Bahçeli’nin yeni yıl mesajı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Her anı sıkıntılı, her günü sorunlu 2013 yılını yoğun tartışma, yaygın iftira, yıldırıcı kamplaşma, yozlaştırıcı bağ ve bağlantılarla geride bırakmış bulunuyoruz" dedi.
Yeni yıl nedeniyle kutlama mesajı yayınlayan Bahçeli, “Her anı sıkıntılı, her günü sorunlu 2013 yılını yoğun tartışma, yaygın iftira, yıldırıcı kamplaşma, yozlaştırıcı bağ ve bağlantılarla geride bırakmış bulunuyoruz. Ne üzücüdür ki, içte ve dışta tepkileri bileyen, sinirleri geren, öfkeleri tetikleyen ve büyük yankı uyandıran karmakarışık hadiseler 2013 yılını çekilmez yapmıştır. Aynen önceki senelerde olduğu gibi, Türk milleti 2013 yılında kaybeden, bunalan ve dara düşen taraf olmuştur. Kötü niyetliler 2013 yılında gülmüş, bölücüler 2013 yılında umutlanmış, terör lobileri 2013 yılında güç ve itibar kazanmıştır. Aziz milletimiz Başbakan ve hükümetinin saldırgan, uzlaşmaz, kural tanımaz, adalet bilmez ve hukuk takmaz sorumsuz ve gayri ahlaki politikalarıyla biraz daha hırpalanmış, biraz daha örselenmiştir. Başbakan Erdoğan’ın kırıcı üslubu, kutuplaştırıcı siyaseti, nefreti özendiren dili, barış ve kardeşliği budayan tavrı şuurunu kaybederek dolduruşa gelenleri kefene büründürmüştür. Bu itibarla yaşamayı özendirmesi ve bunu da teminat altına alması gerekenler çok ciddi vebal altına girmiştir” dedi.
Siyasi sorumluluk mertebesinde bulunanların serinkanlı olmaktan uzaklaştığını, insaf ve vicdanla ipleri kopardığını, akıl ve sağduyu yolundan tehlikeli şekilde savrulduğunu kaydeden Bahçeli, “Nitekim bunlar, siyasi ihtirasına gem vurmak yerine, anlaşmazlıkları derinleştirecek, insanımızı birbirine düşürecek, akla ve hayale sığmayacak kasti yanlışları siyaset zannedecek kadar küçülmüş, ufalmış, değer ve vicdan aşınmasına uğramıştır. Yandaşlarına kefen giydirip savaş boyaları sürerek pervasızca husumet elçiliği yapanların her şey bir yana insanlığından bile şüphe duymak lazımdır. Görülmektedir ki, Türkiye, hükümetin sevk ve idaresiyle düşman kanatlara ayrılmış, şeklen iki yüzde elliye bölünmüş ve birlikte yaşama iradesi ağır hasar almıştır. 2013 yılında ülkemizin hali, milletimizin huzur ve esenliği kabus filmlerini aratmayacak ölçüde bozulmuş, yara bere içinde kalmıştır. Devlet kilitlenmiş, ekonomi tıkanmış, siyaset tükenmiş, sosyal yapı dağılmış, spor buruşmuş, sanat tahrip edilmiş, özgürlükler tırpanlanmış, demokrasi duraklamış, bireysel haklar solmuştur. Buna karşı terörist emeller kamçılanmış, çözüm ve barış makyajlı işbirlikçiler, millet, milliyet ve memleket muhalifleri ihanet yarışında öne geçmişlerdir. 2013’de PKK’nın meşrulaştırma teşebbüsleri hız kazanmıştır. Milletimizin kaderi eli kanlı katillere mahkum bırakılmak istenmiştir. Milli birlik ve bütünlüğe verilen zararın yanında, devletin otoritesi ve vatandaşlarımız nezdindeki güveni zayıflatılmış ve zaafa düşürülmüştür. Bu yıl içerisinde bölünme provaları çok yönlü olarak sahnelenmiştir. Türk milletinin tüm değerleri ayaklar altına alınmış, bebek katilinden canisine, peşmergesinden küresel cinayet faillerine kadar tüm karanlık simalar çıtayı yükseltmiştir. Bu kirli çevreler AKP’nin bazen kardeşi, bazen dostu, bazen müttefiki, bazen ortağı, bazen de yol arkadaşı rollerine bürünmüşlerdir. PKK’dan farksız bir anlayışla iktidar koltuğunda oturan AKP, uygulamalarıyla Türk milletinin birlik ve bütünlüğünü kökünden koparacak ve dinamitleyecek ahlaki sefaletin içine yuvarlanmıştır” dedi.
