AB Bakanı Çelik'ten AKPM'ye tepki

Çelik, Başbakan Binali Yıldırım'a eşlik ettiği İspanya programı sırasında gazetecilere, AKPM Denetim Komisyonu'nun Türkiye'deki seçimlere ilişkin açıklamasına ilişkin değerlendirmede bulundu.

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Denetim Komisyonu'nun Türkiye'de seçimlerin ertelenmesi yönündeki açıklamasına ilişkin, "Bir Avrupa demokrasisine, Türkiye gibi güçlü kurumları olan bir devlete 'Seçimleri erteleyin' demek başlı başına bir saygısızlıktır. Bu, o Denetim Komisyonu'nun saygınlığından götürür, bizden bir şey götürmez. Biz yine çok güçlü bir seçim yapacağız, şeffaf bir seçim yapacağız, uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapacağız, çok yüksek katılımlı bir seçim yapacağız ve sonuca da herkes saygı duyacak." dedi.

Çelik, Başbakan Binali Yıldırım'a eşlik ettiği İspanya programı sırasında gazetecilere, AKPM Denetim Komisyonu'nun Türkiye'deki seçimlere ilişkin açıklamasına ilişkin değerlendirmede bulundu.

Denetim Komisyonu'nun şimdiye kadar hiç duyulmayan ve Türkiye'nin çok yadırgadığı bir mesaj verdiğini söyleyen Çelik, "Türkiye'deki seçimler, birçok uluslararası kurum tarafından denetleniyor. Bizim partimiz ve diğer partiler de bu uluslararası kuruluşlarla yakın işbirliği içinde." diye konuştu.

"BİR TAKIM KARA PROPAGANDALARIN ETKİSİ ALTINDA KALMIŞLAR"

Seçimlerin hem tüm siyasi partiler hem de vatandaşlar tarafından da denetlendiğine dikkat çeken Çelik, "Şimdi siz daha seçim olmadan, 'Seçim sonuçlarının meşruiyetini sorunlu olarak kabul ederiz' diye bir açıklama yaparsanız net bir şekilde Denetim Komisyonu'nun yetki alanına girmeyen, hatta Denetim Komisyonu'nun saygınlığına gölge düşürecek siyasi bir karar olur bu. Bir takım kara propagandaların etkisi altında kalmışlar." ifadelerini kullandı.

AKPM'nin bir demokrasi okulu olarak görev görmesi gerektiğini dile getiren Çelik, darbe girişiminin ardından Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland'ın ortaya koyduğu pozitif tavra rağmen ancak AKPM'nin bu konuda uyumlu bir perspektif ortaya koyamadığını belirtti.

AKPM'nin bir başka kurumunun FETÖ üyesi bir kişiye ödül verdiğini de hatırlatan Çelik, "Türkiye o zaman büyük donör olmadan çekilmişti. Bugün Jagland açıklama yapmış, 'Türkiye ve Rusya'nın desteği olmadan 2019'u zor görür AKPM' diye. Bu şartlar altında nasıl işbirliği yapacaksınız?" değerlendirmesinde bulundu.

"TAMAMEN SİYASİ BİR KARARDIR"

Türkiye'deki seçim kararının halkın iradesini temsil eden Meclis tarafından alındığına dikkat çeken Çelik, tüm partilerin de bu karar öncesi seçim istediklerini beyan ettiğini dile getirdi. Bunun herkesin kendine ve seçim sonuçlarının şeffaf olacağına güvendiği anlamına geldiğini kaydeden Çelik, şunları söyledi:

"Dolayısıyla bu Denetim Komisyonu'nun yaptığı iş, herhangi bir denetim kararı değil, kendi işlevinin ve misyonunun dışında tamamen siyasi bir karardır. Onların bu şekilde bir karar alma yetkisi yok. Saygın bir karar da değil. Hele seçimleri erteleyin gibi halkın iradesine ipotek koyacak, halkı temsil eden kurumların iradesine ipotek koyacak bir şey, temel demokrasi değerleriyle çelişiyor. Bütün uluslararası kurumlar izleyecekler, bütün partilerin temsilcileri olacak, görevliler olacak ve göreceksiniz her zamanki gibi son derece şeffaf, sonuçlarından kuşku duyulmayan, son derece kurallı ve herkesin gözleri önünde sonuçları ortaya çıkacak bir seçim yapacağız. Dolayısıyla AKPM'nin Denetim Komisyonu'nun ortaya koyduğu bu kararı, seçimleri, demokrasi koruması gereken bir kurumun organının aslında demokrasiye yaptığı bir saygısızlık olarak değerlendiriyoruz."

