Abdurrahman Erzurum yazdı: ''SEÇİMİN ÖĞRETTİKLERİ''
Erzurum: ''İnanmasalar da, bize sığınanları kovacağız deseler de, yardım kurumlarımızı kapatma tehditleri savursalar da “Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır.”
Daha önceki bir yazımda seçmen en iyi öğretmenmiş başlığı altında bu seçimde fark edilmesi gereken güzelliklerden bahsetmiştim.
O yazımızı kısaca hatırlarsak, muhalefet partilerinin “Laiklik elden gidiyor”, cumhuriyeti kaybediyoruz” söylemlerini bırakıp “Ben hacıyım”, “Cumaya 15 yaşından beri gidiyorum” söylemleri ve ibadet görüntüleri ile oy toplamaya çalışmalarından bahsetmiştim.
Ve hatta seçimin kazanının kaybedeninden çok seçimi kazanabilmek için dine pozitif yaklaşım yapma gerekliliğinin doğmasının sosyolojik açıdan Türkiye’nin geldiği noktayı göstermesinin öneminden bahsetmiştim.
Bugün yine aynı yazıya devam edersek, her seçimde yine iyi karşılığı olan “Açız”, “işsiziz”, “Yiyecek yemeğimiz yok” söylemlerinin yerini çevreye ve hayvanlara olan duyarlılığın alması yine çok sevindirici bir gelişme.
Son bayram tatilindeki trafik yoğunluğu, otellerde % 100 doluluk oranı, alışveriş merkezlerindeki doluluk oranları, yüksek fiyatlara ve dövizdeki dalgalanmalara rağmen konut alımının artması, büyüme rakamları, işsizlik oranı gibi birçok ekonomik veriler sonunda muhalefetin elindeki son söylemi de almış durumda.
Nereden mi biliyorum?
Yıllardır “Millet aç abi aç” diyen berberim artık “Millette para var abi” diyor desem en reel saptamayı yapmış olduğumu gerçek ekonomi uzmanları teyit edeceklerdir.
Şaka bir yana, açlık söylemleri bu seçimde de biraz kullanılmaya çalışıldı. Ne yapalım yıllardır süren fakir edebiyatı da kolayca bırakılamaz muhalefeti de anlamak lazım burada.
Bir dahaki seçimlerde kimse seçim stratejisini oluştururken bu söylemleri çok fazla kullanmamaya dikkat edecektir.
Peki bu seçimde ne kullanıldı bunun yerine, İktidar yine bu konuda belirleyici oldu ve vaatlerin büyük bölümünü yeni sahaya ayırdı.
Ne vardı peki bu sahanın içinde?
Millet bahçeleri vaadi mesela. İlk etapta 50 adet yapılması planlanan bu bahçelerin içinde çocuk oyun alanları, dinlenme yerleri, kafeteryalar, konser, sergi alanları ve havuzlar olacak.
Büyük köprüler, barajlardan daha az maliyetli ve kolay yapılacak olan bu projelerin birçok ilde seçimden sonra hızla hayata geçirilmesi bekleniyor. Sosyal ve ekonomik açıdan topluma çok faydalı olacak bu vaat bence yıllardır söylene söylene kabak tadı vermiş vaatlerden çok daha önemli bence.
İkincisi tam olarak değeri ve mahiyeti anlaşılamayan ve “Yapamıyorsan yık, yıkamıyorsan alay et” mantığı içindekiler tarafından sabote edilen millet kıraathaneleri projesi. Yapılanları 50 yıl geriden izleyebilecek vizyona sahip kişiler tarafından böyle algılanması normaldir. Seçimden sonra büyük bir ihtimalle gidip görüp ne olduğunu anlayacaklardır.
Son dönemde çevre korumaya olan yatırımlar, engellilere sağlanan haklar, yaşlılara, evde bakım gerektiren hastalara verilen destekler ülkenin geldiği gelişmişlik düzeyini yansıtıyordu.
Bununla beraber insan haklarının yanında hayvanlara yönelik yapılan düzenlemeler de ülkenin sosyal yönden gelişmişliğini gösteriyor.
Bunun son adımını da dün İstanbul’da yapılan mitingde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Adalar’da faytonlarda kullanılan atlara yönelik çalışma yaptıklarını duyurması ile gördük. Bir süredir küçük bir köpeğe uygulanan vahşete en üst düzeyde verilen tepki de hayvanlara gösterilen merhameti yansıtıyor.
Gerçi bu topraklar merhamet duygusuna hiç yabancı değildir.
Dünyaya medeniyetin nasıl bir şey olduğunu öğreten Osmanlı insanı, sâhipsiz kedilere, dağ başlarındaki aç kurtlara yiyecek hazırlayarak ve sakat leylekleri tedâvi etmek için müesseseler kurarak tüm dünyaya örnek olmuştur.
Sonuç olarak insana yönelik yatırımların çevreye, hayvanlara yansıması ve bunun seçim vaatleri arasında yer alması hangi partiye mensup olursa olsun herkesi memnun eden gelişme.
Nerede olursa olsun mazlumların en büyük yardımcısı olarak dünyanın en çok yardım yapan ülkesi olan Türkiye, şimdi de çevre ve hayvanlara da gerçek manada sahip çıkıyor.
Demek ki vakit yaklaşıyor.
İnanmasalar da, bize sığınanları kovacağız deseler de, yardım kurumlarımızı kapatma tehditleri savursalar da “Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır”.
Mail ile mi gelecek, sosyal medyadan mı, yoksa sandıktan mı?
Bir hafta sonra göreceğiz.