Akşener: Terörle mücadelede diplomasiyi hayata geçirin
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener PKK/PYD'nin bir uluslararası terör örgütü olduğunu belirterek "Terörle mücadele sadece silahlı kuvvetlerin mücadelesi ile değil, diplomasi ile yapılır" dedi.
Meral Akşener Partisinin Meclis grubunda yaptığı konuşmaya terörü lanetleyerek başladı. İstiklal Caddesi’ndeki terör saldırısının sızısı bitmeden Gaziantep Karkamış’da, pkk/pyd/ypg terörünün, alçak saldırısıyla karşılaşıldığını anlatan Akşener "Ayşenur öğretmenimizi ve minik Hasan’ımızı kaybettik. Ruhları şad, mekânları cennet olsun. Biliyorsunuz, hamile bir kardeşimiz de, saldırıda ağır yaralandı, onun da, bir an önce iyileşmesi için dua ediyoruz.
Ayrıca Kilis’te, Öncüpınar Sınır Kapısı'ndaki, Polis Özel Harekât yerleşkemizde,
Yine, pkk/pyd/ypg terörünün alçak saldırısında; kahraman bir askerimiz ve polislerimiz yaralandı. Rabbim, onlara da, acil şifalar versin" diye konuştu.
Doğudan batıya, kuzeyden güneye, ülkemizin her köşesinde, milletimiz, tek vücut olarak acı çekiyor. Ama bir yandan da, her zaman olduğu gibi, yine dimdik duruyor. Yanan yüreğinin acısını, kalbine gömüyor, ve terörün, biran önce bitmesini istiyor.
Her şeyden önce, şunu hatırlatmak isterim ki; Bizim için, terörle mücadelenin sulandırılıp,
iç siyasetin mezesi yapılması da, pkk/pyd/ypg terörü kadar tehlikelidir. Çünkü terörle mücadele, bir devlet meselesidir, ve günlük siyasi hesaplara, araç edilemez. O yüzden, şayet, bu konu üzerinden, siyaset devşirmeye çalışanlar olursa, onlara asla fırsat vermeyeceğiz.
Ve her ne kadar, iktidardan aynı duruşu göremesek de, biz, memleketimiz için hayati olan, bu meseleye de, devlet ciddiyetiyle bakmaya, devam edeceğiz. Bildiğiniz gibi, 20 Kasım gecesi,
Irak ve Suriye’nin kuzeyine yönelik, Pençe Kılıç Hava Harekâtı başlatıldı. Bu harekât kapsamında; Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, her zaman olduğu gibi, çok başarılı bir operasyon gerçekleştirdi.
Ülkemizi, milletimizi ve hudut güvenliğimizi, tehdit eden teröristlere ait, barınak, sığınak, mağara, tünel, mühimmat depoları ile, sözde karargâh ve eğitim kamplarından oluşan, toplamda 89 hedef ve 184 terörist, etkisiz hâle getirildi. Bu süreci, büyük bir başarıyla yürüten, şanlı Türk Ordusu’ndan, Allah razı olsun. Vatanın güvenliği için çıktıkları, bu kutlu yolda, Rabbim, ayaklarını taşa değdirmesin.
Şüphesiz ki bu başarı; Tarihimizin her döneminde olduğu gibi; muzaffer Türk Ordusu‘nun başarısıdır. Kahraman Mehmetçiğimiz, gereken her vakitte, değil üç beş teröriste, yedi düvele meydan okumayı, her zaman bilmiştir. Yani, Silahlı kuvvetlerimiz, her zaman olduğu gibi, bu defa da, gücünü göstermiştir. Ancak terörle mücadelede, her şeyi, ordumuzdan ve polisimizden bekleyemeyiz.
Devleti yöneten iktidarın da, güvenlik güçlerimize, alan açması gerekir. Operasyonun, hukuki, siyasi ve uluslararası zeminini, hazırlaması gerekir. Terörle topyekûn mücadele için, bölgedeki hakim güçlerle oturup; millî menfaatlerimiz doğrultusunda, diplomasi kanallarını, etkin şekilde kullanması gerekir. Ancak bunu yapamayan bir iktidar; Suriye’den ve Irak’tan, ülkemize uzanan terör tehdidini ve sızmaları engelleyemez. Nitekim; 2015‘de, 2016’da, 2018‘de, 2019’da ve 2020’de, neredeyse her yıl, Silahlı Kuvvetlerimiz, başarılı operasyonlara imza attı. Ama 2022’de ne oldu? Kobani’de eğitim almış bir terörist, Afrin’den çıkıp, mülteci kılığında ülkemize girdi. 4 koca ay, kaçak bir şekilde, ülkemizde yaşadı.
İstanbul’un göbeğinde, İstiklal Caddesi’nde, 6 canımızı şehit etti. Bunun üzerine iktidar da, Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına, şehitlerimizin intikamını almak için; Pençe Kılıç Harekâtı’nın, başlatıldığını duyurdu. Yalnız, iktidarın, devlet yönetimiyle ilgili, ciddi bir müktesebat ve liyakat sorunu olduğundan, atladığı bir şey var: Devlet intikam almaz.
