'HERKES AJDA PEKKAN, SEZEN AKSU OLMAK ZORUNDA DEĞİL'

Akrep Nalan bir süredir kameraların uzağındaydı. Yani bir başka deyişle inzivaya çekilmişti. Bu konuda da 2018 yılında Posta Gazetesi'nden Alev Cimin'e verdiği röportajda şunları söylemişti Akrep Nalan: "Erken bırakmadım, sadece her şeyi tadında bırakmayı tercih ettim. Düşünsenize dile kolay, her gece dört beş saat şarkı söylüyorsunuz. Yürek ve enerji dayanmıyor buna. Ben bittim artık. Söylemek istediğim bütün şarkıları söyledim. Mesleki anlamda çok dorukta, çok şahane şeyler yaşadım. Zirvede bıraktım. Fazla uzatmanın da bir manası yok. Türkiye’de herkes Ajda Pekkan, Sezen Aksu olmak zorunda değil. Çok büyük bir hırs ister bu. Hayatta başka şeyler de var. Artık kendi istediğim gibi bir hayat yaşıyorum. Eskiden denizin mavisini göremiyordum ki. Her gece çalışıyordum. Bodrum’daydım ama Bodrum’u yaşayamadım senelerce. Ama şimdi yaşıyorum, sabah 06.00’da kalkıyorum. Her sabah 07.00’de yüzüyorum. Bunlar da hayatın keyifleri."

Akrep Nalan, ölümünden önce yaşadığı evini Aziz Nesin Vakfı'na bağışlamıştı. Nesin'i çok sevdiğini ve bütün kitaplarını okuduğunu anlatan sanatçı, tapuyu Aziz Nesin Vakfı'na verdiğini ancak hayata veda edinceye kadar orada yaşayacağını anlatmıştı. Şarkıcı Bodrum'daki evini de Türkan Saylan Vakfı'na bağışlamayı düşündüğünü söylemişti.

'BENİ O KADAR ÇOK ÜZÜP CANIMI YAKTILAR Kİ"

Akrep Nalan bir dönem kendisini çok üzen bir olayla da gündeme gelmişti. Yanlışlıkla köpeğinin üstüne basıp ölmesine neden olan şarkıcı bu olay yüzünden kötü bir şekilde anıldığı için çok üzüldüğünü de anlatmıştı Posta Gazetesi'ne verdiği röportajda. Sözün bu noktasında da magazini hiç sevmediğini ifade etmişti: "Beni o kadar çok üzüp canımı yaktılar ki... Beni kilolarımla ve köpeğimle gündemden düşürmediler. Çok kötü, çok talihsiz bir kazaydı. Belki de başıma gelmiş en büyük trajedi. Köpeğimin üstüne bastım öldü... Şimdi Google’a adımı yaz; ‘Köpek katili’ olarak çıkıyorum. Yüreğim acıyor. Hele de hayvan sever bir insansanız acınız ikiye katlanıyor. O yüzden insanlardan korkuyorum. Günlerce kendime gelemedim, çok ağladım. Beni köpek canavarı olarak yazdılar. Asıl bana yapılan canavarlıktı" sözleriyle bu konudaki düşüncelerini anlatmıştı.

'SAF, ELLE TUTULUR BİR SEVGİ VERDİLER BANA'

Akrep Nalan sözün bu noktasında köpeklere olan sevgisinin, hep hissettiği yalnızlık duygusunun "ilacı" olduğunu da itiraf etmişti: "Büyük bir yalnızlık hissiydi bu. Zaten tek çocuktum ve çok büyük bir hayat mücadelesi verdim tek başıma. O dönemlerde hep ne kadar yalnız olduğumu söylüyordum. Fakat bu yoğun yalnızlık duygusunu, hayatıma köpekler girdikten sonra bir daha hiç yaşamadım. Çünkü saf ve elle tutulur bir sevgi, sadakat verdiler bana."