Bahçeli: TSK üzerinden PKK’ya can simidi uzatılmasını tasvip etmeyiz
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yeniden yargılanma tartışmalarını değerlendirerek, “Son birkaç gündür, yeniden yargılanma sakızı herkesin ağzında. Tüm taraflara açık açık söylüyorum; kumpasçılar hesap vermeden, kumpasın gayesi net olarak ilan edilmeden, TSK üzerinden PKK’ya ve İmralı canisine can
ANKARA (CİHAN)- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yeniden yargılanma tartışmalarını değerlendirerek, “Son birkaç gündür, yeniden yargılanma sakızı herkesin ağzında. Tüm taraflara açık açık söylüyorum; kumpasçılar hesap vermeden, kumpasın gayesi net olarak ilan edilmeden, TSK üzerinden PKK’ya ve İmralı canisine can simidi uzatılmasını, tasvip etmeyiz, buna karşı da sonuna kadar direniriz.” ifadelerini kullandı.
TBMM’deki grup toplantısında konuşan Bahçeli şöyle konuştu: “Sanki ortada rüşvet ve yolsuzluk salgını yokmuşçasına hareket eden, Başbakan’a yönelik şirinlik ve sevimlilik yarışına giren Türkiye Barolar Birliği Başkanı da devreye girmiş, kendince inisiyatif almıştır. Kumpasla, yolsuzluğun ve rüşvetin üzeri kapatılarak, gündem asıl mecrasından koparılmak üzere yeni baştan planlı bir müdahale yapılmıştır. Bu sinsi bir kurgudur. Bizim açımızdan meselenin garip ve kuşkulu tarafı, gündem ibresinin birden bire ve aceleyle yeniden yargılanma konusuna sabitlenmiş olmasıdır. Esasen hukukun, kendi içinde yeniden yargılanma yolu açık ve bellidir. Bunun dışında, geçmişteki yargılamaları yenilenme çabası, yapılan yanlışların dolambaçlı yollardan itiraf ve teyidinden başka bir anlama gelmeyecektir. Sormak ve öğrenmek isteriz ki, Türkiye Barolar Birliği Başkanı acaba Başbakan’a rüşveti ve yolsuzluk iddialarını hatırlatacak fazileti göstermiş midir? Ülkemizin şu anki ihtiyacı Ergenekon’dan, Balyoz’a, KCK’dan Şike davasına kadar, yeniden yargılama imkanını tanımak mıdır? Madem TSK’ya kumpas kurulduğu zımmen kabullenilmiştir, önce bu kumpasın tarafları her kimse, ifşa edilip, mutlaka hakim karşısına çıkarılmalıdır. 2007 yılından beridir mağdur edilen, yıllarca cezaevinde süründürülen ve darbeyi aklından dahi geçirmeyen vatansever asker kişilerin bedelini, kim ödeyecektir? Aradan yedi yıl geçtikten sonra, ‘pardon’ demek, düne kadar darbe davalarının savcısı olmakla, mangalda kül bırakmayan Başbakan’ı ve kumpas taraftarlarını kurtaracak mıdır? Hadi kurtardı, diyelim, o halde TSK bunu nasıl içine sindirecek, hakkı gasp edilmiş, Silivri’yi, Hasdal’ı, Sincan’ı çilehaneye çevirmiş ve asıl darbecilerle hiç işi olmamış kahramanların ve ailelerinin yüzüne nasıl bakılacaktır? Merak ediyorum, Türkiye Barolar Birliği Başkanı, kanun değişikliğiyle avunurken bunları düşünmüş ve bu sorular üzerinde kafa yormuş mudur? Şimdi başta hükümet olmak üzere, malum çevreler bize; ‘Ergenekon davası hataydı, Balyoz uydurmaydı, darbeciler masumdu’ demeye mi çalışmaktadır? Yılların hesabını kim verecek, intihar eden subaylar nasıl geri gelecek, Türk Ordusu'nun teröristlerle aynı kategoriye sokulmasını, genelkurmay başkanlarının terör örgütü kurmaktan ceza almasını kim nasıl