Bahçeli'nin gündemi HSYK

MHP lideri Devlet Bahçeli grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.


İşte Bahçeli'nin konuşmasından satır başları;

Türkiye'miz çok ağır bir gündemin çinde adeta işkence görmektedir. İÇinden geçtiğimiz zaman diliminde herşey ortaya çıkmıştı. Devlet bitkisel hayat semptomları göstermektedir.AKP iktidarı ülkemizin başındaki bir numaralı müsubet haline gelmiştir. Vatandaşlarımız malesef ekonomik sıkıntılar içinde. Başbakan geçtiğimiz hafta Singapur içinde orkidelerle keyif yaparken vatandaşımız sıkıntı çekmekteydi. Başbakan Erdoğan ve yandaşları yasadışı yolla zenginleşirken milyonlarca vatandaşımız işsiz kalmakta ve fakirleşmektedir. AKP'nin iktidar yıllarında hırsızlar yardımsever olarak gösterilmiş, haklim ve savcılar militan olarak isimlendirilmiştir. Son yıllarda sap ile saman birbirine karışmıştır. Vatandaşlarımız can derdindeyken AKP yürütmenin derdindedir. Türkiye'nin ekonomik tablosu içaçıcı halde değildir.

"PARAMIZ DEĞER KAYBEDİYOR"

Türkiye AKP döneminde italat cenneti haline gelmiştir. Bu bağlamda dış tücaret açığı da her geçen gün artmıştır. 17 Aralık rüşvet ve yolsuluk operasyonundan bugüne kadar milli paramızın değer kaybı her geçen gün artımıştır. Tükiye'nin operasyodan bugüne ekonomik kaybı 150 milyar doları bulmuştur.Türkiye'de yaşanan hukuk cinayetleri Türkiye ekonomisine ilave sorunları getirmektedir. Dış muslukların kesimesi cari denge açığını daha büyütecektir.Yabancıların tasarrufları ile ekonominin çarkı dönmüştür. bugüne kadar... Büyüyen cari açık Niğdeli kardeşimizin hayatı ile oynamak Yozgatlı çiftçiyi, Samsunlu esnafı zora sokacaktır.

"AKP MİLLETİMİZİ AÇMAZA SÜRÜKLÜYOR"

Başbakan Erdoğan aziz milletimizi ateşe attığını ne zaman anlayacaktır. Kur fırlayacak devalüyasyon yaşanacak ve milletimiz daha da fakirleşecektir. AKP bu açmaza doğru milletimizi sürüklemektedir. Bu durumda Türkiye'de ekonomik iflas her tarafta acı sonuçlarını gösterecektir.Kur artışı büyümeyi de olumsuz etkileyecektir. Daralma ihtimali fazla olan dış kaynakarı mutlaka elde tutmak gerekmektedir. Türkiye ekonomisi borca bağlanmış küesel çıkarların emrine verilmiştir. Ekonomik başarı hikayesi palavradan başka bir şey değildir. Türkiye resmen tehlike altında olan ilk 5 ekonomi arasındadır.

"EKONOMİYİ YÖNETMEKTEN ACİZLER"

Erdoğan ve çevresi ekonomiyi yönetmekten acizdir. Fakat konu rüşvet olunca akıllara durgunluk veren maharet göstermektedir. Yoksullarımızında esirgediğini para babalarına ikram etmiş, öksüzün nafakasını ayakkabı kutularında saklamıştır. Türk milleti hesabını sandıkta görecektir.Bu karanlık devri kapatmak için inançlı ve azimliyiz. Haksızlık hukuksuzluğun üstesinden gelmek için son derece heyecanlıyız. Türkiye'nin toplumsal dokusu yara almakta milli bünye hasar görmektedir.

Ülkemizin şu günkü ortamında hukuk devleti ilkesi tahrip edilmektedir. Rüşvet iddialarını örtbas etmek için beyanlardan tamamen sapmıştır. AKP'nin geri dönüş yapması anayasal kurum olan HSYK'nın siyasi gayelerle yürütmenin güdümüne alınması için düğmeye basması otoriter yönetimin bir sonucudur.

