ABD dış politikasında çift başlı söylem

ABD Başkanı Donald Trump ile Dışişleri Bakanı Rex Tillerson arasındaki söylem ayrışmasının medyaya “Tillerson istifa edecek” şeklinde yansımasının ardından ikili, yola birlikte devam edeceklerini açıkladı.

Başkan Trump ve Tillerson'un özellikle son günlerdeki Kuzey Kore gerginliğiyle gündeme gelen diplomatik-askeri müdahale tartışması, ikilinin dış politikaya dair farklı ajandaları olduğu şüphesini akla getiriyor.

Dışişleri Bakanı'nın istifa edeceği yönündeki iddialar günlerdir devam ederken NBC News, Tillerson’ın yaz aylarında istifasını verdiğini fakat Başkan Yardımcısı Mike Pence’in kendisini ikna ederek görevi başında kalmasını sağladığını ileri sürdü. NBC News, Tillerson’ın Pentagon’daki bir toplantıda Trump’a “moron” dediğini de iddia etti.

Tillerson, iddialar üzerine kameralar karşısına geçerek görevinin başında olduğunu söyledi. Başkana moron dediği iddialarını reddetmeyen Tillerson, "Benim geldiğim yerde böyle değersiz şeylerle uğraşmayız. Yönetimi bölme amacı güden bu tür çabaların bir parçası olmayacağım." açıklamasını yaptı.

Göreve geldiğinden bu yana ABD’deki ana akım medyayla yıldızı bir türlü barışmayan Trump ise yazılı ve görsel medyaya alternatif olarak sıkça kullandığı Twitter hesabından yaptığı açıklamada "NBC News, Bakan Tillerson ve Başkan Yardımcısı Pence tarafından tamamen yalanlandı. Bu yalan bir haber. Amerika'dan özür dilemeliler." ifadelerini kullandı.

Karşılıklı açıklamalarla Tillerson ve Trump arasındaki çekişmenin üstü şimdilik kapatılmaya çalışıldı fakat ABD dış politikasında Kuzey Kore, İran, Ortadoğu gibi popüler konularda ikili arasındaki söylem farkı dikkati çekiyor.

TRUMP VE TİLLERSON ARASINDA KÖRFEZ, KUZEY KORE VE İRAN POLİTİKALARIYLA İLGİLİ ÇELİŞKİLİ AÇIKLAMALAR

Özelikle Katar-Suudi Arabistan krizinde, ABD'nin Kuzey Kore ve İran politikalarında Trump ve Tillerson’un adeta birbirlerini yalanlarcasına açıklamalar yaptığı görülüyor.

ABD basınının Trump yönetiminden dışarıya haber sızdıran kaynaklara dayandırarak verdiği iddialara göre, Tillerson’ın Beyaz Saray'la en ciddi sorunu Katar ve diğer Körfez ülkeleri arasında yaşanan kriz anında oldu.

Taraflar arasında arabuculuk yapmaya çalışan Tillerson, diğer Körfez ülkelerinin Katar’la ilişkileri koparma noktasına geldiğinde “sükunet, düşünceli bir diyalog” ve ablukanın hafifletilmesi çağrısı yaptı. Fakat Tillerson’un bu girişimi sadece birkaç saat sonra Trump’ın sert açıklamasıyla anlamını yitirdi. Başkan Trump, Katar’ı “Terör destekçisi” olmakla suçladı.

İkili arasındaki diğer bir çekişmenin de Kuzey Kore hakkında yönetimin nasıl bir söylem kullanacağı konusunda yaşandığı görülüyor. Trump, iktidara geldiğinden bu yana Kuzey Kore hakkında sert açıklamalar yaptı. Trump, Kuzey Kore’nin nükleer denemelerine son vermemesi durumunda “korku ve ateş”le karşılık vereceğini vurgularken Tillerson ise Kuzey Kore ve ABD arasında diplomatik sürecin devam edeceğini belirtti.

"VAKTİNİ BOŞA HARCIYORSUN"

“Roket adam” diye tanımladığı Kuzey Kore lideri Kim Kong Un’la münazara ederek Tillerson’ın “boşa vakit” harcadığını savunan Trump, adeta diplomasinin bir sonuç getirmeyeceğini ve Kuzey Kore’ye askeri müdahalede bulunulması gerektiğini ileri sürdü. Trump, açıklamasında Çin'de üst düzey görüşmeler yapmak üzere olan Tillerson’a “Enerjini sakla Rex, ne yapılması gerekiyorsa onu yapacağız.” mesajını yolladı.

Trump ve Tillerson arasındaki diğer bir dış politika söylemi farkı da İran konusunda görülüyor. Başkan Trump'ın seçim döneminde de sürekli kullandığı İran'la yapılan nükleer anlaşmayı ABD'nin "yırtıp atacağı" sözleri, ikili arasındaki bir diğer dış politika sorunu olarak dikkati çekiyor. Başkan Trump, kampanya döneminde eski Başkan Barack Obama'nın İran'la "berbat" bir anlaşma yaptığını ileri sürerek kendisinin iktidara gelmesi durumunda bu anlaşmayı iptal edeceğini açıklamıştı.

Beyaz Saray'da bir yılını doldurmak üzere olan Trump, hem İran konusunda henüz politikasını belirlemedi hem de Bakan Tillerson'dan da farklı bir görüşte olduğu görülüyor. Trump, İran'ın nükleer anlaşmaya riayet etmediğini ve bölgede "teröre zemin hazırladığını" kaydederek, anlaşmayı iptal edeceğini belirtiyor. Bakan Tillerson ise daha ılımlı bir dil kullanarak Trump'ın aksine "anlaşma mükemmel değil fakat İran anlaşmaya riayet ediyor." değerlendirmesinde bulunuyor.

"İYİ POLİS-KÖTÜ POLİS" Mİ OYNANIYOR?"

ABD basınında ve düşünce kuruluşlarında Trump ve Tillerson arasındaki dış politika farklılıklarının, aslında iktidarın bir siyaset biçimi olduğuna dair görüşler de var. Trump'ın Kuzey Kore, İran ve Arap ülkelerine karşı kullandığı sert dil, daha çok iç politikaya dönük bir adım olarak öne çıkıyor.

Buna karşın enerji sektörünün önde gelen şirketlerinden Exxon Mobile'ın patronu olarak dünyanın birçok ülkesiyle ticaret yapan Tillerson'ın pazarlık beceresi, "iyi polis" olarak öne çıkarak ABD'nin dış politikada daha "makul" adım atmasına sebep oluyor.

Trump ve Tillerson'ın dış politikadaki söylem farkını kontrollü bir şekilde yürüttüğü senaryosu bir tarafa bırakıldığında Trump'ın iktidara geldiğinden bu yana kabinesinde çok fazla değişiklik yaptığını da dikkati çekiyor.

Trump ve Tillerson, arasındaki görünür problemler son basın açıklamasının ardından kapanmış gibi duruyor. Trump, Tillerson'a "güveninin tam" olduğunu söyledi. Ancak Trump’ın, eski başstratejisti Steve Bannon'ın işine son vermeden önce de “ona güvenim tam” dediği, birkaç gün sonra da işine son verdiği Washington kulislerinde hala konuşuluyor. Bu bakımdan Trump-Tillerson ayrışmasında sorunların gerçekten mi çözüldüğü, yoksa halının altına mı süpürüldüğü, Amerikan kamuoyunda cevabı hala merak edilen bir soru olarak dolaşmaya devam ediyor.