"RÜŞVET VE YOLSUZLUK 4 BAKANI KOLTUĞUNDAN ETTİ"
Bahçeli mesajına şöyle devam etti:
“Geride bıraktığımız 2013 yılı ayrışma, çözülme, bölünme, ihanet ve teslimiyetle dolu olduğu kadar, yolsuzluğun, rüşvetin, milletin malına göz dikmenin ve tüyü bitmemiş yetimin hakkına girmenin de hüküm sürdüğü bir yıl olmaya şimdiden namzettir. 17 Aralık’tan itibaren gündemi saran “Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması” Türkiye’nin nasıl büyük ve tehlikeli soygun düzeniyle karşı karşıya olduğunu alenileştirmiştir. Rüşvet ve Yolsuzluk iddiaları dört bakanı koltuğundan etmiş, AKP’li beş değerli milletvekilinin istifasına yol açmış ve yasa dışı ilişkilerin kapağını aralamıştır. 2013 yılında kanunsuzluklar sivrilmiş, haksız kazanç kapıları açılmış, iktidarın koruması altındaki çıkar grupları hukuku çiğneyerek servet üstüne servet biriktirmişlerdir. Görülmektedir ki, kara para döngüsü hükümeti esir almıştır. Kaçakçılık, rüşvet, ihale mafyaları, örgütlü suçlar hükümeti tutsak etmiştir.Hukukun tecelli etmesi açısından, Türkiye’nin aklanıp temizlenmesi bakımından gündemdeki hukuki sürecin devamı mutlaka sağlanmalı, 2013 yılı böylelikle şaibelerden arındırılmalıdır. Başbakan Erdoğan’ın mahkemelere, savcılara ve hakimlere kara çalması kendisini ve etrafındakileri kurtarmaya yetmeyecek, bilakis şüpheleri artıracak, suçlamaların doğru olduğu kanaatini güçlendirecektir. Gündemi saptırmak, algıları yönetmek ve yönlendirmek amacıyla, “Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması”nı komplolarla izah etmek, dış bağlantılarla itham etmek, paralel devlete atfetmek pişkinlik şöyle dursun, milletimizin ferasetiyle alay etmektir. Daha düne kadar Türkiye’yi vesayetçi güçlerin tasallutundan kurtardıklarını, çeteleri, mafyaları, karanlık odakları yendiklerini sıklıkla açıklayanların şimdi devlet içinde devletten bahsetmesi kara mizah örneğidir. Esasen Türkiye paralel devletin yanında, paralel hükümet, paralel başbakan, paralel siyasetle yüz yüzedir. İşte 2013 yılının son günleri bu yalın gerçeği tümüyle ifşa etmiştir. 2013 yılı “Rüşvet ve Yolsuzluk” sarmalının deşifre edildiği, namuslu ve vatanperver hukuk insanlarının devreye girdiği bir yıl olarak anılacaktır. Başbakan Erdoğan ve hükümeti bulanık suda balık avlama merakından vazgeçerek hukukun önünü açmalı, devlet imkanlarını kullanarak adaleti boğazlama aymazlığından muhakkak ki dönmelidir. Bundan sonra milletimizin gözü önünde cereyan eden soruşturma sürecinin tavsaması devlet ve toplum yapısını kangrene çevirecektir. 2013 yılında ortaya çıkarılan “Rüşvet ve Yolsuzluk” çarkına kim ya da kimler dahilse 2014’de topluca mahkeme önüne çıkarılmalı, devlet çalıştırılmalı, hukukun üstünlüğüne riayet edilmelidir. Ümit ederim ki, 2014 yılı dürüstlüğün onaylanacağı, yolsuzluğun, haramzadelerin ve günahkârların mahkum olacağı bir yıl olarak tarihe geçecektir. Helal kazancı için geceli gündüzlü çalışan aziz milletimin her ferdi, yattığı yerden milyarlarca lirayı götüren zimmetçilere, istismarcılara, maneviyat tacirlerine, hırsızlara, üç kuruşa tamah edip iki dünyalarını da zelil eden siyaset vebalarına fırsat vermeyecek, demokratik gücüyle hakkına ve hukukuna sahip çıkacaktır. 2014’de teslimiyete, zulme, bölücülüğe, yolsuzluğa yani AKP’ye karşı milletimizin geçit vermeyeceğine yürekten inanıyorum. Bu vesileyle 2014 yılının milletimiz, devletimiz, Türk-İslam alemi ve insanlık için hayırlara vesile olmasını Cenabı Allah’tan niyaz ediyor, tüm vatandaşlarımın yeni yılını tebrik ediyorum. Önümüzdeki 365 günlük zaman diliminin, milli bütünlüğümüzün korunarak daha da sağlama alındığı, teslimiyetin def edildiği, demokrasimizin daha da güçlendirildiği, bölgemizde kan ve göz yaşının değil huzur, barış ve kardeşliğin hakim olduğu bir döneme tekabül etmesini içtenlikle temenni ediyorum.”