"UTANACAKLAR MI?"

Yetmez ama evetçiler bunu içine sindirmiş midir? Bağımsız ülkücüyüz diye evet propagandasına katılanlar utanacak mıdır? MHP'ye alçakça saldıranlar, referandumda en çok darbe aldığımızı yayan zeka özürlüler şimdi nereye saklandı. Kalelerimizin düştüğünü yayan, Kandil çıkartmasını göğüslerinde taşıyanlar, yandaşlıktan kuduz kesilenler, bunca şeyden sonra hala konuşabilecek mi? 12 Eylül referandumunu bahane ederek baraj altında kaldığımızı iddia eden şeytan sütüyle beslenmişler şimdi nereye kaçmıştır? Aradan geçen üç buçuk yıl sonra ne dediysek ortaya çıkmıştır. O günlerde dört bir koldan bize saldıranlar bugün sessizliğe bürünmüştür.

"ÖZGÜRLÜK SÖZLERİ AKP'NİN AMBALAJI"

Kendi fitne sellerinde yıllar sonra da olsa boğulmaktan kurtulamadılar. Arşivler herkese açıktır. 12 Eylül referandumu öncesinde kimin ne dediği açıktır. AKP'nin amacı yargı reformu değil siyasi hesaplardır derken, daha adil bir sistem için evet diyoruz. Hukuk demokrasi ve özgürlük sözleri AKP'nin ambalajıdır. HSYK'nın siyasallaştığını söylerken, Başbakan HSYK'yı ideolojik kampanyalardan kurtaracağız diyordu. Biz AKP yargının tarafsızlığını zedeleyecek derken, Başbakan HSYK evrensel normlara kavuşuyor diyerek havanda su dövüyordu. Sırf anayasa değişikliği ile huzur sağlanmaz derken, Başbakan Türkiye böyle bir hukuk sistemiyle kalkınabilir mi diyerek sızlanıyordu. Başbakan krize evet demiştir. Şimdi ise geçmişteki evetinden bin pişmandır. Geçmişte yanlış yaptığını kabullenmektedir. Başbakan üç buçuk yıl sonra rüzgar gülü gibi fırıldak gibi çarkıfelek gibi dönüşünün bedelini nasıl ödeyecektir. Referandum sürecinde ağzından çıkan şu sözleri nereye koyacaktır: "HSYK'nın yapısını değiştiriyoruz. Anadoluda trakyada binbir zorlukla görev yapan ilk derece mahkemleri hakim ve savcıları kendi kaderlerini tayin hakkına kavuşacaktır"

"HSYK'YI HÜKÜMET EMRİNE SOKMAK İSTİYORLAR"

 Erdoğan'ın HSYK'yı öven göklere çıkaran daha bir çok sözleri var. Ancak bugün HSYK'ya yetkim olsa yargılardım, suç işliyor, millet yargılayacak sözleriyle cepheden saldırmaktadır. Başbakan'ın dünü yalan, bugünü riya, yarını da kapkaradır. Bu şahıs bilmiyorsa kendisine hatırlatırım ki, iman kaynağı doğruluk, küfrün sancağı ise yalandır. Başbakan ve hükümeti öyle bir noktadır ki, HSYK'yı resmen Adalet Bakanlığı'na bağlamak için geceyi gündüze katmaktadır. Hakim ve savcılar hükümetin emrine sokulmak istenmektedir.

Abdullah Gül'ün devreye girmesi gecikmiş olsa da olumludur. Bu temasların sonuç vermesini, içtenlikle temenni ediyorum. Biz parti olarak HSYK ile ilgili düzenlemeye ilişkin görüşümüzü beyan ettik. Referandumdaki duruşumuzu koruduğumuzu söyledik. HSYK konusundaki ısrardan vazgeçilmesini istedik. Hukuka saygı duyulmasını, rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının engellenmemesini beyan ettik. Erdoğan örgüt uzantıları hainler, miltanlar, bildiri dağıtanlar, maşalar gibi ağır sözlerle savcılara saldırmaktadır. Hatta Başbakan'ın İstanbul eski cumhuriyet başsavcı vekilini iki kurye vasıtasıyla tehdit ettiği de açığa çıkmıştır. Başbakan'ın mafya gibi gözdağı vermesi çetenin kim olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Başbakan çeteleşmiş organize suç örgütünden farkı kalmamıştır.

