ABD'nin değişmeyen sorunu ırkçılık
Tarihi, Kızılderililere ve siyahilere ayrımcılıklarla dolu ABD'de, Başkan Donald Trump'ın "zımni destek verdiği" ırkçı gruplar görünürlüklerini ve eylemlerini artırıyor.
Ülkede beyazların üstünlüğüne inanan, ABD'nin Beyaz Anglo-Sakson Protestan (WASP) denetiminde olması gerektiğini savunan, göçmen ve İslam karşıtı ırkçı gruplar, Trump'ın yönetime gelmesiyle daha fazla alan kazandı.
İki hafta önce Charlottesville kentinde yaşanan ve ırkçılık karşıtı insanların ölmesi ve yaralanmasıyla sonuçlanan olaylar ile Trump'ın buna verdiği yetersiz tepki, insan hakları savunucuları ile azınlık gruplar arasındaki kaygıyı artırdı.
Başkan Trump'ın, Charlottesville'deki olaylara ilişkin yaptığı düzenlediği basın toplantısında beyaz Amerikalıların üstünlüğünü savunan Ku Klux Klan (KKK) ve Neonazi grupları şiddet olayları nedeniyle kınamak yerine iki tarafı da suçlaması ülke genelinde tepki çekmişti.
Trump, bir sonraki konuşmasında da şiddet olaylarıyla ilgili önceki açıklamasıyla çelişen ifadeler kullanmıştı.
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Cumhuriyetçi Partili Paul Ryan, Trump'ı eleştirerek, Trump'ın ırkçı şiddete karşı yanıtının "ahlaki açıdan belirsiz ve kaçamak bir açıklama" olduğunu söylemişti.
Birçok sivil toplum örgütü ile önde gelen medya kuruluşları da Trump'ı ırkçılara zımni destek vermekle suçlamıştı.
Trump'ın ırkçı grupları açıktan hedef almamasının altında kendisine seçim sürecinde bu gruplardan gelen yoğun desteğin yattığı belirtiliyor.
Açıktan savunulamasa bile ABD toplumunun önemli bir kesiminin hala ayrımcı zihniyete ve yabancı düşmanlığı fikrine sahip olduğu ifade ediliyor.
ABD TARİHİ IRKÇILIK VE AYRIMCILIĞIN KÖTÜ HATIRALARIYLA DOLU
ABD'de ırkçılığın temelleri 17. yüzyıla dayanıyor. Kıtayı keşfeden Avrupalılar ilk iş olarak kıtanın sakinleri olan Kızılderilileri hedef almış ve zor kullanarak Kızılderililerin topraklarına, mülklerine el koyup birçoğunu da öldürmüşlerdi.
Kızılderilileri "medenileştirmek ve onlara Hristiyan kültürü aşılamak" adına girişilen asimilasyon çabaları da bu insanların daha fazla yabancılaşmasına ve tüm varlıklarını kaybetmesine neden olmuştu.
Amerikaya yerleşen Avrupalı kolonilerin, Kızılderililerin yanı sıra ırkçılık ve ayrımcılığa tabi tuttukları diğer bir grup da Afrikalı köleler oldu.
Köle ticareti, Yeni Çağ'da coğrafi keşifler ve ardından başlayan sömürgecilikle coğrafi olarak oldukça geniş, okyanus-aşırı bir kapsama ulaştı. Kölelik ve köle ticareti, Fransız tarihçi Jean-Michel Deveau'nun tabiriyle "hem boyutları hem de süresi bakımından insanlık tarihinin en büyük trajedilerinden biri" oldu.
Afrika'dan zorla koparılan insanlar Amerika kıtasında köle olarak kullanıldı, alınıp satıldı. Kıtanın keşfedilmesinden ABD'de köleliğin kaldırıldığı 1865 yılına kadar Afrika'dan Amerika kıtasına yaklaşık 12 buçuk milyon köle getirildi.
Afrikalı köleleri, özellikle güney eyaletlerinde tarım işçisi olarak onlarca yıl kullanan köle sahipleri, onları özgürlüklerinin yanı sıra birçok temel insani haklarından mahrum bıraktı.
AMERİKAN İÇ SAVAŞI
ABD tarihinde ve kölelik konusunda Amerikan iç savaşı önemli bir dönüm noktası oldu. 1861-1865 arasında yaşanan savaşta köleliğin kaldırılmasına karşı çıkan ve Amerika Birleşik Devletleri'nden bağımsızlığını ilan eden güney eyaletlerinin kurduğu Amerikan Konfedere Devletleri ile ABD ordusu savaştı.
Birlik ve Konfederasyon arasındaki savaşı kazanan Birlik tarafı, köleliği tüm ülke genelinde yasakladı.
Güneyli eyaletler tarımda bedava iş gücü olarak kullandıkları köleleri kaybetmek istemiyor, endüstrileşen Kuzeyli eyaletler ise serbest işçi çalıştırılmasını savunuyordu.
Günümüzde hala beyazların üstünlüğüne inanan beyaz Amerikalılar Konfederasyon dönemi simge ve sembollerini kullanarak ırkçı geleneği sürdürüyor.
Söz konusu ırkçı grupların iki hafta önce Virginia'da yaşanan gösterilerde bir kişiyi öldürmeleri ülkede ırkçılık tartışmalarının yeniden alevlenmesine neden oldu.