izah edecektir? PKK’lıları serbest bıraktırıp, Meclis’te Anayasa değişikliği için uzlaşanlar, milli vicdana ne diyecektir? Sayın Engin Alan’ı 18 yıla mahkum edenler ve bu mahkûmiyetten 56 gün sonra Anayasa’ya müracaatla tutuklu milletvekili sorununu fiilen çözmeyi akıl ederek PKK’nın önünü açanlar, kime ne anlatmaya çalışmaktadır? Başbakan Erdoğan ve hükümetinin gizli gündeminde, kumpası gerekçe yaparak İmralı canisini ve tutuklu PKK’lıları yeniden yargılayıp serbest bırakmak var mıdır? Biz 2011 seçimlerinden beri tutuklu milletvekillerinin sorununu çözelim dedik, kimseden ses çıkmadı. Teklifler getirdik, duyan ve ilgilenen bile olmadı. Çelişki abidesi Başbakan ise, ‘Bana mı sordunuz da milletvekili yaptınız?’ diyerek uzlaşmaya hiç yanaşmadı. Fakat son birkaç gündür, yeniden yargılanma sakızı, herkesin ağzındadır. Tüm taraflara açık açık söylüyorum, kumpasçılar hesap vermeden, kumpasın gayesi net olarak ilan edilmeden, TSK üzerinden PKK’ya ve İmralı canisine can simidi uzatılmasını, tasvip etmeyiz, buna karşı da sonuna kadar direniriz. 4 Temmuz 2011 tarihli Meclis grup toplantımızda, sanki bugünleri görmüşçesine aynısıyla şunları söylemiştim: ‘İmralı, Silivri ve KCK arasında denge arayışları varsa ve mesela sayın Engin Alan bölücülere karşı rehin olarak tutuluyorsa, er ya da geç bunun hesabını sormak bizim için namus borcu olacaktır.’ Bu öngörümüz, şu günkü ortamda gerçekleşmeye başlamıştır. Bizim için İstanbul Milletvekilimiz Sayın Engin Alan baştan beri suçsuzdur. PKK’lıların serbest bırakılıp onun içeride kalması ise şerefsizce yazılan iğrenç bir senaryonun sonucudur. Biz hak ve hukukun yerini bulması ve milletvekilimizin aramıza dönmesi için tüm mücadelemizi yapmaktan geri durmayacağız. Her ne kadar prensipte yeniden yargılanmaya olumlu baksak da, bu yolla PKK’nın aklanmasına, İmralı canisinin affına kesinlikle müsamaha göstermeyecek, milletimizin aleyhine olacak her adımın karşısında kararlıca duracağız.”
CİHAN
TBMM’deki grup toplantısında konuşan Bahçeli şöyle konuştu: “Sanki ortada rüşvet ve yolsuzluk salgını yokmuşçasına hareket eden, Başbakan’a yönelik şirinlik ve sevimlilik yarışına giren Türkiye Barolar Birliği Başkanı da devreye girmiş, kendince inisiyatif almıştır. Kumpasla, yolsuzluğun ve rüşvetin üzeri kapatılarak, gündem asıl mecrasından koparılmak üzere yeni baştan planlı bir müdahale yapılmıştır. Bu sinsi bir kurgudur. Bizim açımızdan meselenin garip ve kuşkulu tarafı, gündem ibresinin birden bire ve aceleyle yeniden yargılanma konusuna sabitlenmiş olmasıdır. Esasen hukukun, kendi içinde yeniden yargılanma yolu açık ve bellidir. Bunun dışında, geçmişteki yargılamaları yenilenme çabası, yapılan yanlışların dolambaçlı yollardan itiraf ve teyidinden başka bir anlama gelmeyecektir. Sormak ve öğrenmek isteriz ki, Türkiye Barolar Birliği Başkanı acaba Başbakan’a rüşveti ve yolsuzluk iddialarını hatırlatacak fazileti göstermiş midir? Ülkemizin şu anki ihtiyacı Ergenekon’dan, Balyoz’a, KCK’dan Şike davasına kadar, yeniden yargılama imkanını tanımak mıdır? Madem TSK’ya kumpas kurulduğu zımmen kabullenilmiştir, önce bu kumpasın tarafları her kimse, ifşa edilip, mutlaka hakim karşısına çıkarılmalıdır. 