Akşener'den sert tepki!

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhuriyetin dili tartışmalarına ilişkin "Bu düpedüz patolojik bir Cumhuriyet nefretine kılıf bulma gayretidir; yuh olsun, yazıklar olsun" dedi.

İYİ Parti lideri Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda gündeme ilişkin konuştu. AK Parti'den istifa eden Eşref Fakıbaba'ya rozetini takan Meral Akşener, "Cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünmemizi yok etmiştir” sözlerini hatırlatarak, "Bu düpedüz patolojik bir Cumhuriyet nefretine kılıf bulma gayretidir; yuh olsun, yazıklar olsun!" dedi.

İşte Akşener'in açıklamalarından satır başları:

Hiçbir korkağa eğilmedik, bükülmedik, yenilmedik!

Öncelikle, dün 5’inci yılını dolduran İYİ Parti’mizin, yeni yaşı kutlu olsun! Bize bu günleri gösteren, Yüce Allah’a şükürler olsun! 25 Ekim 2017’de; İnsanımız için, bir özgürlük yürüyüşünü, Devletimiz için, bir itibar yürüyüşünü, Milletimiz için, bir demokrasi yürüyüşünü, Güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye yürüyüşünü, ez cümle bir kutlu iktidar yürüyüşünü birlikte başlattık!

Son 5 yılda yaşananları, bir hatırlayın. İftiralar attılar ama attıkları bütün iftiralara, önce kendileri dolandılar. Karşımıza engeller çıkarttılar ama bizi yıldıramadılar. Önümüze duvarlar ördüler ama milletimizle buluşmamıza, engel olamadılar. Yolumuza tuzaklar kurdular ama Hakk’ın da bir planı olduğunu unuttular. Biz, bundan 5 yıl önce, onları uyarmıştık. İşte bu yüzden, yolumuza çıkan hiçbir korkağa eğilmedik, bükülmedik, yenilmedik!

Cahillik demek cahilliğin içini boşaltmak olur

Cumhuriyetin edebiyata, düşünce dünyamıza, bilime ve eğitime katkılarını; Cumhuriyetin ne büyük bir şahlanış olduğunu; bu aziz milletin oyuyla seçilmiş olan bir vekile, anlatmak zorunda olduğum için gerçekten utanç duyuyorum! Neymiş? Bu Türkçe ile düşünce üretilmezmiş. Bu sözleri, cahillikle açıklamaya kalkmak, cahillik kavramının içini boşaltmak olur. Bu düpedüz patolojik bir Cumhuriyet nefretine kılıf bulma gayretidir. Ve tepeden tırnağa, art niyetlidir.

Yuh olsun! Yazıklar olsun!

Siz en küçük bir düşünme yetisine sahip oldunuz da Türkçe mi size engel oldu? Siz bir kitap açıp okumayı denediniz de alfabe mi size engel oldu? Siz bu millete bu memlekete yararı olan bir değer setine sahip oldunuz da Cumhuriyet mi size engel oldu? Yuh olsun! Yazıklar olsun!

Cumhuriyeti kuranları kötüleyip, vatanı satanları yüceltenlerin, hürriyetin tarihini beğenmeyip istibdatın tarihini yazma heveslerinin ardında ne yattığını da çok iyi biliyoruz.

 Onların sahip olmayı düşledikleri o düşünce setinin Cumhuriyet düşmanı, Atatürk düşmanı, Türkçe düşmanı, Türk düşmanı ve öz kültürüne yabancı, gayri milli bir düşünce seti olduğunu da çok ama çok iyi biliyoruz. 

Vahdettin'in gemisine binenlerle...

İşte o nedenle aslında bugünkü mücadele Ak Parti ve İYİ Parti mücadelesi değildir. Bugünkü mücadele Vahdettin’in gemisine binenlerle Mustafa Kemal’in büyük vizyonunun peşinden gidenlerin mücadelesidir" dedi. Akşener, "Ve bizler, dimdik ayakta oldukça, kirli amaçlarına asla ulaşamayacaklar! Hürriyetine aşık aziz Türk milletine, asla diz çöktüremeyecekler!

İYİ Parti iktidara hazır

Sandık ufukta göründü. İYİ Parti iktidarı, hiç olmadığı kadar yakın. Vizyonumuz, projelerimiz, kadrolarımız hazır. İYİ Parti iktidara hazır! O kutlu gün gelip de milletimizden yetkiyi aldığımızda, sözümüzü mutlaka tutacağız. Ve milletimizi hak ettiği gibi güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye’ye, mutlaka kavuşturacağız. Emin olun ki başaracağız! Başaracağız! Başaracağız!

Merkez Bankası, aslında yok hükmündedir 

Son zamanlarda, varlığı zaten meçhul olan, Merkez Bankası, geçtiğimiz günlerde 150 baz puanlık faiz indirimine gitti. Politika faizi yüzde 12’den yüzde 10 buçuğa indi. Ancak faizlerin düşüşü sadece kağıt üzerinde kaldı. Çünkü artık, piyasalar bile Merkez Bankası kararlarını piyasa deyimiyle söyleyeyim, ‘satın almıyor.’ Şirketlerin hiçbiri, Merkez Bankası’nın açıkladığı rakamlar üzerinden ticari krediye ulaşamıyor. Yani, Bay Kriz’in maharetli yönetimi sayesinde artık üfürme rakamlarla yapılan algı yönetiminin oyuncağı hâline gelmiş bir Merkez Bankamız var. Piyasanın bile itibar etmediği bir Merkez Bankası, aslında yok hükmündedir. Bu kadar basit.

