Anayasa değişikliği Türkiye'nin önünü açacak
Başbakan Yardımcısı Şimşek, 16 Nisan'daki referandumda oylanacak Anayasa değişikliğinin Türkiye'nin önünü açma durumunun söz konusu olduğunu söyledi.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye ve dünyanın karışık bir dönemden geçtiğini ifade etti.
Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisinin 2000'li yılların başından bu yana ortalama yüzde 6 civarında büyüdüğünü, geçen yıl darbe girişimi ve terörün etkisiyle ekonominin ciddi şekilde yavaşladığını ancak sınırlı da olsa ılımlı büyümenin devam ettiğini söyledi.
Şimşek, 2017 yılının ilk çeyreğinde de bütün belirsizliklere rağmen büyümenin devam ettiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Dolayısıyla hakikaten ciddi bir direnç var. Bu da önemli. Bu şunu gösteriyor; belirsizlikler azalır azalmaz Türkiye yeni bir reform hamlesiyle tekrar yüksek büyüme patikasına girebilir. Girmemesi için hiçbir sebep yok. 2017 ve sonrası için umutvar olmak aslında temeli olan bir senaryo.
Dışarıdan bakıldığı zaman Türkiye'nin algısı kötü ama gerçeklik o kadar değil. Gerçeklik, belki bizim arzuladığımız kadar iyi de değil. O nedenle bir reform gündemimiz var. Neden reform yapmak istiyoruz? Çünkü yeterli bulmuyoruz? Çok kapsamlı bir reform programımız var. Ama Türkiye'nin hikayesi orta ve uzun vadede güçlü olmaya devam edecek."
"PARLEMENTER SİSTEM YÖNETİMDE İSTİKRARI SAĞLAYAMADI"
Şimşek, Türkiye'deki parlamenter sistemin yönetimde istikrarı sağlayamadığını vurgulayarak, "Neye bağlarsanız bağlayın; eğer 1923'ten bu yana 65 tane hükümet gelmişse, ortalama ömürleri 17-18 ay civarındaysa, burada bir sorunumuz var demektir. Bu Anayasa değişikliğinin en önemli sonucu yönetimde istikrarı sağlaması olacak. Millet sandığa gidecek, 5 yıllığına Meclis'i seçecek, 5 yıllığına aynı hükümetin başını yani cumhurbaşkanını seçecek, cumhurbaşkanı ertesi gün bakanlar kuruluyla, üst düzey bürokrasiyle kendi programını uygulama fırsatı bulacak." şeklinde konuştu.
Bu sistemin "denge-denetim" açısından Batı'nın birçok demokrasisinde var olan kurumsal altyapı ve normlara uygun olduğunu belirten Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"En çok tartışılan konulardan biri yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı. Bizdeki yargının üst kurulu, şu anda Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu diyoruz, yeni bir yapıya giriyor. 13 üyesi olacak. 7 üyesini Meclis nitelikli çoğunlukla seçecek. Şu anda hiçbir partinin Meclis'te nitelikli çoğunluğu yok. Hatta 2 parti bir araya gelerek nitelikli çoğunluk elde edemiyor. Bugünkü Meclis kompozisyonunda 3 partinin bir araya gelmesi lazım. Nitelikli çoğunluk aslıda çok önemli bir eşiktir. Bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlamak açısından çok kritiktir. İddia edildiği gibi 'Türkiye'de güçler ayrımı, yargının bağımsızlığı tehlikeye girecek' argümanı doğru bir argüman değil."
"ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ TÜRKİYE'NİN ÖNÜNÜ AÇACAK"
Şimşek, yeni sistemin iki temel avantajı olacağına işaret ederek, "Bir tanesi yönetimde istikrar. Artık Türkiye her 17-18 ayda değil, belki her 5 yılda bir seçime gidecek. Seçilen hükümet görevini, hizmetini yapacak. Bu önemli bir konu." dedi.
Yeni sistemin diğer avantajına değinen Şimşek, şu anki sistemin çok ciddi bir açmazı olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanı askeri darbe sonrası yazılan 82 Anayasası'nda inanılmaz yetkilere sahip. İstediği zaman bakanlar kuruluna başkanlık yapıyor. Cumhurbaşkanı onaylamazsa ben Nobel Ödüllü bir finansçıyı Hazine'de genel müdür yardımcısı olarak atayamam. Bütün atamalar, bütün kararnameler cumhurbaşkanının onayına tabi. İstediği zaman Bakanlar Kuruluna, Milli Güvenlik Kuruluna başkanlık yapar. Bütün rektörleri atar. Yargının bir kısmını belirler.
Şu anki cumhurbaşkanı mevcut anayasa gereği inanılmaz yetkilerle donatılmış ama hesap veriyor mu? Hayır. Yargılanabilir mi? Vatana ihanet hariç hayır. Bir tarafta halk tarafından seçilmiş, bu kadar yetkilerle donatılmış ve tekrar seçilme imkanı olan bir cumhurbaşkanı, bir taraftan da Meclis içinden çıkmış bir hükümet... Ayrı siyasi eğilimlerden geldiğini de varsayın; bizdeki uzlaşma kültürünü de göz önüne alın; bu sistem krizlere gebedir. Dolayısıyla bu Anayasa değişikliğinin gerçekten Türkiye'nin önünü açma durumu söz konusu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yönetimde istikrarı, temsilde adaleti, yargıda da bağımsızlığı sağlayabilir."