2007 yılından beridir mağdur edilen, yıllarca cezaevinde süründürülen ve darbeyi aklından dahi geçirmeyen vatansever asker kişilerin bedelini, kim ödeyecektir? Aradan yedi yıl geçtikten sonra, ‘pardon’ demek, düne kadar darbe davalarının savcısı olmakla, mangalda kül bırakmayan Başbakan’ı ve kumpas taraftarlarını kurtaracak mıdır? Hadi kurtardı, diyelim, o halde TSK bunu nasıl içine sindirecek, hakkı gasp edilmiş, Silivri’yi, Hasdal’ı, Sincan’ı çilehaneye çevirmiş ve asıl darbecilerle hiç işi olmamış kahramanların ve ailelerinin yüzüne nasıl bakılacaktır? Merak ediyorum, Türkiye Barolar Birliği Başkanı, kanun değişikliğiyle avunurken bunları düşünmüş ve bu sorular üzerinde kafa yormuş mudur? Şimdi başta hükümet olmak üzere, malum çevreler bize; ‘Ergenekon davası hataydı, Balyoz uydurmaydı, darbeciler masumdu’ demeye mi çalışmaktadır? Yılların hesabını kim verecek, intihar eden subaylar nasıl geri gelecek, Türk Ordusu'nun teröristlerle aynı kategoriye sokulmasını, genelkurmay başkanlarının terör örgütü kurmaktan ceza almasını kim nasıl izah edecektir? PKK’lıları serbest bıraktırıp, Meclis’te Anayasa değişikliği için uzlaşanlar, milli vicdana ne diyecektir? Sayın Engin Alan’ı 18 yıla mahkum edenler ve bu mahkûmiyetten 56 gün sonra Anayasa’ya müracaatla tutuklu milletvekili sorununu fiilen çözmeyi akıl ederek PKK’nın önünü açanlar, kime ne anlatmaya çalışmaktadır? Başbakan Erdoğan ve hükümetinin gizli gündeminde, kumpası gerekçe yaparak İmralı canisini ve tutuklu PKK’lıları yeniden yargılayıp serbest bırakmak var mıdır? Biz 2011 seçimlerinden beri tutuklu milletvekillerinin sorununu çözelim dedik, kimseden ses çıkmadı. Teklifler getirdik, duyan ve ilgilenen bile olmadı. Çelişki abidesi Başbakan ise, ‘Bana mı sordunuz da milletvekili yaptınız?’ diyerek uzlaşmaya hiç yanaşmadı. Fakat son birkaç gündür, yeniden yargılanma sakızı, herkesin ağzındadır. Tüm taraflara açık açık söylüyorum, kumpasçılar hesap vermeden, kumpasın gayesi net olarak ilan edilmeden, TSK üzerinden PKK’ya ve İmralı canisine can simidi uzatılmasını, tasvip etmeyiz, buna karşı da sonuna kadar direniriz. 4 Temmuz 2011 tarihli Meclis grup toplantımızda, sanki bugünleri görmüşçesine aynısıyla şunları söylemiştim: ‘İmralı, Silivri ve KCK arasında denge arayışları varsa ve mesela sayın Engin Alan bölücülere karşı rehin olarak tutuluyorsa, er ya da geç bunun hesabını sormak bizim için namus borcu olacaktır.’ Bu öngörümüz, şu günkü ortamda gerçekleşmeye başlamıştır. Bizim için İstanbul Milletvekilimiz Sayın Engin Alan baştan beri suçsuzdur. PKK’lıların serbest bırakılıp onun içeride kalması ise şerefsizce yazılan iğrenç bir senaryonun sonucudur. Biz hak ve hukukun yerini bulması ve milletvekilimizin aramıza dönmesi için tüm mücadelemizi yapmaktan geri durmayacağız. Her ne kadar prensipte yeniden yargılanmaya olumlu baksak da, bu yolla PKK’nın aklanmasına, İmralı canisinin affına kesinlikle müsamaha göstermeyecek, milletimizin aleyhine olacak her adımın karşısında kararlıca duracağız.”
CİHAN