Babacan'dan ortak liste vurgusu!
Ali Babacan katıldığı canlı yayın programında açıklamalarda bulundu. Babacan, "Ortak liste teklifi CHP'den geldi." ifadelerini kullandı.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan katıldığı "Teke Tek" programında açıklamalarda bulundu.
Ali Babaca'nın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
Dünkü program çekiminde söylediklerimde Twitter'de yalan şeyler dolaşıyor. Cımbızlama denen bir şey var. Programda şunu söyledim; bizim hedefimiz her iki sandıkta da bu seçimi kazanmak. Cumhurbaşkanlığı seçiminde birinci turda kazanmak. 6 parti ile oturduğumuz günden bu yana 'Bizim ortak adayımız' olacak dedik. Bu seçime referandum diyorum. Her iki sandıkta da bir referandum olacak. Vatandaşlarımız tercih edecek otoriterlik mi, demokrasi mi, korku mu umut mu, kara kış mı yoksa bahar mı? Bunun referandumunu yapacağız. Mevcut Anayasa, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak nihayetinde iki tane tercih getiriyor. Vatandaş yoksulluğu mu seçecek, zenginliği mi? Keyfiliği mi seçecek; yoksa hukuk mu diyecek.
"İşin matematiğine baktığımızda kazan kazan ilişkisi"
Bütün hazırlıklarımız kendimiz seçime girecekmiş gibi hazırlıklar idi. Bizzat benim başkanlığımda tam 1 hafta boyunca kapandık. Tek tek isimleri değerlendirdik, 87 seçim bölgesine ayırdık. CHP'den bize teklif geldi. Simülasyon yapıyoruz. Tek listeden girdiğimizde toplamda daha fazla milletvekili elde ediyoruz dendi. Sayın Kılıçdaroğlu ile de konuştuk bunu. Nihayetinde Meclis'te güçlü şekilde var olmamız herkesin lehine olacaktı. Kendi simülasyon sistemine tabi tuttuğumuzda biz de bu gerçeği gördük. İşin matematiğine baktığımızda ilişki bir kazan kazan ilişkisi. CHP de bir fedakârlık yaptı. Ama bizim için de fedakârlık. Seçime girmediğimiz pek çok il var. Oradaki teşkilatlarımız buna haklı olarak çok üzüldüler. Kararın arkasından tabii ki türbülans yaşadık. 1 haftada bütün teşkilatlarımız bunu anladı, meseleyi çözdü.
"Kimlik siyaseti yapmıyoruz çözüm odaklı partiyiz"
Bizim kendi simülasyonlarımızda ortak listeden girdiğimiz anda artı 18 milletvekili görülüyor. CHP'nin de bizim rakamlarımıza benzeyen rakamlardı. Bu simülasyonlar işin matematiğini gösteriyor ama psikolojisini ayrı yönetmek gerekiyor. Toplamda üye yapımıza baktığımızda Türkiye'de bütün siyasi kimliklere hitap ediyoruz. Devamlı araştırma ve ölçüm yapıyoruz. Bizim destekçilerimiz, üyelerimiz 2018 seçimlerinde her partiye oy veren insanlar. Biz siyasi yelpazenin tümüne hitap ediyoruz. Kimlik siyaseti yapmıyoruz, çözüm odaklı bir partiyiz. Türkiye'nin her yerinde teşkilatlandık. İstanbul'un 39 ilçesinde, Ankara'da 25 ilçede teşkilatlandık.
"Biz 14 sene Sayın Cumhurbaşkanı ile yakın çalıştık"
Biz kendi kitlemizin tamamını CHP listelerine taşıyamayabiliriz dedik, dürüst olmak zorundayız dedik. Onlar da gayet doğaldır dediler. İşin matematiği ile psikolojisinin farklı olmasının sebebi bu. Sonuçta işin toplam muhasebesini yapınca herkes için yararlı olduğuna inandık. Ben 2019'da AK Parti'den istifa ettim. 14 sene sayın Erdoğan'la çok yakın çalıştık. Türkiye'nin hem dış politikada, A konularında, ekonomide başarılı olduğu yıllar 2013'e kadar olan süre. Kendi vatandaşların içinde en yüksek refah ürettiği süre. Şu anda 2023'te 2013'ü bile yakalayamadık. Sayın Erdoğan ne zaman ekonomi ile başarılardan bahsedecek olsa ister istemez beraber çalıştığımız yıllara dönmek zorunda kalıyor.
