vurgulayan Uysal, "Türkiye ve İran'ın ortak bir çözüm bulması ABD ve Rusya'nın dayattığı çözümden her zaman daha iyi olacaktır. Onların dayattığı çözüm bölgenin ihtiyaçlarını dikkate almayabilir. Ama Türkiye ve İran'ın ortaya koyacağı çözüm daha kalıcı olacaktır. Burada İran ve Türkiye'nin özel bir çaba göstermesi gerekiyor." dedi.

"DOST ACI SÖYLER"

Son günlerde Türkiye ile İran arasında yaşanan gerginliğe değinen Uysal şunları söyledi:

"Bu gerginliği 'dost acı söyler' babında görüyorum. Suriye'deki krizin ne kadar kötü boyutta olduğu İran'da bilinmiyor. Görülmüyor. Kimin haklı kimin haksız olduğu bir tarafa, Beşşar Esed rejiminin büyük payı olan insanlık dramı, göç krizi ortadadır. Bunda DEAŞ terör örgütünün de payı vardır. Ama asıl sorumlu Esed rejimidir. Türk halkında, ülkesine göç eden 3 milyon Suriyelinin yaşadıkları bu dramının ardında İran'ın olduğu şeklinde yaygın kanaat oluşmuştur. Türkiye'nin birçok şehrinde mülteci olmanın verdiği sıkıntıları yaşayan Suriyelilere şahit oluyoruz. İnsanlar bunlara acıyor ve suçlusunu Esad ve İran olarak görüyor."

"TÜRKİYE DEAŞ'I HİÇBİR ZAMAN DESTEKLEMEMİŞTİR"

İran'da "Türkiye'nin DEAŞ'ı desteklediği" yönünde yürütülen propagandayı eleştiren Uysal, "Türkiye DEAŞ'ı hiçbir zaman desteklememiştir. DEAŞ, Türkiye'nin Suriye'de desteklediği grupları yok etmek için ortaya çıkmıştır." dedi.

DEAŞ'ın Suriye'de Esed rejimine karşı savaşmak yerine Türkiye sınırına yakın bölgelere konuşlanıp Türkiye'ye zarar verdiğini kaydeden Uysal, "Türkiye halkı hoşgörülü, mutedil bir halktır. DEAŞ ise radikal bir örgüttür. Avrupa ve Arap dünyasındaki gibi tabanı Türkiye'de bulamamıştır. DEAŞ'ın bugüne kadar en çok hedef aldığı ülke Türkiye'dir. Tüm bunlara rağmen bu gibi iddiaları dillendirmenin bir mantığı yoktur. Batı bu propagandayı Türkiye'ye baskı unsuru olarak kullandı. Maalesef İran medyası da bu konuda Batı'yı takip etti." diye konuştu.

"Türkiye'nin Sünni bir ülke olması hasebiyle DEAŞ'ı desteklediği" şeklindeki iddiaların yersiz olduğunu ve kesinlikle gerçeği yansıtmadığını vurgulayan Uysal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Müslümanlar olarak üstesinden gelmemiz gereken sorunların başında mezhepçilik fitnesi geliyor, ırkçılık fitnesi geliyor. Her zaman ifade ettiğim gibi benim dinim Sünnilik de değildir Şiilik de değildir, benim dinim İslam'dır. Ben tıpkı 1 milyar 700 milyon kardeşim gibi sadece ve sadece bir Müslümanım. Diğer tüm farklılıklar bu inancımın, bu sıfatımın gerisindedir." sözlerini hatırlatarak, Türkiye'nin mezhepçi siyasetten uzak durduğunu ve Esed'e Nusayri olduğu için değil, zalim olduğu için karşı çıktığını ifade etti.

İRAM Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal, İran'a gerçekleştirdiği ziyarete ilişkin şunları kaydetti:

"İran'da düşünce kuruluşlarında görüşmeler yaptık. İki ülkenin çözemeyeceği bir sorun yok. İyi izlenimler edindik. Türkiye'nin İran Araştırmaları Merkezi'ni kurması burada ilgiyle karşılanmış. Verimli görüşmeler de yaptık. İran Türkiye'yi daha iyi tanıyor ve inceliyor. Türkiye'nin de İran'ı yakından tanıması gerekiyor. Keşfedilmeyi bekleyen ortak mirasımız var. Bu ve buna benzer konularda İranlı meslektaşlarımız ve düşünce kuruluşlarıyla ortak çalışmalar planlıyoruz."