"Avrupa'nın söyledikleriyle yaptıkları uyuşmuyor"

Avrupa Birliği yani demokrasi ve özgürlükler topluluğunun söyledikleri ve yaptıkları arasında çelişki yok mu?

Türkiye'de referandum çalışmalarının arttığı dönemde, yurt dışında yaşayan Türk halkına da seslenmek isteyen hükümet yetkilileri Hollanda'dan red cevabını aldı.

Peki, ya çok övülen Avrupa Birliği yani demokrasi ve özgürlükler topluluğunun söyledikleri ve yaptıkları arasında çelişki yok mu?

Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bedri Gencer, Avrupa'nın tavrının kendi değerleri ile kesinlikle bağdaşmadığını belirterek, çifte standartın birtakım felsefî ve siyasî sebeplerle açıklanabileceğini söyledi.

Gencer konuyu şöyle açıkladı: "Felsefi olarak bakıldığında bu olaylar Avrupa'nın teolojik ve felsefî olarak yaşadığı derin çelişkiyi ortaya koyuyor. Mesela Avrupa’nın bu çelişkisini keşf eden Aliya İzetbegoviç der ki: “Teker teker insanları sevemeyenler, hümanizmi savunurlar, yani bütün insanlığı sevdiklerini iddia ederler.” Normalde insan, Allah‘ın yeryüzündeki halifesidir. İnsanı sevmek Allah’ı sevmek demektir. Batı, Allah’a yabancılaşmasından dolayı insana sevgisini de kaybetmiştir. Dolayısıyla Batı’nın geliştirdiği değerler malzemesi, aslında soyut bir insanlık içindir. İş, somut insan fertleri ve topluluklarına gelince, Batı, onları hiç de o değerlere layık görmediğini göstermiştir."

"BATI'DAKİ SOL AYDINLAR ELEŞTİRİLERİNİ ESİRGEMİYOR"

Batı'daki liberal aydınların devletlerini eleştirmeyişini değerlendiren Gencer "Avrupa'nın bu çifte standardı karşısında Batı içinden konuşan aydınlardan bu konuda ciddi bir eleştiri gelmiyor. Batı içindeki eleştirilerin genel olarak Marksizmi benimseyen sol aydınlardan geldiğini görebiliriz." dedi.

"ÖNYARGILARI YIKMAK BİZİM ELİMİZDE"

Türkiye'nin imajının tahrifi konusuna da değinen Gencer "Medyanın yaydığı algı ile bilinç dünyası şekillendirilen insanlar bu algılara teslim oluyor ve Türkler hakkında olumsuz bir kanaate varıyorlar. Fakat bizlerle daha yakından temas içinde olan insanlar algıların iğvasına kapılmak yerine gerçekleri görebiliyorlar. Bu konuda da en büyük görev bize düşüyor. Dünyada küresel etkileşime en az katılan milletlerdeniz. Dünyadaki halklar ile daha fazla temasa geçtiğimizde kendimizi onlara daha iyi tanıtabilir, bu önyargıların değişmesini umabiliriz." diyerek sözlerini tamamladı.