"Ben de 'akıl yaşta değil baştadır' diyorum"
O dönemde tamamen tepki olarak benim yaşımdan kaynaklı küçük görme, alay etme gibi maalesef yanlış yola giriyor. 'Bebecan olmak benim için gururdur. Gençlere fırsat verilince nasıl başarı ortaya konulmuş gösterdik' dedim. Bir de söz vardır; akıl yaşta değil baştadır. Ben dersime çok çalışıyorum her şeyden önemlisi istişare ediyorum. Kendisi istişareyi terk etti, liyakatsiz ve ehliyetsiz kadrolarla çalışmaya başladı. Mehmet Şimşek benim yakın çalışma arkadaşım. Ayrıldıktan sonra eziyet ettiler kendisine. Meydanlarda yuhalattı. Eski defterlerde Ali Babacan var, Mehmet Şimşek var. Acaba bir artı sağlayabilir miyim bunun derdinde. Benim düşüncem Mehmet Bey'in şimdi herhangi bir katkı veremeyeceği yönünde. Sanırım bunu gördü, o yüzden ortalıkta yok. Şunu da söyleyeyim o dönemde ekonomide rasyonel olan AB ile açık politika izleyen Başbakan olan sayın Erdoğan'ın da bu başarıda imzası vardır.
"Reklam filmlerinde bizi bir arada göreceksiniz"
Ortak listelerle seçime girmek, ortak kampanya kararı 9 Nisan'da gerçekleşen karar. Her parti aslında kendisi için hazırlanıyordu. Bayramın ikinci günü sayın Kılıçdaroğlu'nu aradım. Bugüne kadar haklı olarak CHP kampanyası olarak yürüyordu. Ama şimdi kampanyanın ortak bir kampanya olarak yürümesi gerekiyor diye kendisine ifade ettim. Hemen sağ olsunlar adapte oldular. Bizim saha ekibimizle CHP'nin saha ekibi buluştu. Derhal ortak programlar dizayn etmeye başladım. İzmir ve Kayseri mitinginde sayın Kılıçdaroğlu beraber olacağız. Arife günü bir kampanya çekimi yaptık. O çekimde hem 6 genel başkan hem iki belediye başkanı vardı. O reklamlar yakında yayınlanacak bizi bir arada göreceksiniz. Yarın Gebze'de, cuma günü Zonguldak'ta olacağım. Önümüzdeki hafta Gaziantep, Siirt, Kahramanmaraş programımız olacak.
"Muhalefetten kopya çeken iktidardan bahsediyoruz"
Ben oradaki kadroları iyi tanıyorum. Benim ekibimden orada iki üç arkadaş var. Zaten bu çalışmayı onlar yürütmüş. Ülkenin yarınlarınla ilgili referans bizim hazırlıklarımız. Muhalefetten kopya çeken bir iktidardan bahsediyoruz. Üretemeyen iktidar var. Doğrusu biz memnun oluyoruz, alsınlar bunları yapsın sorunlar çözülür. Kimin yaptığı önemli değil ki. Burada yapılacaklar açısından baktığımızda bunlar gerçekleştirildiğinde Türkiye düzelir. Sayın Erdoğan 5 yıldır yeni anayasa diyor. 1 maddeyi beceremediler. 84 maddede tek tek 6 parti olarak mutabık kaldık. Bütün mutabakat bugün mutabakatıdır. Seçimlerden sonra oturur yeniden yaparız. AB'de 27 ülke nasıl bir arada duruyor? Sürekli tartışarak. Bir şey çıkacaksa çıkmasında da mutabakat gerekir. Sonuçta bu işi konuşa konuşa, istişare ede ede götüreceğiz.
