Abdurrahman Erzurum yazdı: " İDAM ÇÖZÜM MÜ?"
Erzurum: "Bugünlerde birçok yuvaya ateş düştü. Her gün birbiri ardında çocuk kaçırma ve ölüm olaylarına tanık oluyoruz. Olayların içeriğine girmek çok acı, hepiniz yakından takip ediyor ve izliyorsunuz."
Tüm anne ve babalar yaşanan bu vakalardan derin etkileniyorlar. Herkes bir yandan ölen küçücük yavrularımıza üzülürken bir yandan da kendi başlarına böyle bir durum gelmesinden korkuyor.
Bu duruma artık acil bir çözüm bulma zamanı geldi.
Toplum olarak çok kolay unutuyoruz. Birden parlıyor, üzülüyor ama sonrada hemen unutuyoruz.
Değil mi?
Şubat 2015’te vahşice katledilen Özgecan’ı kim hatırlıyor şimdi. Oysa o zaman ülke tam bir infial halindeydi.
Hala aynı kafadayız. Sosyal medyada paylaşımlar yapıyor, lanetliyor ve rahatlıyoruz. Hatta bunu siyasi malzeme bile yapıp prim yapmaya çalışan geri zekalılar bile var aramızda. Hala insanların acısıyla siyaset yapmamayı öğrenemedik.
Bu konuda kurumların yapacakları kadar bizim de yapmamız gerekenler var bence.
Bir kere bu sorun sadece bir kurum veya bir önlem ile çözülebilecek bir sorun değil, bunu anlayalım.
Mesela sadece emniyet tedbirleri ile bu iş çözülemez. Her parka, her sokağa, her çocuğun başına bir polis koyamayız, kamera yerleştiremeyiz.
Çare olarak gördüğümüz okul ve dini kurumlarda, hatta bazı ailelerde bile çok az da olsa bu tür hasta ruhlu insanlar ve kötü örnekler çıkabiliyor.
Evlilik yaşı çok yüksek ve evlenmek çok zor. Abuk subuk adetler, gereksiz masraflar insanların belini büküyor. Bu tür harcamaları kısıp bir an evvel gençlerimizi evlendirmeliyiz diyorum.
Bu vahşilerin bir kısmının evli ve çocuk sahibi olması da yüzümüze tokat gibi çarpıyor.
Her söylenen için bir kötü örnek verilebiliyor. Sorun gördüğümüzden de büyük aslında.
Bu ülke insanın kodları ile öyle bir oynandı ki düzelmesi birkaç nesil alır.
Bir dönem sinemalarda başlayan ahlak dışı film furyası ve yazılı basın bu ülke insanına büyük zararlar verdi. Sonra görevi kanalların çoğalması ile diziler devraldı. Bugün herhangi bir kanalı açın, aile hayatımıza, milli ve manevi bakış açımıza ne kadar ters bir durum varsa hepsi evimizin ortasında.
“Açma kardeşim. Zorla mı seyrettiriyorlar?”
Tamamen doğru. Bu olay tamamen yumurta tavuk denklemi gibi. Biz istediğimiz için mi olduğumuz için tv’ler böyle yoksa tv’ler böyle olduğu için mi biz izliyoruz?
Cevap basit.
Güldüğün esprileri bak, arkadaşlarına attığın o karikatürlere.. Anlatılan ve en çok gülünen fıkralara dikkat et. İzlediğin sitelere, tıkladığın haberlere bak. Kendi aranda fısıldaşmalarına, muhabbetlerine. İki kişi bir araya geldiğinde konuştuğun konuyu hatırla. Yalnız kaldığında hayallerini..
Yani kendine bak.
Dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar o cinsel ilişkiyi anlatmak için tüm eylem kelimeleri kullanıldığı görülmemiştir. “koymak”, “geçirmek”, “atlamak” vb. yüzlerce eylem kelimesi. Bir deneyin inanamayacaksınız.
Hiç kızmayın! Hiçbiri küfür değil. Hepsi masum birer eylem kelimesi. Ama kafamızdaki algısına bakın. Milletler için ne önemli ise onu ifade etmek için çok fazla kelime kullanılır. Bazı türkü sözlerimize bakın, şimdi moda olan şarkılarımıza. “Dervişin fikri neyse zikri de o dur” diye boşa dememişler.
Ağır mı oldu?
Ama doğrusu bu. Bu işin tek çaresi yok. Sorun çok derin.
Bir kısım diziler, filmler, dergiler, web siteleri durmadan küçük yaştan itibaren insanlara cinsellik pompalıyor. Örnek verelim, “yüzme yöntemleri” şeklinde bir arama sonrası 3 adım sonra cinsellik içeren öneri ve görseller size sunuluyor.
RTÜK daha hassaslaşıp, toplumun ahlak yapısını bozan yayınları kaldırmalı ama sen de seyretmeyerek, tıklamayarak en büyük cezayı verebilmelisin. Kanalları bir ara tertemiz yayınlar yapan böyle bir TV seyretmeyi göze alabilir misin?
Devlet bu tür suçlarda idam da dahil cezaları daha da arttırabilir. Bu konuda asıl mağdur olan ailelerden başkası suçluları af edememelidir. Artık “kısas”, “hadım etme” vb bazı caydırıcı yöntemleri tartışılamaz olmaktan çıkarmalı ve denemeliyiz.
Öğrencilerimize okullarda bilimsel “ihmal ve istismar” eğitimleri verilmeli ve kendisini koruması öğretilmelidir. Çocuklarımıza küçük yaşta doğru bir cinsel eğitim verilmelidir.
Onlara hayvana, çocuğa, kadına, erkeğe bakarken doğru bir bakış açısı kazandırmalıyız. Kendisini karşısındakinin yerine koyabilmeyi öğretmeliyiz. Karşı cinsi kendi annesi, babası, kardeşi, kızı veya oğlu olarak görebilmeyi, onların yerine koyabilmeyi öğretmeliyiz.
Hayatın sadece cinsellik olmadığını, bu dünyaya kız-erkek ilişkileri için gelmediğimizi öğretmeliyiz.
Anasınıfında başlattığımız aşkların hayatımızı getirdiği hal bu.
Dini eğitimi gözden geçirmeliyiz. Yazları Kuran okumayı öğreterek din eğitimi vermiş olmuyoruz. Bunu anlamalıyız artık. Bizi her an gören ve her adımızın hesabını gören yüce Allah duygusunu küçük yaştan itibaren içinde hissedebilen çocuklar yetiştirmeliyiz.
İnsanımızın özünü yakalamalıyız.
Çok zor değil mi?
Evet sosyal medyadan bu vahşi varlıklara küfür ederek, paylaşımlarda bulunarak, “Asacaksın 3-5 tanesini bak bir daha yapabiliyorlar mı?” diyen ve kendini rahatlatan kardeşim olay o kadar basit değil.
İlk olarak fert olarak biz düzeleceğiz, toplum düzelecek. Bu toplumun zihin yapısı, ahlakı nasıl bozulduysa öyle düzelecek. Cinsellik el birliği ile bu ülkenin ve insanının en büyük tabusu ve ilgi alanı olmaktan çıkmak zorunda.
Çünkü başta da söyledim, çare dediğimiz her olayla ilgili anlatılabilecek olumsuzluk var.
Tedavi çok zor, reçete acı.
Ama denemeye değer.