Akkuş: Binalar yönetmeliğe uygun yapılırsa hasar alabilir ama enkaza dönüşemez!

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Yönetim Kurulu Üyesi Özer Akkuş, depremin ardından oluşan yıkımın nedenlerini ve olası sonuçlarını değerlendirdi. Özer "Bir bina, kendi yasal mevzuatımız içerisinde bütün eksiklikleri giderilerek inşa edilirse, nereye yapılırsa yapılsın böyle bir yıkım yaşanmaz" dedi.

Ajans Haber - Ulaş Kaya

Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin ardından bölgede çok ciddi bir yıkım oluştu. Resmi rakamlara göre 6444 bina yıkılırken, bölge genelinde henüz tespit edilemeyen binlerce ağır hasarlı bina oluştu.

Zarar gören alt yapılarla birlikte Türkiye ekonomisini ciddi bir mali külfet bekliyor. 

İMO Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Özer Akkuş, depremin ardından oluşan yıkımın nedenlerini ve olası sonuçlarını değerlendirdi.

Depremin ne şekilde olursa olsun, mevzuata uygun şekilde inşa edilen bir binayı enkaza çevirmesinin mümkün olamayacağını belirten Özer Akkuş, "Deprem olduğunda binaların hasar almasını bekleyebilirsiniz ama bu şekilde enkaza dönüşmesini beklemezsiniz. Depremde çok güvendiğiniz bir bina da hasar alabilir ama yıkılmasını beklemek mümkün değil. Oraya yapılacak yeni konutlarda da projesinin, denetiminin, inşaat sürecinin ilgili mevzuata en uygun şekilde yapılması zaten belli başlı bir şeyi kurtaracaktır." dedi.

Yasal mevzuata bağlılık hayati önem taşıyor

Yeni binaların inşa sürecinde yasal mevzuata harfiyen uyulmasının hayati önem taşıdığının altını çizen Akkuş, "Bir bina, kendi yasal mevzuatımız içerisinde bütün eksiklikleri giderilerek inşa edilirse, nereye yapılırsa yapılsın böyle bir yıkım yaşanmaz. Sadece; mevzuatımıza, yönetmeliklerimize, standartlarımıza uygun, işçiliğiyle, inşa üretimiyle, projesiyle, denetlenmesiyle tüm yasal süreçlere uygun bir bina inşa edilirse bir daha böyle sıkıntılarla karşılaşmayız." diye konuştu.

"İnşa süreci değil, kent planlaması süreci olmalı"

Bölgenin yeniden yapılandırılma sürecine de dikkat çeken Akkuş, "Bu sadece bir inşa süreci değil, bir kent planlaması süreci olmalıdır. Bir tarafta acilen, apar topar o binaları yeniden yapmak var. Bir tarafta da kent planlaması sürecine uygun olarak planlı bir inşa süreci var. Burada planlama çok önemli, çünkü insanların artık sağlıklı barınacak yapılara ihtiyacı var." İfadesini kullandı.

"Ekonomik zararı öngörebilmek çok zor"

Depremin ekonomiye zararına ilişkin bir öngörüde bulunmanın çok zor olduğunu söyleyen Akkuş, "Bunu sadece binaların enkazıyla ölçeklendirebilmek mümkün değil. Orada zarar gören alt yapılar, iş gücü kaybı gibi düşünülmesi gereken çok sayıda unsur var. Çok büyük bir ekonomik kayıp var fakat bunun parametrelerini iyi çıkarmak, üzerinde detaylıca çalışmak lazım." dedi.

"Sadece inşaat sektörü üzerinden maliyet analizi yapılamaz"

Akkuş, depremin tüm sektörleri olumsuz etkileyeceğini belirterek, "Sadece inşaat sektörü üzerinden bir maliyet analizi yapabilmek çok zor. İlaç, tarım, finans, hizmet, demir çelik sektörü var. Bütün bir ülkenin ekonomik girdilerini etkileyebilen bir felaket yaşadık. Bir taraftan depremin hasarının oluşturduğu bir maliyet var, bir taraftan üretim kaybının maaliyetleri var. Henüz bir öngörüde bulanabilmek çok erken"  diye konuştu.

"İstanbul’da yaşansaydı kilitlenmiştik"

Olası İstanbul depremine de vurgu yapan Akkuş, "Eğer bu felaket istanbul’da yaşansaydı kilitlenmiştik. Çünkü sanayimizin tamamı orada. Depremler ekonomik krizlerin tetikleyicisi, enerji sorunu, alt yapı sorunu, üretim sorunu bunların hepsi bir maaliyete dönüşüyor. O maaliyet de ister istemez bu sonuçları yaratıyor. Sadece inşaat maliyetlerinde değil, tükettiğimiz her şeyde bunun yarattığı etkiyi göreceğiz." ifadelerini paylaştı.