"Sadullah Bey üzerinden CHP yıpratılmaya çalışıldı"
Bu müzakerelerde bize dediler ki örneğin İstanbul'da şu sıra, İzmir'de şu sıra. Önce bunun müzakeresi yapıldı. Hangi ilde kaçıncı sıra adaylıklarının bize açılabileceği müzakeresi oldu. O açılan boşlukları biz doldurduk. Hangi sırada kimin milletvekili adayı olacağı kararını biz verdik, CHP değil. Önce boşlukları oluşturduk sonra onu biz doldurduk. Sadullah Bey üzerinden CHP'nin yıpratılma tartışması oldu. Sonra bu konu kapandı. Sadullah Bey bu iddialara o kadar çok cevap verdi ki. Sadullah Bey'in görevlendirdiği insanların hemen hepsi şu anda görevde. Görevden alanlar, kaçanlar Sadullah Bey bakan olduğunda kadroda olan kişilerdir. Sadullah Bey'in 4,5 yıllık bakanlığı var. O dönemde çok başarılı düzenlemelere imza attı. Avrupa Konseyi, AİHM artık Türkçe de açıklama yapıyor. Sadullah Bey'in çabaları ile söz konusu oldu. Ali Dibo meselesini gündeme getirdiler. Mahkemenin tekzip kararı var. Yetmemiş Sayıştay sürecinden geçmiş. DDK denetlemiş. Artı savcılık süreci yaşanmış. Tamamında Sadullah Bey tertemiz olduğu rapora bağlanmış. Sadullah Bey seçim işleri başkanımız. Ankara'da olması gerekiyor. O yüzden Hatay'dan aday olarak koymadık.
"Muhafazakâr ailelerde de tam tersi bir hissiyat var"
CHP'nin vakti zamanında özellikle dindar kesimle alakalı duruşu, görüşü, yaptıkları ettikleri yaşı ileri kesimin hafızasında var. İmam Hatip, başörtüsü ile ilgili meseleler. CHP iktidar değildi ama o günkü siyasi duruşuna bakın. Devlet kurumları ile politika örtüştürüp olumsuz tutumları vardı. Bugün Kemal Bey neden helalleşmek istiyor. Yarına doğru yeni bakış açısı için. Tam kilit nokta bugünlerde ne biliyor musunuz? Bazı muhafazakâr ailelerde 'Elim Erdoğan'a AK Parti'ye gitmiyor' hissiyatını da görüyorum. Adalet, hak, hukuk için, yoksulluk, yolsuzluk, yasaklarla mücadele edeceğim diye çıkan Erdoğan'ın tam da 3 Y'ye mahkûm etmesinden vatandaşlarımız çok rahatsız.
"Nobel ödüllü iktisatçıyı getirin eli ayağına dolaşır"
Bu paylaşma ifadesini doğru bulmuyorum. Beraberce nasıl yöneteceğiz, öyle bakmak lazım. Bir kurtarıcı gelecek bütün sorunları çözecek, buna inanmıyorum. Burada birbirini tamamlayan kadrolara ihtiyaç olacak. 20 bakanlık olacak. Bunlardan bir tanesi Maliye, bir tanesi Hazine, Ticaret, Sanayi Bakanlığı var. Bütün bunlar uyum içinde olacak. Bakanlıklar dışında kurumlar olacak. Merkez Bankası Başkanı kim olsun? Bir o kadar da Para Politikası Kurulu'nun üyeleri önemlidir. Bütün bu insan kaynağını birbirini tamamlayan şekilde oluşturmanız gerekiyor. Nobel ödülünü almış iktisatçıyı getirin, eli ayağına dolaşır, beceremez. Bu bir kadro ve ekip meselesidir. Biz ekonomiyi kim yönetsin diye bakmıyoruz. Kadroya dürüst insanlar koymamız ve koordinasyonla yönetmemiz gerekiyor. Aynı şey Dışişleri ve güvenlik için de geçerli.