Faizcilerin en sevdiği kişi Erdoğan'dır

Siz, Sayın Erdoğan’ın faize karşıyım pozlarına bakmayın. Bu dünyada faizcilerin en çok sevdiği kişi Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bir yandan, 'Faizle savaşıyorum' masalıyla milletimizi meşgul ederken öte yandan ne yapıyor? Milletin hazinesini, gidip tefecilerin ayaklarına seriyor. 2022 yılı bütçesinde, 240 milyar lira faiz ödemesi öngörmüşlerdi.  Şimdi ne diyorlar? Faiz gideri 330 milyar lira.  Üstelik, öyle de rahat söylüyorlar ki arada 90 milyar lira fark var ama bunlarda en küçük bir utanma belirtisi bile yok.

Bir düşünün. O 90 milyar lirayla neler yapılmazdı ki? Mesela, gençlerimizin yurt sorunu çözülebilirdi. Mesela, çiftçiye gübre desteği verilebilirdi. Mesela, esnafa nakit desteği sağlanabilirdi. Ya da mesela, düşük emekli maaşlarının tamamı asgari ücret seviyesine çıkarılabilirdi. Peki Bay kriz, bütün bunlar yerine ne yaptı? 90 milyar lirayı götürdü, faize ödedi. Peki neden? Tamamen iş bilmezliği yüzünden.

Artık 'milletin adamı' diye ambalajlanan Erdoğan yok

Milletimiz kan ağlarken, faiz lobileri bayram ettiği bu tabloya bakınca sizce kim faizci? Milletimiz enflasyon altında ezilirken, bankaların 2022’in daha ilk 8 ayında geçen yıla göre, 5 kat yüksek kâr açıklamasına bakınca, Söyler misiniz bana, sizce kim faizci? Faiz baronu Bay Kriz inat ettikçe olan piyasalara, olan üreticilere, olan milletimize oluyor.

Milletimiz, Sayın Erdoğan’a güvendi, oy verdi Ama bugün karşımızda artık bir başkası var. Bugün artık karşımızda, ‘milletin adamı’ diye ambalajlanan Sayın Erdoğan yok. Bugün artık karşımızda Türkiye’yi enflasyon canavarına kurban eden yandaşların, lobilerin, faizcilerin adamı, Bay Kriz var.

Rahmetli Süleyman Demirel, enflasyonu tarif ederken, der ki: “Enflasyon, sadece ekonomik bir hadise değildir. Ahlakı bozar, aileleri dağıtır. Enflasyon, aynı zamanda sosyal bir hadisedir.”

Biliyorsunuz Bay Kriz, iş siyasi polemiğe geldiğinde, aile kurumu üzerinden hamaset yapmayı, pek bir sever… Ama bu arkadaş, aile kurumu diye, atıp tutarken, sebep olduğu enflasyonun, toplumda yarattığı sosyal erozyonun, ahlaki kırılmanın farkında bile değil. Ekonomik kriz almış başını gitmiş; bu arkadaş hâlâ, açılış peşinde…Evlerde tencereler kaynamaz olmuş, Bay Kriz hâlâ, nutuk atma peşinde. Toplumsal bir çöküşün ayak sesleri, artık duyulur olmuş, Sayın Erdoğan hâlâ, hamaset peşinde… Yazıktır, günahtır… Gittiği her yerde, miting gibi açılışlar olsun istiyor. Ama vatandaş artık, Bay Kriz’in mitinglerine gitmiyor. Çevresindekiler de, aldıkları ballı maaşların hakkını verebilmek için, talimatla işçileri, memurları, miting meydanlarına gitmeye zorluyor. Arkasında hâlâ, kalabalıklar olduğunu zannetsin istiyorlar. Tıpkı Diyarbakır’da olduğu gibi…

Ak Parti iktidarının, istisnasız her meslek grubuna karşı yürüttüğü, kendisinden olmayanı, itibarsızlaştırma politikası; Geçtiğimiz hafta da, öğretmenlerimizi vurdu… Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesillerimizin, mimarları olan öğretmenlerimiz, yine Ak Parti’nin, çarpık zihniyetinin prangalarına takıldı. Mesleki ve kişisel saygınlıkları, bir kez daha çiğnendi. Sayın Erdoğan’ın, Diyarbakır’da düzenlediği miting öncesinde; Diyarbakır İl Millî Eğitim Müdürü’nün, ilçe müdürleriyle yaptığı, bir toplantıda; âdeta saadet zincirine, yeni kurbanlar ararcasına, öğretmenlerimize, miting alanında, kalabalık yapmaları için, talimat verdiği ortaya çıktı.

Neymiş? Aralarında, 1 müdür, 2 müdür yardımcısı, 1 İŞKUR personeli, 1 hizmetli, 2 öğretmen de olmak üzere, her okul, toplamda, 10 kişi getirecekmiş. Güvenilir müdürler, müdür yardımcıları, kendilerine zimmetlenmiş öğretmenlerle, yeterli kalabalığı sağlayacakmış…

Şu utanmazlığa bir bakar mısınız? Sanki, İl Millî Eğitim Müdürü değil de; Ak Parti İl Başkanı…Sanki, bir devlet görevlisi değil de; Kast ajansı…Sanki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin aziz öğretmenlerinden değil de; marabalardan bahsediyor…

İşte size Ak Parti’nin, devlet yönetimi anlayışı. İşte size, iktidarın nazarında, mitingler için dolgu malzemesine indirgenmiş, devlet memurlarımız…Yuh olsun! Yazıklar olsun!  Bizim anlayışımıza göre, bir devlet görevlisinin, elbette siyasi bir fikri olabilir. Ancak bir devlet görevlisi,  görevini yaparken, devleti yöneten kişilere değil, devletin kendisine bağlıdır. Yani, milletin iradesine bağlıdır."

 

Yorumlar