Çünkü, kadim devlet geleneklerimizden, nasibini alanlar, çok iyi bilir ki; devletin, intikam almasına gerek kalmaz. Çünkü devlet, şefkatiyle koruyup kolladığı milletine, zarar vermeye niyetlenenler için; daha onlar harekete geçemeden, gerekeni yapar. Ancak bunun için, devleti hakkıyla idare eden, bir iktidarın olması gerekir. Hatırlayın, geçtiğimiz hafta, bu kürsüden bir ey söylemiştim: “Terörle mücadelede, iktidarın görevi; Teröristleri, tek bir vatandaşımızın, burnu dahi kanamadan, etkisiz hâle getirmektir.” demiştim. “Aynı zamanda terörün beslendiği,
korku ve şüphe iklimini dağıtmaktır.” demiştim. “Eğer ki, sokaklarda yürüme özgürlüğümüz elimizden alınırsa; terör amacına ulaşır.” demiştim. İşte bu yüzden; eğer ki terör, bugün; 5 yaşındaki bir yavrumuzun, hayatını karartıyorsa, 22 yaşındaki, gencecik bir öğretmenimizi, aramızdan alıyorsa, okullarımızın kapanmasına sebep oluyorsa, iktidar, çıkıp da, terörle mücadelede, Türk Devleti’nin gücüne yakışır bir başarıdan, söz edemez. Hele ki, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin gücünden, kendine siyasi rant devşirmeye, kalkamaz. Çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri, iktidarın içindeki, bir grup vasıfsız, makam israfının, beceriksizliklerini gizlemekle, mükellef değildir.
Bu yüzden, buradan iktidara bir çağrıda bulunuyorum. Eğer gerçekten, terörle mücadele etmek istiyorsanız; Bu meselenin; sınırlarımızın güvenliğiyle, uygulanan açık kapı politikasıyla,
insan kaçakçılarıyla, ve ülkemize yönelen, kontrolsüz göç dalgası ile, doğrudan ilişkili olduğunu, artık kabul edin. Millî güvenliğimizi tehlikeye atan, bu göç politikası, devam ettikçe; oluşacak tehditleri, sadece sınır ötesi operasyon yaparak önleyemeyiz.
Egemenlik sahamızı, etkin şekilde kontrol etmemizve iç güvenlik kurumlarımızın, kapasitesini artırmamız gerekiyor. Bunun için de; Alameti farikası, her fırsatta, cıvık cıvık çıkışlar yapması olan değil; işini ciddiyetle, devlet aklıyla ve liyakatle yapması olan ve tercihen, güvenlik konusunda, en azından birkaç makale okumuş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yakışır, gerçek bir iç işleri bakanı gerekiyor. Tüm bunların yanında ise; Güvenlik politikalarının, iç siyaset şovlarından arındırılması, ve konunun uzmanı, yetkin kişiler tarafından, ele alınması gerekiyor. Bu yüzden de, iktidar mensuplarının, daha az, ama daha net konuşmaları, popülist hareketlerden kaçınmaları, ve mevzu bahis, terörle mücadele olduğunda, kendilerini, iç siyaset hesaplarının, dışında konumlandırmaları gerekiyor. Şüphesiz ki; Şanlı Türk Ordusu, her şart ve koşulda, gücünü ortaya koymaya, devam edecektir. Ancak, eğer ki iktidar, bu söylediklerimi uygulamazsa; Mehmetçiğimizin, sahada ortaya koyduğu başarıya, zayıf bir iktidarın, iş bilmezliği yüzünden, iş masaya geldiğinde, gölge düşer.
Buradan, açıkça ilan etmek istiyorum: Bizim artık, tek bir acıya bile, tahammülümüz yok. Bizim artık, tek bir insanımızı kaybetmeye bile, tahammülümüz yok. Bizim artık, sınırlarımıza, değil bir roket, değil bir havan, bir erminin bile düşmesine, tahammülümüz yok. Bu yüzden, terör yuvalarını temizlemek için; öncelikle Mehmetçiğimize alan açın. Şanlı ordumuzun gücüne yaraşır, ve Türk Devleti’nin geleneklerine yakışır, diplomasi hamlelerini de, bir an önce uygulamaya koyun. Bu güvenlik sorununu, başka hiçbir vatandaşımızın daha, burnu kanamadan çözün. Ammaaa; Hiç kimsenin mutabık kalamadığı, Soçi Mutabakatı gibi, bir sözüm ona, “diplomasi hamlesinden” bahsetmiyorum. 37 evladımızı, şehit düşürenlerin kapısında, onurumuzu çiğnetmekten, hiç mi hiç bahsetmiyorum. Biz, bugüne kadar kaybettiğimiz, evlatlarımızı unutmadık. Biz, bugüne kadar, evlere, ocaklara, gönüllere düşen ateşleri unutmadık. Biz bunların, hiçbirini unutmadık. Niye biliyor musunuz? Çünkü biz bugün, hâlâ Sayın Erdoğan’ın, muazzam beceriksizliğinin, sonuçlarını yaşıyoruz. Sınırlarımızı, kevgire çeviren liyakatsizliğin, faturasıyla yüzleşiyoruz. Dostluk ilişkileri ve kişisel kaprisleri üzerinden,
sözüm ona, “yönettiği” dış politikanın neticesinde, yaşadığımız onca sıkıntıya, çektiğimiz nice acıya rağmen, hâlâ ibretlik bir politikasızlığa, şahit oluyoruz.
Yorumlar