"Milletvekilliğini bırakıp da bakan olunmayacak"
Ben ve diğer genel başkanlar bütün süreçten sorumlu olacak. Geriye kalan 20 bakanın dürüst, ehil insanlardan oluşmasını tercih ederiz. Her partinin adayları olabilir. İddialı isimler olabilir, bu gayet doğal. Milletvekilliğini bırakıp da bakan olmayacak, buna kendi aramızda karar verdik. Milletvekili seçildiyse sandalye sayısını azaltıp da 'ben bakan olacağım' hevesine girmesin diye konuştuk. Mesela TÜİK Başkanlığı için elimizde hangi isimler var, koyacağız ortak havuza 'Bu işi en iyi kim yapar' oturup konuşup, karar vereceğiz.
"Bugün kaç kişi TOGG alma hayalini kuruyor?"
Cumhuriyet tarihinin en yüksek enflasyonu sayın Erdoğan'ın en yetkili olduğu dönemde yaşandı. Merkez Bankası'nın rezervini vatandaşın bakıp da anlaması mümkün değil ama enflasyonu yaşıyor. İyi bir telefonu Amerika'da yaşayanlar 1 haftalık maaşı ile alabiliyor. Türkiye'de asgari ücretliler 6 ay çalışarak alabiliyor. Geçen berbere gittim. Yanıma 30 yaşındaki genç arkadaş oturdu. Dedi ki, "Ben üniversiteden mezun olunca küçük boy kaliteli araba satın aldım. Ben o arabanın aynısını şimdi alamam" dedi. Togg bizim yerli markamızın olması güzel. Ama bu otomobili kaç gencimiz almayı hayal edebiliyor? Vatandaşımızın yüzde kaçı ben bunu alabilirim diyor.
"İnşallah seçim günü akl-ı selim galip gelecektir"
Yaptırdığımız araştırmalarda sayın Kılıçdaroğlu'nun şansı çok yüksek görünüyor. Onun için hedefimiz ilk turda bu işi bitirmemiz gerekiyor. Ortada duran hala kararsız kitle var. O kitle de seçim günü inşallah kararını verecek. Aklı selimin galip geleceğine inanıyorum. Biz ülkeyi yönetme iddiasını ortaya koyduk. Nihayetinde vatandaşımızın bunu göreceğine, bu ülkeyi yönetir kanaatine ulaşacağına ben inanıyorum.
"300 milyar dolar Türkiye’ye rahatlıkla gelecek rakam"
Bir zamanlar ne söylese doğru olduğunu kabul ettikleri sayın Erdoğan maalesef artık bazı konularda doğruları söylemiyor. 'Uyuşturucu parası getirecek' diyor. Kanıtın, ispatın ne? 300 milyar dolar 10 yılda, yılda 30 milyar dolar bir yatırımdan bahsediyoruz. Rahatlıkla gelebilecek bir rakam. Sermaye güvene geliyor. Siz yeter ki güveni oluşturun.
"Bütün tecrübe havuzunu bir araya getirmek gerekiyor"
Bunlar daha da memleketi batıracak diye iktidarı istiyoruz. Bu kötü durumdan ülkeyi çıkaracak olan biz olacağız. İşin bir kitabi bilgisi vardır, teknik yönü, piyasa yönü, devlet tecrübesi vardır. Bütün bu tecrübe havuzunu bir araya getirmek gerekiyor. Ortak akıl ve istişare bizim tarafta var. Öbür tarafta tek akıl ve keyfilik var. Ortak akıl, hukuk istişare her zaman keyfilikten iyidir. Şimdi depremde vefat edenlerin sayısını açıklamıyorlar. Bilmemek diye bir şey olmaz. Mezarlık müdürlüğü ve muhtarlardan alınan sayıları topluyorsunuz, resmi rakamın üstüne çıkıyor. 50 bin ile 100 bin arası olabilir. 80 bin kötü de 50 bin iyi rakam mıdır?
Yorumlar