(İHA)
Siyasi sorumluluk mertebesinde bulunanların serinkanlı olmaktan uzaklaştığını, insaf ve vicdanla ipleri kopardığını, akıl ve sağduyu yolundan tehlikeli şekilde savrulduğunu kaydeden Bahçeli, “Nitekim bunlar, siyasi ihtirasına gem vurmak yerine, anlaşmazlıkları derinleştirecek, insanımızı birbirine düşürecek, akla ve hayale sığmayacak kasti yanlışları siyaset zannedecek kadar küçülmüş, ufalmış, değer ve vicdan aşınmasına uğramıştır. Yandaşlarına kefen giydirip savaş boyaları sürerek pervasızca husumet elçiliği yapanların her şey bir yana insanlığından bile şüphe duymak lazımdır. Görülmektedir ki, Türkiye, hükümetin sevk ve idaresiyle düşman kanatlara ayrılmış, şeklen iki yüzde elliye bölünmüş ve birlikte yaşama iradesi ağır hasar almıştır. 2013 yılında ülkemizin hali, milletimizin huzur ve esenliği kabus filmlerini aratmayacak ölçüde bozulmuş, yara bere içinde kalmıştır. Devlet kilitlenmiş, ekonomi tıkanmış, siyaset tükenmiş, sosyal yapı dağılmış, spor buruşmuş, sanat tahrip edilmiş, özgürlükler tırpanlanmış, demokrasi duraklamış, bireysel haklar solmuştur. Buna karşı terörist emeller kamçılanmış, çözüm ve barış makyajlı işbirlikçiler, millet, milliyet ve memleket muhalifleri ihanet yarışında öne geçmişlerdir. 2013’de PKK’nın meşrulaştırma teşebbüsleri hız kazanmıştır. Milletimizin kaderi eli kanlı katillere mahkum bırakılmak istenmiştir. Milli birlik ve bütünlüğe verilen zararın yanında, devletin otoritesi ve vatandaşlarımız nezdindeki güveni zayıflatılmış ve zaafa düşürülmüştür. Bu yıl içerisinde bölünme provaları çok yönlü olarak sahnelenmiştir. Türk milletinin tüm değerleri ayaklar altına alınmış, bebek katilinden canisine, peşmergesinden küresel cinayet faillerine kadar tüm karanlık simalar çıtayı yükseltmiştir. Bu kirli çevreler AKP’nin bazen kardeşi, bazen dostu, bazen müttefiki, bazen ortağı, bazen de yol arkadaşı rollerine bürünmüşlerdir. PKK’dan farksız bir anlayışla iktidar koltuğunda oturan AKP, uygulamalarıyla Türk milletinin birlik ve bütünlüğünü kökünden koparacak ve dinamitleyecek ahlaki sefaletin içine yuvarlanmıştır” dedi.