"HSYK TEKLİFİ ANAYASAYA AYKIRI"

Savcıların özel hayatını didik didik eden, Dubai'ye karşı dedektiflik edenlere karanlık odaklar, derin yapılanmalar demeyeceğiz de kime diyeceğiz. Bile bile yasaları çiğneyerek cürüm işleyenlere suç şebekesinin failleri demeyecek miyiz? AKP'nin HSYK ile ilgili kanun teklifi anayasa aykırıdır. Alelacele hazırlanan kanun teklifi TbMM'ye sevkedilmiş ve komisyonda görüşülmeye başlanmıştır. Bu ara rejim taktiği, antidemokratik yönetimlere has tutum AKP'ye yön vermiştir. Adalet Bakanı yargının tepesinde tek bilen olacak ve Erdoğan'ın özel temsilcisi olarak görev yapacaktır. Devlet şerik kabul etmez diyen Adalet Bakanı unutmasın ki yargı da şekaveti ve şerirliği kabul etmeyecketir.

İktidar rotayı şaşırmış, müsabaka esnasında kural değişikliği arayışına düşmüştür. Havada uçuşan tekmeleri ve silah gibi kullanılan pet şişlerini ve füze gibi fırlatılan tabletleri millet görmüştür. Devlet organları birbirine girmiştir. Rüşvet ve yolsuzluk soruşturması AKP'nin gerçek yüzünü deşifre etmiştir.

"CUMHURBAŞKANI AHLAKİ SORUMLULUK GÖSTERMELİ"

İkaz ve önemle bildiriyorum ki Türkiye yargı yürütme ve yasama arasındaki meydan savaşına daha fazla dayanamaz. İktidar sorumsuz açıklamalardan tahrik edici üsluptan provoke edici yöntemlerden acilen vazgeçmelidir. PKK pusuya yatmış ve en zayıf anımızı kollamaktadır. Türkiye güç kaybına uğramakta ve ekseni kaymaktadır. Bir oldu bittiyle toplumsal çatışma girdabına sürüklenmesi mahvımıza neden olacaktır. Devletin kurumları yetki mücadelesiyle geleceğimizi riske soktuğunu görmelidir. Hükümet HSYK konusunda ısrar ederse Cumhurbaşkanı kanun önüne gelince aynen iade edecek ahlaki sorumluluğu göstermelidir.

 DOĞU'DA BUDACI, BATIDA PAPACI

Türkiye Başbakan Erdoğan gibi, Doğuya gidince Buda'cı, Batıya gidince Papacı, Kuzeye gidince Şangaycı, Güneye gidince İhvancı bir garabetin esiri olmuştur.Oy veren kardeşlerim kandırılmayı nasıl hazmetmiştir. Türkiye bu başbakana rağmen büyük bir devlettir. Bakkal bile yönetemeyecek olduğu halde Başbakan olan Erdoğan'dan Türkiye'yi kurtaracağız.

Paralel yapılar ve örgütlerle mücadeleler savsaklanmamalıdır. Başbakan bu örgüte şimdiye kadar ne yapmıştır? Görevden alınanlar bu örgütün mensubu mudur? 16 aralıkta farkedilmeyen bu yapılarn, 17 aralıktan sonra mı gün yüzüne çıkmıştır. Dost modern darbecilerle ilgili belgeler ne zaman ortaya çıkacaktır? Başbakan'ın önünde özel bir liste mi vardır? Kamu görevlileri fişleme ve takibe mi tabi tutulmuştur. O zaman referandumda fişlemelerin kaldırıldığı hangi ahlakla söylenmiştir?