“Unutma! Seçimde olan sadece adaylar değil"
Erzurum: "Tarih nehir gibidir durduramazsın.. Bazen hızı azalır, bazen ise coşar...Bazen de kıvrıla kıvrıla akar...Aynı Sakarya gibi...Korkma!"
Seçimler yaklaşıyor... Bu hafta adaylar ve kurulan parti ittifakları belli oldu. Seçim çalışmaları da başladı. Mitingler, toplantılar hızlanıyor...
İki tane ittifak mücadele ediyor!
Peki seçim sonucunu belirleyen faktör ne olacak, yani vatandaş neye göre oy verecek. İşte tam burası; seçmenin asıl kendisinin seçildiği nokta.
Evet burada adaylar değil Türk seçmeni seçime giriyor. Ya kazanacak ya kaybedecek.
Nasıl mı?
Bence bu seçimde seçmen, oy vereceği partiyi şu iki konuda değerlendirmeye tabi tutacak: Birisi ekonomi, diğeri dış politika.
Türk seçmeninin büyük bir bölümü, doğal olarak seçim yaparken ekonomik kaygıları baz alıyor.
Ekonomi konusunda Türk insanının feraseti inanın ünlü derecelendirme kuruluşlarında yok. Anadolu insanının kredilendirme notundaki isabetini ise hiçbir ekonomist, hiçbir kuruluş yakalayamaz.
Seçmen her zamanki gibi lafa değil icraata bakacak. Reklam kampanyaları, imaj çalışmaları ve türlü türlü şirin söylemler; 12 Eylül öncesini, 5 Nisan, 28 Şubat anayasa kitapçığı krizlerini yaşayan bu millete masaldan farksız gelir inanın.
İkinci tercih sebebi ve asıl en önemli olanı dış politika...
Ben güncel olaylara, tarihi ve manevi pencerelerden bakmanın en doğrusu olduğuna inanırım.
Hepimizin söylem olarak bildiği ama tarihi bilgi eksikliğinden dolayı analizini yapamadığı bir söz vardır; “tarih tekerrürden ibarettir.”
Olaylara bu şekilde bakılmalı bence.
Bundan tam 100 yıl önce...
Yıl 1918…
Savaş kaybedilmiş... Topraklar tek tek elden çıkıyor. Afrika ile, Türk dünyası ile, İslam coğrafyası ile ilişkiler kesilmiş. Herkes can derdinde. Kimileri bu gidişin sonunu iyi görmeyip tamamen teslim olmayı istiyor. Kimisi bizim Yemen’de, Irak’ta, Halep’te, Medine’de ne işimiz vardı diyor. Açlık, sefalet, rezalet..
Hikâyenin gerisini biliyorsunuz.
Aradan 100 yıl geçti. Hasta adamın ordusu dünyada ilk 5’te. Kendi silahını üretebilir hale geldi. 15’e yakın ülkede askeri güç konuşlandırıyor ve bu sayı hızla artabilir. Ekonomik büyüme rakamları birçok dünya devinin üzerinde. Genç nüfus açısından dünyanın en dinamik ülkesi. Enerji geçişleri açısından en kilit ülke. Çok yakında nükleer enerji ile enerji konusundaki dışa bağımlılık bitme noktasına gelebilir.
Binlerce yıllık devlet geleneğine tehlike olan unsurlarla, içeride sürdürdüğü etkili mücadeleyi dışarıya taşıyıp dış operasyonlar yapabiliyor. El-Bab, Afrin gibi operasyonlar bu durumun görünen yüzleri.
Ülkenin son yüzyılını burada analiz etmeye kalksak başaramayız. Anlatamayız...
O zaman benim için en önemli olan 2 gelişmeden bahsedeyim ve kararı size bırakayım. Çünkü seçilecek veya seçilemeyecek olan sizsiniz..
Bilindiği gibi Türk milleti, tarihinden ve kültüründen kaynaklanan güçlü bir yardımlaşma geleneğine sahiptir. Bu nedenle ülkemiz insanı, içeride ve dışarıda yaşanan doğal afetler, savaş ve yoksulluk nedeniyle zor durumda kalan ülkelere yardımda bulunmayı bir görev bilir. Başta Türk Kızılayı, Beşir Derneği, İHH olmak üzere pek çok sivil toplum örgütümüz yardımını yaparken ırk, din, dil, cinsiyet farkı gözetmez.
Bu konuda sayılar ortada. 2016 yılında Türkiye, uluslararası insani yardımda ABD’den sonra çok az bir farkla ikinci sıraya oturmuş. Türkiye’den sonra gelen 3 ülke ise Türkiye’nin yarısına bile ulaşamıyor.
Asıl bomba ise yapılan yardımların ülkelerin gelirlerine göre olan durumu. Türkiye bu açıdan bakıldığında 1. olurken ABD ise 11. oluyor.
İşte benim birinci kıstasım bu, sizin için anlamını artık siz düşünün...
Diğeri ise 100 yıl önce elimizden alınan ve gönül coğrafyamızda giderek artan etkimiz ve imajımız.
Bizden ayrılırken dost zannettikleri güçler ile geçen bir yüzyılın kardeş ve dost halklara öğrettiği pek çok şey oldu. Hala öğrenmemekte direnenler ise; Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de, Afganistan’da öğrenmeye devam ediyor.
Artık bu bölgelerde yeniden dengeler değişiyor. Bölge milletleri, coğrafyanın; adalet, huzur, refahını kendi ülkesi gibi görenleri tanıyor, biliyor. Kimin neden elini uzattığını çok şükür öğrendi.
İşte seçim bana ve benim gibi düşünenlere göre, bunun seçimi.
Son günlerin moda tabiri var. “Anlatmaya gerek yok. Herşey ortada”
Partiler belli...Tarihimize, bölgeye, maneviyatımıza karşı görüşleri de belli. Bu halk kimin nerede iman tazelediğini çok iyi biliyor.
Bu seçim “ben ne olacağım” diyenlerle, “biz ne olacağız” diyenlerin arasında geçecek.
Tarih nehir gibidir durduramazsın.. Bazen hızı azalır, bazen ise coşar...
Bazen de kıvrıla kıvrıla akar,
Aynı Sakarya gibi...
Korkma!
Sen seçmeye değil, seçilmeye bak. Çünkü bu tren 100 senede bir gelir, unutma!