Abdurrahman Erzurum yazdı: Münafık “Bürokratlar”, Nabza Göre Şerbetçiler!

Erzurum: "Çare başkanlık sistemidir, çare memur seçimi, terfi şartları, iş garantisi gibi konularda büyük reformlar yapmaktır. "

Seçimler öncesi 3 kesimi büyük bir heyecan sarar:

Birincisi doğal olarak; seçime giren partiler ve adaylarıdır. Bunlar açıkça bir partiden aday olarak seçime girer ve mücadele verirler. Sonuçta kazanır veya kaybederler ama renkleri ve siyasi kimlikleri bellidir.

İkincisi işadamlarıdır. Bunlar yerelde ve genelde belediye veya genel bütçe imkânları ile yapılan satın almalar, inşaatlar gibi tüm ticari faaliyetleri gerçekleştirirler. Seçim öncesi pozisyonunu kazanması en muhtemel parti üzerinde alır. Kazanırsa ne ala,  kazanmazsa durumu  ortada kalır. Kazan kazan politikası gibi yani.

Üçüncüsü ve en heyecanlısı bizim bürokrat kesimimizdir. Birçoğunu tenzih ederek yazmak gerekirse, onlar için terfi ve makam kazanmanın yolu seçimlerden geçer. Bürokratın kalibresine göre, “-bizim oralarda sütüne göre derler- “ yakın olduğu partiyi destekleyeninden, konjonktür gereği hangi parti gelirse ondan yana olanına kadar geniş bir yelpazede yer alırlar. Burada terfi bekleyen kadar, mevcut konumunu korumak isteyen de heyecan içindedir. Çünkü herhangi bir iktidar değişikliği tüm dengelerin değişmesini gerektirir. Kısacası canım koltukların alttan çekilmesi kuvvetle muhtemeldir.

Bu durumdaki bir kısım bürokrat,  bazen ikili bazen de üçlü  oynayarak yerini korumak için herkese şirin gözükmeye çalışır. Dahası sözgelimi ‘atmadığı takla kalmaz.’

Türkiye’de çok partili sistemin yerleşmesi ile başlayan bu iktidar ve menfaat ilişkisi son dönemlerde azalsa da seçim zamanı maalesef yine hortlamaktadır.

Kapsamlı bir araştırma yapılsa da sonuç değişmez; seçimde iktidar veya muhalif partisini destekleyen işadamı ve bürokrat kesiminin büyük bir bölümünün derdi bu üç kuruşluk dünya menfaatleridir.

Hepsi böyle mi peki?

Elbette hayır.

Geldiği makamı vebal olarak gören, bu görevi başarıyla yerine getirmeye çalışan, makam, mevkiinin esiri olmayan, vatan sevgisi gibi idealler uğruna çalışan birçok bürokratımız da çok şükür mevcut.

Allah sayılarını arttırsın.

Bu olumsuzluk,  sistemin zaaflarından kaynaklanan bir sorundur. İki ucu kirli bir değnektir. İş yapmak icraat yapmak isteyen siyasetçilerin önünü tıkayan, statükocu veya kötü niyetli bürokratlar ile çalışmak istemeyen iktidar tabii ki uyumlu çalışabileceği kendi kadrolarını oluşturmak zorundadır.

Bu nedenle her iktidar değişikliğinde yukarıdan aşağıya doğru bir köşe kapmaca savaşı başlamakta ve yoğun terfiler, yer değişiklikleri yaşanmaktadır.

Peki çare nedir?

Çare başkanlık sistemidir, çare memur seçimi, terfi şartları, iş garantisi gibi konularda büyük reformlar yapmaktır.

Adil, şeffaf ve değerlere uygun ticari faaliyet düzenlemeleridir.

Ülkemizin son 15 yılında terörle mücadele ve çeşitli imar faaliyetlerinde başarılı olmasının sırrı vatan sevgisi ağır basan bürokratlar ile çalışılmasıdır.

Fakat bazı yerlerde seçim yaklaşınca günlük pozisyon değiştiren bürokratları görünce bazı şeylerin tam anlamıyla yeterli gelmediğini üzülerek görüyorum.

Ne diyordu ülkemizin halk kahramanı “Sonunu düşünen kahraman olamaz”. Şimdi “Konjoktür değişirse acaba ben ne olurum?” “bugüne kadar mücadele edilen FETÖ’sü, emperyalisti tekrar geri gelirse benim durumum ne olur?” diye düşünen ve farklı arayışlara giren kişilerle acil olarak seçimlerden sonra yollar ayırılmalıdır.

Başkanlık sistemi için ilk adım atıldı ve ülkemiz başkanlık sistemini seçti. Muhalefet ilk fırsatta bu sistemden geri dönüleceğini söylüyor.

Bu da mevcut sistemdeki zaafın aynen devam etmesi demektir.

Seçimler büyük bir ihtimalle 15 yıllık gidişatın devam edeceğini yönünde... Halk şu anda kaybedeceklerini görüyor ve macera arama isteğinde değil.

O zaman seçimden sonra ilk iş; “Önce ben” diyen  değil “önce vatan” diyenleri parti ayırımı yapmaksızın bulup gerekeni yapmaktır.

Ne diyordu Koca Reis: “Bir saniyesine bile hakim olamadığınız, hükmedemediğiniz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur. Düz yaşayacağız, düz duracağız, düz yürüyeceğiz. Dik duracağız, doğru gideceğiz.”

Olması gereken oluyor. Yeni sistem bunun önünü açıyor.

Tarihi kendi yazan ve şanlı bir maziye sahip milletimiz,  önümüzdeki dönüm noktasını da geçince 2053 ve 2071 hedefleri için birlikte omuz omuza yürüyecek kadroları ve nizamları da oluşturmak zorundadır.

Yoksa bu kaypak sistem ve paydaşları ile bu yollar daha çok yürünemez bizden söylemesi.

Bu vesileyle 9 günlük umre ziyareti gerçekleştireceğimiz için , yazılarımıza bir süre ara vereceğiz. Hakkınızı helal edin,  Allah emanet olun, dua eder dua bekleriz herkesten...