IRKÇILIK KARŞITI MÜCADELELER
Amerikan iç savaşının ardından 1865'te kölelik kaldırıldı ancak siyahilere uygulanan ayrımcılık kağıt üzerinde bile olsa 1960'lara kadar kaldırılamadı.
Siyahiler uzun yıllar oy kullanamadı, beyazlarla aynı bölgelerde yaşayamadı, aynı okullara gidemedi. Toplu taşıma araçlarında, kamu okullarında beyazlarla siyahların yerleri ayrıldı.
1900'lü yıllar ABD'de siyahilerin beyazlarla eşit haklara sahip olma mücadelesine sahne oldu. Siyahi aktivistler Martin Luther King ve Malcolm X önderliğinde 1950 ve 1960'lı yıllarda önemli kazanımlar elde edildi.
Bu kazanımların bedeli olarak Martin Luther King 1968'te, Malcolm X de 1965'te suikaste kurban gitti.
Siyahilerin sivil hakları için direnişin sembollerinden birisi de Alabama'da 1956'da otobüste oturduğu yeri bir beyaza vermeyi reddeden Rosa Parks oldu. Parks'ın tutuklanması büyük gösterilere neden olunca Anayasa Mahkemesi bu ayrımı ortadan kaldırdı.
NEFRET GRUPLARI VE IRKÇILIK YENİDEN YÜKSELİŞTE
Donald Trump'ın ABD'de başkanlık kampanyası sırasındaki ve başkanlık görevine geldikten sonraki söylemleri, beyazların üstünlüğüne inanan ve diğerlerini dışlayan nefret grupları ve ırkçı söylemlerin tırmanışa geçmesine neden oldu.
ABD'de insan hakları savunucusu Southern Poverty Law Center (SPLC) adlı kuruluşun rakamlarına göre halen ülkede 917 nefret grubu faaliyet gösteriyor.
2014'te 784 olan bu grupların sayısı bu yıl itibarıyla 917'ye yükselmiş durumda.
Bu gruplardan 130'u beyazların üstünlüğüne inanan ve siyahlara karşı daha önce kullanılan ayrımcı uygulamaları geri getirmeyi hedefleyen Ku Klux Klan ile ilişkili gruplar.
Müslüman karşıtı gruplarda da ciddi ölçüde artış yaşanıyor. SPLC'nin raporuna göre Müslüman karşıtı grup sayısı 2015'e göre yüzde 197 artarak 34'ten 101'e çıktı.
Bu gruplar İslamın Batı değerleriyle çeliştiğini ve Müslümanların ikinci sınıf vatandaş olduğunu savunuyor.
ABD Federal Soruşturma Bürosu'nun (FBI) 2015 yılına ait yayımladığı rapora göre, ülkede Müslümanlara yönelik nefret olayları, bir önceki yıla göre yüzde 67 artış gösterdi.
Rapora göre, Müslümanlara yönelik olarak 2015 yılında 257 nefret suçu kayıtlara geçerken, bu rakamın 2014 yılında 154 olduğu bildirildi.
ABD'de Müslüman karşıtı grupların yanı sıra göçmen karşıtı, LGBT karşıtı, antisemitik, yeni Konfederasyoncu, siyah ayrılıkçı ve beyaz üstünlükçü nefret grupları bulunuyor.
TRUMP'IN IRKÇI EYLEMLERE TEPKİSİ YETERSİZ BULUNUYOR
Konfederasyon dönemi simgelerinin kamusal alanlardan kaldırılmaya başlanması bu nefret gruplarının protestoları ile karşılanıyor.
Charlottesville kentinde iki hafta önce bir kişinin ölümüne yol açan olayların merkezinde de Amerikan İç Savaşı'nda köleliğin kaldırılmasına itiraz eden güneylilerin komutanı General Robert Edward Lee'nin heykelinin kaldırılması kararı yatıyor.
Irkçı gruplar, köleliği savunan Lee'nin heykelinin kaldırılmasını destekleyen gruplara saldırarak bir kişiyi öldürmüş çok sayıda kişiyi de yaralamıştı.
Başkan Trump, eylemi eleştirmekte yavaş davranıp basın toplantısında da olaylar için iki tarafı da suçlayınca ırkçılık karşıtı kesimlerden büyük tepki aldı.
Başkan olmasında bu ırkçı grupların önemli desteğini hisseden Trump ise bu grupları doğrudan hedef almaktan çekiniyor.
SİYAHİLERE YÖNELİK POLİS ŞİDDETİ CEZASIZ KALIYOR
ABD'de son yıllarda özellikle siyahilere yönelik polis şiddetinin cezasız kalması da ırk ayrımcılığının örnekleri arasında gösteriliyor.
Siyahi zanlıları orantısız şiddet kullanarak vuran beyaz polislerin çoğu zaman mahkemeye bile çıkarılmadan aklanması ülke genelinde geniş kapsamlı protestolara ve şiddet olaylarına neden oluyor.
Missouri eyaletine bağlı Ferguson kasabasında yaşayan Michael Brown isimli silahsız siyahi gencin 2014'te beyaz bir polis tarafından öldürülmesine yönelik başlayan tepkiler tüm ABD'ye yayılmış ve olaylara ulusal muhafızlar müdahale etmek zorunda kalmıştı.
Benzer olayların Baltimore, Florida, New York, Chicago gibi bölgelerde de yaşanması bu konudaki hassasiyeti artırmış "Siyahların hayatları değerlidir" sloganıyla tüm ülkeyi saran protesto gösterileri düzenlenmişti.
Yorumlar