"BU, BİR ÇİFTE STANDARTTIR"

Çelik, Fransa'nın da olağanüstü hal döneminde seçime gidildiğini ancak Paris'i eleştirmeyen Avrupa ülkelerinin Ankara'yı eleştirmesinin çifte standart olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine ise şöyle konuştu:

"Bu, bir çifte standarttır. Ancak tabi şöyle bir şey de var: Daha büyük bir şekilde kurallı bir dünyanın, artık yavaş yavaş ortadan kalktığını görüyoruz. En azından kurallı bir dünyayı, kurallı bir küreselleşmeyi, ilkelere dayanan uluslararası ilişkileri en güçlü şekilde temsil eden organlar bunlardır. Ancak görüyoruz ki, Avrupa içindeki bir demokrasiye verilen önem ile Avrupa dışındaki bir demokrasiye verilen önem arasında fark var."

Avrupa'daki herhangi bir ülkenin, darbe girişimi, Meclis'in bombalanması, halka ateş açılması, Suriye ve Irak gibi ülkelerle sınırının bulunması durumunda vereceği tepkinin daha fazla olacağına dikkat çeken Çelik, "Orada en ufak bir terör saldırısı olduğunda bizim 100 katımız tedbir alıyorlar. Biz bu şartlar altındayken özgürlük-güvenlik dengesini korumaya çalışıyoruz. Olağanüstü hal hakkımızı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. maddesinin bize verdiği delegasyon hakkını kullanarak yapıyoruz." dedi.

"TÜRKİYE'YE KARŞI DIŞLAYICI BİR TAVIR SERGİLENİYOR"

Ancak buna rağmen Türkiye'ye karşı dışlayıcı bir tavır sergilendiğini ifade eden Çelik, "Dolayısıyla, Avrupa'daki bu benmerkezcilik maalesef orada yükselen İslam düşmanlığı, aşırı sağ, ırkçılık gibi olaylara yol verdiği gibi kendi kafalarına göre çizdikleri bir sınırın ötesindeki demokrasilere karşı da ikinci sınıf bir demokrasi muamelesi yapma gibi bir tutuma sürüklüyor onları. Bu asıl onlara zarar verir. Kurallı bir dünyanın, eşitlikçi bir dünyanın, hür dünyanın sonunu getirebilecek uygulamalar da bunlar." değerlendirmesini yaptı.

Bunların daha çok onlara zarar verdiğini, Avrupa demokrasilerinin ülkelerin içinde çıkan bir takım aşırı sağ grupların temsil eder hale geldiğini belirten Çelik, "Onların herhangi bir ülkesindeki insanların canından daha az kıymetli değildir bizim insanımızın canı. Bizim demokrasimizin bu terör örgütlerine karşı direnme hakkı onlardan daha az değil, bu konuda daha az hakkımız yoktur." şeklinde konuştu.

"HERKES SAYGI DUYACAK"

Türkiye'nin bu haklarını kullandığını ve Avrupa'yı dahi yanında görmek istediğini söyleyen Çelik, "Bir Avrupa demokrasisine, Türkiye gibi güçlü kurumları olan bir devlete 'Seçimleri erteleyin' demek başlı başına bir saygısızlıktır. Bu, o Denetim Komisyonu'nun saygınlığından götürür, bizden bir şey götürmez. Biz yine çok güçlü bir seçim yapacağız, şeffaf bir seçim yapacağız, uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapacağız, çok yüksek katılımlı bir seçim yapacağız ve sonuca da herkes saygı duyacak." dedi.