"RÜŞVET VE YOLSUZLUK 4 BAKANI KOLTUĞUNDAN ETTİ"
Bahçeli mesajına şöyle devam etti:
“Geride bıraktığımız 2013 yılı ayrışma, çözülme, bölünme, ihanet ve teslimiyetle dolu olduğu kadar, yolsuzluğun, rüşvetin, milletin malına göz dikmenin ve tüyü bitmemiş yetimin hakkına girmenin de hüküm sürdüğü bir yıl olmaya şimdiden namzettir. 17 Aralık’tan itibaren gündemi saran “Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması” Türkiye’nin nasıl büyük ve tehlikeli soygun düzeniyle karşı karşıya olduğunu alenileştirmiştir. Rüşvet ve Yolsuzluk iddiaları dört bakanı koltuğundan etmiş, AKP’li beş değerli milletvekilinin istifasına yol açmış ve yasa dışı ilişkilerin kapağını aralamıştır. 2013 yılında kanunsuzluklar sivrilmiş, haksız kazanç kapıları açılmış, iktidarın koruması altındaki çıkar grupları hukuku çiğneyerek servet üstüne servet biriktirmişlerdir. Görülmektedir ki, kara para döngüsü hükümeti esir almıştır. Kaçakçılık, rüşvet, ihale mafyaları, örgütlü suçlar hükümeti tutsak etmiştir.Hukukun tecelli etmesi açısından, Türkiye’nin aklanıp temizlenmesi bakımından gündemdeki hukuki sürecin devamı mutlaka sağlanmalı, 2013 yılı böylelikle şaibelerden arındırılmalıdır. Başbakan Erdoğan’ın mahkemelere, savcılara ve hakimlere kara çalması kendisini ve etrafındakileri kurtarmaya yetmeyecek, bilakis şüpheleri artıracak, suçlamaların doğru olduğu kanaatini güçlendirecektir. Gündemi saptırmak, algıları yönetmek ve yönlendirmek amacıyla, “Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması”nı komplolarla izah etmek, dış bağlantılarla itham etmek, paralel devlete atfetmek pişkinlik şöyle dursun, milletimizin ferasetiyle alay etmektir. Daha düne kadar Türkiye’yi vesayetçi güçlerin tasallutundan kurtardıklarını, çeteleri, mafyaları, karanlık odakları yendiklerini sıklıkla açıklayanların şimdi devlet içinde devletten bahsetmesi kara mizah örneğidir. Esasen Türkiye paralel devletin yanında, paralel hükümet, paralel başbakan, paralel siyasetle yüz yüzedir. İşte 2013 yılının son günleri bu yalın gerçeği tümüyle ifşa etmiştir. 2013 yılı “Rüşvet ve Yolsuzluk” sarmalının deşifre edildiği, namuslu ve vatanperver hukuk insanlarının devreye girdiği bir yıl olarak anılacaktır. Başbakan Erdoğan ve hükümeti bulanık suda balık avlama merakından vazgeçerek hukukun önünü açmalı, devlet imkanlarını kullanarak adaleti boğazlama aymazlığından muhakkak ki dönmelidir. Bundan sonra milletimizin gözü önünde cereyan eden soruşturma sürecinin tavsaması devlet ve toplum yapısını kangrene çevirecektir. 2013 yılında ortaya çıkarılan “Rüşvet ve Yolsuzluk” çarkına kim ya da kimler dahilse 2014’de topluca mahkeme önüne çıkarılmalı, devlet çalıştırılmalı, hukukun üstünlüğüne riayet edilmelidir. Ümit ederim ki, 2014 yılı dürüstlüğün onaylanacağı, yolsuzluğun, haramzadelerin ve günahkârların mahkum olacağı bir yıl olarak tarihe geçecektir. Helal kazancı için geceli gündüzlü çalışan aziz milletimin her ferdi, yattığı yerden milyarlarca lirayı götüren zimmetçilere, istismarcılara, maneviyat tacirlerine, hırsızlara, üç kuruşa tamah edip iki dünyalarını da zelil eden siyaset vebalarına fırsat vermeyecek, demokratik gücüyle hakkına ve hukukuna sahip çıkacaktır. 2014’de teslimiyete, zulme, bölücülüğe, yolsuzluğa yani AKP’ye karşı milletimizin geçit vermeyeceğine yürekten inanıyorum. Bu vesileyle 2014 yılının milletimiz, devletimiz, Türk-İslam alemi ve insanlık için hayırlara vesile olmasını Cenabı Allah’tan niyaz ediyor, tüm vatandaşlarımın yeni yılını tebrik ediyorum. Önümüzdeki 365 günlük zaman diliminin, milli bütünlüğümüzün korunarak daha da sağlama alındığı, teslimiyetin def edildiği, demokrasimizin daha da güçlendirildiği, bölgemizde kan ve göz yaşının değil huzur, barış ve kardeşliğin hakim olduğu bir döneme tekabül etmesini içtenlikle temenni ediyorum.”
(İHA)