AB'den Türkiye-Yunanistan sınırında göçmenlere karşı dijital bariyer
Avrupa Birliği (AB) Meriç Nehri üzerinden Türkiye'den yasadışı yollarla ülkeye geçmek isteyen göçmenleri durdurmak amacıyla 3 milyar euro harcayarak, Yunanistan sınırında dijital bir bariyer inşa etti.
Salgın aylarında sessiz sedasız test edilen sistemle ile iki ülke arasındaki 200 kilometrelik sınırdan AB'ye yasadışı yolardan göçmen girişinin engellenmesi amaçlanıyor. Yıl sonuna kadar hayata geçmesi beklenen sistem kapsamında yalan detektörü ve sınır koruma polis botunun da yer aldığı ifade edildi. Ayrıca, otomatik gözetleme ağı ile nehirde ve karada görev yapan devriyelerin projektör ve uzun menzilli akustik cihazları kullanarak göçmenleri sınıra yaklaşmadan caydırması öngörülüyor.
Dünya yeniden seyahat etmeye başlarken, Avrupa göçmenlere yüksek sesle bir mesaj gönderiyor: Bizden uzak durun!
TÜRKİYE'YE DOĞRU SES BOMBALARI ATILIYOR
Yunan sınır polisi, zırhlı bir kamyondan gelen sağır edici gürültü patlamaları sınırın üzerinden Türkiye'ye doğru yolluyor. Araca monte edilmiş, uzun menzilli akustik cihaz veya "ses topu", küçük bir TV boyutunda olmasına rağmen, bir jet motorunun ses düzeyine sahip. Söz konusu ses topları, göçmenlerin Avrupa Birliği'ne yasadışı yollardan girmesini engellemek için Türkiye ile 200 kilometrelik Yunanistan sınırında çok çeşitli fiziksel ve deneysel metaryerllerden oluşan yeni dijital bariyerin bir parçası olarak öne çıkıyor.
EVROS NEHRİ BOYUNCA ÇELİK DUVAR
Bununla birlikte, ABD-Meksika sınırındaki son inşaata benzer yeni bir çelik duvar, Yunanistan ve Türkiye’yi ayıran Meriç Nehri boyunca yaygın olarak kullanılan geçiş noktalarını kapatıyor. Yakındaki gözlem kulelerine uzun menzilli kameralar, gece görüşü ve çoklu sensörler takılıyor. Ardından elde edilen veriler, yapay zeka analizi kullanılarak şüpheli hareketleri işaretlemek için kontrol merkezlerine gönderiliyor.
Bölgenin sınır koruma otoritesi başkanı Polis Binbaşı Dimonsthenis Kamargios, Associated Press'e verdiği demeçte, "Neler olup bittiğine dair net bir 'sınır öncesi' resmine sahip olacağız" dedi.
AB DİJİTAL BARİYER İÇİN 3 MİLYAR EURO KAYNAK HARCADI
Öte yandan, AB 2015-16'daki mülteci krizinin ardından, çoğu Suriye, Irak ve Afganistan'daki savaşlardan kaçan 1 milyondan fazla insanın Yunanistan'a ve diğer AB ülkelerine kaçmasının ardından, güvenlik teknolojisi araştırmalarına 3 milyar euro (yaklaşık 31 milyar lira) kaynak akıttı.
Yunanistan-Türkiye sınırında inşa edilen otomatik gözetim ağı, projektörler ve uzun menzilli akustik cihazlar kullanarak nehir ve kara devriyeleriyle kaçak göçmenleri erken tespit etmeyi ve geçişlerinden caydırmayı amaçlıyor.
Kamargios, ağın temel unsurlarının yıl sonunda başlatılacağını ifade ederek, “Görevimiz göçmenlerin ülkeye yasa dışı girişlerini engellemek. Bunu yapmak için modern ekipmanlara ve araçlara ihtiyacımız var" dedi.
YALAN DEDEKTÖRLERİ VE SANAL SINIR KORUMA BOTLARI
Avrupa'daki üniversitelerde özel firmalarla çalışan araştırmacılar, fütüristik gözetim ve doğrulama teknolojisi geliştirdiler ve Yunanistan sınırlarında bir düzineden fazla projeyi test etti. Yapay zeka destekli yalan dedektörleri ve sanal sınır koruma görüşme botları gibi pilot uygulamalarının yanı sıra, uydu verileri kara, hava, deniz ve su altındaki insansız hava araçlarından alınan görüntülerle entegre edildi.
Türkiye Yunanistan arasındaki dijital bariyer, aynı zamanda avuç içi tarayıcılarına da sahip. Bu şekilde bir kişinin elindeki benzersiz çizgiler keydedilerek biyometrik veri olarak kaydediliyor ve sınır bölgelerine yakın yerlerde saklanan insanları ortaya çıkarmaya yardımcı oluyor.
AB SIĞINMACILARA KARŞI ORANTISIZ GÜÇ KULLANDI
Öte yandan, yeni tip corona virüs pandemisi nedeniyle, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin sığınmacılara kullandığı orantısız güç kullanımı ve insan hakları ihlalleri daha görünür hale geldi. Yeni bir raporda, AB ülkeleri salgın sırasında Avrupa sınırlarından en az 40 bin sığınmacıyı geri püskürtmek için yasa dışı yöntemler kullandığını ve bu operasyonların 2 binden fazla göçmenin ölümüne neden olduğu belirtildi.
Son yılların en büyük kitlesel sınır dışı işlemlerinde, AB'nin sınır ajansı Frontex tarafından desteklenen Avrupa ülkeleri, gözaltından tacize, çıplak aramadan işkenceye kadar çeşitli yasa dışı taktikler kullanarak binlerce mülteciyi sistematik olarak geri püskürttü.
AB ÜYESİ OLMAYAN ÜLKERE SIĞINMACI GEMİLERİNİ DURDURMALARI İÇİN PARA ÖDENDİ
Uluslararası Göç Örgütü'ne göre, 2020'de yaklaşık yüz bin göçmen Avrupa'ya deniz ve karadan geldi, bu rakam 2019'da yaklaşık 130 bin, 2017'de ise 190 bindi. Ancak, Ocak 2020'den bu yana sayılardaki düşüşe rağmen İtalya, Malta, Yunanistan, Hırvatistan ve İspanya göçmenlere ilişkin tutumunu katılaştırdı.
Corona virüs salgınını durdurmak için sınırların kısmen veya tamamen kapatılmasından bu yana, bu ülkeler AB üyesi olmayan ülkelere para ödedi ve denizde tehlikede olan tekneleri durdurmak ve yolcuları gözaltı merkezlerine geri püskürtmek için özel gemiler görevlendirdi. STK’lar İnsanların dövüldüğüne, sınırlarda çıplak soyulduğuna veya denizde bırakıldığına dair defalarca rapor hazırladı.
AB'NİN TUTUMU KRİZLERE NEDEN OLUYOR
Ancak bölgesel göç anlaşmaları, AB'yi komşularının politik baskısına maruz bıraktı. Bu ayın başlarında, birkaç bin göçmen tek bir günde Fas'tan İspanya'nın Ceuta yerleşim bölgesine geçerek İspanya'yı orduyu konuşlandırmaya yöneltti. Benzer bir kriz geçen yıl Yunanistan-Türkiye sınırında da patlak verdi ve üç hafta sürdü.
Öte yandan, Yunanistan AB'ye, Frontex'in son yıllarda Avrupa'da yasadışı geçiş için en yaygın yol olan Midilli ve diğer Yunan adalarına ulaşan göçmenleri durdurmak için karasularının dışında devriye gezmesine izin vermesi için baskı yaptı.