Almanya'nın uygulamaları geçmişteki Nazi'den farklı değil
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Almanya'da arkadaşlarımızı konuşturmuyorlar. Ey Almanya, sizin demokrasiyle yakından uzaktan alakanız yok.Sizin şu andaki uygulamalarınız geçmişteki Nazi uygulamalarından farklı değil." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Buluşması Programı'nda yaptığı konuşmada, "Almanya'da arkadaşlarımızı konuşturmuyorlar. Varsınlar konuşturmasınlar. Yani konuşturmamakla Almanya'daki oyların 'evet' değil de 'hayır' çıkacağını mı zannediyorsunuz? Ey Almanya, sizin demokrasiyle yakından uzaktan alakanız yok. Sizin şu andaki uygulamalarınız geçmişteki Nazi uygulamalarından farklı değil, bunu böyle biliniz." dedi.
Kadının müstesna bir yere sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ülkemizde şayet bir erkek bir kadına şiddet uyguluyorsa, kötü davranıyorsa, hiç kimse bunun faturasını dinimize, kültürümüze, medeniyetimize çıkartamaz. Çünkü inancımızda ve Anadolu irfanında kadın gerçekten çok müstesna bir yere sahiptir. Bakınız erkekle eşittir demiyorum, çok daha ötesidir."
'SURİYE'DE KADINLARIN ÇEKTİĞİ ÇİLELER TEK BAŞINA İNSANLIĞIN VİCDANINI SIZLATMAYA YETER'
Uğradığı haksızlıklar, adaletsizlikler, ayrımcılıklar karşısında kadının yanında yer almak, insan olan herkesin görevi olduğunu belirten Erdoğan, "Bugün dünyada yaşanan krizlere baktığımızda, sorunları çıkartanlar genelde erkekler iken, bunların bedelini ödeyenlerin ağırlıklı olarak kadınlardan, çocuklardan oluştuğunu görüyoruz. Suriye'de 6. yılına giren insani krizde eşlerini kaybeden, evleri yıkılan, çocuklarıyla ortada kalan kadınların çektiği çileler, tek başına insanlığın vicdanını sızlatmaya yeter." ifadelerini kullandı.
'EVET' DİYERET GENÇLERİMİZİ ÜLKENİN KADERİNDE SÖZ SAHİBİ YAPACAĞIZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, teröristbaşlarının 16 Nisan'da oylarının 'hayır' olduklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Şimdi kardeşlerim, eğer 16 Nisan'da 'hayır' oyu vermek suretiyle Kandil'le beraber o değirmene su taşıyacaksak, ülkemizin halinin ne olacağını düşünün. 'Evet' dersek ne olacak, onu da söyleyeyim. 'Evet' dersek biz 18 yaşındaki gençlerimizi parlamentoya taşımak suretiyle ülkenin kaderinde söz sahibi yapacağız, olay bu.' ülkenin kaderinde söz sahibi yapacağız."
"MİLLET ARTIK GENSORUYU KENDİSİ VERECEK"
Erdoğan, "Bizim sorunumuz şu anda rejim sorunu değildir. Bizim şu anda sorunumuz sistemledir. Bu da 200 yıllık bir mücadeledir. İnşallah milletin 16 Nisan'da yönetime el koyma kararıdır bu sistem değişikliği. Yani millet artık gensoruyu kendisi verecek, güven oylamasını da millet kendisi yapacak, 5 yılda bir. 5 yılda bir eğer cumhurbaşkanı, parlamento iyi çalışmışsa yola devam, çalışmamışsa 'haydi siz dinlenin bakalım'. Bunun kararını kim verecek? Millet verecek." dedi.
"MESELE MEVZUATTAN ÖNCE ZİHNİYET MESELESİDİR"
Medeniyetimizde kadına verilen değere dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Afedersiniz, 3-5 psikopatın yanlışı ne bizi, ne inancımızı ne de geleneğimizi temsil eder. O tür yanlışlara yönelenlere hak ettikleri cezayı vermek devletin, onlar üzerinde toplumsal baskı kurmak da milletin işidir. Dikkat ediniz, bugün kadına en fazla şiddetin uygulandığı yerlerin başında güya bu meselelerde en çok hassasiyet gösteren kesimlerin yaşadığı büyükşehirler geliyor. Hatta, Batı ülkelerinde bu tür olaylara diğerlerinden çok daha fazla rastlandığı ifade ediliyor. Demek ki mesele söz ve mevzuattan önce, zihniyet meselesidir. Zihniyet bozuksa siz ne kadar yaptırım getirirseniz getirin, facialar yaşanacaktır. Ülkemizde kadınlarla ilgili sorunların bu çerçevede sorulması, tartışılması ve çözüm yolları üretilmesi en doğru yoldur, yöntemdir. Aksi takdirde son 200 yıldır hayatımızın her alanını işgal eden ve çözdüğünden daha fazla soruna yol açan taklitçilik ve tercümecilik tuzağından kurtulamayız. KADEM, işte bu çerçevede ortaya koyduğu özgün yaklaşımla takdiri hak eden bir sivil toplum kuruluşumuzdur."
"VESAYET ARACILIĞIYLA MECLİSİN CUMHURBAŞKANI SEÇME HAKKI ENGELLENMEYE ÇALIŞILDI"
Erdoğan, Türkiye'yi ve halkı daha ileriye taşımak için çözüm ürettiklerini, proje geliştirdiklerini ve icraat yaptıklarına işaret ederek, şöyle konuştu:
"Bu çalışmaları, sistemden kaynaklanan arızalara, aksaklıklara ve sıkıntılara rağmen yürüttük. Sistemde sıkıntı varsa, ne yaparsanız yapın, belirli bir düzeyin üzerine çıkamıyorsunuz. Türkiye, darbe dönemlerinde kurulmuş ve tahkim edilmiş, seçilmişleri atanmışlarla murakabe etme üzerine kurulu sistemle gidebileceği yere ulaşmıştır. Ülkemizde çok partili hayata geçildikten sonraki kriz dönemlerine baktığımızda hepsinin de gerisinde, yürütme, yasama ve yargı organları arasındaki güç kavgalarının bulunduğunu görüyoruz. Yürütme yasama üzerinde, yargı hepsinin üzerinde tahakküm oluşturmaya çalışınca sistem ister istemez tıkanıyor ve arıza veriyor. 1960'da, 1971'de, 1980'de, 1997'de ve 2001'de de yaşadık. Hatta 2007 yılında bizzat kendimiz bu sıkıntıya maruz kaldık. Yargı ve bürokratik vesayet aracılığıyla Meclisin cumhurbaşkanı seçme hakkı engellenmeye çalışıldı."
Cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesiyle ilgili anayasa değişikliğinin bu krizi aşmak için yapıldığını anımsatan Erdoğan, bunun da eksik olduğunu söyledi.
Erdoğan, 2014'te cumhurbaşkanlığı görevine geldiğini hatırlatarak, millete verdiği sözler için yine milletten aldığı güçle çalışmaya başladığını kaydetti.
Yorumlar